logo

trugen jacn

DOĞU TÜRKİSTAN TARİHİNİ ANLATAN BİR ESER : ÇİN İLE YAPILAN GAZATLAR KİTABI

Türklerin tarihleri boyunca en fazla ilişkide bulundukları milletlerden birisi de Çinlilerdir. Çinliler kuzey komşuları olan Türklerle kimi zaman dostane, kimi zaman da
mücadele içerisinde olmuşlardır. Bu mücadele bilinen en eski Türk devleti olan Hunlarla  başlayarak Göktürkler, Uygurlar, Karahanlılar, Türk-Moğol devletleri ile bunların mirası üzerine kurulan hanlıklar dönemine kadar aralıksız devam etmiştir. Aralıksız devam eden Türk-Çin mücadeleleri ardında sadece Çin imparatorluğunun  kuzey sınırlarını korumak için inşa ettirmiş olduğu Çin Seddi gibi muazzam bir sanat eseri bırakmakla kalmamış, tarihten edebiyata, dilden ekonomiye, askerlikten diplomasiye kadar pek çok alanda zengin bir mirasın doğmasına da vesile olmuştur. Bu mirasın yazıya geçirilmesinde Çinliler öncülük etseler de Türkler de onu gelecek nesillere taşıma uğraşı içerisinde olmuşlardır. Türkler arasında bubilinçle hareket edenlerden birisi de Molla Bilal Nâzımî’dir.
Bu çalışmada Doğu Türkistan’daki Uygur Türkleri arasında XX. yüzyılda yaşamış  Molla Bilal Nâzımî’nin kaleminden çıkan ve Uygur Türklerinin Hıtay/ Çin ve Kalmaklara karşıverdiği mücadeleyi anlatan “Kitâb-ı Gazât der Mülk-i Çin” adlı eseri, eserin müellifi, istinsah tarihi, içeriği, imlâ ve dil özellikleri tanıtılmaya çalışılacaktır. Bunlar yapılmaya çalışılırken eserin Klasik Sonrası Dönem Çağatay Türkçesi metni olması münasebetiyle Türk dilinin bu tarihî lehçesi hakkında da bilgi verilmeye çalışılacak ve eserin yazım, ses ve şekil özellikleri  Türk dilinin bu tarihî lehçesiyle karşılaştırılacaktır. Yine eserde tespit edilen savaş, askerlik, devlet yönetimi, meslek ve yer adları ile Türk dili ile aynı dil ailesine mensup Moğolcaya ait  kelime ve yer adları gibi özellikli kelimeler üzerinde durularak eserin söz varlığı ortaya  konmaya çalışılacaktır.

Dr.Öğretim Üyesi Naciye Karahan KÖK (Kafkas Ün.Öğretim Üyesi)

 

