logo

trugen jacn

“ÇELİKTEN DUVAR : ÇİN’İN UYGURLARI KÜRESEL BASTIRMA KAMPANYASI” RAPORU YAYINLANDI

Çin'in Uygurların küresel baskısına ilişkin raporu nedir?Uygur İnsan Hakları Projesi (UHRP) ve Oxus Orta Asya İşleri Derneği, Oxus Society ile işbirliği içinde “Çin’in Dünya Çapında Uygurlara Karşı Baskısı Çelik Duvar” başlıklı bir raporun yayınlanması üzerine bir web semineri düzenledi. 25 Nisan 2022.

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)

 Washİngton merkezli Uygur İnsan Hakları Projesi (UHRP) ve Oxus Enstitüsü’ne bağlı  Orta Asya İşleri Derneği tarafından ortaklaşa   hazırlanan “Çelik’ten Duvar İçindeki Uygur Bölgesi : Çin’in  Uygurlara Yönelik Dünya Çapında Küresel  Baskı  ve Zulüm Kampanyası” başlıklı  raporu   açıklandı  ve uluslararası toplum ile paylaşıldığı   bildirildi.

Özgür Asya Radyosunun haberine göre  söz konusu raporda  İşgalci Çin’in Doğu Türkistan’da yaşayan Türklere  yaptığı baskı ve zulüm ile yetinmediği  onların yaşadıkları dünyanın değişik ülkeler yönetimlerine  ekonomik ve siyasi gücünü göstererek  bu ülke hükümetleri aracılığı ile  onlara baskılarını devam ettirildiği  ve bu baskı ve zulümlere ait  bir çok verileri içeriyor.

Çin işgal yönetiminin  Uygurlara uyguladığı  baskı ve zulme zulme ilişkin  rakamlara de  yer verilen raporda  1997 –  2021 yılları arasında   dünyanın  28 ülkesinde yaşayan Doğu Türkistanlı Uygur Türklerinden bin 500’den fazla  kişiyi  o ülke yönetimlerine  şantaj,tehdit ve baskı yaparak gizlice   Çin’e sınır dışı ettirdiğini ve Çin’in kendisine teslim edilen bu Uygurları idam başta çeşitli uzun süreli hapis cezalarına çarptırdığı de bildirildi.

Uygur Raporunun  Yayınlanması  İle İlgili Bir Çevrimdışı  Bir Toplantı Düzenlendi

Uygur İnsan Hakları Projesi ile Oxus Enstitüsü tarafından ortaklaşa hazırlanan “Çelik’ten Duvar İçindeki Uygur Bölgesi : Çin’in  Uygurlara Yönelik Dünya Çapında Küresel  Baskı  ve Zulüm Kampanyası” başlıklı rapor ile ilgili olarak 25 Nisan’da, ABD’de  Wilson Araştırma Merkezi’ne bağlı  Kissinger Araştırma Enstitüsü’nde çevrimdışı bir toplantı düzenlendi.

Aynı zamanda bu Raporun da  yazarı da  olan , Access Research Institute for Middle Ages ve Wilson Araştırma Merkezi’nde uluslararası bir araştırmacı olan Bradley Jardine,  katıldığı bu zoom toplantısında  raporun konusu ve  önemi üzerinde durdu raporun bir kısa özetini dinleyicilere tanıttı.  Araştırmacı Bradley Jardine raporun ana temasının Çin’in Uygurlara yönelik “uluslararası baskısı” olduğunu ve raporda verilen bilgilerin Çin’in Uygur bölgesi dışında yaşayan Uygur sığınmacılara yönelik  baskı,şiddet ve tehditlerinin  ve uluslararası arka planını yansıttığını  bildirdi.

