logo

trugen jacn

DÜNYA, ÇİN’İN DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ BASKI VE SOYKIRIM CİNAYETLERİNE NEDEN SESSİZ ?

Mehmet KARA

Çin’in Doğu Türkistan’da kurduğu toplama kamplarında aile üyeleri bulunan dördü çocuk, dördü de bayan 18 Uygur Türkü’nün Doğu Türkistan’da yaşanan zulmü anlatmak ve haber alamadığı yakınları ile ilgili basın açıklaması yapmak üzere geldikleri Ankara’ya ‘kamu düzenini tehdit ettikleri’ gerekçesiyle alınmayarak İstanbul’a geri gönderildiği görüntüler fazla gündeme gelmedi.

Ankara’ya girebilselerdi bu 18 Uygur Türkü Ulus meydanında, Çin’de yaşadıkları sıkıntıları anlatacaklardı. Ankara’ya sokulmayan bu insanlar dinlenme tesisinde çektikleri kısa videoda “Çin’in zulmünde inim inim inleyen, vicdanları ve imanları ayaklar altına alınanların yakınlarıyız. Çin sesimizi kısamayacak” dedikten sonra İstanbul’a geri dönmek zorunda kaldılar.

Şincan Uygur Özerk Bölgesi’nde ya da Uygurların adlandırdıkları biçimde Doğu Türkistan’da 35 milyon Uygur Türkü, Çin’in zulmünden inim inim inliyor. Ama dünya Müslüman ülkelerde yaşanan zulümleri görmediği gibi bu zulmü de görmüyor. Maalesef Türkiye de bu zulme gözünü kapatan ülkelerden birisi.

Çin’in 1949 yılından bu yana “hâkimiyeti altında tuttuğu” Doğu Türkistan’ın kırsal kesimlerinde etrafı yüksek duvarlarla çevrili inşaatlar ancak uydu görüntüleri ile tesbit edilebiliyor. Komünist Çin hükümeti bu bölgelerde incemeler yapılmasına izin vermiyor. Görüntülerde, Doğu Türkistan çöllerinde inşa edilen ve içinde yüz binlerce Uygur Türkü’nün tutulduğu toplama kamplarının son bir yılda büyük oranda arttığı söyleniyor. Birleşmiş Milletler’e göre 1 milyon civarında Müslüman Uygur Türkü Çin’in ‘eğitim merkezi’ olarak dünyaya lanse ettiği toplama kamplarında tutuluyor.

Geçmişte okul, hastane ya da kamu binası olarak hizmet veren birçok binanın da küçük kamplara dönüştürüldüğü zulümden kaçabilen Uygur Türkleri’nin ifadeleriyle ortaya çıkıyor. Kampların tam sayısı ise net olarak bilinemiyor.

***

“DİNÎ REDDETTİĞİMİZE DAİR BELGE İMZALATILIYOR!”

Doğu Türkistan’daki camilerin tamamının üzerinde, Komünist Parti’ye bağlılık bildiren “Partiyi sev”, “Ülkeyi sev” gibi devasa propaganda afişleri asıldığı kaçan insanların ifadeleriyle ortaya çıkıyor. Cuma namazlarına gelenler kayda alınıp fişlendiği için Cuma namazlarında camilerin boş olduğu da anlatılıyor.

Uygur Türkleri’nin İslâmiyet ile tanışması 840’lı yıllara dayanıyor. Komünist Çin’in son yıllarda zulüm ve baskıları altında insanlar dinlerini yaşamaya çalışıyor. Çin’den kaçanların anlattıkları da bu zulmü belgeliyor. “İslâm’a kesinlikle inanmamam gerektiği söyleniyor. Birçok insan işkenceden sonra boyun eğmek zorunda kılıyor. Müslümanlara ‘Allah’a inanmadığımı ve dini reddettiği”ne dair belge imzalatılıyor. İmzalamayanlar cezalandırıyor, kamplara sürülüp işkenceden geçiriliyorlar. Müslümanları, dini inkâr ettiklerini deklare eden bir belge imzalamaya mecbur ediyorlar. İnsanlar Allah’a inandığını söylemeye korkuyor…”

Bütün bunlar dünyanın gözü önünde yaşanırken, kısık sesle de Çin zaman zaman kınanıyor. Ancak dinleyen yok gibi…

1,4 milyar nüfusu ile dünyanın en kalabalık nüfusuna (dünyanın nüfusu 8 milyara yaklaştı) sahip olan Çin’in dünya ticaretinin büyük kısmını elinde bulundurması Müslüman ülkeler dâhil birçok ülkenin yapılan zulme sesini çıkaramamasına yol açıyor! Bu, başta Müslümanlar olmak üzere insanlık adına utanç verici bir durum.

