logo

trugen jacn
15 Ocak 2021

ÇİN NAZİ KAMPI MAĞDURU : BABAM ÇKP’Lİ İŞGALCILARA RÜŞVET VEREREK BENİ KURTARDI

Çin işgalindeki Doğu Türkistan’daki bir Çin tipi Nazi Kampında bir süre kalan Uygur Türkü Habibullah Azizi başından geçenleri anlattı.Babasının ÇKP’li İşgal yetkililerine külliyetli miktarda rüşvet vererek kendisini kurtardığını daha sonra yurt dışına çıkmasını sağladığını belirerek ” Önce Türkiye’ye geldim ve daha sonra Hollanda’dan sığınma talebinde bulundum. Türkiye Hükümeti sürekli Filistinli Mazlum Kardeşlerimizi gündeme getiriyor.Ama, onlardan dahakötü durumda olan Doğu Türkistanlı mazlumları

uyor.Bundan çok üzülüyoruz.açıklamasında bulundu.

Almanya ve Hollanda dahil Avrupa’nın dört bir tarafından gelen Uygur Türkleri, Brüksel’de protesto gösterisi yaparak Avrupa Birliği’nden destek talebinde bulundu.

  • ”Babam Çin yetkililere para ödedi ve karşılığında kamplardan çıkabildim. Önce Mısır’a gittim, oradan Türkiye’ye geçtim daha sonra ise Hollanda’ya yerleştim.
  • “Orası eğitim kampı değil, saçlarım beyazladı, güneşin altında aç ve susuz tüm gün ayakta beklettiler. Köpek vardı. Bunları düşündükçe kalbime ağrılar giriyor.”

“BU İNSANLIK MESELESİ “

Habibullah Aziz:

  • “Kamplara alınan birçok kişi ‘bilim insanları ve entellektüellerden’ oluşuyordu. Bu bilim adamlarını yeniden eğitmeye gerek var mı? Sabahtan akşama kadar her şeyimizi Çin Komünist Partisi’ne borçlu olduğumuzu söylüyorlar. Nazi kamplarındaki gibi çizgili kıyafetler giyiyorduk.”

DÜNYA UYGUR KONGRESİ BAŞKANI DOLKUN İSA:

  • ‘Türkiye uluslararası platformlarda kampları gündeme getirmeli.”
  • ”Çin, 70 yıldır Uygur Türklerinin haklarını ihlal ediyor. Sesimizi dünyaya duyurmaya geldik. Kamplarda bulunan Uygur Türklerine yönelik “sessizliğin” kabul edilemez olduğunu belirtmek isterim.”
  • ”Avrupa Birliği ve İslam ülkelerinden daha fazla destek çağrısında bulunuyorum.”
  • ”Türkiye’den çok şey bekliyoruz. Türkiye Doğu Türkistan davasına sahip çıkmalı çünkü biz aynı milletin aynı dinin evlatlarıyız. Aynı destanı, aynı tarihi paylaşıyoruz. Türkiye bu zulme sessiz kalmamalı. Uluslararası platformlarda bu meseleyi gündeme getirmeli.”

“TÜRK HÜKÜMETİ HER YERDE FİLİSTİN’DEN SÖZ EDİYOR, BİZİ UNUTUYOR.”

Kimi protesto göstericileri:

  • ”Türkiye dahil İslam ülkeleri, kamplardaki Uygur Türkleri için daha fazla çaba göstermeli. Türkiye’de birçok Uygur Türkü bulunuyor ancak hastaneye gidemiyorlar, birçok hakları olmadığından dolayı mağdur durumundalar”

Bir diğer gösterici:

  • “Erdoğan sürekli Filistin’i savunuyor ancak biz Uygur Türklerini unutuyor.”

UYGURLARA ‘ÇİN İŞKENCESİ…

DOĞU TÜRKİSTAN’DA NELER OLUYOR?

Çin’in 1949 yılından buyana hakimiyeti altında tuttuğu Doğu Türkistan’ın kırsal kesimlerinde etrafı yüksek duvarlarla çevrili inşaatlar devam ediyor.

Uydu görüntüleri, Doğu Türkistan çöllerinde inşa edilen ve içinde yüz binlerce Uygur Türkü’nün tutulduğu toplamakamplarının son bir yılda tam 3 katı büyüdüğünü ortaya koyuyor…

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM);

”1 milyon civarında Müslüman Uygur Türkü Çin’in ‘eğitim merkezi’ olarak dünyaya lanse ettiği toplama kamplarında tutuluyor.”

Çin, 2014 yılından itibaren ‘teröre karşı halk mücadelesi’ adı altında yeni bir süreç başlattı.

