logo

trugen jacn

ÇİN’İN UYGURLARA KARŞI ZULMÜ DOĞU TÜRKİSTAN’DAN SONRA KUZEY KUTBUNA DA ULAŞTI

  Çin’in 1949’da bağımsız Doğu Türkistan Cumhuriyetini  yıkarak işgal ettiği  Uygur ülkesinde  yaşayan Türklere yönelik baskı, zulüm ve soykırım suçlarından kaçarak çeşitli ülkelere  yerleşen Uygur Türklerine baskı ve zulmünü sığındıkları  ülkelerde de sürdürüyor. Uygur Türkleri için için en güvenilir   bir ülke olan kuzey Avrupa’daki   Norveç’e iltica eden  Uygurları  bu ülkede de rahat bırakılmıyor. Çin bu ülkede  yaşayan Uygurları  diğer ülkelerde yaşayanlara yaptığı gibi onları de sürekli izliyor, gözetliyor ve  taciz ediyor. Çin yönetimi son yıllardaki  ekonomik gelişmesini    özgür dünyanın gelişmiş ve demokrasi ile yöneltilen ülkelerinde de devam ettiriyor. Bu ülkelerde yaşayan  Uygurlar üzerinden ekonomik ve siyası baskı aracı olarak kullanıyor.  Çin yönetimi Uygurlara karşı “Nereye gidersen git, seni her yerde ve  her zaman bulur,  ele geçirir ve geri götürebiliriz. Senin bizim(Çin)  için  çalışmaktan başka çaren yoktur.” yollu şantaj ve tehditler ile  Çin Casusu olmaya zorluyor.  Ülkesindeki ÇKP baskı ve zulmünden kaçan ve Avrupa’ya gitmeden önce yaşadığı ülkede Çin’in adamlarınca  şantajla tehdit edilen ve  Çin için çalışmaya zorlanan Uygur Türkü Mehmet Tursun Ömer’in  hikayesini aşağıda bulacaksınız. 

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA AMERKEZİ(UYHAM)

 Hükümetlerin gazetecileri baskı ve şiddet için hedef alması yeni bir şey değil. Gazeteciler, Hitler’in insanlığa karşı suçlarını kronikleştirdikleri ve  Sovyetler Birliği  Ukrayna’da kasıtlı  olarak  toptan  açlık  yaratarak olan Stalin’in Holodomor’unu ifşa ettikleri için on binlerce Ukraynalıyı  öldürmüştü.

Çin yönetimi  adına İstihbarat görevlisi olarak  batıya  yollanan  ancak daha sonra bu görevi terk ederek   Ülkesi  yetkilileri ile irtibatı kesen insanlarla  Çin’in nasıl “başa çıktıklarını” anlattılar : “Nereye gidersen git, seni her zaman geri götürebiliriz. Bizim için çalışmaktan başka çareniz yok” dediler. Onu havaalanına bıraktıklarında, “Bak Küçük kardeşim, sana söylediklerimizi  asla unutma. Eğer unutmaya başlarsan, sadece aya bak. Ayı nerede görebiliyorsan ? Aynı şekilde biz  seni  her an bulabiliriz.”

Uygur  Mehmet Tursun Ömer’in Norveç’e Sığınması 

Mehmet Tursun Ömer 1990 doğumlu Uygur bölgesinde doğup büyüyen bir genç Uygur’du. 2018 yılının  başlarıydı. Çinli ajanlar, yurt dışındaki Uygur diasporasını gözetlemek  ve onlar hakkında bilgi toplaması için Avrupa’ya  gitmesi için  onu BAE.nın başkenti  Dubai’ye gönderdi. Onun görevi Uygur gruplarına sızmak  ve   Çin’in kuzeybatısında Çin’in Xinjiang olarak tanımladığı Doğu Türkistan’dan bu ülkelere giderek ülkesindeki   insan hakları krizine  dünyanın dikkat çekmek için çalışan aktivistler hakkında bilgi göndermek idi.

Uygur M.Tursun Ömer, Çinli ajanların aylarca kendisini  sürekli  uyardıklarını(tımarladıklarını) tehdit ve şantaj yaparak kendisinin  beynini yıkamak için çabaladıklarını anlattı.   Çin’in bütün bu  uyarı ve tehditlerine  karşılık Ömer, kendisini Çin devletin emirlerini yerine getirebilecek sadık bir Çin vatandaşı olduğu konusunda onları   ikna etti. Mehmet Tursun Ömer onları kendisine inandırdıktan sonra   bir yolunu bularak Norveç’e iltica etti.  Ömer neredeyse gidebileceği kadar uzak bir ülkeye  kaçtığını düşünüyordu. Norveç  hükümeti kendisini  ülkenin en kuzeyine  Kuzey ışıklarının tepede titreştiği ve kar yığınlarının buz  kesildiği Kuzey Kutbu’na çok yakın , uzak  Arktik kasabasının  Kirkenes bölgesine yerleştirdi. Ömer’in yerleştirildiği yer Rusya sınırından sadece birkaç mil uzakta idi. O, Norveç’e 2021 yılının  Ocak ayında  sığınmıştı ve kendisini yıllardır hissetmediği kadar huzur içinde ve  güvende hissediyor. O, kendisini neredeyse dünyanın sonuna gelmiş gibi hissediyor ve ”Burada daha rahat yaşabileceğime inanıyordum.”

