logo

trugen jacn

ÇİN’İN KUKLASI, PEKİN’İN KÖLESİ VE UYGURLARIN DÜŞMANI TEHSEKEŞ ERKİN TUNİYAZ

Erkin Tuniyaz: Pekin’in kölesi, Uygurların zorbası

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)

” ÇKP’nin Kuklası, Pekin’in Tasmalı Kölesi ve Uygurların Can düşmanı sözde Bölgesel Yönetiminin Tehsekeş Başkanı Erkin Tuniyez,  uluslararası toplumun ve ülkelerin  sert tepkileri üzerine  Avrupa gezisini iptal etmek zorunda kaldı. Bu işbirlikçi  hain ve  kukla  siyasetçinin lakabı eskiden” ÇKP’nin Kölesi”  iken, günümüzde buna   Tehsekeş Artist   ( ÇKP’lı İşgalcılara garsonluk  Yapan Artist)  lakabı de eklenmiştir. “

Geçen gün Çin’in bir eyaletinde yaşayan bir yurttaşımla konuştum : “Hadi çocuklar! Oyuncu Tuniyaz hakkında neden kötü konuşuyorsun?” şaka yollu sordu. Anlamayınca lafına devam etti: “İngilizler sanatsever değil mi? Londra’da bir gösteri daha olsa ne olurdu? İngiliz milletvekilleri oyuncuları takdir etmiyor mu ?”

Daha sonra sözde  Uygur Özerk Bölgesi’nin kukla Valisi Erkin Tuniyaz’dan ve iptal edilen İngiltere ziyaretinden bahsettiğini öğrendim.

Tuniyaz, 2019’da Birleşmiş Milletlerde  sahnelenen   bir “Çin Tiyatrosunda”  rol aldı. Açılış konuşmacısı olarak, Çin’in uzun süredir var olduğunu bile inkar ettiği ve daha sonra “mesleki eğitim merkezleri” olarak sunduğu eğitim kampları yoluyla dönüşümün kapatıldığını duyurdu.

Ayrıca o dönemde “Bu tesislerin tüm kursiyerleri Ekim 2019’a kadar mezun olmuş olacak” iddiasında da  bulundu.

Aslında  Doğu Türkistan’daki Çin tipi Toplama Kampları  kamplar kapatılmamış aksine devasa hapishane/Kamplarına dönüştürülmüştü. Süresiz olarak gözaltına alınan üç milyondan fazla Uygur yargılanmadan çeşitli  sürelerde bu Hapishane/Kamplarda  hapis cezalarına çarptırıldı. Böylece Çin, Uygurların yasadışı tutukluluğunu “yasal” tutuklamaya çevirerek o dönemde maruz kaldığı uluslararası eleştiriden kendisini korumaya çalıştı. Bu Kampların adı değişmişti,  ancak, durum  hiç değişmemişti.

Erkin Tuniyaz, Çin’in sahnelediği   bu oyundaki rolünde bu süreci daha detaylı olarak  şöyle  anlatıyordu : “Artık tüm kursiyerlerin istikrarlı bir işi var ve normal bir hayat yaşıyorlar.”

Gerçekte, milyonlarca aile,  aile  reislerinin yanı ana ve babaların   kamplara  hapsedilmelerle  bir birlerinden  zorla koparılarak parçalandı ve ortadan kaldırıldı. Aileler işgücünün dışında bırakılarak işsizlik ve açlığa mahkum edildi. Tek başına kalan  Uygur dul kadınlar dolaylı ve doğrudan Han Çinli göçmenlerle evlenmeye zorlandı. 500.000’den fazla “ Uygur yetim”  Çocuk Kamplarına hapsedildi. İşgal yönetimi  bu durumu gizlemek için bölgede bilgi ve iletişim kısıtlamalarının şiddetini  ikiye katladı ve bunun sonucunda yurt dışındaki binlerce Uygur anavatandaki akrabalarıyla iletişime engellenerek yıllardan beri  bir birlerine hasret hale getirildi.

Üç yıl boyunca bütün bir ulus toptan Çin’in  rehini halinde  tutuldu. Uygur nüfusunun doğum oranı Hoten ve Kaşgar’da dikey olarak azaldı . ÇKP’nin Kuklası Erkin Tuniyaz bu  acıklı ve vahim durumu “Çin’in Cennetten bir pay Almak” olarak ilan etti: “Sözde Özerk Bölgesindeki(XUÖB) tüm etnik gruplardan insanlar bir  Nar meyvasının  taneleri  gibi bir birleri ile sıkı şekilde  birleşmiş  oldu!”  dedi.

