logo

trugen jacn

KAMP ÖĞRETMENİ : ÇİNLİ YÖNETİCİLERİN KADIN MAHKUMLARA TECAVÜZÜ, RUTİN BİR OLAYDI !

Doğu Türkistan’daki bir Çin Toplama/Nazi kampı öğretmeni iken, geçtiğimiz aylarda yurt dışına çıkmayı başaran ve halen Hollanda’da mülteci olarak yaşayan Uygur Türkü Kalbinur SIDDIK, Çince öğretmeni olarak çalıştığı kamplarada Çinli Gardiyanların acımasız,vahşi ve insanlık dışı cinayetlerini ifşa etmeyi sürdürüyor. İngiliz The Guardian gazetesine raportaj veren Kalbinur sıddık Toplama kampının Etnik Çinli Yöneticilerinin Müslüman Uygur Türkü tutuklulara tecavüzünün rutin bir uygulama olduğunu belirterek ” Çin işgal yönetimi Doğu Türkistan’da Müslüman Uygurlar, Kazaklar, Özbekler ve diğer Türk topluluklarını uluslararası kamuoyunun gözü önünde sistematik bir şekilde yok ediyor.Ancak, BM.başta Türk-İslam ülkeleri ile uluslararası toplumun bu vahşete sessiz kalması Çin yönetimini etnik Türk soykırımında daha cesur ve daha baskın hale gelmesine yol açıyor.” dedi.

Source: the Guardian

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)

İnsanlık dünyası 21. yüzyılın ilk çeyreğinin yaşandığı günümüzde 2. dünya savaşında Nazilerin gerçekleştirdiği soykırımdan sonra yeni bir soykırım gerçeği ile karşı karşıy a bulunmaktadır. Çin Komünist Partisi bugün Doğu Türkistan’da Müslüman Uygurlar, Kazaklar, Özbekler ve diğer Türk topluluklarını uluslararası kamuoyunun gözü önünde sistematik bir şekilde yok ediyor. Komünist diktanın zulmünden kurtulanların anlattıkları soykırıma dair gerçekleri ortaya koyuyor. Kamplarda öğretmen olarak görevlendirilen Kalbinur Sıddık, özellikle genç yaştaki kadınların Çinli yetkililerle taciz ve tecavüzlerine maruz kalmalarının rutin bir uygulama haline geldiğini ifade ediyor.

Müslüman Uygur Kadınlar Zorla Kısırlaştırılıyor

Toplama kamplarda bir süre öğretmenlik yapmak zorunda kalan Kalbınur Sıddık , Çin Komünist Partisinin Müslüman Uygur kadınlarını zorla kısırlaştırmayı nasıl uyguladığını ve toplama kamplarında gördüklerini The Guardian gazetesine anlattı. Sidik’in kamplardaki kadınların yaşadıklarına dair anlattıkları zülmün boyutunu gözler önüne serdi. Sıddık’in verdiği bilgilere göre Komünist Parti Doğu Türkistan’daki kadınları doğum yapmasını engelleyecek ve onları kısırlaştıracak IUD cihazlarını 19 ile 59 yaş arasındaki her kadına takılmasını zorunlu kıldı. İleri yaşta olan ve artık çocuk dünyaya getiremeyecek olan kadınlara bile bu cihazları zorla takmaya mecbur etti.

Çin Tehdit ve Şantaj Yapıyor

Çin’in Müslüman kadınlara yönelik Zorla kısırlaştırma uygulamasını ifşa eden Kalbınur Sıddık hemen çağrılar almaya başladı ve daha sonra yerel yönetimler Sidik ve diğer kadınlara tehdit dolu mesajlar attı. Guardin’ın yayınladığı mesajlarda Komünist Diktanın yerel yöneticileri şöyle diyordu, “Eğer bir şey olursa senin adına sorumluluğu kim alacak ? Kendi hayatınla kumar oynamaya kalkma! Bunlar sadece seninle ilgili değil. Ailenin ve diğer yakınlarının sonunu ve başına gelecekleri de bir düşün!” Bir diğer mesaj da ise “Eğer bizimle işbirliği yapmazsan polis karakolunda metal sandalyede oturtulursun! (Yolbar Orunduk =Arslan Koltuğu adı verilen çelikten yapılmış vucudun tamamın bu koltuğa bağlanarak sabitlenmiş vaziyette saatlerce yapılan işkence türüdür.)

