logo

trugen jacn

GP GENEL BAŞK. YRD.CISI ÖZDAĞ : TÜRKİYE, DOĞU TÜRKİSTAN TÜRKLERİNE SAHİP ÇIKMALI!

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doç.Dr.Selçuk Özdağ 12 Kasım 2021 günü Çekya Cumhuriyetinin başkenti Prag’da yapılan Dünya Uygur Kurultayının 7.genel Kuruluna beraberindeki GP.Heyeti ile birlikte katıldı.Genel Kurulun “UYGUR HAKLARI ;HESAP SORMAYA DOĞRU ” temalı toplantıda  bir konuşma yapan Sayın Selçuk Özdağ  :” Çin yönetimi BM. insan hakları evrensel Beyannamesi imzalamış olmasına rağmen,bu sözleşmeye uymuyor ve aykırı uygulamalar yapıyor. Ayrıca kendi anayasasını dahi uygulamıyor. Doğu Türkistan’da yaşayan Türklerin temel insani hakları ÇKP yönetimince gasbedilmiş olduğu yolunda ciddi iddialar mevcut. Çin bağımsız gözlemcelerin Doğu Türkistan’a giderek serbest gözlemler yapmasına izin  vermelidir.”şeklinde konuştu.

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)

Çekya’nın başkenti Prag’da yapılan ‘Uygur Hakları: Hesap Sormaya Doğru’ adlı Dünya Uygur Kongresi 7. Genel Kurul’una katılan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, “Hükümete sesleniyorum: Orayla (Çin’le) 3-5 kuruşluk swap antlaşması için, 3-5 kuruşluk kredi antlaşması için oradaki soydaşlarını, dindaşlarını, kültürdaşlarını satma. Çin’e karşı da baskıları arttır” dedi.

Selçuk Özdağ, Prag’da yapılan ‘Uygur Hakları: Hesap Sormaya Doğru’ adlı Dünya Uygur Kongresi 7. Genel Kurul’una katıldı. Kongrede Özdağ’a, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ümit Yardım ve Sivil Toplum Halkla İlişkiler Başkan Yardımcısı Mehmet Erman eşlik etti.

Dünya Uygur Kurultayı (DUK), Uygur İnsan Hakları, Demokrasi Merkezi ve bir Çek sivil toplum kuruluşu olan İnsan Hakları Forumu tarafından ortaklaşa düzenlenen konferans, dün akşam saatlerinde, Uygur krizine ilişkin bir kitap fuarı, sergi, karşılama resepsiyonu ve akşam yemeği ile başladı. Konferansa, Çin’deki kamplardan sağ kurtulanlar, önde gelen akademisyenler, hukuk uzmanları, diplomatlar, parlamenterler ve hükümet temsilcileri katıldı.

Konferansa uzman tanık olarak katılan Alman araştırmacı Adrian Zenz, şunları söyledi:

“Çin hükümetinin uzun vadede ne yapmayı planladığı konusunda artık çok daha net bir fikrimiz var. Şimdi devletlerin bunu soykırım olarak belirlememesi çok daha zor olacak.”

Dünya Uygur Kurultayı (DUK) Başkanı Dolkun İsa, uluslararası toplumu bu soykırımı ele almak için somut adımlar atmaya çağırdı. İsa, “Sadece daha fazla dikkat etmemeli, yaptırım uygulamak gibi somut adımlar atmalıyız. Bu, küresel camianın ahlaki yükümlülüğüdür” dedi.

“Batı dünyası duyarlı ise Türkiye de duyarlı olmalıdır” diyen Selçuk Özdağ, ANKA Haber Ajansı’na şu açıklamalarda bulundu:

ÇİN EVRENSEL HUKUK KURALLARINA UYGUN HAREKET ETMİYOR: “Çek Cumhuriyeti’ndeyiz, Prag’dayız. 7. Dünya Uygur kurultayındayız. Öncelikle iki teşekkürümüz var. Birincisi Çek Cumhuriyeti’ne; Çin’de, Doğu Türkistan’da yapılanları senatosunda, parlamentosunda soykırım olarak kabul ettiği için. İkinci olarak da böyle bir kurultayı dünyanın önemli başkentlerinden, tarihi başkentlerinden olan Prag’da yapmalarına izin verdikleri ve katıldıkları için onlara çok teşekkür ediyoruz. Bu kurultay neyi çağrıştırıyor? Bu kurultay Doğu Türkistan’da neler yaşandığını, bütün dünyaya haykırmak istiyor. Burada aktivistler, gazeteciler, siyasetçiler var. Dünyanın her yerinden, Kanada’dan, ABD’den, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden, Türk dünyasından ve Türkiye’den olmak üzere bütün bunlar geldiler. Niçin geldiler? Çünkü uzun zamandır, Çin evrensel hukuk kurallarına uygun hareket etmiyor. Aynı zamanda İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne imza attığı halde onun dışına çıkıyor. Kendi Anayasası’nı uygulamıyor. Yani inanç hürriyetini, teşebbüs hürriyetini, fikir hürriyetini serbest bırakması gerekirken bırakmıyor ve burada kampların olduğu, özellikle Doğu Türkistan’da, Uygur, Kazak ve Kırgız Türklerinin inançlarını yaşayamadıkları, kültürlerini yaşayamadıkları, dillerini konuşamadıkları, ibadetlerini yapamadıkları ve bunları yapanlar hakkında da çok ciddi hukuk dışı, insanlık dışı uygulamaların işkencelerin yapıldığı ve kampların olduğu söyleniyor.

