logo

trugen jacn

ÇİN’İN DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ İNSANLIK DIŞI ZULMÜ VİCDANLARI KAYANATACAK CİNSTEN

Doğu Türkistan’da Çin’in kurduğu ölüm kamplarında yaşananlar yeniakit.com.tr canlı yayınında ele alındı. İşkence kampında 15 ay boyunca kalan Gülbahar Jelilova, yaşanan vahşeti tüm ayrıntılarıyla açıkladı. Jelilova, “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, oradaki Türklere sahip çıksın, Müslümanlara sahip çıksın istiyorum.” dedi.

Görüntünün olası içeriği: 3 kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)

Çin zulmünü yaşayan Doç. Dr. Erkin Emet ile Gülbahar Jelilova yeniakit.com.tr’de Mehmet Özmen’nin sunduğu ‘Ülke Gündemi’ programına konuk oldu. Gülbahar Jelilova, Çin zulmünü bütün ayrıntılarıyla anlattı. Çin’in zalimliğini gözler önüne serdi.

Mehmet Özmen: Çok uzun zaman Gülbahar Jelilova hanım Çin’in kamplarında kaldı. Gülbahar hanım söz sizde buyrun.

Ben 1964 yılında Kazakistan’da doğdum. 20 yıldır Doğu Türkistan’a gidip ticaretle uğraşıyorum.

Mehmet Özmen: Kamplarda neler yaşadınız nasıl kurtuldunuz?

Gülbahar Jelilova: 21 Mayıs 2017 yılında Urumçi’de otelde konoklarken 22 Mayıs tarihinde kaldığım otele 3 polis gelip beni tutukladı. Bunlar devleti koruma birimi olarak adlandırılan görevliler, beni 4 saat boyunca sorguladılar, korkunç bir işkence gördüm. Başka bir yere götürüp öğleden sonra saat 3’den gece 11’e kadar sorguladılar. Bana Türkiye gittin mi, namaz kılıyor musun? diye sorular sordular. Daha sonra beni toplama kampına götürdüler. Teröre yardım etmek için benim tutuklandığımı söylediler. Urumçi’de beni kampta yani hapishanede bana sarı tulum giydirdiler. Beni erkeklerin olduğu hapishaneye götürdüler. Çırılçıplak soyup tulum giydirdiler. Bana bazı tahliller yaptılar. Geç saate kadar tahlil yaptılar. Beni küçük bir koğuşa götürdüler, burada 20 kadın vardı ayaklarına 5 kiloluk zincir vurulmuş, bana da zincir vurdular. Ben ağlamaya başladım, oradaki nöbetçi kadın ağlamamı söyledi, yoksa seni daha kötü bir yere koyarlar dedi.

Genç kızlar gördüm perişan halde bulunan, tırnaklarına iğne batırılmış kadınlar gördüm. 3 ay boyunca çeşitli koğuşlarda kaldım. 20 kişi koğuşta aynı tuvaleti kullanıyordu. Tuvalette de kamera vardı. 1 ay boyunca su vermediler, abdest ve namaz kılmamızı istemiyorlardı. Biz orada bitlendik, saçımızı tarayacak tarak yok. 1 ay sonra saçlarımızı kazıdık. Koğuşun kapısında küçük bir delik var oradan iki ilaç veriyorlar, oradan su veriyorlar, bir doktor gelip iğne yapıp kan alıyor. Niye yapıyor bunları bilmiyoruz. Askerler gelip çırılçıplak bizi soyuyor. Otur diyince oturuyor, kalk diyince kalkıyoruz. Yemek bile vermiyorlardı doğru dürüst mısır unundan yapılma az bir çorba ve ekmek veriyorlardı. Verdikleri ilacın yan etkisiyle insanlar unutkan oluyordu. Ben şimdi unutkanım çok çabuk unutuyorum ilaç nedeniyle. Yeni doğum yapan bir kadın getirdiler, çocuğunu elinden almışlardı. Oradaki hayatımda kaldığım o süre içerisinde birçok şey gördüm, bayılan kadınları alıp götürüyorladı. Nereye götürdükleri bile belli değil, delirmiş bayanları gördüm orada, korkunç bir hayattı kamp hayattı. Uygurca konuşmak yasaktı, fark ederlerse konuşanı karanlık bir koğuşa koyuyorlardı. Lağamların aktığı fareler olan koğuşlar vardı. Bu tip yerlere atılan bayanlar gördüm. Bu yüzden aklını kaybeden çok kişi vardı. Yemek yemeye 10 dakika kala Çin Kominist marşını söylüyorduk. Marşı söylemeyene yemek vermiyorlarıdı. Cuma günleri 20 dakika televizyon izlettiriyorlardı. Orada da sadece Şii Jimping’in konuşmaları dinletiliyordu. Cumartesi ve Pazar günleri bize pişman olduğumuza dair yazı yazdırıyorlardı. 3 ay sonra beni sorgulama için götürdüler, başıma çuval geçirip, demir sandalyeye oturttu. 24 saat boyunca öyle oturdum. Bir kampın içinde bir de kampın dışında sorgulama yeri vardı. Tacize uğramak, cinsel istismara uğramak sıradan bir şeydi. Çin polisi istediğini yapıyor.

