logo

trugen jacn

İŞGALCİ ÇİN UYGURLARIN ORGANLARINI ÇALARAK”HELAL”DAMGASI İLE ZENGİNLERE SATIYOR

İşgalci Çin,  Müslüman Uygur/Türk  kimliğini Doğu Türkistan topraklarından silmek için sistemli ve  soykırımcı suçlarının bir parçası olarak sağlıklı müslüman Uygurlardan çaldıkları canlı organlarını “Helal Organ” damgası ile Zengin Araplara satarak insanlık suçlarına bir yenisini daha ekliyor. Türk-/İslam dünyası ile Uluslararası toplumun  soykırım cinayetlerine karşı suskunluğu ve kayıtsızlığından cesaret ve güç alan  İşgalcı Çin, dehşet verici listesine yeni ve giderek artan insanlık dışı uygulamaları eklemeye devam ediyor. Uygur Hareketi(Campaign for Uygurs)  adlı Uygur İnsan Haklarını Savunma  grubu tarafından yayınlanan şok edici veriler, Çin rejiminin organ kaçakçılığı faaliyetleri hakkında önemli ipuçları veriyor.

İşgalci Çin Uygur Türklerinden aldığı organları “Helal” damgası ile satıyor

UYGUR HABER VE ARAŞTIIRMA MERKEZİ(UYHAM)

Çin Komünist yönetimi İşgalindeki Doğu Türkistan’daki insanlık ve soykırım suçlarına  her geçen gün yenilerini eklemeye devam ediyor. ÇKP Yönetimi genç Uygurların canlı organlarını zorla çıkarıp çalarak zengin Arap müşterilere Helal Organ tanımı ile fahiş fiyatlara satarak bütçesine yeni girdiler sağlıyor.

Çin’de bir hasta organ nakli için ortalama 12 gün beklerken, Amerika’da bu süre üç buçuk yılı aşıyor. Bazı hastalara ameliyat tarihi çok önceden verilir. Bu, hastanelerin donör hastalarının ne zaman öleceğini bildiklerini gösteriyor. Çin hükümeti, organ nakli bekleyen Müslüman hastaları ülkeye çekmek için “helal organ” reklamları yapıyor, organı “bağışlayan” kişinin alkol ve domuz eti tüketmemek gibi İslam dininin kurallarına uyduğunu vurguluyor.  Her organ için ayrı fiyat belirlenir. Bir karaciğer mesela yüz bin doları buluyor ama organ ‘helal’ olursa fiyatı üç katına çıkıyor.

Çin Mahkemesi’nin 2020 yılındaki bir raporuna göre Uygurlardan DNA örnekleri ücretsiz sağlık kontrolünden geçiriliyor ve yasa dışı çalışan bir organ bankasının veri tabanına işleniyor. Çin yönetimindeki toplama kamplarında ölen Uygurların organları ailelerinden habersiz alınıyor. Kamplardaki Uygurların önemli bir kısmı sigara ve alkol kullanmadığından organları ‘helal’ vurgusu yapılarak Ortadoğu ülkelerine pazarlanıyor. Çin rejimi bu vahşeti gizlemek için ailelerin ölen yakınlarının sadece yüzlerini görmelerine izin veriyor. İslami bir cenaze töreninden önce, ölen kişinin bedeninin yıkanması gerekir, ancak buna da rejim tarafından izin verilmez.

Rapor, 2020 yılında Birleşmiş Milletler gündemine alındı. Konuyla ilgili Uygur Türklerinin tanıklıklarına yer veriliyor. Kazakistan vatandaşı Gülbahar Jelilova’nın ifadelerine göre, gözaltında tutulduğu sırada çok sayıda kadının organları zorla alınmış, Jelilova hücreye atılmadan önce rejimin atadığı görevliler tarafından çıplak, kan ve idrar örnekleriyle muayene edilmişti.

China Tribunal raporundaki birçok tanık ifadesi, kan donduran gerçekleri ortaya koyuyor. Tanık Profesör Huige Li, “karşı-devrimci” düşünceleri nedeniyle 1978 yılında ölüm cezasına çarptırılan öğretmen Zhong Haiyuan’ın infazından önce, henüz hayattayken böbreklerinin alındığını söylerken, infazı gerçekleştiren memurlar, ” Bize ‘Ölmeden önce böbrekleri alınmalı, çünkü ordu doktorları yaşayan bir insandan yüksek kaliteli böbrek istiyor’ denildi.” (4) Çinli bir cerrahın eski karısı olan ve Annie takma adını kullanan bir tanık, 2006 yılında eski kocasının Sujiatun’daki bir hastanede yaklaşık iki bin Falun Gong siyasi mahkumunun kornealarının zorla alınması operasyonuna katıldığına dair ifade verdi. kuzeydoğu Çin’de.

Çinli doktor Aili, Tianjin şehrindeki hastanede çalışırken, Karaciğer Hastalıkları Departmanında halen hayatta olan insanlardan organların alınmasına tanık olduğunu bildirdi. Aili, Suudi Arabistan vatandaşı 37 kişiye Doğu Türkistan’dan ‘zorunlu bağışçı’dan alınan organların nakledildiğini kaydetti. Doğu Türkistan vatandaşlarının organ talebinin gerekçesinin “Suudilerin helal organ talebi” olduğunu söyledi.

BMC Medical Ethics tarafından hazırlanan bir diğer raporda ise her yıl doksan bin kişinin -özellikle Müslüman Uygurlar ve muhalifler gibi azınlıklar- idam edildiği ve organlarının satıldığı vurgulanıyor. Raporda, Çin’in zorla çalınan organları ‘gönüllü bağış’ olarak gösterdiğine dikkat çekiliyor. Tanık ifadeleri, Çin’in yıllarca mahkumları infaz etmeye gitmeden önce hala hayattayken organlarını alarak yaraladığını belirtti. Dr. Anwar Tohti’nin 1995’teki deneyimleri, Çin zulmünü hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koyuyor. Tohti, Urumçi’deyken “idam edilen” bir mahkumun böbreklerini almak için hastaneye çağrıldı, ancak operasyon sırasında mahkumun henüz ölmediğini fark etti. Organın canlı bir vücuttan çıkarılmasına izin vermek için mahkum göğsünden vuruldu.

2000 yılında Çin, ulusal stratejisinde organ nakillerine öncelik verdi ve bu alana büyük yatırımlar yaptı. 2019 verilerine göre Çin’de nakil için onaylanmış 146’dan fazla lisanslı hastane bulunurken, 700’den fazla lisanssız hastane mevcuttur. 2013 yılında Çin bir ‘gönüllü organ bağışı kampanyası’ başlattı. 2017 yılında açıklanan ‘uygun’ bağışçı sayısı 5.146 iken, bağışlanan organ sayısı akıl almaz bir şekilde 70.000 idi. Bu rakamlar, Çin’in bir kez daha organ kaçakçılığında suçüstü yakalandığını gösteriyor.

Kaynak: campaignforuyghurs (https://habernida.com/isgalci-cin-uygur-turklerinden-aldigi-organlari-helal-damgasi-ile-satiyor/ )

Share
6458 Kez Görüntülendi.