Raporda,  konular  orijinal verilere dayanarak analiz ediliyor  ve Çin’in dünya çapında Uygurları nasıl  şantaj ve tehdit ile baskı altına aldığına dikkat çekiyor. Ancak 2017’den bu yana Uygur bölgesinde yaşanan kitlesel  tutuklama  olayından bu yana Çin hükümeti, siyasi olmayan Uygurları da hedef aldığı örnekleri ile ortaya konuluyor. Bunlardan en önemlisi ise elbette Uygurların büyük çapta topluca tutuklanarak Çin tipi Toplama kamplarına hapsedilmesidir.  Çin hükümeti, ABD de dahil olmak üzere   dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan  yaşadıkları ülkelerin yasalarıyla korunan Uygur sığınmacılara karşı kirli elleri ile nasıl baskı altına alarak zulmettiğini belirtiyor.  Çin’in kara elinin her yere uzandığını, hem Çin’in işgalindeki Uygur bölgesinde  hem de yurtdışında  yaşayan birçok Uygur’un tehdit edildiğini, bu nedenle sadece bir avuç Uygur’un korkudan Çin’in baskı ve zulümlerine duyurmak noktasında  seslerini yükseltemediğini ve  aslında  diasporada yaşayan Uygurların çoğunun baskı altında olduğunun kanıtlanmış bir gerçek olduğunu  söyledi.

Yurt dışında yaşayan Uygur sığınmacıların Çin’in ülkelerindeki aile ve yakınları üzerinden  kendilerine Şiddetli psikolojik baskı  tehdit ve şantaj uyguladığı bilgisini de paylaştı.

Araştırmacı Bradley  Jardine konuşmasının sonunda şu önemli uyarı ve tekliflerde de bulundu ;

  1.   Çin’in baskı ve zulmünden kaçarak Özgür dünyaya sığınabilen Uygur mültecilere  daha çabuk ve kolay sığınma hakkı tanımalıyız
  2. Yurt dışında yaşayan ve ülkesindeki Çin işgal yönetiminin  insan hakları ihlalleri konusunda bilgi vermek ve tanıklık yapmak isteyen Uygurların Çinli Hackerlerin baskısından ve müdahalesinden korunması için onlara dijital  ortamda teknik yardım sağlamalıyız.
  3.  Ülkeler ve uluslararası toplum   Uygurlara yönelik  sınır ötesi  baskıları ile insan hakları ve demokrasi değerlerine yönelik saldırılar yapan kurum ve kuruluşlar kim olursa olsun  bu kurumların arkasındaki ülkelere karşı  mutlaka gereken tedbirleri almalıyız.
  4. Sonuç itibariyle, bizler   nasıl ve ne şekilde olursa olsun Uygurlara bir şekilde  yardım etmenin  imkanlarını  aramalı ve mutlaka bu yolları bulmalıyız.

Raporda Yer Verilen  Olayların Özeti Ana Başlıklar halinde Şöyle ; 

  • Çin işgal yönetiminin baskı ve zulümlerine karşı barışçıl olarak yapılan ve  aşırı askeri güç  ve devlet terörü kullanılarak bastırılan   tepkisel olaylar :

1- 05 Nisan 1990 Kaşgar/Barin  ayaklanması

2-  05 Şubat 1997  Gulca Katliamı

3- 05 Temmuz 2009 Urumçi  Katliamı

Ayrıca,  bunların  dışında Uygur bölgesi  genelinde  meydana gelen yerel ve irili  ufaklı  onlarca  ayaklanma ve karşılık hareketleri  sonucunda en az 30 bin  Uygur’un Çin’den  çeşitli yollarla yurt dışına kaçtıkları tahmin ediliyor.

