logo

trugen jacn

“TUTSAK UYGURLAR”KİTABININ YAZARI XU :UYGUR SOYKIRIMI ÇKP’NİN RESMİ POLİTİKASI-1

Vicky Xu: "Avustralya hükümetini Çinli Uygurlara yönelik zulmü 'soykırım' olarak tanımaya çağırıyorum!"
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)

 Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlar başta olmak üzere diğer tüm Türk halklarına yönelik insanlık suçları ile etnik  soykırım cinayetlerine  karşı uluslararası toplumun utanç verici  tepkisiz   tutumunu ortaya koymak için “Uygurlar Satılıyor” ad ile bir kitap  yazan Çin asıllı Avustralyalı aktivist ve yazar Vicky Xu ” Uygur Soykırımı ÇKP.’in tüm devlet kurumları ile  yönetim  sisteminin ortaklığı ile gerçekleştirilen bir insanlık suçu olduğunu” açıkladı.

Avustralya’da  yaşayan  Çin asıllı  26 yaşındaki araştırmacı gazeteci Vicky Xu Avustralya televizyonunun “Soru-Cevap” programında  Uygur bölgesindeki geniş çaplı  tutuklama(Kollektif adam kaçırma) kampanyası   2017 yılında başladıktan sonra  Uygur soykırımını  dünyanın  haberdar olmaya  başladığını   aslında ÇKP’nin bu insanlık suçlarını  ülkenin işgali ile birlikte başladığını  belirterek ” Uygur soykırımı  74 yıldır sürdürülen ciddi bir insan hakları sorunu  olarak   devam etmiş ve günümüzde ise, acımasız  ve sistematik bir  katliama dönüşmüştür. ”  açıklamasında bulundu.mejburiy-emgek-xitaygha-yotkesh.jpg

Uygur Soykırımı ÇKP’nin  tüm kurumları  ile birlikte   İşlediği Bir Suçtur

Avustralya’nın Latrobe Üniversitesi’nden Profesör James Leibold ve araştırmacı Daria Impiombato ile birlikte hazırladıkları “Çin  Zulmünün Yapısı”  konulu   raporla  ilgili  olarak   Yazar Wicky Xu  Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerinin  günümüzde sistematik bir katliama dönüştüğünü, bu soykırımın sorumluları konusunda tartışmaların devam ettiğini belirterek şunları söyledi : ”  Uygur  Bölgesindeki soykırım uygulamalarının  sorumlusu olarak kimileri  Uygur bölgesinin en güçlü adamı, ÇKP Bölgesel Sekreteri  olan Chen Chuang(2026-2022 arası)’ın doğrudan sorumlu olduğunu söylerken, diğer bir gurup ise,  Çin Komünist Partisinin Uygur bölgesindeki katliamın ana suçlusu olduğunu öne sürmektedir. Günümüzde  devam eden Uygur soykırımı  Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin Uygur bölgesindeki ilk sistematik katliamı olma özelliği taşıyor.  Çin’in Uygur katliamı ÇKP Lideri Xi Jinping’in doğrudan komutası, tüm merkezi ve yerel yönetim sistemlerinin  tamamının katılımı ve  ÇKP yönetim sisteminin en alt  kademesinden en üst düzeyindeki sorumlularına kadar  emir-komuta zinciri esasında ortaklaşa ve tüm birimlerin  işbirliği  ile  uygulanmaktadır. Bu sistematik soykırımın plan ve projeleri başkent Pekin’de  ÇKP’nin en  üst düzey mekanizmasında  ayrıntılı olarak siyasi bir belge/eylem olarak  hazırlanmıştır.

Batılı Hackerlerin( bilgisayar korsanlarının)  Urumçi Emniyet Müdürlüğü’nün veri tabanından sızdırdığı ÇKP üst yönetimine ait  yüzbinlerce yazılı belge, bu konuda  çok  net ve detaylı olarak  Uygur soykırımının Pekin çıkışlı olduğunu kanıtlamıştır.

Burada baskıdan bahsederken, kimin sorumlu olduğu konusunda net olmak önemlidir. Çünkü gerçek şu ki bu  soykırım tam  yedi yıldır devam ediyor. Ancak şimdiye kadar  çok  az  ÇKP’li yetkilisi ve  kurumunun ve  aynı zamanda ÇKP rejimin işin içine tam ve açıkça  bu soykırım uygulamalarının içinde olduğunu göstermektedir. Hatta insanlığa karşı suçların işlendiği gerçeğinde ve  bu insanlık dışı soykırım  eylemlerini kınamadan önce kimin sorumlu olduğunu netleştirirsek, bu konudaki  birçok sorun  kendiliğinden netleşecektir. Diğer yandan ise,  bu  soykırım ve diğer insan hakları  ihlallerinin failleri tespit edildiğinde, kimin kovuşturulacağı net olarak ortaya çıkacaktır. Bu  ise, normal  soruşturma belgesi  formatında ifade edilebilir. Bu nedenle  hazırladığımız raporda bu konuya özel bir yer ayırdığımızı  belirtmek istiyorum.