Norveç Haritaları | İndirmeniz için Yazdırılabilir Norveç Haritası

 

 Çin Polisinin Ömer’e Talimatları

Mehmet Tursun Ömer Çin Polisinin,  ülkesinde yaşayan  akrabalarının evlerinden WhatsApp aracılığıyla kendisini  sürekli aradığını belirterek : “Çin Polisi telefon ile  Norveç’te yaşayan Uygurlardan kimleri nasıl arayacağını  ve ne şekilde iletişim kuracağım hakkında talimatlar veriyordu.   Çin aleyhine  faaliyet ve eylemlerde  bulunanların  bu  eylemlerini durdurmaları için onlara nasıl  baskı yapacağını de anlatıyordu. Onlara bu eylemleri durdurmamaları halinde  veya uyarılarına cevap vermemeleri halinde onların  ailelerinin  gözaltına alınabileceğini/ rehin alınacağından  söz etmelerini istiyordu. Bu durum Norveç’te yaşayan Uygurlar için  büyük korku ve endişe yaratacaktı.

Ömer, Çin hükümetinin kendisini  Norveç’te yaşayan Uygurları nasıl kontrol ve ikna etmenin  farklı yöntemlerini ve onları  kimin  daha kolayca kontrol edilebileceğini hakkında  arka arkadan kendisine emirler yağdırıyordu.

Geçen yıl,   Ömer’in Doğu Türkistan’da yaşayan  annesi telefonda Çin  polisinin kendisini   düzenli olarak ziyaret ettiğini  ve yaşadığı  Norveç’te  daha dikkatli olması konusunda onu uyardı. Ömer bu konuda Annesinin kendisine : ”  Polis her şeyi biliyor . Evinizin içindekileri ve  neler olduğunu bile biliyorlar.” dediğini aktardı.

Fotoğraf açıklaması yok.

Norveç’teki Uygurlar 

Günümüzde Norveç’te yaklaşık 2.500 Uygur  Türkü yaşamaktadır. İnsan haklarını önceleyen eşitlikçi yasaları ve demokratik değerleriyle, dünyanın en üst düzey demokrasisi olan ve Nobel Barış Ödülü’ne ev sahipliği yapan Norveç, dünyadaki en güvenli  ülkesi olarak biliniyor. Ancak, Norveç’te yaşayan Uygurlar için  bütün bu özellikler  bir bakıma geçerli değil.

Norveç’teki Uygur aktivistlerine göre, Norveç’te yaşayan Uygurların “%100’e yakını” Çin devletinin gözetimi,  şantaj, tehdit  ve sansürüyle karşı karşıya yaşıyorlar.

Bu nedenle Norveç’te yaşayan  Uygurları arasında kolektif bir huzursuzluk duygusu  hakim ve kendilerinin Çin yönetimi tarafından sürekli izlendığınden şikayet ediyorlar.

Başkent Oslo merkezli bir Uygur İnsan Hakları ve Adalet Gurubu( Uygur Adliye Arşivi/Ambarı)’nun Yöneticisi  Bahtiyar Ömer şunları söylüyor : ” Memet Tursun Ömer’in akrabası değilim sadece isim benzerliğimiz var. Bu ülkede yaşayan Uygurlar, tıpkı  diğer Vatandaşlar ( Avrupalılar) gibi,  Çin’in psikolojik baskısından uzak  ve huzurlu bir şekilde yaşamak istiyoruz ve bunu de sık sık gündeme getiriyoruz. Ama ne yazık ki  bütün bunlar bu ülkede bizim için gerçekten çok  zor ve kendimizi asla güvende hissetmiyoruz.” diyor.

Fotoğraf açıklaması yok.

