Son Dakika
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)
Çin, işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Türklere yönelik baskı, zulüm, İşkence ve etnik soykırım cinayetlerini Türk İslam alemi ve sözde Uygar dünyasının kayıtsızlığı ve sessizliğinden cesaret alarak şiddetini günden güne arttırarak sürdürmeye devam ediyor. İşgalci Çin Doğu Türkistan’da uyguladığı bu insanlık dışı suçları ve soykırım cinayetleri ile de yetinmiyor. Çin’in baskı, zulüm ve etnik ayırımcılık ve soykırımdan kaçarak Türkiye başta dünyanın çeşitli ülkelerine sığınmacı olarak yaşamak zorunda kalan Uygurlara SINIR ÖTESİ/ SINIR AŞAN olarak tanımlanan baskı, zulüm şantaj ve tehditlerini de sürdürüyor. DWD.Türkçe Haber Sitesinden Muhabir Pelin Ünker’in Çin’in Sınır Ötesi baskıları konusunda hazırladığı araştırma yazısını aşağıda bilgilerinize sunuyoruz ve kendisine de teşekkür ediyoruz.(UYHAM)
2024 yılının yıl Şubat ayında Türkiye’nin bitmek bilmeyen siyasi gündeminin ortasında çok da fazla kimsenin dikkati çekmeyen bir haber ajanslara düştü. İstanbul’da Çin Halk Cumhuriyeti’ne ajanlık faaliyeti yaptığı düşünülen yedi Uygur tutuklandı.
Bu yedi kişi arasında Uygur bir tekstil tüccarı olan Mehmet Aziz Sadık (Shadeke Maımaıtıaızazı) öne çıkıyordu. Öyle ki polise verdiği ifadede Çin Devlet Güvenlik Bakanlığı görevlisi ve Çin Komünist Partisi Kargalık İlçesi Başkan Yardımcısı Li ve Çin Kamu Güvenliği Bakanlığı görevlisi “Alimcan” kod adlı ajanlarla görüşmeler yaptığını kabul ediyordu. Sadık’ın Pekin tarafından 20 yıldır aranan Müslüman Uygur aktivist Abdulkadir Yapcan ve İstanbul’daki diğer Uygurlar hakkında casusluk yapması için Çinli yetkililerden 100 bin doların üzerinde ödeme aldığı da öne sürüldü. Yetkililerin tüccara Yapcan’ı yakından izlemenin bir yolu olarak Yapcan’ın ikametgahının yakınında satın almak için bir ev aramasını söylediği iddiası da hazırlık soruşturması dosyasında yer aldı. Mart/2025’te görülen duruşmada bir yıldan fazla hapis yatan altı Uygur serbest kalırken Sadık 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı ve dosyası bir üst mahkemeye taşındı.
Türkiye’de Çin ajanlarının faaliyet göstermesi sıradan vatandaşlar için şaşırtıcı olsa da ülkelerindeki ağır insan hakları ihlalleri nedeniyle çareyi yurt dışına kaçmakta bulan Müslüman Uygur topluluğu için istihbarat kapasiteli Çin görevlileri tarafından bulunup iktidardaki Çin Komünist Partisi’nin üst düzey yetkililerine rapor vermeye zorlanmak adeta hayatlarının bir parçası.
Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’nun (ICIJ) DW Türkçe ile ortaklaşa yürüttüğü “China Targets” (Çin Hedefleri) araştırması kapsamında incelediği belgeler, bunun resmi olarak belirlenen bir stratejiye dayandığını gösteriyor. Gazetecilerin incelediği 2004 tarihli Çin polis akademisi ders kitabı ve 2013 tarihli Çin iç güvenlik yönergelerine göre Çin’in Uygurlar da dahil muhalifleri gözetimi ülke sınırları aşıyor. Bunun için belirlenen yöntemler arasında “aile bağlarının duygusal etkisi” adıyla muhaliflerin yakınlarının duygusal baskı aracı olarak kullanılması da öneriliyor.
