logo

trugen jacn

İNSANLIK,21.YÜZYILIN ZALİM FİRAVUNU ÇİN’İ DURDUDARACAK BİR HZ.MUSA BEKLİYOR !

Çin hükümeti Uygur soykırımını ne inkar edebilir ne de gizleyebilir.
UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)

“Şu  yazdıklarımı  bir  hayal ediniz : Sabah 2:30’da çocuklarınız ve yeni sahiplendiğiniz köpeğinizle derin bir uykuya dalmışken, aniden evinizin kapısı çalınıyor. Hitler’in iktidarda olduğu 1939’un o günlerinde kapı zilleri henüz icat edilmemişti. Siz kendi ana dilinizden başka  dil bilmiyorsunuz. Ancak askeri üniformalarının kollarında ‘SS’ rozetleri olan dört adam Almanca bağırarak sizi hapishane gibi görünen bir yere sürükledi. Burada yaklaşık yüz kişiyle  birlikte yıkanmak zorundaydınız. Sonra size zehirli bir koku çarpar. Bu hayatının son gecesi. Hayatınızın son dakikalarında, tam olarak neyi yanlış yaptığınız konusunda kafanız karışır. Yahudi olmanız gerçeğinden başka bir şey değildi. Hatırlıyor musun? Bu, 1939’dan 1945’e kadar olan  6 yıllık dönemde altı milyon Yahudi’nin   başına gelen ve toptan soykırımla yok edilmiş olan  HOLOKOST(Yahudi Soykırımı)’dır.  

Neredeyse bir asır sonra, sanki o sahne dünyanın bilinmeyen bir yerindeki bilinmeyen  ve pek de tanınmayan bir halkın; Uygurlar için sahneleniyor. Uygurların  günümüzdeki  gerçekleri Yahudilere yapılanların bire bir aynıdır. Uygurların kim olduğunu merak ediyor olabilirsiniz. Onlar, Asya’nın merkezinde Türkistan’in Doğusunda binlerce yıldan beri bu topraklarda yaşayan ve  Türkçe konuşan  ve resmi rakamlara göre  nüfusları 11-12 milyon arasında olduğu söylenen Türk Irkından olan  Müslüman bir  Türk Gurubudur! ” 

 ABD.merkezli Northeastern Üniversitesi öğretim üyesi ve  Uluslararası ilişkiler  Uzmanı ve Araştırmacısı olan  Dr. Andrei Volfson, Çin’in dünya barışına yönelik tehditleri ile işgalindeki Doğu Türkistan’da yaşayan Müslüman Türklere yönelik baskı, zulüm ile  işlediği İnsanlık ve etnik Soykırım suçları ile bu insanlık suçlarının nasıl durdurulacağını konu aldığı yazısında   : ” Dünya, 21. yüzyılın zalim Firavunu  Çin’i durdurabilecek bir Hazreti Musa  beklemektedir.”  açıklamasında bulundu.

Yazar Andrey Wolfson,  makalesinde Çin halkının  de  aynı şekilde  ÇKP Despotizminin otoriter, zorba yönetim altında ezildiğini, kendilerine  nasıl  zulmedildiğini anlatmaktadır. Ayrıca, 1984 romanına atıfta bulunarak, Holokost (toptan katliamala) ile yok edilmek istenen   ve   dini inançları yasaklanan ve etnik  kültürleri ellerinden alınan Uygurların günümüzdeki dramatik durumunu   gözleri önüne  sererek Çin’in Uygur soykırımına bir kez daha dikkati çekiyor.

Araştırmacı yazar  Andrei Volfson, makalesinde   Hitler’in 2. Dünya Savaşı sırasındaki  Yahudilere yönelik soykırım uygulamaları (Holokost) ile günümüzde  Çin’in Uygurlara karşı Uygur Holokost’u arasındaki  benzerlikler, paralellikler, şu anda Uygur Holokost’unu yakından gözlemleyen ve inceleyen bir Akademisyen olarak  kendisinin ve diğer bu konuda araştırmalar yapan uzman ve Akademisyenler için bir ilgi noktası haline geldiğine özellikle dikkati çekiyor.

