Vedat İlteriş ÇINAROĞLU
Doğu Türkistanlı Uygur Türkü Halk ozanı Abdurehim Heyit, Doğu Türkistan Türkleri’nin karanlıktan kurtarılarak aydınlığa ulaştırılmalarının özlemini, destansı bir türkü ile paylaşıyor; Hani Gökbörü ?
Heyit’in esin kaynağı belli ki Ergenekon Destanı’dır. Dombra’nın daha gelişmiş ve modern şekli olan Uygur Dutarı’nın coşkun ve duygusal sesi Heyit’in düşündürücü sözleri ile birleşince Gökbörü’yü aramanın önemi kadar anlamını da, çözümlemeyi zorunlu kılıyor.
Gökbörü’yü arayan yalnızca Abdurehim Heyit değil ki?
Türkiye’deki Türk ulusu da 87 yıldır, özellikle son yıllarda aydınlık için bir Gökbörü aramıyor mu?
Aşık Mahsuni Şerif “Bir daha gel Samsun’dan sarı saçlım mavi gözlüm” türküsüyle kimi ya da neyi çağırıyordu?
Doğru yanıtı veya yanıtları bulabilmek için, Ergenekon Destanı’ndaki Bozkurt’u, Heyit’in Gökbörüsünü ve Mahsuni’nin sarı saçlısını anlamak çok mu zor?
Türklerin bilinen binlerce yıllık tarihinde, yok olmak tehlikesi ile karşı karşıya kalmış Türk budununun Alp ve ekin özellikleri ile bağımsızlık, özgürlük ve varlığını koruduğu saptanmıştır. Bu nedenle Atatürk, 10. Yıl Söylevi’nde ‘Cumhuriyetin temelinin Türk Alpliği ve yüksek Türk ekini’ olduğunu belirtmiştir.
15 Nisan 1931’de Türk Tarih Kurumu’nun, 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumu’nun ve 1 Ekim 1935’de Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nin kurulmasıyla başlayan bilimlik araştırmalar, Türklerin ekin kökleri hakkında önemli bilgilere ulaşmamızı sürdürmektedirler.
Yapmamız gereken; Tarihimizi, dilimizi ve ekin değerlerimizi öğrenmek ve korumaktır. Atalarımız her alanda akıl ve bilim kılavuzluğundan ayrılmadıkları dönemlerde, yüksek uygarlıklar kurmuşlardır.
Doğayı Tanrı’nın Acun’daki görüntüsü olarak onaylayarak incelemişler, sevmişler, saymışlar ve Tarım Devrimi’ni, Türk Devrimleri’ni yaparak Acun’a yaymışlardır. Akıl ve bilimin önderliğinden saparak, kalıplara (dogma, taassup) bağlanınca, yeni devrimler yapılamamış, devrim yapan ulusların tüketici bağlıları olarak bağımsızlık ve özgürlüklerini yitirmişlerdir.
Bilge Kağan’ın Orkun Anıtları’ndaki uyarılarını kutlu Söylev’inde yineleyen Atatürk ‘Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için özünde güç bulacaktır.’ sözleriyle Gökbörü’yü tanımlamıştır.
Bilinmelidir ki; Ergenekon’daki Bozkurt, Bilge Kağan gibi Atatürk gibi aklın, bilimin ve Türklüğün kılavuzudur.
Uygur Ozan Abdurehim Heyit’in;
Başa geç, bizi aydınlığa götür
Gökyüzü kara, alem kara
Dost, yakınların gönlü kara
Ataların bağrı oldu yara
Hani Gökbörü nerede?
sözlerinde anlamını bulan bu anlayıştır.
Türk ulusu!
Bozkurt’un 98 yıl önce ‘Aziz milletime öğütüm odur ki, bağrında yetiştirerek başının üzerine kadar çıkaracağı adamların kanlarında vicdanlarındaki ana özü çözümlemekten bir an için geri durmasınlar’ uyarısını unutma!
Türk ulusu!
Gökbörü’nün 1290 yıl önce; ‘Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe ilini (elini, yurdunu), töreni kim bozabilir’ öğüdünü sürekli anımsa!
Türk ulusu!
Düşün ve özüne dön!
Türk ulusu!
Türk ol, Gökbörü ol!
Bağımsız ve özgür ol!
Kaynak : https://www.samsunkenthaber.com.tr/yazarlar/vedat-ilteris-cinaroglu/turk-ulusu-turk-ol-gokboru-ol/1137/?fbclid rmaktayız. Kişi