logo

trugen jacn
04 Mayıs 2019

ÖZBEK LİDER MUHAMMED SALİH : ÇİN, TÜRK DÜNYASI İÇİN ÇOK TEHLİKELİ !

Özbekistan bağımsızlığa kuvuştuktan sonra kurduğu “Halk Hareketi Partisi ” ile öz ve Türkçe kimiliği siyaset sahnesine çıkan ancak,daha sonra yurt dışında yaşamak zorunda kalan Sayın Muhammed Salih ‘in Gereçek Hayat Dergisinde yayınlanan bir raportajinin çok önemli bulduğumuz Türk dünyası,Türkistan ve Çin ile ilgili kısmını aşağıda yayınlıyoruz. (UYHAM)

ÇİN TEHLİKESİ DİYE BİR ŞEY VAR

Gerçek Hayat : Çin’in yenidünya düzeninde ABD’nin karşısındaki rolüne nasıl değerlendiriyorsunuz? Pekin yönetiminin politikaları Orta Asya’yı nasıl etkiler?

M.Salih : Çin’in yirmi yıl önce başlayan yükselişi sürüyor. Deng Şio Ping döneminde başlayan bir yükseliş bu aslında. Bu yükseliş trendi bazen yavaşlıyor bazen hızlanıyor, ama aralıksız sürüyor. Bu yükseliş bana kalırsa bir süre daha devam edecek. Fakat Çin’in Amerika’yı geride bıraktığı, geride bırakacağı beklentileri gerçekçi değil. Çin tehlikeli bir noktaya geldiğinde, ABD mutlaka müdahale edecektir. Müdahale etmeye başladı bile. Çin bizim korktuğumuz noktaya gelirse, bundan en büyük zararı görecek biz Orta Asya Türkleriyiz. 

Biz Türkler Rusya ve Çin’in ortasında kalan Halklarız

ADRİYATİK’TEN ÇİN SEDDİNE KADAR…’

O halde şimdi de Çin tehlikesi var?

Çin tehlikesi diye bir şey var mı? Var. Bu gerçek bir tehlikedir.

Bu durumda Çin’i düşman ilan etmeli miyiz? Hayır. Bunu iyi değerlendirmemiz ve tedbir almamız lazım. Peki, tedbir nedir? Türk dünyasının bugün 300 milyonluk bir nüfusu var, belki fazladır. “Adriyatik’ten Çin Seddine kadar” diye bir slogan vardı 90’lı yıllarda. Gerçekten böyle bir dünya var. Biz bunu bugün göremiyoruz ama bu var. Çeşitli isimler altında Türk diye bir ethnos hala yaşıyor…

G.H. : Türk dünyasının karşısında bir de Slav kesimi var. Bunlar bir Türk-Slav Bloğu oluşturabilirler. Bu Alexander Dugin’in Avrasyası değil. Rus ırkçılarının Rusların hegemon olduğu bir Avrasya değil. Bizim Avrasyamız, eşit ortaklık şartlarıyla Türk-Slav Avrasyası bloğu olarak kurulabilir.Stratejik düşünen bir Rusya lideri bu birliğin taraftarı olabilir. Halklarının geleceğini düşünen liderler, yükselen Çin’in karşısında (böyle siyasi ve ekonomik blok bir bölge) halkları için refah imkânı temin edebilir.

“Adriyatik’ten Çin seddine kadar” gerçek bir istikrar sağlayabilir.

Bu birliğin oluşturulabilmesi için Orta Asya Türk Cumhuriyetleri nasıl bir model ortaya koyabilir? 

“Arka bahçeler” değişmedi. Biz bağımsız olduk, ama coğrafya değişmedi. Orta Asya Cumhuriyetleri sınırlarını kaldırıp yegâne ekonomik alan oluşturma siyasetine dönüşürse, gümrük ve başka serbest dolaşımın önündeki engeller kaldırılırsa çözüm olur. Tabii Kerimov’un bölgemize miras bıraktığı düşmanca siyasetle bu sorun çözülemez. Hakkını vermek lazım. Mirzayev bu konuda iyi adımlar attı, kapıyı komşulara biraz açtı. İlişkileri yumuşatmaya çalışıyor. Ama biz her şeyden önce iktisadi olarak entagrasyon taraftarıyız. Siyasi olarak her Cumhuriyet egemen devlettir.

 Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin Avrupa Birliği gibi bir yapıda birleşmeden sorunlarını kökten çözmesi imkânsız görünüyor.

Bağımsızlığımız için her şeyi bıraktım 

Şiiri terk ederek girdiğiniz siyaset yolculuğunu bugün nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Aslında ben siyasete karşı bir insandım. Anti-siyasetçiyim. Karakter olarak siyasileri ve siyaseti hiç sevmezdim. “Siyasetçilere karşı siyaset” beni siyasetçi yaptı. Beni Kızılordu’da komünist yapmak istediler. İyi atıcıydım, iyi askerdim. Ama komünistliği kabul etmedim. Üniversitede de hep Komünist Parti’ye davet ettiler, sendika başkanı yaparak partiye sokmaya çalıştılar. Yazarlar Birliği yönetimine geldim. “Bu nomenklatura makamı siz komünist parti üyesi olmak zorundasınız” dediler, olmadım. Yazarlar Birliği’nin başına komünist olmayan, anti-komünist başkan olarak ilk seçilen kişiydim. Özgürlüğüme düşkündüm. Bu konuda hep radikal düşündüm.

“Halk bağımsız değilse, o halk yaşıyor sayılmaz, ölse de olur.” 

Siyasete de bağımsızlık mücadelemiz için başladım. 1980 ortalarında köleliğe karşı bir mücadele imkânı doğdu. Hemen her şeyi bıraktım; en sevdiğim şiiri de… Tabii bağımsız olacağımıza dair umut yoktu, ama konuşmak mümkündü. 4 yıl sonra Sovyetlerin yıkılacağını düşünmemiştim. Ama bir imkân vardı. Vurup, vurulup ölebilirsin. Yine de vurmak için imkân vardı…
KAYNAK : www.gercekhayat.com.tr/roportaj/orta-asya-turk-cumhuriyetleri-ab-gibi-bir-yapida-birlesmeli/

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » »
Share
1821 Kez Görüntülendi.