Dr. Andrei Volfson,  bir süre önce  kaleme aldığı ve geçtiğimiz  hafta ” Dünya İşleri Konseyi ” adlı bir STK.nun Kurumsal  web sitesinde yayınlanan makalesinde şunları yazıyor :

Çin, George Orwell’in 1984 Romanını Günümüzde Tekrarlıyor

“George Orwell’in ‘1984’ romanındaki ‘Büyük Birader’in ülkesi gibi,  Uygur bölgesinde  da dünyanın en sıkı kontrol edilen  ülkelerinden biridir.  Uygurların ana vatanındaki  durum çok gergin ve burası Asya’nın iç kesimlerinde çok sıkı ve  sürekli yüksek gözetim altında tutulan bir bölge. Dış dünyadan  insanların ve özellikle medyanın burayı ziyaret etmesi neredeyse  tamamen imkansız. Bunun nedeni, Çin hükümetinin basın özgürlüğünü engellemesi, sosyal medya ve internet kullanımını  kesin  bir şekilde yasaklamasıdır. Bu durum  bölgenin yerel halkı olan Uygurların  gerçekleri ve doğruları söyleyerek dünyaya duyurmalarını  imkansız kılmaktadır.

İngiliz yazar George Orwell,  1949’da yayınlanan romanı 1984’de   ülkeyi sıkı bir şekilde kontrol eden tek parti hükümetinin otoriter, zalim ve şiddet içeren yönetimini anlatır. Yazara göre hikaye 1984 yılında geçiyor ve romandaki olay yazarın o dönemdeki  hayalının  vizyonunu anlatıyor. Yazar   makalesinde bu romanda  İngiltere’nin Büyük Okyanus’un bir süper eyaleti haline geleceğinden ve tüm ülkenin tek parti tarafından yönetileceğinden bahsetmiştir. Büyük Biradere(Ağabey) olarak anılan despot iktidarın İnsanların kişisel düşüncelerine ve ideolojilerine kadar müdahale ettiğini ve kendilerine nasıl  zarar verdiğini anlatır.   Romanda adı geçen “ağabey” aynı zamanda partinin lideri ve kendisine tapınılmasından hoşlanan bir diktatördür.

Bugün Uygurların  yaşadıkları 1932’de  Alman Büyük İmparatorluğu  ve  Nazi Lider Adolf Hitler’in yükselişi sırasında Almanya’da yaşananlara  büyük oranda benzediğini göstermektedir. Küresel ekonomik krizin ardından Adolf Hitler’in yol  ve diğer alt yapı yatırımları yaparak ve Alman ordusunu yeniden inşa ederek ekonomik krizin aşılmasında büyük ilerleme kaydetmiştir. Ancak, bütün bu gelişmeler   Yahudilerin katledilmesi pahasına gerçekleşti de bir gerçektir

Holokost ile  Çin’in Uygur Soykırımı Arasında Büyük Benzerlikler Var 

Yazar Çin’in Uygur soykırımını  Çin’in mevcut uluslararası nüfuzuna, ekonomik ve askeri gücüne bağlayarak şunları    yazıyor ;

Yahudi Holokost ile Çin’in Uygur soykırımı ayrı ayrı  rejimlerce  değişik  zaman ve mekanlarda gerçekleştirilmiştir ve tamamen karşılaştırmak ve aynı olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak, uygulamaları arasında (her ikisi arasında) bir çok yönden büyük benzerlikler   bulunmaktadır.

Bu iki katliam/Soykırım, zaman olarak 80 yıl arayla ve coğrafi uzaklık  olarak 6 bin  kilometreden fazla bir birlerinden uzakta  olmasına rağmen, Çin’in kendisinden olmayan başka bir  küçük  Milleti ;  Uygur ulusuna karşı büyük bir şiddet uygulaması Çin rejiminin uygulamalarının   Naziler ile aynı  şekilde   IRKI AYIRIIMCILIKTIR.