  •  Çin’in yurtdışındaki Uygurlara yönelik sistematik baskısının Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra  bağımsızlıklarına kavuşan  Türkistan Cumhuriyetlerinde  başladığı özellikle beliritiliyor. Ayrıca, Şanghay İşbirliği Örgütü üyeleri olan Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ın  kendisine sığınan Uygurları  sürekli olarak Çin’e sınır dışı ettiğini bildiriyor,
  •  “İslam Cumhuriyeti” Pakistan’ın 1997 – 2021   yılları arası( son 24 yılda)  toplam  812 Uygur’u Çin’e  teslim etmiştir.
  •  Çin’in yurtdışındaki Uygurları bastırmak için Wichat (WeChat) gibi sosyal medyayı kullandığını ve ekonomik olarak bağımlısı olduğu  Orta Asya, Güney Asya ve diğer Müslüman ülkeleri bu bastırmada çok iyi kullandığını ve bu bastırma işinde onları birer ortak olarak çok güvendiğini ifade ediyor.
  • Çin hükümetinin sadece Şanghay İşbirliği Örgütü (SCO), Interpol (Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı) gibi kurumları değil, aynı zamanda yurtdışındaki Çin büyükelçiliklerini ve yurtdışında okuyan Çinli öğrencileri yurtdışındaki Uygur aktivistleri dahi kullanarak onların yaşadıkları ülkelerde  gözaltına almak veya  şantaj ve tehdit  aracı  olarak kullandıklarına inanıyor.
  • Rapora göre,  şimdiye kadar son 24 yılda (1997-2021 yılları arasında yurtdışında  yaşayan yaklaşık  bin 500’den fazla Uygur ilgili  ülke makamlarınca Çin’e  gizli veya açık şekilde teslim edilmiştir.
  •  Bu yıllar arasında  yurt dışında yaşayan Uygur sığınmacılar ve onların aile bireylerinden  Yaklaşık 5 bin kişi Çinli hackerlerce çeşitli şekilde tehdit edildi veya  saldırıya uğramıştır.
  •  Çin işgal yönetimi yurt dışında yaşayan Uygur sığınmacılara baskı ve zulmetmek için Facebook başta diğer sosyal medya platformlarında  sahte  yüzlerce hesap açtı.  ÇKP’nin bu  hackerleri Uygurca yazılar ve mesajlar göndererek onların bilgisayarlarına  ve  akıllı cep telefonlarına  casus yazılımlar gönderdiği kanıtlandı.

Raporun yazarı ve Araştırmacı Bradley  Jardine sözlerini şöyle tamaamladı : ” Uygurların korunmaya ihtiyacı var. Çin’in nüfuzu arttıkça, Çin ile ekonomik ve güvenlik bağlarını güçlendirmeye çalışan ve Çin ile işbirliği içinde  olan  ve Uygurlar için güvenli olmayan ve onlara tehdit oluşturan ülkeler vardır. Bu arada Çin’in Uygurlara akarşı  sınır ötesi baskıları   ve Çin’i bu konuda destekleyen ve   tehdit oluşturan ülkelerin sayısı  de artıyor. Çin, Sovyetler Birliği’nin Orta Asya’da bıraktığı  boşluğu   günümüzde  doldurmak istiyor.  Çin’in uzun vadeli tehditlerini daha iyi anlamamız,  Çin tehlikesi karşısında bir ” Hukuk devletleri  Topluluğu”  oluşturmamız ve daha fazla çözüm  yolları aramamız ve yeni tedbirler uygulamamız gerektiğini düşünüyorum. ABD. başta  bir çok batılı ve Müttefik ülkelerde bir çok sığınmacı Uygurlar yaşamaktadır.  Bu ülkelerde çok sayıda Uygur konuşlandırmış olsalar da, bu ülkelerde yaşayan Uygurlar  daha büyük tehditlerle karşı karşıya kalmaları  çok güçlü bir iihtimaldır.” şeklinde konuştu.

