logo

trugen jacn

İŞGALCİ ÇİN’İN UYGUR SOYKIRIMINA SESSİZ KALAN TÜRK DEVLETLERİ NE KADAR SUÇLUDUR ?

Türk Devletleri Teşkilatı Sekizinci Zirvesi İstanbul'da düzenlendi |  Haberler | Türk Devletleri Teşkilatı

BM.İnsan Hakları Yüksek Komiserliği  31 Ağustas’da açıklanan Uygur raporu ile  Çin’in Uygurlara karşı “insanlığa karşı suçlar” işlemiş olabileceği gerçeği   ilk kez  BM. düzeyinde kabul edildi.

BM Yüksek Komiserliği tarafından yayınlanan  bu yeni  rapor,  Çin’e karşı çok ciddi bir uluslararası suçlamadır. Bu raporla Çin yönetimi  Uygurlara karşı etnik soykırım suçu işlediği bunun ise, Soykırım(genosid)  tanımına büyük oranda uyduğunu gösteriyor. Ancak bu iddianın Uygur sorununa göz yuman Özbekistan dahil Orta Asya ülkelerinin tutumunu değiştirmesi beklenmiyor.

Ancak, bu raporun Özellikle Özbekistan hükümetinin bu ay Şanghay İşbirliği Zirvesi kapsamında Çin liderini Taşkent’te ağırlamaya hazırlandığı düşünülürse,  Çin ile  arasındaki ilişkilerin yeni anlaşmalarla daha  zenginleşme  ihtimalı daha yüksek görünmektedir.

Özbekistan, Çin’in ayrılıkçılık, terörizm ve aşırılıkla mücadele  konusunda pratik  dahil olmak üzere Pekin’in resmi politikasını destekliyor ve  ŞİÖ  bünyesinde bu  ortak mücedeleye aktif olarak  katılan ülkelerin başında gelmektedir.

Diğer yandan ise Özbekistan, Doğu Türkistan ile  tarihten beri   sıkı kardeşlik  bağları ile bilinir ve   bu 2 kardeş ve komşu ülke ayrılmaz bir şekilde bir birlerine bağlıdır. Çin’in idaresinde altında  Uygur   Özerk  Bölgesi olarak adlandırılan  bu toprak, çok eski zamanlardan beri  Büyük Türkistan’ın ayrılmaz bir parçası olmuştur.

Tarihsel olarak, Sovyet döneminde bile Özbekler ve Uygurlar arasındaki siyasi,sosyal  ve kültürel ilişkiler doğrudan  doğruya sürdürülmüş   ve ilişkiler muntazam bir şekilde devam ettirilmiştir.

Balasagun doğumlu Özbek  din bilgini  Alihan Töre Saguni  Doğu Türkistanlılarla birlikte Uygurların  kurtuluş hareketine  katılarak önderlik etmiş  ve  1944’te Gulca merkezli Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin ilk  Cumhurbaşkanı  olmuştur.

Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Özbekistan’ın bağımsızlığına kavuşması ile  Doğu Türkistan ile tarihi ilişkilerin yeniden canlanmış  ve bu  ilişkilerin geliştirilmesinin  teşvik edilmesi beklenirken,  ancak bağımsız  Özbekistan devletinin  seçtiği politikalar  bu beklentileri  karşılamamış aksine boşa çıkardığı görülmüştür.

Orta Asya coğrafyasının  siyası ufkunda yeni ve başka bir güç   olarak Çin, ortaya  çıkmıştır. Bölge ülkelerine Ekonomik fırsatlar ve büyük yatırımlar sağlayarak etkili hale gelmiştir.

Pekin’in bölge ülkeleriyle işbirliği yaparken şu temel şartı ortaya koymuştur : ” Doğu Türkistan ve  Uygurlar sorununa göz yummak ve Çin’in  Uygur politikasını  kayıtsız şartsız   kollamak ve desteklemek.

Özbekistan’in yeni Cumhurbaşkanı Şevket Mirzayev döneminde de Özbekistan-Çin ilişkileri,  aslında  geçmişte sürdürülen sürecin  aynen devam ettirildiğini göstermektedir.

Özbekistan, eski Başkan İslam Kerimov döneminde de  Uygur sorununa göz yummuştu.   Ancak Çin’in ülkedeki ekonomik yatırımları, özellikle ekonomik fırsatlarına   az da olsa  biraz sınırlamıştı.

Yeni Başkan Mirziyoyev ise, Çin ile ilişkilerinde , ülkenin kapılarını Çin iş dünyasına ardına kadar açtı,  Çin’in ticari ve ekonomik ilişkiler hızla  güçlenerek büyüme gösterdi.

Taşkent, ayrıca  Pekin’in Tayvan ve Uygurlar üzerindeki politikalarını kollayarak desteklemektedir.

Uluslararası insan hakları örgütleri uzun süredir Çin’in bir milyondan fazla Uygur’un yanı sıra diğer Türk halklarını -Kazak, Kırgız, Özbek- yeniden eğitim kamplarında tuttuğunu ve onlara çeşitli baskı, zulüm ve işkenceler  uyguladığını  sürekli vurgulamaktadır.