Devlet düzeyinden bakıldığında en iğrenç olanı ise,  bu soykırımda Çin yönetimi devlet gücünü kullanması  ve çeşitli biçimlerde  Uygur soykırım için devlet ve halkın  bazen açık bazen de gizli  çeşitli şekilde  işbirliğiyle gerçekleştirmiş olmasıdır.

Bugün Uygurların yaşadıklarına bakıldığında   1932’de  ” Büyük Rich İmparatorluğu”  ve Adolf Hitler’in yükselişi sırasında Almanya’da yaşananlara çok benzediği görülmektedir. Küresel ekonomik krizin ardından Adolf Hitler’in yol yaparak ve Alman ordusunu yeniden inşa ederek ekonomik krizin aşılmasında büyük ilerleme kaydettiğini, ancak bunun Yahudilerin katledilmesi pahasına gerçekleştiğine de  dikkat çekmek istiyorum.

Uygurlar, Diğer Bölgelerine Yerleştirilerek Soykırımdan Kurtulabilir

Çin’in etnik soykırımı ile   yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan Uygurları kurtarmak ve Uygurları etnik olarak egemen bir bölgeye yerleştirmek için hükümetler arası örgütlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve Batı’nın siyasi nüfuzunun kullanılması  gerekir ve bunlar  çok önemlidir.  Çin’in düşman olarak tanımladığı  etnik grupları ( Uygurlar, Kazaklar ve Kırgızlar) yok etmek yerine,  bölgede  Çinliler ve Uygurlar arasında daha fazla etnik  çatışmayı önlemek için onları Orta Asya’daki komşu ülkelere yerleştirilmeleri ve Çin’in de bundan fayda sağlayacağına inanıyorum.  Böylece Uygur halkı  Türkistan’in diğer ülkelerine göç ederek ve dost ülkelerde  soydaşları ile kardeşçe yaşayarak Çin’in  soykırımından ve yıkımından  ancak, böyle kurtulabileceklerini düşünüyorum.

Yazar, Uygur soykırımının mevcut durumu hakkında  şu yorumunu de paylaşıyor : ”  Çin’in Uygur soykırımı ile etnik çatışmaları  diplomasi yoluyla çözmeyi istemek, Adolf Hitler, Idi Amin, Pol Pot veya Jefferson Davis’ten  onların da işlediği azınlık katliamını durdurmasını istemekle aynı şeydir. Çin gibi aşırı  tutucu,şöven ve muhafazakar bir ülke, Martin Luther King  veya Gandhi gibi aktivistlerin güçlerini barışçıl yollarla elde etmelerine asla  izin vermeyecektir.

“Bugün, Çin Halk Cumhuriyeti’nin hızla yükselen  bir güç ve  ve Xi Jinping’in Çin Komünist Partisi’nin zirvesinde ve tek  söz sahibi konumundadır.

Savaş sonrasında Hitler’in soykırımının ve onun ideolojisinin  bedelini ödeyenler vardır.  Çinli Komünist yöneticiler de ileride NAZİ’ler gibi bu Uygur soykırımının bedelini mutlaka ödeyecekleri kesindir.

Andrei Volfson Yazısını Şu çarpıcı Cümlelerle sonlandırıyor :

” Tarihteki benzer soykırımlardan dersler alınabilir  ve deneyimler  eğer  uygulanabilirse  Uygurlar tarihteki en büyük  küresel  yardıma  erişebilen göçmen gruplarından biri haline gelecektir.  Ancak, bu zor planı gerçekleştirmek için  “21.Yüzyılın Zalim Firavunu Çin’i Durdurmak İçin tekrar  “21. yüzyılın Müslüman Musa’sının” ortaya çıkmasını  beklemek gerekmektedir.  ”   

Share
667 Kez Görüntülendi.