Çin, Sincan bölgesinde ve Çin’in değişik yerlerinde gerçekleşen saldırı eylemlerinden Uygurları sorumlu tutuyor…

Uygurlara yönelik kültürel ve dini kısıtlama ve baskılar 2009 yılından itibaren giderek hız kazandı… Bu uygulamalardan bazıları:

  • Erkeklerin sakal bırakması,
  • Kadınların uzun kıyafet giymesinin kısıtlanması,
  • Halkın düğünlerde alkol kullanmaya zorlanması.

Müslüman Uygur Türklerini kamplarda topladığı yönündeki suçlamaları reddeden Pekin, Doğu Türkistan genelinde inşa edilen söz konusu yapıları, dünyaya; ‘eğitim merkezi’, ‘rehabilitasyon merkezi’ ya da ‘mesleki eğitim merkezi’ olarak lanse ediyor…

  • Etrafı kalın duvarlarla çevrili kamplarda güvenlik kulübesinden gözetleme kulelerine ve dikenli tellere her şey mevcut.
  • Çin yönetimi, kampların mesleki eğitim merkezi olduğunu iddia ediyor.

Doğu Türkistan genelinde on binlerce kişi hükümet tarafından işealındı.

Komünist Parti’ye yakın kişiler, halkın arasına giriyor, istihbarat topluyor ve şüpheli gördüklerini güvenlik görevlilerine bildiriyor…

Geçmişte okul, hastane, kamu binası olarak hizmet veren bir çok bina küçük kamplara dönüştürüldü…

Çin’in Doğu Türkistanlıları tuttuğu ve ülkeden kaçan Uygurların ifadesiyle işkence gördükleri kampların sayısı netolarak bilinmiyor…

ÇİN’DEN TOPLAMA KAMPI AÇIKLAMASI!

UYGUR TÜRKLERİNE BEDAVA MESLEKİ EĞİTİM VERİYORUZ

Çin yönetimi, Uygurlar için kurduğu toplama kamplarının varlığını ilk kez kabul anlamına gelecek bir açıklama yaptı.

Kendisi de Uygur olan Doğu Türkistan’daki Komünist Parti’nin iki numaralı ismi Şöhret Zakir :

  • ”Kamplar, bölgede aşırılığın engellenmesi ve güvenliğin sağlanması amacıyla kuruldu…”
  • ”Bu kamplara bir eğitim anlaşmasıyla alınan bu kişileri ‘kursiyer’olarak tanımlıyoruz.”dı.
  • ”Kamptakiler, ‘yoğunlaştırılmış’ bir eğitim programı kapsamında Çince öğreniyor, Çin yasalarıyla ilgili dersler alıyor ve bunun yanı sıra mesleki eğitime tabi tutuluyor.”

Şöhret Zakir:

  • “Mesleki eğitim sayesinde, kursiyerlerin çoğu, hatalarını anlayarak terörizmin ve aşırılığın özünü ve ne kadar zararlı olduğunu gördüler. Doğruyu yanlıştan ayırt ederek aşırılık yanlısı düşüncelerden uzak durmayı öğrendiler. Radikal düşüncelere karşı daha dirençli hale geldiler. Hangi etnik kökenden gelirse gelsin, Sincan’daki halkın yaygın biçimde kabulünü ve kalbi desteğini kazandı. Sincan şimdi sadece güzel değil, aynı zamanda güvenli ve istikrarlı da”

İNSAN HAKLARI ÖRGÜTLERİ TEMSİLCİLERİ:

  • ”Herhangi bir yargı kararına dayanmadan hürriyetinden alıkonulan kişi sayısı 3 milyonu buldu…”

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW):

  • ”Çin hükümeti, Müslüman Uygurlara ”sistematik insan hakları ihlallerinde bulunuyor.’ ”

Çin İnsan Hakları Savunucuları Örgütü (CHRD) ile Eşit Haklar İnisiyatifi’nin (ERI)

  • ”Doğu Türkistan’ın güneyinde, Kaşgar vilayetinde; 660 bin kişi, ‘güçlü dini görüşlere’ veya ‘siyasi açıdan yanlış fikirlere’ sahip oldukları gibi gerekçeler öne sürülerek kamplarda alıkonuluyor. Yaklaşık 1,3 milyon kişi ise ‘yeniden eğitim’ adı altında düzenli kurslara katılmaya zorlanıyor.”