Pekin’de  tutulan bir önceki Kukla  selefi Şohret Zakir ise, sözlerinin sahteliğini gizleyemedi. Muhabirlerin sorularını yanıtlarken gergindi ve sürekli terliyordu.  Halefi Tuniyaz ise tam tersine iyi bir  Tehsekeş Ardist oyuncu olduğunu kanıtladı. BM’de kürsüde konuşurken  soğukkanlılığını  hiç  kaybetmeden, rahat bir tavırla üstlendiği rolü ( Çin yalanlarını tekrarlamayı)başarıyla  sürdürdü.

DUK’un eski Başkanı  Rabiya Kadir’in  bildirdiğine  göre, Şohret Zakir tarihi görevlerini iyi  şekilde yerine getirmediği için görevden alındı;  rolünü iyi  oynayamadı ve Doğu Türkistan’daki kampların kapatıldığını  yalanına kimseyi ikna edici bir şekilde  inandıramadı.Yeni Kukla  Erkin Tuniyaz, Çin’in beklentilerinin daha  ötesinde bu rolü başarıyla yerine getirdiği için bölge başkanlığına terfi ettirildi.

Erkin Tuniyaz’ın  her hangi bir Üniversiteden  hiç mezun olmadığı, 2017’den önce tanınan ve önde gelen bir isim olmadığı ve BM toplantısında konuşmadan önce kamuoyunda pek tanınmadığı ve ÇKP içerisinde  önemli bir yeri  bulunmadığı  göz önüne alındığında, yukarıdaki spekülasyonun doğru olduğu  söylenebilir.

Elbette Tuniyaz’ın toplama kamplarının kurulmasındaki ve yönetilmesindeki rolü de öne çıkıyor ama  ÇKP’nin 21. yüzyılın bu  projesinde yalnız değildi. Kampların savunulmasında etnik kimliğinin tanıklığıyla oynadığı  benzersiz rolü, Uygur soykırımının en önemli araçlarından biri olarak öne çıktı.

Çin,  işgalciliğinin yanında bir sömürge rejimi olarak Doğu Türkistan’ı yönetirken, yalnızca askeri gücünden, bürokrasisinden ve göçmen etnik Han Çinlisi nüfusundan değil, aynı zamanda yerel halk içindeki kukla memurlarından, paralı din adamlarından ve yozlaşmış sanatçılardan da büyük ölçüde yararlanmaktadır.

Doğu Türkistan’ın ÇKP tarafından  tamamen işgal  edildiği 1949’dan bu yana, bölgede sekiz Uygur figürü kukla başkan oldu. Bunlar şunlardır ;

  1. Burhan Şehidi (1949–1955)
  2. Sayfeddin Azizi (1955–1967 ve  1972–1978)
  3. Ismail Ahmet (1979–1985)
  4. Tömür Dawamat (1985–1993)
  5. Abdulahat Abdurreşit  (1993–2003)
  6. Ismail Tilivaldi (2003–2007)
  7. Nur Bekri (2007–2015 ),
  8. Şöhret  Zakir (2015–2021)
  9. Erkin Tuniyaz (2021- ?)

Pekin tarafından atanan bu yetkililerin tümü, ÇKP sömürge rejiminin farklı dönemlerinde  onların  acil ihtiyaçlarının giderilmesi için hizmet ettiler. Örneğin; Burhan Şehidi ile  ve Seyfeddin Azizi, Doğu Türkistan’ın Çin Kızıl Ordusu tarafından işgali ve sonrasında  Doğu Türkistan milli ordusunun dağıtılmasında  büyük roller  oynadılar. İsmail Ahmet ile Tömür Davamet ise,Doğu Türkistan’in demografik asimilasyonu için  Çinli göçmenlerin  bölgeye  daha çok yerleştirilmesinde  önemli  rol aldılar.

Abdulahat Abdurreşit ile  Ismail Tiliwaldi,  İşgalcıların “Bölücülük – etnik ayrılıkçılık ve  Terörizme karşı mücadelesinde) görev aldılar.   Son olarak Nur Bekri, çift dil politikası adı altında Uygur dilinin eğitim ve öğretimden kaldırılmasında   aktif olarak  öncülük etti.  Şöhrat Zakir ise, “Terörle  ve dini Radikalizmle  Mücadele”  kisvesi altında yürütülen ÇKP terörü ve Toplama  kampların inşası ve milyonlarca  Uygur,Kazak ve diğer Türklerin  bu kamplara hapsedilmesi uygulamalarında tarihsel rol oynadılar.

Son ÇKP Kuklası Erkin Tuniyaz  ise üstlendiği rolüyle  İşgalci Çin yönetiminin Uygur  Soykırımına karşı yönelik uluslararası toplumun tepki ve  eleştirilerine karşı  Sömürgeci rejimin imdadına   yetişti ve bu ihanet rolünü sürdürmektedir.