Çin Büyükelçiliği: Çin’in Sınır Ötesi Baskılarını Reddediyor
Çin ise sınır ötesi baskı iddialarını “asılsız” ve “birkaç ülke ve kuruluş tarafından Çin’i karalamak amacıyla uydurulmuş” olduğunu öne sürerek kendisine yönelik iddiaları reddediyor. Çin’in Washington D.C.’deki büyükelçiliği sözcüsü Liu Pengyu, ICIJ’e verdiği yazılı açıklamada “sözde muhalifleri ve yurtdışındaki Çinlileri hedef almak için sınır ötesine uzanmak diye bir şey söz konusu değildir” iddiasını öne sürdü.
Hak savunucuları ve araştırmacılara göre Çin hükümeti, işgalindeki Uygur bölgesinde 2017’de başlattığı “Terörizm ve dini aşırılıkla Savaş” kampanyası bahanesiyle 1-3 milyon arasında olduğu tahmin edilen Uygur Türklerini toplu olarak göz altına aldı ve ülke geneliinde açtığı yüzlerce Çin tipi Toplama Kamplarında esir olarak hapsetmiş bulunuyor. Bu kamplardaki tutuklular Köle/İşçi olarak zorla çalıştırma ve diğer kadınlara sistematik cinsel suistimaller de dahil olmak üzere yüzlerce çeşit insan hakları ihlalleri gerçekleştirdi. Mehmet Aziz Sadık da bu nedenle ülkesini terk eden ve Türkiye’de yaşadığı bilinen yaklaşık 50 bin Uygur’dan biri.
Sadık Ticari Olarak önce Batırıldı, Çaresiz Kalınca Casusluğa Zorlandı
DW Türkçe Mehmut Aziz Sadık, hem Sadık’ın avukatı ve bir yakını hem de ajanlık faaliyetine konu olan Abdülkadir Yapcan ile görüştü. Sadık’in anlattıklarına göre Çin ilk önce kendisinin Türk malları ithal etmesini yasakladı. Kargalık’taki Türk Konfeksiyon Ürünleri Satan dükkanı iflas edince ve çaresiz kalınca kendisini Çin casusu olmaya zorladı. Bu görüşmeler iki Uygur’un topluluk içerisinde birbirini tanıdığını gösterirken Yapcan, Sadık’a yöneltilen ajanlık suçlamasını çok da önemsemedi. O, Sadık’in Çin Yönetimince “Ailesi üzerinden tehdit edilmiş olabileceğini” söyledi Sadık, Sincan’ın Kargalık ilçesinde doğdu. Tekstil ticaretiyle uğraşıyordu ve 2003’ten itibaren Türkiye’yi sık sık ziyaret ediyordu. Ancak Çin, Kargalık’ta Türk ürünlerinin satılmasını yasaklayınca yaptığı ticaret sona erdi ve yatırımı de zarar etti. Bu nedenle 2017 senesi itibariyle tamamen Türkiye’de yaşamaya başladı. Göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Fatih ilçesine yerleşti. Beş çocuğunun ikisi Türkiye’de, üçü Çin’de bulunuyor. Şu an 61 yaşında.
Sadık : Çin ” Bize çalışırsan Kurtulursan.” Teklifinde Bulundu
Aziz, 2024 yılının Şubat ayında yıl İstanbul Fatih’de Çin’e ajanlık yaptığı iddiasıyla gözaltına alındı. Polise verdiği ifadede, Kargalık’tan polis olarak tanıdığı “Alimcan” kod adlı istihbarat görevlisinin akrabaları ve sevdikleri üzerinden kendisine yönelik şantaj ve tehditleri sonucu onunla buluşmak için Hong Kong’a gittiğini, ancak Hong Kong’da iki Çinli polisin onu Kargalık’a götürdüğünü ve burada başına çuval geçirilerek işkence ettiklerini ve 15 gün gözaltında tutulduğunu söyledi ve : “15 günün ardından Alimcan ve Çin uyruklu Le isimli şahıs yanıma geldi. Alimcan, ‘Çin çok büyük bir ülke bize çalışırsan kurtulursun. Yoksa seni, aileni ve sevdiğin herkesi yok ederiz’ Hakkında tutuklama kararı veriildi.Eğer tekliflerimizi tekliflerini kabul edersen senin serbest kalmanı sağlar ve tekrar Türkiye’ye gidebileceksın. Bu suretle bizde senin ğimi ve Kargalık’taki ailen ve sevdiklerime zarar vermeyeceğiz.” dediğini anlattı.