Kayrat Samarkan:

  • “Sorgulama sırasında ağır işkence gördük, ufacık hücrelerde çok sayıda insan bir arada tutulduk ve kimilerini intihara sürükleyen Komünist Parti rejiminin acımasız uygulamalarına maruzkaldık.”
  • ”Şu anda Kazakistan’da yaşıyorum. 2017 yılının ekim ayında ziyaret amaçlı Doğu Türkistan’a döndüm ve hemen bir yerel polis karakoluna çağrıldım; Metal bir sandalyeye zincirlenerek 3 gün boyunca uykusuz bir şekilde sorgulandım. Sorgu sırasında sık sık, Çin’den neden ayrıldığımı, Kazakistan’da ne iş yaptığımı ve hangi sıklıkla camiye gittiğimi defalarca sordular.”
  • ”Sorgum tamamlanınca bana; Kazakistan’a yakınlığı nedeniyle 3 ile 9 ay arasında Altay bölgesindeki bir ‘yeniden eğitim merkezine’ gönderileceğim tebliğ edildi.”
  • ”Toplama kampında 15 kişinin kaldığı bir hücreye konuldum. O andan itibaren de günlük rutin Çince şarkılar ezberleyip söyledim, Çince yazılar yazdım, Komünist doktrinler okudum ve her gün Çin Komünist Partisi hakkında saatler süren konuşmaları dinlemek zorunda kaldım.”

İŞKENCE…

  • “Beni alıp bir odaya götürdüler, metal, sandalyeye benzer bir cihaza bağladılar. Bu cihaza zincirlendiğinizde ayakta kalıp hareket edemiyorsunuz. Göğsünüz açıkta kalacak şekilde kollarınızdan metal cihaza bağlanıyorsunuz. Cihaza bağlı kaldığım 6 saat sonra tüm vücudum perişan haldeydi. Sadece 10 dakika bu cihaza bağlı kaldıktan sonra bedeniniz dayanamaz hale geliyor. Hareket ettikçe demirler vücudunuza temas ediyor. 6 saat sonra ise acı dayanılmaz hale geliyor.”

İNTİHAR GİRİŞİMİ…

  • ”Kamp şartlarına daha fazla dayanamadım ve 3 ay sonra intihar girişiminde bulundum ve kendini toplama kampının revirinde buldum. 2018’in şubat ayında kamptan salıverildim ve mart ayında da Kazakistan’a gitmeme izin verildi.”

ÇÖLÜN ORTASINDA, HİÇBİR HAKKIN BULUNMADIĞI MERKEZLER…’

Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi:

  • ”Çin, Türkistan’ı hiçbir insan hakkın bulunmadığı kitlesel toplama kampına dönüştürdü!”

Eartrise Media isimli sivil toplum kuruluşu:

  • ”39 toplama kampı üzerinde yaptığımız uydu görüntüsü analizi, bu kampların hacminin nisan 2017 ile ağustos 2018 arasında 3 kat daha büyüdüğünü ortaya koyuyor.”

39 KAMPIN KAPLADIĞI ALAN İSE KABACA 140 FUTBOL SAHASI BÜYÜKLÜĞÜNDE...

Uluslararası medya, kampların bir kısmının yerini, Çin hükümetinin verdiği inşaat ihale ilanlarından yola çıkarak tespit etti!

Earthrise’ın kurucusu Edward Boyda:

  • “Kamplardan 80’ini hızlıca buldum. Çoğu birbirine benziyor, çünkü hepsinde kullanılan metot aynı.”

‘ALLAH’A İNANMADIĞIMI, DİNİ REDDETTİĞİNİ BELİRTEN BİR BELGE İMZALADIM!’

Gülziya Mogdunkyzy:

  • ”Kazakistan’dan Doğu Türkistan’ın Kaşgar kentindeki köyüme dönmüştüm. Gelir gelmez ilk olarak ev hapsine alındım.’
  • ”Yerel yetkililer, bana, İslam’ı inkar etmem ve bunu deklare etmem için de belge imzalamaya zorladı. Akrabalarımın birçoğu kamplara götürüldüğü için de hiçbirisi ile görüşemedim.”

İSLAM’A KESİNLİKLE İNANMAMAM GEREKTİĞİ SÖYLENDİ’

Gülziya Mogdunkyzy:

  • “İslam’a kesinlikle inanmamam gerektiği söylendi. Boyun eğmek zorunda kaldım. Bir de Allah’a inanmadığımı ve dini reddettiğimi belirten bir belge imzaladım. Eğer bunu yapmasaydım şartlar çok daha ağır hale gelecekti.”
  • ”Tüm Müslümanları, dini inkar ettiklerini deklare eden bir belge imzalamaya mecbur ediyorlar. İnsanlar Allah’a inandığını söylemeye korkuyor.”

Çinli polisler, gözaltına aldıkları Uygur Türklerinin başına siyah örtü geçirerek bilinmeyen yerlerdeki kamplara götürdü.

Bölge sakinleri; ”Tutuklananlar birdaha evlerine dönemedi. Güvenlik görevlileri ve tek tük turistin dışında sokaklarda genç erkek görmek neredeyse imkansız.”