Bu kukla  sözde Bölge Başkanları ,  biçilen rollerinin kapsamı ve ölçeğinde Pekin tarafından destekleniyor; kendileri ve aileleri için her zaman konforlu bir yaşam standardı sağlanmıştır.  Uygur Bölgesinin izolasyonu, özellikle de Uygurlara uygulanan  seyahat yasağı  göz önüne alındığında , yabancı ülkeleri ziyaret etmek bu kuklalar için sadece bir görev değil, aynı zamanda bir ödüldür.

Açıkçası, bu arkadaşımız  Tuniyaz’ın ziyareti iptal edildiğinde neden “ bu tehsekeş artiz ” Tuniyaz ile dalga geçtiğine ve ona neden “acıdığını” anlamak pek zor görünmüyor.

Bu ÇKP Kuklaları yumuşak ve daima eğilmeye hazır  boyunları ve Çinli  işgalcılara karşı  itaatkarlıkları ve buna karşılık inatçılıkları, kibirleri ve Uygurlara karşı gaddarlıkları ile tanınırlar.

Dolayısıyla Uygurlar bu kukla yetkilileri hain olarak görüyor. Bu görüşler genel ve tartışmasız olduğundan, haklarında yazılmış eleştirel makaleler veya kitaplar yoktur;. Bunlara sadece  yalakalıklarını ve hiyanetlerine alaycı  ve işlerine uygun  lakaplar  takmakla yetinirler.

Mesela ;  Tömür Dawamat’ın lakabı “Tömür Texse” (Tehse demirden Tabak = demir levha” anlamına gelir. Bu lakap, Uygurca dalkavuklara atıfta bulunulan ve öyle adlandırılan Tehsekeş “tabak taşıyıcısı/Garson”  lakabını uygur görmüştür.

Abdulahat Abdurreşit  için  ise  “Ablet Omaq” tabirini uygun görmüşlerdir. Uygurcada “Omaq”(sevimli  bebek) anlamında olup,  her zaman gülümseyen ve ebeveynlerini hiç  üzmeyen bebekleri ifade eder. Çinli İşgalcılardan  gelen mantıksız talepler veya emirlerden  asla şikayet etmemesi nedeniyle bu lakap kendisine  verilmiştir.

İsmail Tiliwaldi için  ise, İsmail Bikivaldı( Çinlilerce  “evlat edinilerek ” büyütülen) anlamına gelen  lakabı uygun görülmüştür.

Nur Bekri, Wang Jeing’in ( Doğu Türkistan’ı işgal eden Kızıl Ordunun Komutanı general ve  eski  bölge  valisi) çizgisinden hiçbir zaman bir santim dahi sapmadığı için   Uygurların azılı katili  bu Çinli Generalın soyadı ile birlikte  “Wang Bekri” olarak anılır.

Bir önceki Kukla Başkan Şöhrat Zakir ise  soyadı, eksik olarak “Söhrat Za” ( Za = kömür tozu) olarak anılıyor.Bu terim   ise  onun Uygur toplumu için gereksiz ve  hatta havayı kirleten kömür tozu  olarak adlandırılmıştır.

                                             Kukla Başkaanlar :  Soldan sağa, İsmail Tiliwaldi, Nur Bekri ve Söhrat Zakir

Erkin Tuniyaz, 2017 öncesinde Hoten ve diğer bölgelerde   görev yaparken Çinli yetkililer nezdinde çekingenliğiyle biliniyordu. O dönemde  onun için “Kul/Köle  Tuniyaz” tanımını uygur görmüşlerdir. Bu adamın  bu tavrının kendi adı olan Erkin (özgürlük) ile çeliştiğini söyleyerek alay  ediyorlardı.  Son  olarak yıllarda Birleşmiş Milletlerdeki rolü nedeniyle lakabı “Ertis Tuniyaz”(Artis Tiniyaz) olarak değişmiştir.

Dolayısıyla İngiliz milletvekillerinin Erkin Tuniyaz’ın İngiltere ziyaretini engellemesi ve ABD’nin kendisine yaptırım uygulaması,  bu ülkelerin Uygur halkının sesine kulak verdiği ve  onların   çektiği acılara  karşı duyarlılık ve gerçek anlamda  bir sempati işareti olarak algılanıyor.

İngiltere,ABD başta bu Kukla Sözde Başkana  vize yasağı uygulaması ve ülkelerine  gelmesine izin vermemesi  Çin Zaliminin insanlık suçlarına karşı atılmış bir tokattır.  Bu ülkelerin Uygur soykırımını ve diğer insanlık suçlarını örtbas etmek isteyen Çin zaliminin  destekçisi ve  zulüm ortaklarına da ibretli bir ders  olmuştur. Bu ülkeler kendilerine  uygun olanı ve yakışanı ortaya koşmuşlardır.

 Kaynak : Kök Bayrak – bitterwinter.org

Share
3161 Kez Görüntülendi.