Batılı ülkelerin insan hakları konularında Çin’e yönelik eleştirileri  şiddetlenerek keskinleşiyor. Ancak bu raporun, baskı altındaki Uygurların kardeş ve dostları  olan Orta Asya ülkelerinin  Uygurlara yönelik tutumunu değiştirebileceğine  dair bir değişiklik görüleceği tahmin edilmiyor.Arşiv: Uygur haklarının korunması için gösteri, İstanbul, Türkiye

Aktivist Ruzimurudov :  Türk Devletlerin Çin’i Desteklenmesi  Acı Verici 

Bağımsız gazeteci ve insan hakları savunucusu Yusuf Rozimurodov’a göre BM Yüksek Komiserliği’nin  açıkladığı Uygur raporu Çin’in Uygurlara yönelik toplu bir suç ve cinayet işlediğine dair   güvenilir  kanıt ve bilgiler ihtiva ediyor. Ancak, bu  rapor Özbekistan veya diğer Müslüman  Türk ülkelerin Uygurları  geleceğini savunabileceği  anlamına gelmiyor.

Özbekistan ve diğer Orta Asya ülkeleri Uygurlar konusunda  bundan sonra da Çin’i kullayıp desteklemeye  devam edecektir. Çin’in bölgedeki ekonomik gücü ve  buna dayanarak kurduğu baskısı  her geçen gün artıyor.

Genel olarak sadece Türk ülkelerinin değil, İslam dünyasının  Uygurlar konusundaki  tutumu çok üzücü ve ibret vericidir. Geçtiğimiz aylarda   BM’de Çin’in  Uygurlara yönelik insan haklarının durdurması yolundaki bir oylamada  neredeyse tüm Müslüman ülkeler Çin’in yanında yer aldı ve  lehinde oy kullandı.

Bütün bunlara rağmen, Çin’in Uygurlara yönelik  insanlık suçları ile soykırım cinayetleri  ve milyonlarca Uygur’un  Çin tipi toplama kamplarında esir kamplarında tutması  elbette bugünün  meselesi  değil. İnsan hakları örgütleri uzun süredir uluslararası toplumu bu konuda bilgilendirerek uyarıyor. Ancak, ne yazık ki, çoğu ülkeler bütün bunlara  karşı yine suskun ve  kayıtsız.

 UYGUR SOYKIRIMINA SESSİZ KALAN TÜRK DEVLETLERİ NE KADAR SUÇLUDUR ?

Çin’in  Doğu Türkistan’daki Uygurlar başta diğer Türk halklarına karşı uyguladığı ağır insan hakları ihlallerine karşı  Uygurların en yakın kardeşi Türk devletlerindeki sessizlik   ve kayıtsızlık daha da içler acısı ve ibret vericidir. Çin’in Uygurlara uyguladığı baskının çok yüksek olduğuna inanıyorum.

Ben kişisel olarak Çin’in Uygurlara yönelik insan hakları ihlallerinin birer insanlık suçuna  dönüştürmesini  Orta Asya  Türk ülkelerinin de suçlu olduğuna inanıyorum. Çin’in  Uygurlara karşı baskı ve  zulmetmesi, onları Çin tipi toplama kamplarına hapsetmesi   onları etnik bir  millet  olarak aşağılayarak zulmetmesinde  bölge devletlerinin bu sessizliği sonucunda daha da zirvelere tırmandığını düşünüyorum.

Çin’in resmi açıklamalarına göre Doğu Türkistan’da  12 milyon ancak,bağımsız kaynaklara göre en az 20 milyon  Müslüman Uygur yaşamaktadır.

Resmi istatistiklere göre Çin’in Doğu Türkistan’daki Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde 12 milyon Uygur, resmi olmayan verilere göre ise 20 milyondan fazla Uygur yaşıyor.

Doğu Türkistan topraklarında tarihte Uygur(İdikut) Kağanlığı, Kaşgariye Doğu Türkistan Emirliği( Hanlığı)  ve daha sonra 20.yüzyılda  Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ve en son 1944’te Doğu Türkistan Cumhuriyetleri kurulmuş ve bölgeyi yönetmişlerdir. Doğu Türkistan 1949 yılında Çin’deki iktidar savaşını kazanan Mao Liderliğindeki Komünist Kızıl Ordusu tarafından işgal edilmiştir.

Çin işgaline karşı geçtiğimiz yüz yılda Doğu Türkistan genelinde  başlayan bağımsızlık mücadelesine  bugün Özbekistan  kayıtsız ve sessizliğini sürdürmektedir. Halbuki    bu bağımsızlık mücadelesine Özbekistan’in ünlü siyasi ve deni önderlerinde  biri olan  Türkistanlı tarihçi ve  Edip Alihan Töre Saguni önderlik etmiş ve Cumhurbaşkanı olmuştu.

16x9 Görüntü

Malik MANSUR KİMDİR ?

Malik Mansur, Taşkent Devlet Üniversitesi’nden (şimdiki Özbekistan Ulusal Üniversitesi) mezun oldu. Profesyonel gazeteciliğe 1990’larda başladı. Halen gazeteci olarak çalışmaktadır. Özbekistan’da bir  çok medya organlarında görev yaptı.  2002’den beri Amerika’nın Sesi  radyosunun Özbekçe  servisinde çalışmaktadır. Yazıları  daha çok Türkistan’in siyasi,iktisadı ve sosyal konularını kapsamaktadır.

Kaynak : https://www.amerikaovozi.com/a/6727129.html? 

Share
3733 Kez Görüntülendi.