logo

trugen jacn

MÜSLÜMAN ÜLKELER İLE ÇİN ARASINDA SIKIŞAN MÜSLÜMAN UYGURLAR ( 4.BÖLÜM)

Mehmet Emin HAZRET

Yazımın 1. Bölümünde Çin – Suudi Arabistan, 2. Bölümünde Çin – Mısır arasındaki  stratejik ortaklık  seviyesine kadar varan   çok yakın ilişkilerin   Müslüman Uygur  Türklerine  getirdiği   olumsuzluklar ve verdiği zararlar anlatamaya çalıştım.Bu  Müslüman ülkelerin çiun ile olan ilişkileri  sonucunda Uygur Türklerinin çektiği  sıkıntılar, karşılaştığı  dert ve ıstırapları  örnekler sunarak  açıklamıştım. Yazının 3. Bölümünde Çin –Suriye, Çin – Arap Birleşik Emirliği işbirliği ve Bu işbirliği sonucu Uygurların gördüğü zararlar konusunu gündeme taşıdım. Yazının 4. Bölümünde ise,Doğu Türkistan’ın  en yakın komşusu ve din kardeşi   Pakistan İslam Cumhuriyeti ile  – Çin  arasındaki ilişkilerde Uygur Türklerinin konumu hakkında bilgiler paylaşacağım.

Pakistan ile Müslüman Uygurlar arasında Unutulmayacak Tarihi Nostalji Anlar olmuştur

Çin’de Mao’nun ölümünden  ve onun “Dötlü Çete” olarak anılan yandaşlarının tasfiyesinden sonra iş başına gelen   yönetim,Çin’de ve Doğu Türkistan’da  adeta bir bahar havası estirdiği görüldü. Müslüman Uygurlar için  yaklaşık 40 yıl sonra ilk  kez  1985 yılında  hac  farizasını yerine getirebilmeleri için yurt dışına çıkmalarına  izin verildi. Mao’un 30 yıllık  Sovyetlerin Kolhoz  benzeri Komün adı verilen ortak yaşam sisteminin  uygulandıdığı  dönemden yeni çıkan ve biraz nefes alan  Uygurlar çok yoksul idi. On binlerce Uygur hac adayı  onlarca yıldan beri bir kor gibi kalplerinde taşıdığı  Allah’ın evine yüz sürmek ve hac farizasını  yerine getirmek aşkı için Kaşgar’ dan kamyonların kasasında oturarak komşu Pakistan’a ulaştılar. Bu hacı adayları çok önceki dönemlerde  olduğu gibi Pakistan’dan gemilerle Suudi Arabistan topraklarına ulaşmayı umuyorlardı. Başkent   İslamabat sokaklarında  binlerce evsiz Pakistanlı yoksullara karışan  Uygurların geceleri sokaklarda geçirdiklerini bilgisi  zamanın  Pakistan Cumhurbaşkanı Orgeneral  Muhammed Ziyaül Hak’a ulaştı. Ziyaül Hak bizzat kendisi ,  ülkesine gelen misafir  Uygur hacı adaylarına  hoş geldiniz demek ve hatırlarını sormak amacı ile  onların kaldıkları yere geldi.  Uygur Hacı adayları ile tek tek  el sıkışarak ve  kucaklaşarak onları bağrına bastı. Müslüman Uygurların dertlerini dinleyen Ziyaül Hak, Uygur hac adayları için özel olarak çadırlar kurdurdu ve beslenme ihtiyaçlarını de karşıladı.  O devirde Çin’de dolar alımı satımı daha başlamamıştı ve olsa da yaygın değildi. Uygurlar yol masraflarını karşılayabilmek için  Çin malı çeşitli eşyalar getirmişlerdi. Ziyaülhak,hacı adaylarının bu mallarını pazarlayarak paraya çevirebilmesi için  özel Pazar kurmalarına yardım etti.  Pakistan yönetiminin Uygur hacı  adaylarına olan yakın ilgisi, Devlet Başkanı  Ziyaül Hak’in bir uçak kazasında şehit edilmesine kadar yanı   1988 senesine kadar devam etmiştir.