Molla Bilal  Nazimi ve Eseri  : Kitabi Gazat Der Mülki Çin ( Çin ile Yapılan Gazatlar Kitabı) 
Son zamanlara kadar bilim dünyasında: “Türkler, tarihte önemli roller oynamışlar; ancak bu olayların yazıya geçirilmesinde etkili olamamışlardır.” kanaâtini değiştirerek tarihe  yön veren bir milletin tarihe kayıt düşmede de geri kalmadığını gösteren yazarlardan biri Molla  Bilal Nâzımî’dir. Molla Bilal Uygur Türklerine mensup olup 1825 yılında Gulca şehrinde  ayakkabıcılıkla uğraşan Yüsüp isminde bir babanın oğludur. Yetmiş beş yıl yaşadığı bilgisine yer verilen Nazımî’nin “Gazeliyat, Çanmoza Yüsüphan, Nazugum, Müminin Hicreti” gibi eserleri onun Klasik Türk edebiyatı, halk hikâyeleri, folkloru, İslam dini konularına hâkim
olduğu veya hiç olmazsa bir medrese eğitimi gördüğü iddialarını akla getirmektedir. Nitekim  Muhammed Yelten’in 1995 yılında Funda Açıkgöz’e yaptırdığı “Bilâl Nâzım Şeriyatıdan” adlı yüksek lisans tezinde Nâzımî’nin ilk tahsilini babasından aldığı, daha sonra medresede Rudakî, Nizâmî, Câmî, Ali Şir Nevâî gibi isimlerin eserlerini okuduğu ve kendisini onların çırağı olarak gördüğü belirtilmiştir (Açıkgöz 1995: IV). Yazara ait olan ve tarafımızca incelenip burada tanıtılmaya çalışılacak eseri Kitâb-ı Gazât der Mülk-i Çin’dir.  Kitâb-ı Gazât der Mülk-i Çin; Doğu Türkistan’ın İli şehrinde 1864 yılının sonbaharında cereyan eden halk ayaklanmasının ve Doğu Türkistan’da verilen mücadelenin manzum mensur karışık olarak kaleme alındığı bir eserdir. Eserde Uygurların ata yurdunun Mançur-Hıtay/Çin
askerleri tarafından 18. yüzyılın ikinci yarısında işgal edildiği özellikle vurgulanmıştır. Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı kaybedildikten sonra şair, Uygur halkının eski vatanında zulüm ve adaletsizliğin, milli baskının hüküm sürdüğünü canlı tasvirlerle göstermiştir (Mollavutov 2014:60).
XIX. yüzyıldaki Çin-Türk mücadelesinin tüm canlılığıyla verilmeye çalışıldığı bu eser
aynı zamanda Moğolların bir kolunu oluşturan Kalmuklarla ilgili bilgilerin yer aldığı bir tarih metnidir. Moğolların bir kolu olan Kalmukların bu mücadelede Çinlilerin safında yer almaları yani Türklere karşı Çinlilerle birlik olmaları, beraberinde bir Uygur Türkü-Kalmuk çatışmasını doğurmuş ve yaşanan bu çatışmanın Uygur Türklerinin hafızalarındaki olumsuz izleri metne de yansımıştır. Molla Bilal’in eserinde tam altmış iki yerde tesadüf edilen Kalmuk adının,
“sözünde durmayıp bir işin yüzüstü kalmasına yol açan, birine gizlice kötülük eden” (Türkçe  Sözlük: 1048) anlamlarını veren “kalleş” sıfatı ve“söz anlamaz, söz dinlemez, mutaassıp, yosma ve levent” (Öztürk-Örs 2000: 231) karşılığında kullanılan “evbaş” kelimesiyle kullanımları dikkat çekmektedir:

Doğu Türkistan Tarihini Anlatan Bir Eser: Kitâb-I Gazât Der Mülk-İ Çin – Uygur Akademisi

ķaçıp yandı arķaġa ķalmaķlari ķallāş evbāş ķaltaķ-lar (146/14)
Nâzımî’nin eserinde “Kalmaklar” olarak adlandırılan Moğollar, Moğolcanın Oyratça
konuşan en büyük kolunu oluşturmaktadır. Kalmukların büyük bir kolu 17. yüzyılın başlarında batıya yönelerek Volga Irmağı kıyısına ulaşmış, küçük bir kolu ise Kırgızistan’daki Isık Göl civarında kalmıştır. Bugün literatürde kendilerinden “Sart Kalmukları” olarak bahsettiren bu Moğol boyu, Kırgızistan’ın Karakol şehrinin çevresindeki Taş-Kıya, Çelpek, Burma-Suu ve Börü-Baş adlı yerleşim alanlarında yaşayan etnik bir gruptur. Sart Kalmukları, 19. yüzyılın sonlarına doğru Doğu Türkistan’da yaşadıkları Tekes bölgesinden göç ederek Karakol şehrinin bulunduğu Aksu bölgesine gelmiştir. Sart Kalmuklarını Doğu Türkistan’dan göç ettiren enbüyük etken bölgedeki ayaklanmadır.