39 ÜLKE ÇİN’DE YAPILANLARI SOYKIRIM OLARAK KABUL ETTİ: Biz buradan bütün dünyadan haykırıyoruz; dünya, özellikle 39 ülke, Çin’de yapılanları soykırım olarak kabul etti ve ticari antlaşmaları iptal etti. Özellikle Japonya’ya teşekkür ediyoruz. Batı dünyası bu noktada duyarlı. Türkiye de bu noktada duyarlı olmalı. Ticaret, evet önemlidir ama her şey değildir. İnsanoğlu önemlidir. Ata yurdudur oralar. Biz oradan geldik. Urumçi’den, Kaşgar’dan, Orta Asya’dan geldik. Ana yurdumuza geldik. Burayı vatan yaptık. Burada duyarlı olan bir hükümet istiyoruz. Batı dünyası duyarlı ise Türkiye de duyarlı olmalıdır. Aynı zamanda Çin’e sesleniyoruz; Çin, eğer bu söylenenler, iddialar, burada şaiyalar ve şaibeler yalansa kapılarını aç. Aktivistlere, gazetecilere, siyasetçilere kapılarını aç ve biz oraya gidelim. Bu iddiaların doğru olmadığını ispat ederseniz sizinle her türlü ticari ilişkileri yapalım ve sizden özür dileyelim. Ama bunlar varsa batı dünyasında insan hakları neyse Çin’de de onlar olsun. Bir yandan dünya devleti, süper devlet olmak istiyorsunuz. Bir diğer yandan da ülkenizde yaşayan 55 ayrı etnik yapıya yaklaşık 50’ye yakın ayrı dile, insanlara, insanlığa yakışmayacak ve modern çağa yakışmayacak uygulamalar yapıyorsunuz.

SOYDAŞLARINI, DİNDAŞLARINI, KÜLTÜRDAŞLARINI SATMA: Türkiye Cumhuriyeti devletine de sesleniyorum, daha doğrusu hükümetine sesleniyorum; orayla 3-5 kuruşluk swap antlaşması için, 3-5 kuruşluk kredi antlaşması için oradaki soydaşlarını, dindaşlarını, kültürdaşlarını satma. Onlarla her türlü ilişkileri devam ettir ve Çin’e karşı da baskıları arttır. Siz burada stratejik konumdasınız, eğer siz de batı dünyasıyla hareket ederseniz Çin’i bir noktada hizaya getirirsiniz. Çin’e bir noktada doğruları söylemiş olursunuz ve Çin de doğrularını yapmış olur.

AKTİVİSTLERE, SPORCULARA, SANATÇILARA SESLENİYORUM; DOĞU TÜRKİSTAN’A YABANCI KALMAYIN: Bir diğer taraftan da buradaki kurultayda şu mesaj veriliyor; dünyanın neresinde bir insan hakları ihlali varsa bu ihlallerle ilgilenmek bütün modern, demokratik insanlığın da görevi, bunu yapması gerekiyor. Nasıl ki Kırım’da Mustafa Cemiloğlu’yla ilgili, o açlık grevi yaptığında, Sibirya’ya sürüldüğünde, ceza aldığında Andrey Saharov, bir Rus fizikçi, nasıl ki ayağa kalktıysa o da açlık grevi yaparak oradaki yapılan ve insan hakları ihlalini bütün dünyaya duyurduysa veyahut da bir Kolombiya üniversitesinde öğretim görevlisi Edward W. Said, Hıristiyan Arap Filistinli, İsrail’in yapmış olduğu zulümlere karşı intifadayı desteklemek için eline bir nohut tanesi kadar taş alıp oradan İsrail’e attıysa, bütün dünyaya buradaki zulmü gösterdiyse, dünyadaki bütün aktivistlere, sporculara, sanatçılara sesleniyorum; Doğu Türkistan’a yabancı kalmayın. Doğu Türkistan’a gözlerinizi kapatmayın, kulaklarınızı kapatmayın ve ne olur buraya seslerinizi yükseltin, buraya kulak verin. Gözleriniz orada olsun bir projektör gibi. Çünkü orada çok ciddi bir insan hakları ayıpları yaşanıyor. İşte içeride işkenceler anlatılıyor. Kamplar anlatılıyor içeride şu an, kurultayda. Orada çok ciddi şekilde ayıplı işler yapılıyor. Bu ayıplı işlere karşı da bütün insanlığın bir araya gelmesi lazım.