Uygur hac adayları her sene beraberlerinde getirdikleri çocuklarını din eğitimi için Pakistan’daki Medrese ve Üniversitelere  bıraktılar. Binlerce Uygur Talebe yüzlerce medreselerde parasız, yatılı olarak din eğitimi aldılar. Pakistan yolculuğunda doğan bir çok bebeğe anne – babalar Ziyaül Hak ismini koymuştur. Pakistan ile Doğu Türkistan arasındaki bu tarihi güzel  ve günümüzde bir Din Kardeşliğinin   güzel anılarını hatırlatan nostalji günler Ziyaül Hak vefatı  ile  son buldu.

Çin’in Uygurları Dış Dünyadan Tekrar izole etmesi Sovyetler Birliğinin Dağılmasından Sonra Başlamıştır

26 Aralık 1991 de Sovyetler Birliği dağıldı. Batı Türkistan’daki 5 Cumhuriyet hiç beklemediği anda bağımsızlığına kavuştu. Pakistan,Hindistan  bünyesinde İngiliz sömürgesi, Batı Türkistan Rus işgali altında iken, Doğu Türkistan bağımsız bir ülke idi. Orta Asya Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlığı Doğu Türkistan’da  hürriyet havasını  büyük bir deprem sonrasındaki tsunami gibi etkiledi. Uygur  Türkleri de büyük bir  özgürlük ve  bağımsızlık umudu  ve beklentisi içine giridiler. Doğu Türkistan genelinde kıpırdamalar başladı.Çünkü,tarihte Türkistan’in kaderi hep aynı olmuştur.  Ancak,  buna rağmen Uygurlar her hangi bir şekilde toplu bir eylem veya  şiddete  asla baş vurmadı. Sovyetler Birliğinin dağılmasından  sonraki durumdan çok endişelenen ve telaşa kapılan Çin, Doğu Türkistan’da  açılmasına göz yumduğu Medrese ve dini Okulları kapatmaya başladı. Diğer yandan ise, Uygurlara karşı  dini baskı ve  etnik dışlama  ve ayrıştırma politikasının şiddetini arttırdı.  Bundan sonraki birkaç  yıl içinde  Çin, Uygurları  hukuk ve yasalar  ile değil, polis, asker ve aşırı şiddet ve orantısız  güç ile idare etme yöntemine geçti. Çin, ülke içerisinde  bütün bunları  yaparken, dışarıda  ise”uzaktakiler ile dost ol, yakındakileri yok et” tarihi geleneksel Çin yöntemlerini  tekrar devriye soktu. Komşu ve çevre ülkelerin bağımsızlık sonrasındaki ekonomik kriz ve zorluklarını istismar etti.Türkistan Cumhuriyetlerine yatırım ve yardım adı altında  verdiği büyük rüşvet karşılığında Uygurları birlikte denetim altına alma yoluna gitti.

Uygurlar, Çin –Pakistan İlişkilerinde Köprü Olurken, Bu Köprünün  Altında Nükleer Pazarlığı Yürütülüyordu

Bu ilişkilerin  en enteresan tarafı şu ki, Çin- Pakistan arasında hayatı öneme sahip olan Nükleer silah ticareti devam ederken,  Çin, dünya kamuoyuna Uygurların iki ülke arasındaki yakın ilişkilerde  iletişim köprüsü olduğu izlenimini vermesidir. Pakistanlı Nükleer bilimci Abdulkadir Han’ın  kaleme aldığı  “Ben Çinli yetkililerden   2 adet  nükleer  bombası yapımına yetebilecek 50 Kg.  zenginleştirilmiş uranyum vermesini istedim. Bunun üzerine Çinliler yapacağımız Nükleer bomba  yapım şeması ve  haritalar ile 50 kilo zenginleştirilmiş uranyumu bize teslim etti… Ben 1982  yılında   sıra dışı bir   çok önemli bir yükün  yüklendiği   Pakistan Hava Kuvvetleri’ne  ait   C- 130  uçağı ile Çin’in batısında yer alan  ve  Müslüman Uygurların yaşadığı bölgenin başkenti Urumçi şehrinden ayrıldım.”  (The Ekonomic Times 14 Nov 2009) Pakistan 28 Mayıs 1998 tarihinde ilk nükleer  bomba denemesini  başarı ile  gerçekleştirebilmiştir.  Yeri geldiğinde şunu da eklemek lazım ki, Pakistan,  daha sonraki yıllarda Çin’in isteği ve  yönlendirmesi ile  nükleer bomba  yapım şeması ve teknolojisini Kuzey Kore’ye vermiştir. Daha sonraki yıllarda ise, Kuzey Kore  Pakistan’dan aldığı bu teknolojiyi yine Çin’in isteği ile   ile İran’a de teslim etmiştir.   2011. yılında, Libya’da isyancılar Kaddafi’nin  ofisini basarken, nükleer bombaya ait Çince şemaları bulunmuştur. Çin,  diktatör-haydut ve terörist devlet yönetimlerine Pakistan aracılığı ile nükleer silah teknolojisini dağıtarak dünyayı daha tehlikeli bir noktaya taşımıştır.

