logo

trugen jacn

ÇİN İŞGALİNDEKİ DOĞU TÜRKİSTAN VE GERÇEKLERİ

DOĞU TÜRKİSTAN GERÇEKLERİ

Hasan BARIN

Evlerinden erkekleri alınıp içine Çin erkekleri yerleştirildi.
Çocukları Çin Kültürü’ne uygun yetişsin diye ailelerinden alınıp, kamplara yerleştirildi.

İbadet yerleri yerle bir edildi, namaz kılanlar cezalandırıldı, insanları dinimizce yasak olan domuz eti yemeye zorlandı.
Evlerde her türlü İslami dini yayın bulundurmak yasak.
Oruç tutmaya çalışanlara gün içinde yemek yemeye su içmeye zorlandı.
Olanlara isyan edenler devlet, rejim karşıtı olarak ya hapislere atıldı, o da olmadı idam edildi.
Tecavüzün, kötü muamelenin sınırı yok.

Doğu Türkistan’lı kardeşim anlatıyor: “Dünyada bırakın insana, bırakın hayvana, hiçbir mahlukata yapılmayanlar bize yapılıyor.”

Bunlar konusunda, resmi kaynaklarda, şahıslarda, şahsımda bilgi sahibi; 
o yüzden, siyasi, dini görüşü gereği Çin’e pembe bakan, bunlar yalan, ABD uydurması diyenleri, gerçekler karşısında sıkışıp, yok şurda da bu yapılıyor burada da bu yapılıyor diyerek zorlama örneklere sığınanları, dinlemem, dinliyormuş gibi bile yapmam.

Bir balina için ayağa kalkan Dünya sessiz, ne de olsa bu yapılanlar Türk’e yapılıyor!

Peki televizyonlardan arada sırada da olsa duyduğumuz Doğu Türkistan hakkında az da olsa bilgi vereyim:

Bakalım Doğu Türkistan ve yaşanılanlar bu kadar basit mi?

Doğu Türkistan Tarihi yüzyıllar öncesine dayanıyor, ama ben sıkmamak için yakın tarihten başlayacağım.

1750’de Çin işgali başlamış ve 1862 tarihine kadar sürmüştür. Bu süre içinde Doğu Türkistan’da 42 isyan hareketi olmuştur. 1863’te Mehmed Yakup Bey, Kaşgar merkez olmak üzere devlet kurmayı başarmıştır. Bu devlet Abdülaziz’den istedikleri yardımı almışlardır. Mehmed Yakup Bey, en büyük desteği ise II. Abdulhamid tarafından görmüştür.

18 Kasım 1884’te Çin imparatorunun emriyle 19. eyalet olarak Şin-cang (Xin Jian “Yeni Toprak”) adıyla doğrudan İmparatorluğa bağlanmıştır. 1931 yılında Kumul kentinde bağımsızlık mücadelesi neticesinde bölgedeki Çinlilere karşı zafer kazanılmış ve 12 Kasım 1933’te Kaşgar’da Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti kurulmuştur.

Bağımsız olduktan kısa süre sonra Türkiye’yle bağ kurmak ister:
İlk Dışişleri Bakanı Kasımcan Hacı,ilk iş olarak Atatürk‘e bir telgraf çeker: “ Gök Bayraktan Al Bayrağa selam olsun..”
Telgraf başında bekleyen Mustafa Kemal her an o bölgeden gelecek haberleri gözlemektedir…Anında cevap verir: “Al Bayraktan Gök Bayrağa selam olsun..”

1949 Eylül’ünde Doğu Türkistan’daki Çin birliklerinin komünist Çin hükümetine bağlılıklarını bildirmelerine üzerine Çin hiçbir askeri güç kullanmadan Doğu Türkistan’ı işgal eder.

Yani bazılarının söylediği, algıladığı gibi Doğu Türkistan, azınlık etnik grup değil, mazisi yüzyıllar öncesine dayanan yıllarca da Doğu Türkistan adıyla var olmuş, toprakları emperyalist Çin tarafından işgal edilmiş bir devlettir.

Haberlerde küçük haber konusu olacak kadar da küçükte değildir. Türklerin önderi olarak kabul edilen Türkiye’nin yüzölçümü 783.000 kilometrekare iken, Doğu Türkistan yüzölçümü itibariyle 1.828.418 kilometrekaredir. 
Yüzölçümü açısından iki tane Türkiye, bir tane Doğu Türkistan yapmıyor.

Nüfusu; tahmini kırk milyon. 
Merak ettim saydım; ekonomi devi AB’ye tam üye yirmi sekiz üye ülke var, bunların sadece beş tanesinin nüfusu kırk milyondan fazla. Hatta on tanesini yanyana koyup nüfuslarını toplayın gene otuz milyon yapmıyor. 

İnanmazsanız sizde sayın.

Görüldüğü üzere; Doğu Türkistan, ne basit haber konusu yapılacak kadar, ne de ABD’nin ekonomik çıkarları gereği, Çin Doğu Türkistan’da baskı uyguluyor diyerek Çin’i sıkıştırmaya çalıştığı, veyahut ülkeler arasındaki denge siyaseti yapılacak kadar ne basit bir konu, ne de yüzölçümü ve nüfus olarak küçük bir ülke. 

Enerji kaynaklarının kesiştiği Rusya ve Çin arasında. Çin ile Rusya arasında rekabet konusu olmuş bir bölge.
Çin, Uygur tarihinden ve herhangi bir karışıklık esnasında tekrar bağımsız olur, zaten zenginlikleri var güçlenir, bana kafa tutar, mecbur olduğu enerji kaynaklarını kapitalist ülkelere, özellikle de Rusya’ya kaptırırım düşüncesiyle, baskılarını yoğunlaştırıp, insanları zaten tek partili ülkede tek tip Çin’li insan oluşturmaya çalışıyor.

Bu olayın ekonomik tarafı.

Bir de tarihi, siyasi tarafı var:

Türk ve Uygur Tarihi’ni iyi bilen Çin, artan Türk Milliyetçiliği’nden haberdar. Tarihte yaşanılanların tekrarından korkan Çin, Türk Milliyetçilik akımının kendine sıçramasından korkuyor. Bu yüzden baskıları arttırıp asimilasyon sürecini kısa tutmaya çalışıyor. 

Şunu da söylemeden edemiyeceğim:

Göktürk Hitabeleri’ndeki Çinliler için yapılmış uyarıları dikkate almış, Göktürk Alfabesi’ni unutup tekrar ne yazdığını anlamak için XX. Yüzyıla kadar Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen tarafından tekrardan okunmasını beklemeseydik, acaba şu an Çin diye bir devlet olur muydu?

Ama ne olursa olsun Doğu Türkistan Türk toprağıdır.

Yol uzun olsa da, geçmişte olduğu gibi, Doğu Türkistan Türk Devleti tekrar kurulacaktır.

Gök bayrağa selam olsun!

Sağlık, huzurla kalın!

Kaynak : https://asasmedya.info/news/authors/30904-dogu-turkistan-gercekleri?fbclid=IwAR

Share
440 Kez Görüntülendi.