Doğu Türkistan tarihini anlatan bir eser: Kitâb-I Gazât Der Mülk-İ Çin – Uygur Akademisi

 

Söz konusu ayaklanma; Tsin Hanedanlığı’nın, Şensi eyaletinde yaşayan Tunganlara (Çinli Müslüman) karşı yürüttüğü siyasî, idarî ve sosyo-kültürel baskılar, onların omuzlarınayüklenen ağır vergiler neticesinde Şensi eyaletine bağlı Veynan vilayetinde yaşayan Tunganlar tarafından başlatılmıştır. Bu ayaklanma Tungan ayaklanması olarak adlandırılır. Din, Tunganlara yapılan baskılar neticesinde ortaya çıkan ayaklanmanın tetikleyici ve bağdaştırıcı en önemli unsuru haline gelmiştir. Zamanla dini bir kimliğe bürünen ayaklanmaya bölgedeki diğer halklar da katılmıştır. Bu ayaklanma, 1866’da Gansu eyaletine, bir süre sonra da Doğu Türkistan’a yayılmıştır. Ayaklanma 1877 yılında Çin ordusu tarafından kanlı bir şekilde bastırılmıştır (Buyar 2013:826).
Ayaklanma, istilacılar tarafından bastırıldıktan sonra Uygur Türklerinin yaşadığı bölgelerde intikam almak için kanlı katliamlara başvurularak birçok kişi ağır bir şekilde cezalandırılmıştır. Molla Bilal Nâzımî’nin aktardığına göre, şehir ahalisinin büyük bir kısmı, özellikle erkekler öldürülmüş, kadınlar ise İli şehrine sürgün edilmiştir. 1878 yılında Yakup Beg devleti yıkıldıktan sonra, Zoo Zungtang  askerleri, yüz binden fazla Uygur ve Tungan özgürlük savaşçısını vahşice yok etmiştir (Mollavutov 2014: 57).
Çıkan çatışmalar; hem Kalmaklara karşı Uygur Türklerinin hafızasında ve edebiyatında  menfi bir his doğurmuş hem de bu bölgede yaşayan Moğol ve Türk nüfusunun kırılmasına akabinde ise Çinin bölgede güç kazanmasına yol açmıştır.
ki ķalmaķ kilür yolġa bögcür[bögür] ķoyup ki mūġ uçrasa köz-lerini oyup (20/7)
Eserin manzum bölümünden alınmış olan yukarıdaki beyitte şair, Kalmakların Uygur Türklerine duyduğu söz konusu düşmanlığı, onların yollarına engeller koyma ve Uygurların bir diğer düşmanı olan Mugların ise bir Uygur Türkünü fark ettikleri anda gözlerini oymaya kalkıştıkları ifadeleriyle anlatmaktadır. Ancak destanın ilerleyen bölümlerine bakıldığında Kalmakların aynı zamanda müslüman Uygur Türklerinden ve İslam dininden korktuklarını anlatan şu satır ve beyitlere rastlanmaktadır:
İslām ķılınçı-nın͡g heybetidin ķalmaķ-lar yüreki fāre bolup ķalmaķ-lar cān vehmidin
çıngŧay-nın͡g ħaberini aytıp müselmān-lar şāhıġa nāme ibergeni ķalmaķ-lar özinin͡g
emānını közlep çıngŧay-nı munda leşker-i islāmġa ibergeni (36/17-19)