Pakistan  Müslüman Uygurları Paraya Çevirmeyi Çok İyi Becermiştir 

1990’lı yılların ortalarından sonra   Pakistan Uygurlar için Çin’den farksız  bir yer haline gelmeye başlamıştır.Ülke’de öğrenim gören binlerce öğrenci Çin’in isteği ile ülkeden kovulmuştur.  Hac adaylarının bu ülke üzerinden hacca gitmeleri engellenmiş, bu ülke’de iş yapan  Uygur Tüccarlara bin bir çeşit zorluklar çıkarılmaya başlanmıştır.  7 Ekim 2001 de ABD ordusu Afganistan’da bombardımanı başlığında Afganistan’da okumakta olan  Müslümen Uygur Medrese ve Üniversite öğrencileri ile bu ülke’de  ticaret başta çeşitli amaçlarla  bu  ülkede bulunan Uygur Türkleri  Pakistan’a  sığınmak zorunda kalmışlardır. Pakistan’da da öğrenciler ve bu ülkede faaliyet gösteren Uygur tüccarlar da bulunuyordu. Bir Rupi rüşvet alabilmek  için kendi aralarında  iddia ve yarışa girmekten çekinmeyen Pakistan polisleri  kendilerine sığınan bu masum zavallı Uygurları “Sizi biz koruyacağız.”  Aldatması ile  onları kendi kurdukları  tuzağa düşürdüler ve daha sonra   bu hiçbir şeyden haberi olmayan  Müslüman Uygurları Terörist Avı’na çıkan  ABD.Ordusuna her Uygur başına  3 bin dolar  rüşvet alarak “Terörist” olarak onlara  sattılar. Uzun yıllar  ABD.Ordusuna ait Kuba adasındaki Guantanamo ceza evinde  tutulan bu Uygur Türkleri ABD  Ordusu tarafından  üzerlerinde her türlü baskı ve fiziki işkenceler uygulanmıştır. Yıllarca bu insanlık dışı ABD.ölüm kampında kalan  ve sürekli işkence gören  toplam 22 Uygur genci  yine ABD mahkemesince suçsuz bulunarak 2006 yılından başlayarak peyderpey  serbest bırakılmışlardır.

Pakistan’ın elinde kalan çok sayıdaki  Müslüman Uygur  ise, daha sonraları rüşvet ve menfaat karşılığında toplu olarak Çine  teslim edilmişlerdir. Çin,Pakistan’in kendisine teslim ettiği  bu Uygurların bir kısmını  ölüm cezasına çarptırarak idam  etmiştir.  Bir kısmı ise,  Çin cezaevlerinde işkence görerek  şehit düşmüştür. Bir kısmı hala Çin cezaevlerinde çile doldurmaktadır.

 

Çin –Pakistan İş birliği Uygur  Türklerinin Kan ve Can  Bedeli Üzerine İnşa Edilmiştir

Çin başbakanı Likeçiang  Mayıs 2013 de Pakistan’ı ziyaret ederken, Gwadar – Kaşgar ekonomik koridor yapma planını açıkladmıştır. Pakistan buna karşılık 22 –  23 Mayıs 2014 tarihlerinde Pakistan Ordusu kuzeybatı bölgesindeki Özerk  Veziristan bölgesine düzenlediği  askeri operasyonlarda Pakistanlı Militanlarla  birlikte Uygur ve Özbek Müslümanlara  mensup toplam 73 Savaşçının öldürüldüğünü  açıklamıştır. (The New York Timesi /Didi Christen Tatlow/Andrew Jacobs) . Ancak, öldürülenlerin sayı ve kimlikleri  hakkında her hangi bir bilgi vermemiştir. Şu bir gerçek ki, Pakistan istihbaratı, gideceği yeri olmayan bir kısım Uygurları  kendilerinin himaye edeceği vaadi ile Veziristan’a getirip  yerleştirmiştir. Daha sonra birkaç yıl Doğu Türkistan sınırından 300 – 400 kilometre uzaktaki bu bölgede  kontrol ederek Çin ile aralarındaki  pazarlıklarda bu Müslüman Uygurları  bir koz ve yem olarak kullanmıştır.  Pakistan- Çin – ABD arasındaki pazarlıklar sonucu, Pakistan istihbaratının adres bilgilerini vermesi ile Uygur, Özbek savaşçılar ABD insansız hava araçları ile vurularak  şehir edilmiştir.