Aziz’in Avukatı Ejder : Çin Polisi Kendisine Kargalık’ta Yaşayan Kızları Üzerinden Şantaj ve Tehdit Etti
DW/Türkçe’ye konuşan Sadık’ın avukatı Fatih Davut Ejder de Çinli yetkililerin, Sadık’ın Doğu Türkistan’da bulunan kızlarıyla alakalı çok kötü ve aşağılık ifadeler kullandığını, Sadık’ın onlardan kurtulmak için tekliflerini kabul ettiğini aktardı. Av.Ejder Aziz’in kamuya açık kaynaklar dışında bir bilgi paylaşmadığını belirtti.
Ayrıca, Kendisi hakkında hazırlanan İddianamede sadece kamuya açık Facebook grupları veyahut Özgür Asya(Free Radio Asia) gibi Çin karşıtı haber kanallar ile Dünya Uygur Kurultayı gibi STK.ların sosyal medya hesaplarından alınan haberleri ve görsel içerikleri paylaşmış olduğunu öne sürüyor.”
Av. Ejder Sadık hakkında hazırlanan iddianamede Sadık’ın Yapcan’ı gözetlediğine dair hiçbir somut delil bulunmadığını, bu suçlamanın soruşturma dosyasına nasıl girdiğini bilmediklerini belertiyor.Ayrıca, Sadık’in Depremden çok korktuğunu oturduğu Fatih ilçesinin alt yapısının çok dayanıksız olduğunu, buna karşılık . Yapcan’ın yaşadığı ilçeyi(Küçükçekmece/Sefaköy)’ün depreme daha dayanıklı olduğunu düşündüğünü söylüyor.
Av. Ejder : Olayda tamamen bir tehdit unsuru olduğunu Düşünüyorum.
Av. Ejder Yapçan olayının tamamen bir tehdide dayandığını düşündüğünü belirterek şunları da ekliyor: “Yani diyor ki bunu yapmak zorundasın ve ben sana para vereceğim bunun için. Ama şimdi zaten hukuka aykırı bir eylemin hukuka aykırı bir yargılaması var. Çünkü burada ne aktarıldığına dair, bu aktarılan şeyin devletin hangi kaynak veya materyaline zarar verdiğine dair dosyada herhangi bir kanıt yok.”
Sadık Tek Kişilik Hücrede Tutuluyor ve Psikolojisi Çok Kötü Durumda
Sadık, cezaevinde de tek kişilik hücrede tutuluyor. “Yalnız kalması, psikolojisini daha da kötü etkiledi” diyen yakını, Sadık’ın ruh sağlığının ciddi şekilde bozulduğunu söyledi. Öte yandan Sadık, gözaltına alınmadan 20 gün önce kaçırılarak işkence gördüğünü ve kötü muameleye maruz kaldığını belirterek suç duyurusunda bulundu. Avukat Ejder, “Sadık gözaltındayken hem fiziksel hem de psikolojik işkenceye uğradı. İlk anda korktuğu için bunu açıkça dile getirmekten çekindi. Kendisine yapılan İşkenceye ilişkin sağlık raporlarını mahkemeye sunulmuş olsa da bu konuda kendisi lehine bir karar çıkmadı.
