logo

trugen jacn

SÜRGÜNDEKİ UYGUR TÜRKLERİ, KÜLTÜR VE SANATLARINI YAŞATMAYA ÇALIŞIYORLAR

 İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden THE GUARDİAN  geçtiğimiz hafta Uygur Türkleri ile ilgili çok çarpıcı bir haber analiz yayınladı . Fotoğraf sanatçısı Sam Biddle tarafından  fotoğraflanan  ” Uygurlar:  Baskının ötesinde hikayemizi geri kazanmak ve sürdürmek  istiyoruz ” başlıklı makalede sürgünde yaşayan Uygurların  Avustralya’da ve  dünyanın çeşitli ülkelerindeki var olma-Kimliklerini devam ettirme sürecindeki  mücadeleleri ile çabalarını anlatıyor.Habirnida.com tarafından tercüme edilerek yayınlanan bu makaleyi bilgilerinize sunuyoruz.

ئۇيغۇر ياۋروپا ئانسامبىلى ھەققىدە UYGHUR EUROPEAN ENSEMBLE

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)

Fotoğrafçı Sam Biddle,   sürgündeki yaşantıları esnasında etnik kimliklerini geri kazanmaya çalışan ve halkın algısını genişleten Uygur diasporasının üyeleriyle, tekli  zulüm anlatısından binlerce yıllık zengin Uygur tarihi ve kültürüne kadar birçok şey konuştu. Kendisinin çektiği fotoğlarlardan oluşan resim Sergi 11 Mart’ta Coburg, Victoria’da  başlıyor.

Uygur: Hikayemizi geri kazanmak – Baskının ötesine bakan sergi

Sabira – Adelaide/Avustraalya 

Uygurcada doğrudan “misafirin arkadaşı/dostu ” anlamına gelen “Mihmandost” kelimemiz vardır. Bu, Uygur halkının,  tanımadığı yabancı kişilere  yakın arkadaşlarınız imiş gibi  içten davranacağınız ölçüde, harika ev sahipleri olmaya değer verdiği anlamına gelir. Deneyimlerime göre, cömertlik, nezaket ve dikkat özelliklerini kucaklıyor. Sadece insanlara değil, çevremizdeki doğal dünyaya da. Bu kelimeyi seviyorum, çünkü  bu Mihmandost kelimesinin tüm Uygur kültürünü kapsadığını düşünüyorum.  Avustralya’nın  Adelaide şehrinde yaşayan Uygur  topluluğuna ait olmak  çok güzel bir duygu. Çünkü, burada  herhangi bir şeye ihtiyacınız olduğunuzda  yanınızda olmak için  derhal atlayacak o kadar çok insanın olduğunu biliyorum.

Fazilet- Avustralya 

“Biz Uygurların dünyada  zalimlerin kendisine yönelik baskı, zulüm ve soykırım suçları ve  eylemleriyle  tanınması ve tanıtılması utanç verici bir durum. Ancak,  sürgünde yaşamak zorunda kalan bizler ve gelecek  nesiller  olarak  özgürlük, temel insan haklarımızın  ve bağımsızlık mücadelemizde işgalci zalimlere karşı   tüm dünya genelinde  sosyal, kültürel, sanatsal ve siyasal olarak hayatın her sahasında ve  çeşitli   biçimleri ile zalime meydan okumaya devam edeceğiz  elbette.”

Şöhret  Tursun  12 Mukam sanatçısı  Sydney -Avustralya

Uygur müziğinde her şey makamla başlar. Bu müzik türü  Uygurların binlerce yıllık geleneğinden süzülerek  bugünkü haline gelmiştir.  Uygur makamları  Uygur kültürünün tüm zenginliğini içine alır ve bizi tarihimize  ve geçmişimize  sıkı sıkıya bağlar. Makam biz Uygurların kimliğimizdir ve dünyaya  bizim  Uygur  olduğumuzu haykırır. Makamlar bizim  kültürümüzün  asıl ruhudur. Makam Uygur ile eş anlamlıdır. Makamlar  sadece bana ve bir başka kişiye  asla ait  değildir, Makamlar  tüm  Uygur Türklerine  aittir. Ayrıca makamlar  aynı zamanda  insanlığın ortak kültürü  olarak  tüm dünyanındır.

Yultuz Uygurkızı   Uygurca Öğretmeni – Avustralya

” Uygurların yüzlerce yıllık  kadim  dili olan Uygurca’nın günümüzde Doğu Türkistan’da  konuşulması, yazılması, öğretilmesi ve öğrenilmesi  yasaklanmıştır.  Ben bu nedenle Yultuz Uygurkızı olarak , Avustralya’da yaşayan  Uygur Kardeşlerimizin çocuklarının   ve tüm  gelecek neslin  kendi ana dillerini öğrenmesi,  geçmişimizi unutmaması ve vatanımız ile sıkı sıkıya bağlı kalmasını sağlamayı  bir görev olarak kabul ediyorum. Uygur  dili, kültürü velhasıl Uygurbiliminin hayatta kalma mücadelesini bir Uygur öğretmen  olarak sürdürmekteyim. Avustralya’nin çeşitli eyalet ve şehirlerinde açılan Uygur ana dil Kursu ve Okullarında  Uygurca dersi veriyorum.”