Son yıllarda Pakistanlı  yetkililer her fırsatta, Çin ile birlikte hep bir ağızdan “ Doğu Türkistan Teröristleri” ne göz açtırmayacaklarını ve en kısa zamanda hepsini öldüreceklerini  gururla ifade etmekte ve bu  konudaki vaatlerini Çinli yetkililere anlatmaktan yorulmamaktadır. Ayrıca,Pakistan yönetimi,ezeni rakibi Hindistan’ı rahatsız etmek için  kenedi yönetimindeki Azat Keşmir’in Ladak bölgesinde Çin ordusunun konuşlanmasına izin vermiş bulunmaktadır.

Çin devlet başkanı Şijinpeng Nisan /2015 da Pakistan’ı ziyaret etti ve Gwadar limanı ve Guadar’dan – Kaşgar’a  kadar uzanan 3 bin kilometrelik demir, kara yolu, petrol boru hattı yapımını üstlendiğini, Pakistan yönetimine de bu projenin gerçekleştirilmesi için 46 milyar dolar kredi sağladığını açıklamıştır. 21 Nisan 2015 tarihinde  Pakistan’ın en yüksek devlet nişanı olan “Nişane-Pakistan” (The Nishan-e-Pakistan) madalyası Şijinpeng’e (习近平)takdim edildi. Bu ödül 19 Mart 1957 de tesis edilmiş olup,  “Nişane-Pakistan”  ödülüne layık görülen tek bir Müslüman ülke lideri yoktur. Bu ödülü 1960 de İngiltere Kraliçesi Kraliçe II. Elizabeth, ABD 34. Başkanı Eisenhower  1961 de ve 36. Başkanı Nixon 1969 yıllarında  layık görülmüştür. 1957  yılından  bu yana toplam 6 kişiye verilen “Nişane-i Pakistan”  ödülünü alan  3  kişi Çin liderleridir. Şimdiki Çin :Başkanı Şi’ den başka 1999 da  sözde “Çin Halk Kurtuluş Ordusu”’na Tiyan’anmen katliamı emrini veren  Baş katil  Çin başbakanı Li peng(李鹏) e, 2006’de ise, yine Urumçi’de Müslüman Uygurların  katliamının sorumlusu  de Çin devlet başkanı Hujintao(胡锦涛) a verilmiştir.

Çin’in bir arka bahçesi ve adeta  eyaleti konumuna düşen Pakistan, Pekin’in gözüne girebilmek için Doğu Türkistanlılara elinden gelebilecek  ne kadar kötülük varsa yapmaya hazır  ve nazir durumdadır. Pakistan da Çin gibi kendi halkı ile çelişen,  dağılma süreci içindeki bir ülkedir. Müslüman Pakistan ile ateist ve  Müslümanların  düşmanı Çin arasındaki askeri iş birliği ve ekonomik entegrasyon Uygur  Türklerini  ortak yok etme projesi üzerine kurulduğu için, bu durumdan Uygurlar çok endişeli ve  tedirgindir.

İlgili resim

Çin’in Doğu Türkistan ve  Pakistan başta olmak üzere Doğu Türkistan’a komşu ülkelere yapmakta olduğu  yatırımlar gerçi Uygurları kan kusturma pahasına yapılıyor olsa da, üzülmemize gerek yok diyorum. Çünkü, bu yatırımlar gün gelecek Doğu Türkistan’ın kurtuluş savaşında bizim savaş finansmanını rahatlıkla karşılayabilecektir. Çünkü,Doğu Türkistan’dan elde edilen yeraltı zenginlikler ile kurulan bu tesis ve yatırımlar elbetteki bu ülkenin asıl sahiplerinin olmasından  daha  doğal  bir şey yoktur.

 

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » »
Share
1257 Kez Görüntülendi.