ABD.Dini Özgürlükler Komitesi   Başkan Yrd.cısı Dr. Nuri Türkel Şöyle  Konuştu :

ABD. Dini özgürlükler Komitesi Başkan Yrd.cısı ve Hodsun Enstitüsü’nun kıdemli  ve Yüksek Araştırmacısı  Dr.Nuri Türkel Trump yönetiminin 2021’de Uygur İnsan Hakları Yasası’nın Başkan Trump  imzası ile kabul ettiğini  daha sonra  iktidara gelen  Başkan Biden’in  bu yasayı  teyiden  bir kez daha imzalayarak  yürürlüğe koyduğunu belirterek :  ”  Çin yönetiminin  Uygurlara yönelik sınır ötesi  baskılarında onlara ” Aşırı  Radikal- Bölücü- İslamci” vebenzeri diğer kalpaklar giydirerek  onları sürekli suçlamaktadır. Ancak,ABD yönetimi başta demokratik değerlere bağlı ülke yönetimleri  Çin ile bu tanımlamalar konusunda farklı düşünmektedir. Çin’in Uygurlara yönelik  etnik ırkçılık  ve ırkı soykırım  politikası  komünizm ve Nasyonaliz(Hitler Faşizmi) ile  benzerlik göstermekte ve bir bakıma göre tıpkısının aynısıdır.  Benim bu konudaki önerim şudur :

  • Çin Uygurlara sınır ötesi basakılarını dile getirmek ve mücadele etmek sadece ABD’nın iişi ve görevi olmamalıdır.
  •  AB. ülkeleri ile   diğer Avrupalı  Müttefik devletler  özellikle  geçmişte  Faşizm ve Komünizmden mustarip olmuş ülkeler  Çin’in bu tür kötü  ve hukuk dışı zorbalıklarını özellikle farkında olmaları gerekir.
  •  Hiç bir ünlü  hükümet yetkilisi,  hiç bir büyük ve  Uluslararası şirket patronu  veya uluslararası düzeyde ün salmış hiç bir aydın veya hiç bir siyasetçi  Çin’in bu sınır ötesi baskıları konusunda  bir gözünü kapatarak diğer açık olan tek gözü ile  bakmamalıdır.  Çin’in UFygurlara yönelik ülke içinde ve sınır ötesinde uygulamakta olduğu bu baskılarına tek standart ölçü kullanarak bakmalıdır.
  •  İnsan Hakları ve demokrasiyi önceleyen Ülkeler ve yönetimler Çin’in Uygurlara yönelik  bu baskı ve yersiz suçlamalarını  İnsan hakları ve hukuk açısından değerlendirmeli ve  tavır koymalıdır.
  • Çin,  diasporada yaşayan Uygurlara  yönelik sınır ötesi baskıları yıllardan beri  sürdürüyor. Çin bu suçlarını gizlemek için  yasa yapıcıları ile yasaların uygulayıcılarını bir şekilde etkisi altına almak istiyor. Çein bu sinsi emellerine karşı çok diikkatlı olmalıyız.
  • Bütün bunları göz önünde bulundurmamız ve Çin gibi  insanlık ve soykırım suçu işlemekte olan bin ülkenin bu yaptıklarını normal bur uygulama olarak göstermesine asla izin vermemeliyiz,

ABD Yönetimi Uygur İnsan Hakları Yasasını Uygulamalıdır

ABD.yönetiminın  Uygur İnsan hakları Yasasını bir an önce tam olarak uygulamaya koyması gerektiğini belirten Dr.Türkel sözlerini şöyle sürdürdü : ”  ABD Fedaral yönetimi ile yasaların uygulayıcıları olan kolluk kuvvetleri   Fedaral Araştırma Bürosu( FBI)  bu yasayı mutlaka uygulaması gerekir. Kolluk kuvetleri  ve Araştırma birimleri ülkede faaliyet gösteren ve Uygurları tehdit ve baskı uygulayan Çin casuslarını  takip etmeli ve gereken cezaların verilmesi için ABD.Yargısına teslim etmelidir. Ben bir  ABD vatandaşı  ve ABD.hükümet yetkilisi olarak olarak  Amerikan vatandaşı ve bir ABD yetkilisi olarak normal hayatımda Çin’in benden bir şekilde intikam alacağı korkusu ile asla yaşamamalıyım. Ayrıca,Çin’in Uygurlara karşı etnik soykırım suçlarına karışan ve insanlık suçu işleyen Çinli yetkililerin cezalandırılması ve yaptırım uygulanmasını daha da yaygınlaştırmamız gerekir.”” dedi.