Toplama kampları adım adım soykırıma doğru giderken bu sessizlik yürekleri sızlatıyor. Zulüm görmezden geliniyor.

Hazırladıkları “Doğu Türkistan Toplama Kampları: Adım Adım Soykırım” adlı raporunu değerlendiren, İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım’ın, “Bu ümmet bugün itibariyle Doğu Türkistan halkını kurban vermiştir. Ama bu kurbanı vermeye devam edersek yarın bir gün tüm coğrafyamız aynı sonuçla karşılaşacak. Söz konusu Doğu Türkistan olunca Çin’in ambargosu nedeniyle ne yazık ki sesimizi çok fazla duyuramıyoruz. Çin, bazı devletlere ekonomik kaynaklar aktararak kendini güvene alıyor” sözleri birçok şeyi anlatıyor.

İngiltere’de 130 milletvekili, “Uygur halkına karşı sistematik ve hesaplanmış bir etnik temizlik” olarak niteledikleri Çin’in Doğu Türkistan’daki zulümlerini “kınayan” bir mektup imzaladı. Bu durumda, 1 Ekim’de açılacak Meclis’te milletvekillerimiz böyle bir mektup hazırlayıp dünyanın dikkatlerini Çin’in zulümlerine çekmesi gerekmez mi?

***

DEMBA BA’DAN ÖRNEK HAREKET!

Maalesef Türkiye dâhil dünya bu zulme sesiz kalırken Başakşehir’in başarılı forveti DembaBa’ın İngiliz BBC’ye, “Tüm dünyanın Uygur Türkleri için birleşmesini istiyorum. Dünyanın geri kalanının Müslümanlar için birleştiğini ne zaman göreceğiz? Futbolcuların bir araya gelebilmesi ve bu konu hakkında konuşabilmeleri için bir şeyler düzenlemem gerekiyor, çünkü pek çok insan bunu yapmak istemiyor” ifadelerini kullanması takdire şayan. 

Ülkelerin yöneticilerinin yapamadığını bir futbolcunun yapıp zulmü dünyaya anlatmak istemesini tebrik etmek gerekmez mi?

***

İBRETLİK!

Hükümetin ortağı gibi hareket eden ve neredeyse bütün icraatlarını destekleyen, bu yüzden de televizyonların aranan yüzü olan Doğu Perinçek’in genel başkanı olduğu Vatan Partisi’nin genç teşkilâtının açıklaması ise Çin zulmüne yönelik bakışlarını gösterdi!

Bakın meseleye nasıl bakıyorlar: “Türkiye, ‘Uygur kışkırtıcılarının’ bölücü kampanyasına izin vermedi! İstanbul’dan Ankara’ya Çin karşıtı propaganda yapmak için giden Uygur bölücüleri polis tarafından geri gönderildi…”

Şimdiye kadar Perinçek’in sözlerine cevap vermeyen iktidar kanadı bakalım buna bir cevap verebilecek mi? Çin’e tepki verilemiyor bari Çin yanlılarına cevap verilebilse…

Doğu Türkistan’da yapılan zulmü görmeyip ses çıkartılamazken, en ufak bir tepki dahi gösterilemezken, onlara zulüm yapanların gür sesle desteklenmesi ise gerçekten de ibretlik… Hem de Türkiye gibi bir ülkede…

Herkes görevini yapacak, ama şu unutulmamalı: 

Zulüm asla devam etmez! 

KAYNAK : https://www.yeniasya.com.tr/mehmet-kara/dunya-uygurlar-konusunda-neden-sessiz_527984

Share
350 Kez Görüntülendi.