logo

trugen jacn
17 Temmuz 2014
Genel

SÜRGÜN ŞEHZADE VE DOĞU TÜRKİSTAN

4842

                               Mustafa Özcan

 

 

Esasında makalemin başlığını daha önce Çin’in Filistin’i olarak düşünmüştüm. Gerçekten de Doğu Türkistan, Çin’in Filistin’i durumunda. Bu anlamda mazlum coğrafyaların dayanışması yaşanıyor. Filistin İslami Hareketi liderlerinden Raid Salah Doğu Türkistan’da irtikap ettiği mezalim dolayısıyla Çin’e iktisadi ambargo uygulanmasını istemiştir. Bizde de Sanayi Bakanı Nihat Ergün, Çin mallarını boykota çağırdı ama anında danışmanı bu teklifin bakanın kendi görüşü oluğunu söyledi. Bakanı danışmanına tekzip ettirdiler. Şarku’l Avsat gazetesi yazarlarından İyad Ebu Şakra da Doğu Türkistan’ı Filistin’e benzeten yazarlardan olmuştur. Bu benzerlik günlük hayatın her alanına sinmiştir. Son günlerde Filistin’de sokak ve cadde tabelalarından Arapça ve İngilizce ibareler silinerek sadece İbranice bırakılmıştır. Bu yolla Filistin’in Yahudi devleti ve toprağı olduğu vurgulanmaya çalışılıyor. İsrail’e İsrail ismi bile az gelmiş ve Araplardan ve dünyadan sadece Yahudilere mahsus bir ülke olduğunun tescili ve teyidi istenmiştir. Yani Filistinlilerden kendi kendilerini inkarları talep edilmiştir. Netanyahu, Filistinliler için öngördüğü nihai çözümü de Alman diplomatlarla konuşurken sarf etmiş daha doğrusu dilinin ucundan kaçırıvermiştir. Netanyahu, İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi Almanya’sında Yahudilerden tamamen temizlenen bölgeler için kullanılan Judehrein kavramını Alman diplomatlarla konuşurken kullanmıştır. Çin de benzeri bir politikayı Doğu Türkistan’da icra ediyor. Maalesef Doğu Türkistan deyimini unutturdu bile bunun yerine İslami kesimler bile burası için Sincan deyimini kullanıyor. Araplar da onu keza. Şayet Urumçi’de yaşanılan katliam gerçekleşmemiş olsaydı İslam dünyası da Doğu Türkistan’ı tamamen unutmuş olacaktı. İsrail de Çin’in izinden giderek Filistin’i unutturmaya ve ismini bile tedavülden kaldırmaya çalışmaktadır.

Önceki yazımızda Filistin için bir şehzade modelinden bahsetmiştik. El Hac Emin el Hüseyni ve arkadaşlarının kararsız kalması sonucu Osmanlı Şehzadesi Şehzade Mahmud Şevket Efendi projesi akim kalmış ve suya düşmüştü. Doğu Türkistan için de benzeri bir model teklif edilmiş lakin o da Filistin cephesindeki gibi başarısız olmuştur. Akşam gazetesinin manşetten gündeme getirdiği konu gerçekten de ilginç ve tarihi. Buna göre, Çin’i zayıflatmak isteyen Japonya, Sultan Abdülhamid’in torunu Abdülkerim Efendi’yi Doğu Türkistan’a başkan yapmak için oyunlar oynar. Sürgün şehzadenin hayalleri, New York’ta ucuz bir otel odasında şüpheli bir ölümle son bulur. Cumhuriyet ilan edildikten sonra iki önemli yasa yürürlüğe girdi. Birincisi hilafetin kaldırılması (1924), diğeri ise Osmanlı hanedanlarının yurtdışına gönderilmesi. Abdülmecid Efendi’nin kardeşi Seyfeddin Efendi’nin oğlu Mahmut Şevket Efendi’ye, kurulmak istenen Filistin Devletinin başkanlığı teklif edildi. O ise daha çok yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde Hilafeti tekrar canlandırmak üzere çalışmalar yaptı. Şehzadeler Burhaneddin Efendi, Ömer Faruk Efendi ve Mehmet Abid Efendilere Arnavutluk ve Irak tahtları teklif edildi. Japonların Doğu Türkistan için gündeme getirdiği Abdülkerim Efendi, 2. Abdülhamid’in büyük oğlu Selim Efendi’nin oğludur. Annesi Nilüfer Hanım’dır. İyi bir eğitim almıştır. Önce Galatasaray’a ardından Harbiye’ye girer. Ancak yurtdışına çıkma emri gelince babasıyla birlikte ülkeyi terk etmek zorunda kalır. Ve tahmin edilebileceği üzre eğitimi yarım kalır.