Kalbınur Sıddık : Hamileliği Önleme Cihazını(İUD) Bana Da Taktılar

K Çin Toplama kampının eski öğretmeni Kalbinur doğum kontrol cıhazının kendisine de zorla takıldığını belirterek şöyle konuştu ; ” Ben tutuklu olmamama rağmen 2017 yılında IUD cihazını benim vucuduma da zorla yerleştirdiler.Çünkü ben de bir Müslüman Uygur’dum. Ancan,cihaz yerleştirildikten kısa bir süre sonra dayanılmaz acılar çekmeye başladım. Yetkikilere bu durumu şikayet ederek cihazın vucudumdan çıkarılmasını sağladım. Ancak Komünist Parti bir yıl sonra yeniden beni sağlık kontrolünden geçirdi ve cihazın çıkarıldığını görünce zorla yeniden takmaya kalktılar.Ancak,doktorlar ileri yaşımdan dolayı vucudumun bu cihazı kabul etmediğini söylemesine rağmen,ÇKP yetkileleri Doktorların sözlerini kabul etmedi ve bana “sen çocuk istemiyorsun o halde bunu takmamak için hiç bir mazertin yok” diyerek tekrar IUD’yi yerleştirdi.

Doğu TÜrkistan’daki Çin Nazi Kamplarının eski öğretmeni Kalbinur Çin’in acımasız,vahşi ve insanlık dışı baskı ve zulüm uygulamalarını vidaninin sesine uyarak anlatmaya ve ifşayı sürdüreceğini ifade edek şöyle konuştu ; ” Bir süre önce yaşadıklarını isimsiz olarak Dutch Uyghur Human Rights Foundation ile paylaştım. Ancak,Doğu Türkistan’da kalan eşim ve çocuklarım ve yakınlarımı korumak için bu yolu seçtim. Ancak,bir süre sonra bunu sonlandır maya karar verdim.Çünkü, Çin,ülkemdeki baskı,zulüm ve soykırım uygulamalarının şiddeti günden güne arttırdı. “Toplama kamplarında ve bölgede yaşananlar çok ama çok korkunç artık. Artık daha fazla sessiz kalmamın doğru ve etik olamayacağını düşünmeye ebaşladım ve haksızlığa ve Çin zulmüne karşı sesimi yükseltmeye karar verdim.

Uygurlar Çinlileele Zorunlu Akraba Olma ve Toplu ve Sistematik Tecavüzün Kurbanları

Qelbinur Sıddık,Hollanda’ya geldikten sonra ilk olarak Uygur Hareketi Lideri ve Kurucu Başkanı Ruşen Abbas’a Toplu ve Sistematik Tecavüz ve ‘zorunlu akrabalık’ sistemi ile bu insanlık dışı cinayetler hakkında bilgi verdiğini belirterek ; ” Ben de aslında bu cinayetlerin mağdurlarıından biriyim. Etnik Han Çinlileri ile zornlu Akraba olma Uygulaması başladığında kendi evinde kalan Han Çinlileri tarafından tacize maruz kaldım.İlk başlarda sözde uydurma akraba Han Çinlisi evimde 3 ayda bir hafta kalırken,son dönemlerde her ay bir hafta kalmaya başladı.

Biz Olanları Duyunca Sadece Üzüldük.Bizim Başımıza Geleceği de Asla Düşünmedik!