Çin, Uygur Aktivistler İçin İnterpoldan Kırmızı Bülten Çıkardı
Çin hükümeti kendi iç belgelerinin de gösterdiği üzere, Uygur aktivistlerine karşı özel bir muamele etmek ve onların tutuklanması için büyük gayret gösterdi. Onların sözlü olarak dile getirdikleri Temel İnsan Hakları Taleplerini ayrılıkçı bir hareket olarak niteliyor veya ayrılıkçı güçleri desteklemekle itham ediyor. Ayrıca, bazı durumlarda terör eylemleri yapmakla suçluyor. Kilit isim olarak belirlediği Uygur aktivistlere karşı Interpol’ün kırmızı bülten mekanizmasını da kullanıyor. Casusluk iddiasına konu olan Abdülkadir Yapcan da bu isimlerden biri. Türkiye ile Çin ile arasındaki suçluların iadesi anlaşması Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mayıs 2017’deki Çin ziyareti sırasında imzalandı. Ancak Çin Ulusal Halk Kongresi Daimi Komitesi(Sözde Çin Parlamentosu) tarafından onaylanan anlaşma, Türkiye’de 2019’da Erdoğan tarafından TBMM’ne gönderilmiş ise de genel kurulun gündemine henüz getirilmedi. Türkiye’de yaşayan Abdülkadir Yapcan da diğer 10 Uygur ile birlikte Çin’in kenedisine iade edilmesini talep ettiği kişilerin başında geliyor ve Çin’in tüm baskı kampanyalarının en bilinen hedeflerinden biri oldu.
Yapçan : Ben Sadece Kendi Uygur/Türk Kimliğimin Tanınmasını Talep Ettim
Abdulkadir Yapçan, Çin’in kendisine yönelik Teröristlik yaptığı ve başka diğer suçlar işlediğine dair suçlamalarını tümden reddediyor.Yapçan, kendisinin Çin yönetiminden barışçıl yollar kullanarak sadece kendi dini ve milli kimliğinin tanınmasını talep ettiğini ifade ederek : ” Ben sadece kendi kimliğim için mücadele ettim.Elime silah almadım, kimseye zarar vermedim.” sözlerini ifade ediyor. Yapçan Çin’in kendisi hakkında kırmızı bülten kararını öğrendiğinde Türkiye’de olduğunu ve 2007’de ise Birleşmiş Milletler’den (BM) uluslararası koruma hakkı kazandığını belirtiyor.Ayrıca, kendisinin başvuru süreci sırasında Ankara’daki BM yetkilileriyle yaptığı görüşmede kırmızı bülten konusundan da söz edildiğini söylüyor. BM Ankara Ofisi Yetkililerinin hakkındaki kırmızı bültene rağmen beni kabul ettiğini, BM.lerin kendisinin gerçekten suçlu olduğuna inansalardı kendisinin Koruma talebini kabul etmeyeceğini belirtiyor. Yapçan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2016 yazında Pekin’deki G-20 zirvesine giderken Çin’in terörizm suçlamasıyla yaklaşık 34 ay(yaklaşık 3 yıl) yıl Polis Merkezleri(Polis Karakolları) Göç İdaresine bağlı geri gönderme merkezi ve cezaevinde yaklaşık 3 yıl tutuklu kaldıktan sonra Nisan 2019’da adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı. Ancak, Çin’in suçlamalar yeterli ve inandırıcı delillere dayanmadığı için kamu davasından da bir sonuç çıkmadı.Çin Halk Cumhuriyeti, Kamu Güvenliği Bakanlığı Terörle Mücadele Yüksek Komiseri’nin 6-8 Haziran 2016 tarihlerinde Ankara’ya yapacağı ziyaret öncesinde aralarında Yapcan’ın da yer aldığı 17 kişinin iadesi için Türkiye’ye nota verdi. Bunun sonucunda Türkiye Yapçan’in ve diğerlerinin Çin’e iade sürecini başlattı ve Çin’e iadesi istemiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca haklarında kamu davası açıldı. Ancak, davalar Mahkemelerce Çin’in kendilerine yeterli ve inandırıcı kanıtlar ibraz edemediği için iade taleplerini reddetti.