Raporun özellikle tanımladığı bir  husus  ise,  Çin’in  Uygur Bölgesini Yasalar ile yönettiği iddialarıdır. Uygulamalar ise bunun gerçek dışı ve tam bir yalan olduğunu göstermektedir. Çin’in 1960’lardan beri  Uygur bölgesindeki uygulamaları  günümüzdeki  siyasi huzursuzluğun  ana  nedeni ve yeniden ortaya çıkmış yeni versiyonudur. Bazı saygın bilim adamları bunun Xi Jinping’in Uygur sorununu “nihai çözüm”de çözme girişimi olduğunu  öne sürse de  bunun ayrıntıları hakkında bilgi verilmemiştir.  Hazırlanan  bu son rapor, Çin hükümetinin Uygur bölgesinde yaşayan  Müslüman Türk halklarını  bir  tür “siyasi eylem yoluyla” yönetmek amacı  önceden  test ettiğini gösteriyor. Çin yönetimi  2017’de başlattığı Çin tipi Toplama Kampları ve kollektif tutukluma  kampanyasından önce bunun  ön hazırlıkları  yaptığı  Aşırılık- Radikalizm başta bur çok konuda  yasalar ve yönetmelikleri hazırladığı biliniyor. Halbuki  “Terörizm ve Aşırılık” kavramları  Uygur toplumunun günlük hayatına yıllar önce yerleşen tanımlardı. Çin,Uygurlara baskı ve zulmüne bu kavramları öne sürerek uygulamakta idi.  Günümüzdeki bu uygulamalar  Mao’nun Kültür Devriminde(1955-1976 arası)  “Halkın Devrimci Komitesi”lerinin  uygulamalarını hatırlatmaktadır. Bu Halkın Komiteleri  de  günümüzdekilerle  benzer şekilde, bölge çapında bir mahalle  komitesi kurmuşlardı. Xi yönetimi ise günümüzde Mahalleler bazında “10’lu Aile Komiteleri” sistemini kurmuştur.  Uygurlar bu komiteler aracılığı ile etnik kimliği, dini inançları kültürleri ile örf ve adetlerinden dolayı çeşitli suçlamalarla on binlerce kişi  Çin’in “Bölgeyi Yasalar İle Yönettiği” iddiasının kurbanlarına dönüşmüştür.

ÇKP Yasaları  Uygur Soykırımında Halledici ve Sonuç Alıcı Bir Araç

Çin yönetimi ülkenin en alt yönetim birimlerine kadar kendilerini“ Çin yasalarını çok iyi  bilen ve kabul eden – insanlara faydalı olan – insanlara iyilik yapan” gibi parlak ve güzel sözlerle maskelenmiş bir gözetmenler ekibi oluşturup, tüm bölgeyi dış güçlerin etkilerinden  korumak  istediğini bildirmektedir. Son olarak, on aileyi gruplara ayırarak/10’lu Aile Gurup Sistemi ile  baskı, zulüm ve  denetim  uygulamalarını en alt düzeye kadar genişletmiştir. Bu şekilde, bölgedeki Uygur halkının tüm hareket ve düşünceleri, hükümetin  tam kontrolü altına alınmış ve  özgürlüklerinı kullanmaları tamamen  “imkansız” hale gelmiştir. Toplama kampları ve toplu tutuklamalar başlamadan önce ÇKP yönetimi  ayrıntılı olarak hazırlıklar yapmış  ve bu ” 10’lu  aile  Lider”lerini kullanarak  toplama  kamplarına hapsedileceklerin  tam listesini hazırlamışlardır.

Çin’in Uygur Soykırımı  Çin Halkına da Büyük Zarar Vermektedir

Çin yönetimlerinin tarihte tekrarlanan bu tür büyük çaplı  toplumsal ve siyasi eylemler sadece  soykırım uygulanan Uygurlara değil, tüm Çin halkına da zarar vermiştir.  Günümüzde Uygurlara yönelik soykırım  1980’lerden sonra bu Uygurlar için  büyük bir felakettir. Xi Jinping liderliğinde yürütülen bu insanlık suçlarının yeniden  tekrarı ve  neden yeniden ortaya çıkacağına ilişkin olarak, bu konuda  somut motivasyonunu bilmiyoruz. Çünkü bu konuyu Xi Jinping ile görüşecek şartlara sahip değiliz. Ama onun  Doğu Türkistan hakkında açıkladığı söz ve politikalarının analizine 2017’de başlattığı  Uygur soykırımı  hakkındaki talimatlarının aslında bu tür bir siyasi hareketin  her zaman başlaması için  yeşil ışık yaktığını söyleyebiliriz. Çünkü o dönemde özellikle Doğu Türkistan’ın her yerinde kitlesel halk hareketleri başlatmaya ve Ahaliler Komitesi’nin  uygulamasına  karar verdi. Yani o dönemde kendisi de  Kültür Devrimi sırasında ailesi ile birlikte bu tür  “Devrimci halk hareketlerinin”  kurbanı olmuş ve bu tür halk hareketlerinin çok zarar gördüğünü defalarca vurgulamasına rağmen yine de  tek başına Doğu Türkistan’da bu hareketi(Soykırımı)  yeniden başlatmıştır.  Şimdi kendisine sorulacak soru : ” Bunu neden yaptın?” olmalıdır.