Çin-Kalmak ittifakının ortasında kalan Uygur Türklerinin yaşadığı bu kara yılları  anlatan Kitâb-ı Gazât der Mülk-i Çin eserinin yazarı Molla Bilal Nâzımî, bizzat mücadelenin içerisinde yer alması ve bu mücadeleyi eserine yansıtması nedeniyle eserini birinci elden bir  belge hüviyetine büründürmüş bir şair ve bilgindir. Bu durum, onu soydaşı Çağatay şairi, Timur’un beşinci göbekten torunu olan ve Hindistan’da Gürkani Devleti’ni kuran Babur, ile de mukayese imkânı kılmıştır. Babur, nasıl ki hükümdarlık yolunda başından geçenleri kaleme aldıysa Bilal Nâzımî de Uygur Türklerinin yaşadıkları olayları ele almıştır. Tarihî olayların kronolojik bir sırayla verildiği bu eser, 1876 yılının Haziran ayının sonunda tamamlanmıştır. İli şehrinde 1860-1870 yıllarında cereyan eden halk ayaklanmalarının yansıtıldığı bu eserde, Molla Bilal Nâzımî kurtuluş hareketinin gerekçelerini sıralamıştır.
Uygur Türklerinin bağımsızlık mücadelesi kahramanlarından Molla Bilal Nâzımî’nin “Kitâb-ı Gazât der Mülk-i Çin” eseri, Mağfiret Kemal Yunusoğlu (2013: 148) tarafından destanolarak tanımlamaktadır Ancak Molla Bilal’ın bu eseri, Türk dünyasının diğer destanlarından farklı olarak olayların sadece bir tek kahraman etrafında anlatıldığı bir destan değil de Dede Korkut hikâyeleri gibi bir toplumun -Tunganlar- ve onun mensuplarının bağımsızlık uğruna başlarından geçen olayların bir araya getirilmesinden vücuda gelmiş bir eser izlenimi  vermektedir. Nitekim bu eser de destandan halk hikâyeciliğine geçiş dönemi eserlerinden olan
Dede Korkut Kitabı gibi, besmele, Allah’a hamd, peygambere ve dört halifeye övgü ile başlamıştır. Eser daha sonra Dede Korkut Kitabında geçen boylarda olduğu gibi bölümlerdenmeydana gelmiştir. “İli Hanlığı’nın kısa tarihi, hanlık topraklarında yürütülen cihat, bu cihatta yer alan beyler, hanlık zamanında hangi şehirlerin inşa edildiği ve harap edildiği…” gibi  bölümlerin yer aldığı başlıklar koyu renk ile gösterilmiştir.
Doğu Türkistan Türklüğünün bu sıkıntılı ve zor günlerinin kendisi de bir Uygur Türkü  olan ve bu Çin-Kalmuk-Türk mücadelesinin içinde bizzat yer alan Molla Bilal Nâzımî  tarafından anlatıldığı Kitâb-ı Gazât der Mülk-i Çin; İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesi’nde TAEKK 1528 yer numarası ve “Voyna Musulman protiv kitaytsev (Müslümanların Çinlilere Karşı Savaşı), tekst nareçiya tarançi= Kitab-ı gazat der mülk-i Çin –
Telif Molla Bilal b. Molla Yusuf el-Nazım” başlığı ile kayıtlıdır. Tek nüsha olan eserin  sonundaki ifadeye göre, yazılış tarihi hicrî 1293, miladî 1876/1877’dir. Şair, eserinin 163. sayfasının 13. beytinde bu tarihi ebced hesabına göre hicrî 1293 tarihine tekabül eden ‘ġarśac’ (غ 0999 ر 099 09 ص ve 3 ج ( kelimesiyle tarih düşmüştür (Karahan Kök 2016: 436). Ayrıca istinsah tarihi ile ilgili bilgi metnin sonunda “tārįħ bir min͡g iki yüz toķsan üç-de ili ĥesābıda  bars yılı-da bu defter tamāmıġa yėtken (166/13-14)” şeklinde verilmiştir. Eserin istinsah tarihi kısmında önce hicrî olarak yıl söylendiği, sonra On İki Hayvanlı Türk takvimindeki yıllardan biri olan bars yılı dendiği görülmektedir. Çinlilerin, Hintlilerin, Moğolların, Tibetlerin de kullandığı bu takvimin en geniş anlamıyla Türkler arasında kullanıldığı bilgisi bulunmaktadır (Özyetgin 1996: 170).
Eserin Nüshaları ve Üzerine Yapılan Çalışmalar
Yazılış tarihi Hicrî ve On İki Hayvanlı Türk takvimine göre belirtilen Molla Bilal Nâzımî’nin “Kitâb-ı Gazât der Mülk-i Çin” adlı eseri tek nüshadır. Eser üzerine ilk ve tek çalışma Rus oryantalisti N. Nikolay Pantusov’a aittir. Nâzımî’nin eserini 1876 yılında Gulca’da  görev yaparken gören ve yazarla kurduğu dostluk kanalıyla da esere sahip olan Pantusov, çok geçmeden Molla Bilal Nâzımî’nin eserini iki bölüm hâlinde 1880 yılında Kazan’da matbu
harflerle neşretmiştir. 1880 yılında yapılan Pantusov’un neşrinde eser hakkındaki görüşleri veeserin temasını içeren beş sayfalık bir “Kiriş Söz” ile metnin tıpkıbasımı bulunmaktadır. 1881 yılındaki çalışma ise ilk neşirdeki baskı hatalarının düzeltilmiş şekilleri, bu kelimelerden  bazılarının açıklaması ve müellifin üslubu ile ilgilidir. Çalışmada kullanılan ve İstanbul  Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesi’nde TAEKK 1528 yer numarası ile kayıtlı olan orijinal metin Pantusov tarafından 1880 yılında Kazan’da bastırılan birinci bölümde yer alan metindir. Bu metin 166 sayfadan teşekkül edip sayfa uzunluğu 23 cm’dir. Eserin sebeb-i nazm-ı telifinden yazarın vatanını ve milletini seven biri olduğu  anlaşılmaktadır. Onun şu mısraları bu düşüncenin en somut delili olarak gösterilebilir: “bu defterni evvel iki üç ay Ǿalį bay taķrįr ķılıp sözini faķįr mollā bilāl nāžīm neŝir boyunça  fitip andın furça tėggençe nažm ķılıp ġazāt ķılġan müselmān-larnın͡g evlādlarıġa yād
nāme ķılıp ķoyduķ (166/10-11)”.