Anayasa Mahkemesi Yapçan’ın İade Talebini Reddedilmesine Hükmetti
Yapcan, Çin’e iade edilmesi tehlikesine karşı 2016’da Anayasa Mahkemesi’nden (AYM)tedbir talebinde de bulunmuştu. AYM, Çin’in Yapcan’ın iadesi kararını 2019’da siyasi olduğu gerekçesiyle reddetti. Kamu davasının görüldüğü İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi ise 2021 yılında Yapcan hakkındaki adli kontrol kararını kaldırdı. Yine de Yapcan, dosyanın halen açık olduğunu, bir üst mahkemenin kararını beklediğini aktarıyor. Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de Yapcan’ın Türkiye dışına gönderilmemesi doğrultusunda 2017’de aldığı bir tedbir kararı bulunuyor.
Yapçan : “Çin Sınır Kapılarını Açsın- Kimin doğru ve Kimin Yalancı Olduğunu herkes görsün”
Yapçan, günümüzde Çin yönetiminin tüm Doğu Türkistanlılar suçlu ilan ederek onlara savaş açtığını ve “Çin için Uygur annenin karnındaki bebek bile suçludur. “diyor. Diğer yandan insan hakları ve demokrasinin olmadığı, hukukun işlemediği bir yapıda Çin’in zulüm gören Uygurlara silahlı mücadeleden başka bir şans bırakmadığı görüşünü paylaşıyor. Yapçan, “Biz yalancıysak Çin gerçekleri söylüyorsa o zaman açsın kapılarını bütün dünya görsün. Aç kapıyı, aç kapıyı, aç. Biz yalancı olalım. Sen doğru ve gerçekleri söylemiş ol. Ama Çin’in buna yanaşacağını sanmıyorum. Çünkü,Doğu Türkistan’a girmek,seyahat etmek hala yasak” diyor.
Yapçan hakkındaki kırmızı bülten kararının devam edip etmediği ise belirsiz. Interpol, Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ)’na verdiği resmi yanıtta kırmızı bültenin halen aktif olup olmadığı sorusunu yanıtsız bıraktı.
Yapçan, Çin’in Hakkında Çıkardığı Kırmızı Bülteni Gözaltında İken, öğrendi
Yaklaşık 11 yıldır Türkiye’de yaşayan Abdulkadir Yapçan Uluslararası Polis Teşkilatı İnterpol’un Çin’in talebiyle hakkında kırmızı bülten çıkardığını göz altında iken öğrendi. Çin’in Uygur bölgesinde doğan ve Genç yaşta Doğu Türkistan’daki gelişmeleri dış dünyaya aktaran bir bilgi ağının içinde yer aldı. 2013 yılında, arkadaşlarından biri Çin polisi tarafından yakalandı. Bunun üzerine Pakistan üzerinden 2014’te eşiyle birlikte Türkiye’ye geldi. İlk başta ailesiyle irtibatı devam ediyordu. Ancak 2017’den sonra diğer Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri gibi iletişimi tamamen kesildi. Yapçan; “Annemin ölüm haberine ancak iki yıl sonra ulaşabildim. Kardeşlerim yıllarca Hapiste ve Toplama kamplarında tutuklu kaldı. Bir akrabam sadece yurtdışına çıkmak istediği için tutuklandı ve 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Onun hayatta olup olmadığını hala bilmiyorum.” diyor.
Türkiye’ye Geldikten 4 Yıl Sonra Gözaltına Alındı
Yapçan Türkiye’ye geldikten dört yıl sonra ikamet süresi dolduğu için gözaltına alındı. Önce Erzurum’a götürdüler, daha sonra Aydın’daki bir Geri Gönderme Merkezinde toplam bir sene kaldım. Çin’in kendisinin teslim edilmesi talebini de bu süreçte öğrendi. Çin’in iadesini 2015’te istemiş, ama Çin’in bu iade talebi gizli tutulmuş. Hakkında 2018’de dava açılmış. Hakkında açılan bu dava 2024 yılında sonuçlandı. Türk Mahkemesi Çin’in iade talebini reddetti. Öte yandan hakkındaki kırmızı bülten de birkaç ay önce kaldırıldı. Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’nun (ICIJ) analizine göre, 2021 yılında CCF, Interpol sisteminden kurallara aykırı olduğu gerekçesiyle yaklaşık 300 kırmızı bülteni kaldırmıştı.