UHRP Diraktörü Ömer kanat’ın konuşması  

Daha sonra söz alan Uygur İnsan Hakları Projesi direktörü  Ömer Kanat, Çin’in uzun süredir  yurt dışı çıkışı için verilen pasaportları yurt dışına giden veya yurt dışına çıkmak isteyen  ve  diasporada yaşayan Uygurlara  baskı kurmak ve  zulmetmek için bir silah olarak kullandığını ve Çin’in yurtdışında yaşayan Uygurları doğrudan tehdit ettiğini veya akrabaları üzerinden onlara şantaj yaptığını belirterek şunları şöyledi : ” ABD’de yaşayan biz Uygurlar  Çin’in son beş yılda  günden güne artan  baskı, tehdit, taciz ve tehditlerinden  bir türlü kurtulamadık. Diasporadaki her Uygur, hatta demokratik ülkelerde  yaşayan Uygurlar bile Çin’in bu tür  sınır ötesi baskılarına maruz kalmaktadır.  Çin yönetiminin bu  baskı ve şantajlarına karşı  harekete geçmenin zamanının geldiğini düşünüyorum.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yurtdışında Uygurlara zulmetmiş Çinli yetkililere vize yasakları getirdiğini ve  bu  yaptırımın “Çin’in çelik duvar politikasına ilk darbe” olmuştur.  ABD Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nın  Çin’in bu sınır ötesi baskı ve tehditlerini sürekli  takip ederek  bu ÇKP zorbalığını bir an önce  engellemesi en büyük dileğimiz olacaktır.

Şu anda ABD’de yaklaşık 10 bin Uygur yaşamaktadır.   Bu on bin kişiden sadece bir kaç kişi ülkesinde yaşayan aile ve yakınlarının uğradığı baskı ve zulüm hakkında konuşabilmektedir.  Diğerleri ise Çin’in baskıları  ve korkusundan ve orada yaşayan aile ve yakınlarından intikam almasından korkarak susmayı tercih etmektedir.  Suskun kalanlar Çin hükümetinin misillemesinden endişe duydukları için sessiz kalıyor.  ABD’deki Çin Casuslarının Uygurlara telefon ile baskı,şantaj ve tehditleri  hala sürmektedir.  Çin hükümeti muhtemelen akrabalarından faydalanıyor ve onları sessiz kalmaları için tehdit ediyor ve sasmaları için onları zorluyor. Dünyanın dört bir yanındaki  faaliyet gösteren Uygur aktivistler bile Çin hükümetinin sınır ötesi tehditleri nedeniyle özgürce hareket edemiyorlar.Ben geçtiğimiz günlerde  Malezya ve Endonezya’yı ziyaret ettiğinde bile Çinli casusların tacizinden kurtulamadım.  Ancak,ziyaret ettiğim ülkelerin yetkililerinin koruması ve yardımı ile ziyaretlerimi sorunsuzca bitirebildim. Ben ABD.yönetiminin Çin Casuslarına karşı gereken önlemleri aldığını ve alacağına inanıyorum. ABD Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nın  Çin casusları ve onların tehdit ve baskıları konusunda harekete geçtiklerini ve  bu sorunu çözme çabaları için  ayrıca onlara teşekkür ederim. Ayrıca, ABD Fedaral Soruşturma Bürosu(FBİ) bu konuda yayınladığı son raporu için de müteşekkirim. Bunun yanında Ülkeler ve uluslararası toplum  Çin’in bu baskılarının  insan haklarına bir saldırı olduğunu  bilmeli ve kabul etmelidir.  Bu suretle ancak, uluslararası toplum, bu sınır ötesi  böylesi baskı ve tehditleri  bertaraf edebilir.” sözleri ile konuşmasını sonlandırdı.

Share
2237 Kez Görüntülendi.