Bu ifadeler, aynı zamanda eserin yazılış amacı olarak da kabul edilebilecek beyanlardır. Yani bu çalışmanın yazılış gayesi; Uygur halkının kendi vatanlarında gördüğü baskı ve zulmü ortaya koymak, bu zulme karşı verilen millî mücadeleyi sonsuzlaştırmak ve halkının bağımsızlığı uğrunda yaşamlarını yitiren Müslümanların isimlerini daha sonraki kuşakların hatıralarında yaşatmaktır.

Kaynakça
1- AÇIKGÖZ, F. (1995). Bilâl Nâzım Şeriyatıdan. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
2- ARGUNŞAH, M. (2013). Çağatay Türkçesi. İstanbul: Kesit Yayınları.
3- BUYAR, C. (2013). Kırgızistan’da Bir Etnik Grup: Sart Kalmaklar. Turkish Studies, V.
8/9, s.819-831.
4- ECKMANN, J. (1958). Çağatay Dili Hakkında Notlar. Türk Dili Araştırmaları Yıllığı
Belleten, s. 115-126.
5- ECKMANN, J. (2003). Harezm, Kıpçak ve Çağatay Türkçesi Üzerine Araştırmalar.
(Yay. Haz. Osman Fikri Sertkaya), Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
6- ECKMANN, J. (2012). Çağatayca El Kitabı.(Çev. Günay Karaağaç), İstanbul: Kesit
Yayınları.
7- ERASLAN, K.(2012). Eski Uygur Türkçesi Grameri. Ankara

kaynak :  https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/314619

Share
589 Kez Görüntülendi.