Mehmet Özmen: Çin o kamplarda eğitim verdiğini iddia ediyor, bunun hakkında ne diyeceksiniz?

Gülbahar Jelilova: Eğitim merkezleri tamamen Çin’in yalanıdır. Orada hastanelerde iğne vurularak öldürülen insanları gördüm.

Mehmet Özmen: Oradan nasıl kurtuldunuz?

Gülbahar Jelilova: Koğuşta kaldığım zamanlarda bana teröristlere yardım ettim diye kağıt imzalattıkları için idam edileceğimi sanıyordum. Benim çocuklarım Putin dahil çeşitli devlet büyüklerine mektuplar yazdım. Hapishanede her şeyi gördüğüm için beni serbest bırakmayacaklarını düşünüyordum. Beni hastaneye götürdüler çeşitli kağıtlar imzalatıp beni serbest bırakma kararı aldılar. 15 ay işkence gördükten sonra beni bırakmaya karar verdiler.

Mehmet Özmen: Türkiye’den neden Çin rahatsız oluyor?

Doç. Dr. Erkin Emet: Şimdi bunun tarihsel bir derinliği var. Türk toprağı Doğu Türkistan, Osmanlı döneminde oraya yardımlar gidiyor. Biz aynı kökten olduğumuz için Çin Türkiye’nin parçalayacağından korkuyor. Türkiye’nin böyle bir niyeti yok tabi, Çin, Türkiye’yi suçluyor ama bahanedir bu başka birşey değildir. 5 milyon insan bu kamplarda bulunuyor. Bu insanların çoğunun Türkiye ile bağları var. Çin bahene üretiyor bunu, Türkiye sorusu çok soruluyor tabi, Çin ve Türkiye ile olan ticari ilişkilerinin merkesi Doğu Türkistan’dır. Şimdi Türkiye’ye giden çoğu kişi bu kamplarda suçsuz olduğu için kalıyor.

Mehmet Özmen: Bu aşamadan sonra Türkiye neler yapabilir, koronavirüs sonrası kamplar devam ediyorsa orada neler yaşanıyor?

Doç. Dr. Erkin Emet: Hem Batı hem de diğer devletler Çin’in böyle bir şey yapacağını tahmin etmiyordu. Bazı gazetecilerin oradaki gerçekleri açıklaması, şimdiye kadar 5 kişi bu kamplarda kurtuldu. Bu insanlar dünyaya gerçekleri açıkladı. BM bu kampların derhal kapanmasını istedi. Koronayla birlikte bu unutuldu. Vuhan’da çeşitli bölgelere çalıştırılmak için Uygurları bölgeye gönderdiler. Aralarında koronavirüse yakalananlar da var. Uygur Türkleri trenlerle Çin’in iç bölgelerine sürgün ediliyor. Göç politikasıyla dağıtmaya çalışıyorlar. Bu kanayan yaraya parmak bastığınız için şahsınıza ve Akit’e teşekkür ederim.

Mehmet Özmen: Gülbahar hanım Türkiye’ye ne zaman geldiniz, nasıl geldiniz?

Gülbahar Jelilova: Ben Kazakistan’dan Türkiye’ye geldim. Psikolojim bozuldu. Hapisteki arkadaşlarım burada olanları dünyaya anlatman lazım dediler. Orada olanları Kazakistan’da anlatamazdım. Şimdi İstanbul’dayım ve zulmü tüm dünyaya anlatıyorum. 

Mehmet Özmen: Türkiye neler yapabilir bu konuda?

Doç. Dr. Erkin Emet: Türkiye’nin burada yapabilecekleri var yapamayacakları var. Türkiye, Çin’le bu meseleyi konuşmalı Türkiye tarihsel bağlardan dolayı Türkiye’nin bunu anlatma hakkı var. Doğu Türkistan artık uluslararası bir meseleye dönüşmüş durumdadır. 

Gülbahar Jelilova: Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, oradaki Türklere sahip çıksın, Müslümanlara sahip çıksın istiyorum. 

https://youtu.be/xvXwtG962rQ

https://youtu.be/xvXwtG962rQ

https://www.yeniakit.com.tr/haber/dogu-turkistandaki-cin-zulmu-vicdanlari-kanatacak-cinsten-1228884.html?fbclid=IwA
Etiketler: » » » » » » » » » » » »
Share
420 Kez Görüntülendi.