” CAMİLER BOMBOŞ “

Doğu Türkistan’daki camilerin tamamının üzerinde, Komünist Parti’ye bağlılık bildiren ‘Partiyi sev’, ‘Ülkeyi sev’ gibi propaganda afişleri asılı.

Cuma namazlarında ise camiler artık bomboş kalıyor. Çünkü camiye gelenler kayda alınıyor ve fişleniyor…

DOĞU TÜRKİSTAN’DA TUTUKLANAN VE GÖZDEN KAYBOLAN İNSAN SAYISI ARTIYOR.

Doğu Türkistanlı Mailikemu Maimati isimli kadınla evli Pakistanlı iş insanı Mirza Imran Baig:

  • ”Pasaportuna el konulan eşim ve oğlumun ülke dışına çıkabilmesi için aylardır mücadele ediyorum. Çinli yetkililer, 33 yaşındaki eşimin ve 4 yaşındaki oğlumun yurtdışına çıkışına izin vermiyor.”

İş insanı Mirza Imran Baig, eşinin gözaltında tutulduğu toplama kampını ziyaret etmiş.

Mirza Imran:

  • “Orası bir cezaevi. Her hücrede ortalama 20 kişi var. Hiç kimse, hakkındaki bir hükümden ya da yargı kararından dolayı orada tutulmuyor. Ayrıca hücrelerde hijyen yok, bundan dolayı insanlar da hastalanıyorlar.”

ULUSLARARASI YASALARA GÖRE KANUN DIŞI’

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Çin Direktörü Sophie Richardson:

  • ”Uluslararası yasalara göre bu tür ‘eğitim merkezleri’ yasa dışı ve tutuklanan vatandaşlardan tam anlamıyla ‘siyasi sadakat’ bekleniyor.”
  • “Doğu Türkistan’da yaşananlar asla kabul edilebilir bir durum değil.Buralar hükümet ve parti tarafından yönetilen tesisler. İçeride tutuklu bulunan hiç kimse uyarı almadı ya da cezaya çarptırılmadı.”
  • ”Yayımladığımız raporda da belirttiğimiz gibi, yerel yetkililer, çok açık bir şekilde kamplara gönderilmemek için avukata ihtiyacınızın olmadığını söylüyor. Yani zaten mahkemeye çıkarılmadan kampa gönderiliyorsunuz. Bu tam anlamıyla partiye sadakate zorlamak için kullanılan bir yöntem.”

‘BİRBİRİMİZİ FİŞLEMEMİZİ İSTİYORLAR ‘

Doğu Türkistanlılar İstanbul’da sık sık Çin hükümetine karşı protesto gösterileri düzenliyor.

Radikal eğilimli gruplarla bağlantısı olduğu iddiasıyla tutuklanan bir iş insanı:

  • “Beni, Türkiye’deki Doğu Türkistanlılar hakkında kendilerine casusluk yapmam şartıyla serbest bıraktılar. Uygurların birbirlerini fişlemesini istiyorlar.”

‘BABAM HASTA DİYE TÜRKİYE’YE GELDİM’

Doğu Türkistanlı bir kadın:

  • ”Sağlık durumu kötüye giden babamla ilgilenmek için 2017’de Türkiye’ye geldim. Türkiye’ye gelmeden önce 2 çocuğumu kayın validesime bıraktım. Ancak aldığım son bilgilere göre, Çinli yerel yöneticiler çocukları ninesinden alıp Hotan’da bir yetimhaneye göndermiş, kayın validem de cezaevine konulmuş.”
  • “Türkiye’ye gelirken küçük çocuğum henüz 2 yaşındaydı. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamazlar ki. Çocuklarıma benim yedirip içirmem lazım. Tek başlarına hiçbir şey yapamazlar. Yaşları 10 ya da 15 olsa kendi kendilerine bakabilirlerdi. Şimdi çocuklarım neredeler? Acaba çocuklarım şimdi nerede yatıp kalkıyor, neler yapıyorlar? Yemek yiyebiliyorlar mı? Hastalar mı? Ne olacak benim çocuklarıma? Her gece bunları düşünüyorum”
Çinli güvenlik görevlileri Doğu Türkistan’ın Kaşgar kentinde bir Uygur Türkü kadına kimlik kontrolü yaparken

ÇİN SON OLARAK DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ DEMOGRAFİK YAPIYI DA DEĞİŞTİRİYOR.

Ayrıca Çin’in, bölgedeki geleneksel İslam ve Orta Asya mimarisinin en iyi korunan yerlerinden biri olarak kabul edilen Kaşgar’daki tarihi birçok yapıyı yıkarak, Uygur tarihinin izlerini silmeye devam ettiği ifade ediliyor.

Share
399 Kez Görüntülendi.