ÇKP Yönetiminin  uygulamaları Tam bir  Çin Şövenizmi 

Çin yönetimi ” ÇKP’nin  Ülkenin  Tamamına önderlik etme” ilkesi gereğince, il, İlçe, Kasaba ve  köy yönetimlerine kadar parti komiteleri   kurmuştur. ÇKP, bölgeyi  en üstten başlayarak en alt düzeye varıncaya kadar  bu ÇKP Komiteleri aracılığı ile sistematik  olarak denetlemekte ve baskı uygulamaktadır.

Ancak raporun yazarları tarafından  elde edilen ve derlenen  belge ve bilgilerde Uygur bölgesindeki  en üstten en alt kademeye kadar olan  liderlik gruplarının(her kademedeki Yönetici Kadroların)  tüm birinci elden liderlerinin etnik  Çinli ve ikinci elinin(Yardımcısının)ise  Uygur  kökenlerden olduğu  ortak bir gerçeği ortaya koymaktadır.

Bu gerçekler bize, Çin Komünist Partisi tarafından yönetilen hükümet sisteminde çok büyük bir ırkçılık olgusu olduğunu  göstermektedir. Sadece birkaç on yıl önce, Uygurların kendi ülkelerinde  iş yerleri (ekonomik) başta diğer  tüm alanlarda etnik ayrımcılığa uğradığına dair pek çok örnekler dillendirilmeye ve Çin irkçiliği uygulamaları  bilinmeye başladı. Daha sonra  bu uygulama  Uygur bölgesinde yaşayan etnik Çin toplumunda düzenli, sistemli ve  olağan bir  uygulama  haline geldi. Dolayısıyla Uygur toplumunun baskı altına alındığı bir dönemde Uygur kadrolarının ikinci el kaynaklara dönüşmesi ve Çin hükümetinin onlara karşı daha güvensiz hale gelmesi şaşırtıcı  olarak görülmüyor.  Bu farklı  ve ırkçı  uygulama  Çin hükümetinin ne kadar ikiyüzlü olduğunun çok canlı bir örneğidir. Çünkü Çin hükümeti, Uygurların anavatanı olan bu yere “Sincan Uygur Özerk Bölgesi” adını veriyor. Ama  bölgede yaşayan hiç bir Uygur sözde  “özerklik hakkı”nı kullanıldığını  görmedi.

Çin’in ” Yasa İle Yönettiği” iddiası Gerçek dışı ve Tam Bir   Yalandır

Bu raporu hazırlarken öncelikle  ÇKP’nin çeşitli birimler tarafından yayınlanan belgeleri ve  uygulanan politikaları ayrı ayrı incelenmiş  ve  bunlara dayanarak, Uygur bölgesindeki bürokratik sistemin genel durumunu karşılaştırdık.   Sorumlu her idari birimin   çalışma şekilleri ve yönetimdeki  rollerini tek tek  incelendiğinde  bölgelerdeki çeşitli birimler ve konulardan sorumlu özel bir ofis olmadığını, buna karşılık  tüm departmanların işbirliğinin sağlanmasının ön koşul olduğunun öneminin sürekli vurgulandığı  bilgisine ulaştık.

Bu süreçte  ÇKP Bölgesel Sekreterliği siyasi-hukuk komisyonu sisteminin yani polis, savcı, mahkeme vb. tüm çalışanları o sisteme bağlılıklarını tam olarak ifade etmişlerdir. Ayrıca ÇKP. siyasi-hukuk sisteminde çalışanların  yıllık brüt gelirinin yıldan yıla arttığını, polis gücünün ve kampların  sayısının sürekli arttığını ayrıca bu birimlerin  olağanüstü  bir şekilde  ülke sınırlarının  savunmasına yöneltildiklerini gördük.

Yine tespit ettiğimiz bir durum, Siyaset-Hukuk Komisyonu’nun, tüm  yönetim çerçevelerine uygun olarak, gözetleme sisteminin yüksek teknoloji işlerini tek başına yönetmesidir. Bu şekilde, tüm denetim konularından sorumlu olacak olan bu Siyasi-Hukuk Kurulu olacaktır. Uzaktan kumanda sistemiyle kamp sistemini izleyenlerin  de bunların kendileri olduğu ortaya çıktı. Bu şekilde, tüm denetim konularından sorumlusu olarak ÇKP’nin bu Siyasi-Hukuk Komitesi olduğu görülmüştür.

Raporda, Çin Komünist Partisi’nin tüm “kararnamelerini” uygulayanların tek kontrolünün    Siyasi-Hukuk Komitesinde olduğu ve  bu Komitenin Çin’in  Uygur bölgesindeki katliamlarının  infazındaki belirleyici rol oynadığını görmezden gelmenin  imkansız olduğu sonucuna varıldığı bildiriliyor.

Share
2533 Kez Görüntülendi.