Halil Aşpez(Aşçı)- Avustralya 
Ben 30 yıllık bir aşçıyım  Uygur yemekleri yapıyorum. Uygurların  en az bin yıllık geçmişe sahip özgün yemek kültürleri vardır. Bugün burada yaptığımız Uygur   yemeklerinin tamamı  benden önceki nesiller ve onlardan yüzlerce yıl önce yaşayan  nesiller  için de yapılmıştır.  Ülkemden çok uzaklarda ; Avustralya’da  sürgün hayatı yaşamak  çok zor,  ama çocuklarımın geleceği  için  bu ülkede yaşamak ve bu  mesleği yapmak zorundaydım. Çin’in işgalindeki  ülkem Doğu Türkistan’da  yaşamak şu anda  imkansız hale gelmiştir. Ülkemizin felaket ve helaket durumunu her gün yüreklerimiz parça parça,  acı ve göz yaşları içinde izliyoruz. Evimizde, çevremizde ve yaşadığımız bu ülkede kendi öz Uygur  kültürümüzü yaşamayı,  yaşatmaya ve çocuklarımıza öğretmeye çalışıyoruz. Ama onların bizim kültürümüzü  burada bizim gibi soluklayamacaklarını  bilmek bana çok acı  ve istirap veriyor.”

Adile  Avustralya

Pek çok kültürde olduğu gibi bizim  Uygur kültüründe de bir genç kızın kendi toplumundan bir Uygur genci ile evlenmesi arzulanır ve beklenir.  Ailem bana sürekli olarak Weten’de (anavatanımız Doğu Türkistan’da ) İşgalci Çin’in  etnik  Uygur soyunu ve kültürünü  yok ettiğini   söyler ve devamlı hatırlatırdı. Elbette, siz bir genç kız olarak  kime aşık olacağınızı  seçemezsiniz. Çünkü bu biraz takdir ve kısmet meselesidir.  Ama  ben eşimle  tanıştığımda, sanırım ailem, kızlarının  sevdiği ruh eşini bulmamdan  ve onun Uygur  olmasından çok sevindiler ve mutlu oldular. Ben bir Uygur kızı olarak Uygur olmanın ne demek olduğunu anlayan, ülkemdeki şartları çok iyi bilen biriyle evlendiğim için çok mutluyum.”

Dinara Avustralya

Aslında  Uygur olmak bir trajedi değil elbet. Biz   Uygurlar olarak  tarihler boyunca var idik ve var olmaya devam edeceğiz. Aynı zamanda biz  sadece geçmişe değil, günümüze  de ait onurlu bir halkız. Uygur kadınları  halkımızın, ülkemizin, geçmişimizin teminatıdır. Biz  sürekli değişimler yaratan, daima ileriye doğru bakan Ulusumuzun  asıl  yaratıcılarındanız. Ben uzun süreden beri  sürgün  hayatımda bir   sığınmacı/göçmen  olarak yaşadım. Bu süreçte , Uygur olduğum için istediğimi yapamayacağımdan korktum. Ama artık bu şekilde asla düşünmüyorum.  Biz Uygurlar olarak çok acılar gördük ve derin istıraplar çektik.  Sonuçta bütün bu  acı, istırap ve sıkıntıları  Uygurların  yeni bir  gücüne dönüştürmeyi başardık.

Nasrullah – Avustralya

Ben Avustralya sürgünde yaşayan  Doğu Türkistanlı bir Uygur’um.  Uygur ve Müslüman kimliğimle  şükrediyor ve gurur duyuyorum. Nerede olursam olayım, bunu her zaman kalbimde  gururla taşıyacağım. Çünkü  sonuçta  beni ben yapan bu Müslüman Uygur Türkü kimliğimdir. Bu değerlerim  benim kişiliğimi şekillendirmiştir.   Ben bana ve bütün Uygurlara kucak açan ülkem  Avustralya’yı, ana Vatanım Doğu Türkistan’ı  ve Milletimi  çok seviyorum. Şu anda benim  ana vatanım Doğu Türkistan’da  Uygur insanlarım dini, milli kültür ve kimliklerini inkar etmeye zorlanıyor.   Bunun için Avustralya’da  özgür olarak yaşayan bizlerin   büyük  sorumluluklarımızın olduğunu düşünüyorum.  Ülkesinin durumunu ve baskı, zulüm ve etnik soykırımla yok edilmek istenen Halkımızın   derdi ve davası bizim gibi Özgür olan herkesin  her Uygur’un omuzlarındadır.”

Nadira Yusuf – Viktorya/Avustralya

Çin’in baskısı, zulmü ve etnik soykırım uygulamalarından kaçarak  Avustralya’ya  sığınan  benim gibi  birçok  Doğu Türkistanlı Uygur var.    Çocuklarımızın  ülkemizde yaşayan Nineleri- dedeleri ve diğer tüm akrabaları ile kendi  ana dillerinde konuşmalarını istiyorum. Bu sebeple 2014 yılında Victoria’da Uygur dil okulunu açtım.

Ben bir gün  mutlaka ana vatanımız Doğu Türkistan’a döneceğimize inanıyorum Bazıları bana bunun için  ” hayal görüyorsun”  diyor.  Ama  bizim  umudumuzu canlı tutmak için  böylesi hayallere ve rüyalara ihtiyacımız vardır.

Kaynak : https://habernida.com/uygur-hikayemizi-geri-kazanmak-baskinin-otesine-bakan-sergi/ thequardian

Share
2346 Kez Görüntülendi.