DOĞU TÜRKİSTAN İLE İLGİLİ ETKİNLİK VARSA BİZ ORADAYIZ: Gelecek Partisi olarak Sayın Ahmet Davutoğlu, Dış İşleri Bakanlığı döneminde oraya gitmişti. Urumçi’de bulunmuştu. Kaşgarlı Mahmut’un diyarındaydı. Türkçemizi bir noktada onlara borçluyuz. Sözlüğümüzü, dilimizi, kelimelerimizi onlara borçluyuz. Davutoğlu Bey’in talimatları doğrultusunda, Türkiye’de nerede bir Doğu Türkistan ile ilgili etkinlik varsa biz oradayız. O etkinlikleri yaşatıyoruz. 100 bin imza topladık. TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı’na götürdük, takdim ettik. Duyarlılık gösteriyoruz. Sempozyumlarda, panellerde ve her etkinlikte biz oradayız. Nerede bir zulüm varsa dinine bakmadan, etniğine bakmadan orada olmak bir insanlık görevi. Soydaşlarımızla ilgilenmek; elbette ilgileneceğiz, kültürdaşlarımızla ilgileneceğiz ama insan insansa bizden olmayan başka etnik yapılardan, başka mezheplerden başka dinlerden olanların da acılarına ortak olmak, Filistin’de ortak olmak, Afrika’da ortak olmak, Myanmar’da ortak olmak, Doğu Türkistan’da ortak olmak, Kırım’da ortak olmak bizim görevimiz.

ÇİN’İ YOLA GETİRECEK TEK ŞEY ANLAŞMALARIN ASKIYA ALINMASI: Bu iddiaların yalan olduğunu ispat edinceye kadar kesinlikle Çin ile antlaşmalar askıya alınmalı, ticari antlaşmalar yapılmamalı. Çin’i yola getirecek tek şey de bir yandan insan hakları ihlali konusunda Çin’e baskı yapmak. Bunları ortadan kaldırın demek. Eğer Çin ticari antlaşmaları askıya alınırsa Japonya, Türk dünyası, Araplar, Hıristiyan Batı dünyası, Yahudi dünyası askıya alırsa o zaman bir milyar 200 milyonluk Çin, açlıkla karşı karşıya kalır. Hiç istemeyiz, ancak Çin bu şekilde hizaya gelir. Başka türlü dünya devleti olamaz. Başka türlü bir hukuk devleti olamaz. Hukukun üstünlüğü devleti olamaz. İnsan hakları devleti olamaz. Buna da dikkat etmesi gerekiyor. Kapalı bir Çin yaşamaz.

ÇİN’DEKİ BUGÜNKÜ REJİM İNSANLARIN FITRATINA, YARADILIŞINA UYGUN DEĞİL: Son söz olarak şunu söylemek isterim; insan fıtratına, insan yaradılışına aykırı olan hiçbir rejim yaşamamıştır. Bunun adı ne olursa olsun, bunun adı faşizm, komünizm, kapitalizm olsun yaşamaz. Çin’deki bugünkü rejim, insanların fıtratına, yaradılışına uygun değil. Bu rejim de bir gün yıkılacaktır. Doğu Türkistan davasının takipçisiyiz. Doğu Türkistan’dakiler ayrı bir devlet kuralım demiyorlar. Bir Çinli hangi haklara sahip ise bir Türk de bir Uygur da bir Kırgız da oradaki herhangi bir Budist ile aynı haklara sahip olsun istiyorlar. Fazla bir şey istemiyorlar. İnsanca yaşamak, insan onuruyla birlikte ölmek istiyorlar.”

KAYANAK : ankahaber.net/haber/detay/ozdagdan_iktidara_dogu_turkistan_cagrisi

_35_kurusluk_kredi_antlasmasi_icin_soydaslarini_satma_62079?fbclid

Share
290 Kez Görüntülendi.