logo

trugen jacn

MOĞOLİSTAN VE ÇİN GÜNLÜĞÜ

Arslan TEKİN

Arslan TEKİN

Gezi kitapları içtendir, samimîdir, öğreticidir. Orta mektepten beri seyahat kitapları okudum. Sonra ben de gezi kitaplarına imza attım (Gazeteciliğin avantajı. 28 ülke).

Komünist idareler çöktükten sonra komünist yönetimler altındaki ülkeleri hep merak ettim ve çoğuna gittim. Çok insan gitti, çok kitap yazıldı.

Ahmet Bican Ercilasun‘un “Moğolistan ve Çin Günlüğü” ilklerden. Bizi yakından ilgilendiriyor. (2. bs., Bilge Kültür Sanat Yayınları, 174 s.+fotoğraflar.)

Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, eserinde, 1990 yılında TRT ekibinin çektiği 12 bölümlük “Altaylar” dizisinin hikâyesini anlatıyor. Türkiye’den ilk defa bir televizyon ekibi Moğolistan’a giderek 45 gün boyun­ca dağ bayır dolaşıyor ve bir “belgesel” ortaya koyuyor. Kendisinden okuyalım:

“Köktürk bengü taşları, Orhun şelalesi, Altay Dağları, Cengiz Han’ın doğduğu topraklardaki milletlerarası Cengiz Han şenlikleri… Moğolis­tan’daki Kazak Türkleri, Tuva Türkleri ve Azerbaycanlılar. 45 günlük Moğolistan çekimlerinden sonra trenle Pekin’e uzun bir yolculuk. Çin Seddi, Yasak Şehir, Çinli Müslümanların yaşadığı I anchou ve Budist Uygurlardan kalan Bin Buda mağaraları. / Türkiye’deki bu ilk kapsamlı Moğolistan ve Çin belgeseli, Prof. Dr. Mecit Doğru’nun fikri. Projeye göre Altay Dağları’na da tırmanılacak. Türkiye Dağcılık Federasyonu Başkanlığı da yapan Doğru, projesini ısrarla takip ediyor ve TRT yetkililerini ikna ediyor. Kendisini rahmetle anıyorum.

Bir yönetmen, iki kameraman, bir sesçi ve bir mali eleman­dan oluşan TRT ekibine üç danışman katılıyor. Dağcı ve doktor Mecit Doğru. Mecit Bey’in tavsiyesiyle Türkolog olarak ben. Ve benim isteğimle Köktürk yazıları uzmanı Osman Fikri Sertkaya. Binlerce görüntü içinden seçilenleri Ankara’da izlemek ve dizi­nin metin yazarlığını yapmak da bana düşüyor.

Günü gününe tutulmuş notlardan oluşan bu eserde okuyu­cular 1990 şartlarındaki iki aylık maceramızı ve bir televizyon dizisinin arka planını göreceklerdir. 1990 yılının Moğolistan’ı, Çin’i ve bu ülkelerde yaşayan insanlar benim gözlerimle anla­tılıyor. Yer yer Türk dili ve kültürüyle ilgili bilgiler ve duygulan­malar da eserde yer alıyor.”

Özbekistan’da, komünist idare yıkıldıktan sonra ilk Turan Teşkilâtı’nı kuran Cihangir Muhammed‘le mülâkatım olmuştu. (İkimizin ismiyle girilip okunabilir.) O, askerliğini Moğolistan’da yapmıştı. Anlattıkları, Orhun Âbideleri’nin zamanımıza Allah’ın bir lütfu olarak kaldığını gösteriyor:

“Moğolistan 1921 yılından itibaren Rusların hâkimi­yetinde idi. Moğolistan’da Orhun Abideleri yakınında askerlik yapıyordum. Abidelerle nasıl karşılaştığımı anlatmam ilgi çekici olacak. Ben generalin özel kalem müdürü idim. Birkaç askeri, tatbikata götürüyordum. Yolda karşımıza kocaman dikili taşlar çıktı. Etrafı da telle çevrilmiş ama telleri tutan direkler yıkılmıştı. Bakımsız bir alan içinde bir sürü dikili taş. Bir kısmı da yıkık ve parçalanmış. Filşin adındaki bir Rus kalaşnikofunu çı­kardı, bana dönerek ‘Komutanım, bu taşlar çok güzel hedef olur. Tatbikatı burada yapalım’ dedi ve hemen ateş etmeye hazırlandı. İçgüdüyle Filşin‘in eline yapış­tım, ateş etmesini engelledim. Dedim ki: ‘Ne yapıyor­sun, dur… Belki burada dedem yatıyor, belki bunlar dedeme ait taşlardır.’ Aynen böyle olmuştur. Bunları bana Allah söyletiyordu. Taşların ne olduğunu anlamak için alanı gezdik ama bir sonuç çıkaramadık. Tatbikatı­mızı başka yerde yaptık.”

Cihangir Muhammed sonra bir Rus öğretim üyesiyle karşılaştığında, ondan öğreniyor taşların ne olduğunu.

Ahmet Bican Ercilasun‘un günlüğü edebî değer olarak da bize çok şey katacak.

Kaynak  :  https://www.yenicaggazetesi.com.tr/mogolistan-ve-cin-gunlugu-480568h.htm

 

Share
415 Kez Görüntülendi.