Kendimi Hiç Güvende Hissetmiyorum, Ama Buna Alıştım”
Doğu Türkistan’da biraz okumuş yazıp çizme bilen ilim öğrenmiş her Türk’e Çin’in “Terörist” olarak suçladığın ve hapsettiğini belirten Yapçan : ” Öğretmenler, profesörler, bilim adamları, Sporcular, Sanatçılar, Ozanlar başta olmak üzere toplumun her kesiminden herkesi tutuklanabiliyor. Bunların kendilerini hukuki olarak savunma imkanları yoktur. Kendisinin Türkiye’de iki senelik geçici insani ikamet belgesi ile yasal olarak yaşamını sürdürüyor. Belgesinin süresi dolduğunda tekrar uzatılması için müracaat ettiğinde her seferinde geri gönderme merkezine götürülerek tutuklanıyor.
Çin ve Türkiye arasındaki ekonomik bağların son yıllarda arttığı biliniyor. Artan ilişkiler, Uygur meselesinin gündemden düşüp düşmediği sorusunu gündeme getiriyor. Türkiye’de Çin yapımı olan Xiaomi ve Huawai cep telefonları, Chery marka araçlar çok daha görünür hale geldi. Ülke Türkiye’de hem medyada hem de bankacılık sektöründe aktif. Çin, Manisa’da bir milyar dolar yatırımla yıllık 150 bin araç elektrikli araç üreteceği BYD fabrikası da kuruyor.
Yapçan, Türkiye’de kendini tam güvende hissedip hissetmediği sorumuzu ise; “Hiç güvende hissetmiyorum ama bu duruma alıştım. Her halde bundan sonra bu şekilde yaşayacağız her halde. Dört çocuğum var. Hepsi okulda okuyor. Vatandaşlık için yaptığım hiç bir başvurumdan olumlu bir sonuç alamadım. Üç sene önce çocuklarım için vatandaşlık başvurusu yaptım. Buna da geçtiğimiz günlerde yine ret kararı geldi. Ben çalışma iznim olmasa da her yerde iş buluyorum. T.C. Vatandaşlığı bana verilmesin ama Çocuklara versin istedim. Ama o da olmadı. Talebim reddedildi.” şeklinde cevaplandırdı.
Türkiye, Tarihinde Hiç bir Doğu Türkistanlı Türkünü Çin’e Teslim Etmemiştir !
Şu anda 66 yaşında olan Abdülkadir Yapcan, soyadını doğduğu Kaşgar’ın Yapcan kasabasından alıyor. Çin işgalindeki Doğu Türkistan’daki hapishanelerde toplam 9 sene tutuklu kaldı, baskı zulüm ve işkence gördü. 2001 yılından bu yana 24 yıldır ise İstanbul’da yaşıyor. Çin, Interpol’den Yapçan başta diğer 10 Uygur hakkında ilk kez 2003 kırmızı bülten çıkardı ve onları Teröristlik yapmak başta bir çok suç işlediklerini iddia etti. Ancak, Yapçan ve diğer 10 Uygur Türkü Çin’in kendilerine yönelik terörizm ve diğer suçlarla ithamlarını şiddetle reddediyor. Çin Türkiye’de yaşayan Uygur Türklerine karşı sürekli sınır ötesi olarak tanımlanan baskılarını sürdürüyor ve hatta bazılarının kendilerine teslim edilmesini talep ediyor.
Ama, Türkiye Çin’in bu taleplerini her keresinde Türk devlet geleneğinde kendilerine sığınanları kaçtıkları rejimlere teslim etme uygulaması olmadığı belirterek sürekli reddediyor. Türkiye, Tarihinin hiç bir döneminde hiç bir Doğu Türkistanlı Türkü Çin’e Teslim Etmemiştir !
Kaynak : https://www.dwturkce1.com/tr/turkiyedeki-uygurlar-nas1l-bask- goruyor?72390598?fbclid( Muhabir : Pelin Ünker)
BENZER HABERLER