Çin’in Norveç’teki Uygurları susturma Girişimleri 

Geçmişte  Norveç başta Avrupa ülkelerinde yaşayan Uygurlar  ana vatanlarında yaşayan aile ve yakınları üzerinden sürekli uyarılıyorlardı. Onların  memleketteki aileleri dikkatli olmalarını,  Çinli yetkililere dikkat etmeleri ve Çin’in Uygurlara yönelik baskı ve zulmüne   karşı seslerini yükseltmemeleri için  adeta yalvarıyorlardı.  Şimdi  ise durum tam tersine dönmüş durumda.  Diaspora Uygurlar, yurtdışındaki ailelerini sessiz kalmaları, eylemlerini durdurmaları ve kendilerine dikkat etmeleri gibi uyarılarının hiç bir işe yaramadığını ve Çin’in Uygurlara yönelik baskı,zulüm insan hakları ihlallerinin soykırım   mertebesine çıktığı için bütün bu ikaz ve yavarmalarını  pek dikkate almıyorlar.  Çünkü, onların ülkelerindeki aileleri ile iletişimleri 2017’den beri kesik durumda. Bu nedenle Diaspora Uygurları  İstanbul,Ankara başta Türkiye’nin sir çok kentinde, Londra, Washington,Toronto ve Sydney başta  Oslo’nun karlı sokaklarında ve Kuzey Kutup dairesinin çok yukarısındaki küçük Norveç kasabalarında  ve yaşadıkları tüm ülkelerde  ellerinde ülkelerinin gökbayrakları ile Çin’in baskı zulüm ve insanlığa yönelik bu cinayetlerini protesto ediyor ve Çin’in zulmünü  bütün dünyaya duyurmaya çalışıyorlar. .

Uygurların Çin Korkusundan İsimlerini Dahi Değiştiriyorlar

 Geçtiğimiz yıllarda Norveç’e sığınan 34 yaşındaki Merdan’ın anlattıkları çok dikkat çekici.Merdan şunları analatıyor : ” Çin hapishanelerinde vahşice işkenceler gördükten sonra 2010 yılında anavatanını terk ettim ve Norveç’e  geldiğimde çok  korkmuştum. Çin’in burada da beni izleyip gözetlediğini  tahmin ediyordum.  Bu yüzden adımı  Resmi olarak Norveççe “Martin Gunnar”  olarak değiştirdim. Ama beni yine de  orijinal Uygurca adım  Merdan  olarak tanır.  Güney Norveç’teki bir sığınma kampında yaşarken, Çinli bir yetkiliden  telefonla arandım.Yetkili benden   Hapishanelerinde tanık oldukları hakkında sessiz kalmamı ve buu konuda konuşmamam hakkında uyardı. Eğer yaşadıklarımı birilerine anlatırsam Doğu Türkistan’daki ailem için tehlikeli olacağını  yolunda beni tehdit de etti. Bu yüzden Norveç’teki ilk yıllarımda  Çinli Polisin bu  sözlerinden korkarak yaşadım. Ancak 2018’den beri  Çin’in Ülkemdeki  baskı,zulüm ve insan hakları ihlalleri dayanılmaz boyuta ulaşınca ve insani  kriz derinleştikçe, ailesinin zarar göreceği anlamına gelse bile artık sessiz kalamamaya karar verdim.

Ne yaparsak Yapalım, ailelerimiz  Yine Acı Çekmeye Devam edecek

Merdan konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı :  ” Biz Uygurlar olarak ister konuşalım ister konuşmayalım sonuç hiç değişmiyor. Ülkemizdeki ailelerimiz yine acı ve istirap çekmeye devam edecektir. Bu nedenle Uygurlar olarak sesimizi daha iyi duyurabilmek için  Oslo’da Uygur gençlerini  İnsan Hakları  Aktivistleri olarak   örgütledim.Dinimizi ve kültürümüzü devam ettirmek ve yaşatmak için  İslami bir Uygur kültür Merkezi  kurarak çalışmaya başladık.  Ayrıca,kendim ve arkadaşlar  olarak medya eğitimi aldık  sosyal medya ve YouTube üzerinden  Uygur kriziyle ilgili haber videoları çekerek yayınlamak için  bir evde  stüdyosu kurduk. Ayrıca Uygurca adımı tekrar aldım.  Çinli yetkililerin  hakkımda ne tür bilgiler topladığını önemseme noktasını aştığını söyleyebilirim.” şeklinde konuştu.

Merdan bizim gördüğümüz kadarı ile çoşkulu ve güleç  bir figür. Onu  sık sık Uygur doppası (geleneksel bir  Uygur şapkası)ile gezdiğine şahit olduk.

 Doğu Türkistan’da İnsanı Kriz

 Uygurların özellikle Doğu Türkistan olarak adlandırmayı tercih ettiği Sincan’da, bir milyondan fazla  Uygurlar başta  ve diğer Müslüman azınlıkların toplama kamplarının yanı sıra gözaltı merkezleri, hapishaneler ve zorunlu çalışma komplekslerine kapatıldığı  tahmin ediliyor. düşünülüyor.

Son yıllarda, Çin’in  yönetimindeki Uygur  bölgesi  tam bir polis devletine dönüştürüldü. Çinli yetkililer,  bölgenin kadim sakinleri olan  Türkleri;  ağırlıklı olarak Müslüman etnik grupları – Uygurlar, Kazaklar, Kırgızlar ve Tacikleri ağır  bir baskı, hapis ve gözetim politikasına tabi tuttuyor,BM,başta bağımsız gözlemciilerin bölgeye sınırsız erişimini engelleyerek bu baskılarını gözlemek istiyor.

KAYNAK : https://www.codastory.com/authoritarian-tech/uyghurs-xinjiang-norway-surveillance-spies-arctic/?fbclid

Share
3378 Kez Görüntülendi.