Bir dönem Çin Komünist Partisi yönetiminin rol model olarak öne çıkardığı bir Uygur ailenin iyi öğrenim görmüş iyi derecede Çince bilen ve Çin işgal yönetimince çok güvenilir bir kişi olarak görülen ve bu yüzden de gizli olarak Çin Tipi Nazı Toplama Kamplarında görevlendirilen Kalbınur Sıddık şu sözleri ile şu acı gerçeklere bir kez daha vurgu yaptı ; ” Biz diğerlerine yapılanları görünce ve duyunca sadece üzüldük. Bizim Başımıza Geleceğini asla Düşünmemiştik !

Çin Nazi Kampları Hitler’ın Toplama Kampları Örnek Alınarak Uygulanıyor

Çin Komünist Partisi (ÇKP)’nın Hitler’in toplama kamplarını örnek alarak inşa ettiği toplama kamplarından ikisinde geçici süre öğretmenlik yapan Sidik, orada  kalanların aç bırakılma, etnik ve dinsel aşağlanma ve haketlere maruz bırakılma,yetersiz tuvalet ve sağlıksız hijyenik ortamda insanlık dışı şartlarda tutulduğunu belirterek şunları ifade etti ; ” Normal yaşam şartlarından mahrum edilenUygur,Kazak ve diğen Müslüman azınlık tutuklular bunun yanısıra kapalı kapılar ardından her türlü baskı,zulüm ve işkencelere maruz kalıyorlardı. Zavallı tutukluların işkence edilirken attığı çığlıklarını duyabiliyorduk ve kahroluyorduk. Görev yaptığımikinci kampta ise daha çok genç kadınlar kalıyordu. O kampta uzun süre kalan güvendiği bir başka görevli ona genç kızların Çinli görevliler tarafından tecavüze uğramasının rutin haline geldiğini anlatmıştı. ” dedi.

Kalbinur Tursun sözlerini şu çarpıcı sözlerle tamamladı ; ” Ne zamanki kamptaki tutuklu Uygur kızlarına rastlasam kendi kızım geliyordu. Allah’a yalvarıyordum,Lütfen Kızıma yardım et ! Çin’in taciz ve tecavüzüne uğruyan masum Uygur Kızlarının arasında benim kızım olmasın lütfen !diye dua ediyordum.”

ÖZGÜR DÜNYA VE ÖZELLİK BATILI ÜLKELER BU ZULME NEDEN SESSİZ KALDIKLARINI BİR TÜRLÜ ANLAYAMIYORUM

Guardian gazetesine verdiği mülatatta Çin’in Doğu Türkistan’daki soykırım cinayetlerine özgür dünyanın tepkisizliğini şu sözleri ile tepki gösterdi ; ““Batı ülkelerinin kamplarda olanlara neden inanmadığına bir türlü anlam veremiyorum. Neden onlar sessiz kalmaya devam ediyorlar” dedi.

Kalbinur Sıddık : Gördüklerimi ve Bildiklerimi İfşa Etmeyi Sürdüreceğim

Doğu TÜrkistan’daki Çin Nazi Kamplarının eski öğretmeni Kalbinur Çin’in acımasız,vahşi ve insanlık dışı baskı ve zulüm uygulamalarını vidaninin sesine uyarak anlatmaya ve ifşayı sürdüreceğini ifade edek şöyle konuştu ; ” Bir süre önce yaşadıklarını isimsiz olarak Dutch Uyghur Human Rights Foundation ile paylaştım. Ancak,Doğu Türkistan’da kalan eşim ve çocuklarım ve yakınlarımı korumak için bu yolu seçtim. Ancak,bir süre sonra bunu sonlandır maya karar verdim.Çünkü, Çin,ülkemdeki baskı,zulüm ve soykırım uygulamalarının şiddeti günden güne arttırdı. “Toplama kamplarında ve bölgede yaşananlar çok ama çok korkunç artık. Artık daha fazla sessiz kalmamın doğru ve etik olamayacağını düşünmeye ebaşladım ve haksızlığa ve Çin zulmüne karşı sesimi yükseltmeye karar verdim.

Share
420 Kez Görüntülendi.