Beyrut’ta tanıştığı (önce Maruni sonra Müslüman) olan Nimet Hanım’la evlenir. Akabinde Halep’e yerleşir. Haydarabat Nizamı’nın oğluyla evli olan kuzeni Dürrüşehvar Sultan’ın da çabasıyla Haydarabat Nizamı’nın davetlisi olarak Hindistan’a gitti. Lakin İngilizler panislamist arayışlardan rahatsız oldular. Bu nedenle, Abdülkerim Efendi’nin derhal Hindistan’dan sınır dışı edilmesini istediler. Dürrüşehvar Sultan buna engel olamadı; sınırdışı edildi. Abdülkerim Efendi’nin Japonlarla temasını asıl sağlayan kişi ise Muhsin Çapanoğlu idi. Muhsin Bey ile çocukluğu bir arada geçmişti. Muhsin Çapanoğlu babasının görevi dolayısıyla sarayda şehzadelerle birlikte büyümüştü.

Abdülkerim Efendi ile de dostluğu o yıllara dayanıyordu. Uzun yıllar yurt dışında gazetecilik yapmaktaydı. Paris’te kaldığı yıllarda Japonya’nın Paris Büyükelçisi ile yakın dostluk kurar. Şehzade Abdülkerim Efendi’yi de o tanıştırır. Muhsin Çapanoğlu’nun ‘gazetecilik’ adı altındaki Japonya gezilerine Şehzade Abdülkerim Efendi de katılır. Japon yetkililerle görüşür. Uzak Asya’da da olsa hilafeti yaşatma ve bir Türk devletinin başkanlığı hayalini Japonların da desteğiyle gerçekleşebileceğini inanmaya başlar. Hedef artık Doğu Türkistan’dır. Karahanlıların sabık yurdu. Bir yıldan beri süren ayaklanmanın başına geçmesi ve bağımsızlığını ilan edecek devletin başkanlığını üstlenmesi istenir. Abdülkerim Efendi, 1933’te yaptığı Tokyo gezisinde kendisini bu misyona kaptırır. Japonlar aynı zaman Tatar liderlerle de temaslarını sürdürmektedirler. Tokyo’ya gelişi de oldukça şaşaalı olur. Generaller, amiraller ve meclis üyelerinden oluşan bir kalabalıkla Tokyo girişinde karşılanır. ‘Yaşa’ sloganları atmaktadırlar. Kaldığı otele ziyaretçi akını başlamıştır. Aynı zamanda Japon gazeteleri de boş durmazlar. Şimdiden Abdülkerim Efendi’yi ‘Doğu Türkistan tahtının’ yeni sahibi olarak ilan etmeye başlamışlardı. Abdülkerim Efendi’nin Tokyo çıkarması, Türkiye’de olduğu kadar dünyada da ilgiyle ve dikkatle izleniyordu. Abdülkerim Efendi ise ihtiyatı elden bırakmıyordu: ‘Bu gezimin Pan-İslamizimle bir alakası yoktur. Turan milletlerinden birisi olan Türk milletinden olduğum için Turancılığa muhabbetim olması tabiidir. Doğu Türkistan’daki olaylarla hiçbir alakam yoktur.’ demekteydi. Ama hayali uzun sürmedi. 1934’te Çin birliklerinin saldırısıyla Doğu Türkistan düştü. 1932’te kurulan devlet, ancak 2 yıl yaşayabilmişti. Japonya’nın desteğiyle de olsa Osmanlı şehzadesini başına getirerek İslam aleminin desteğini alma planları da suya düşmüştü. Ve Çin’in bitmek bilmeyen baskı ve şiddet dönemi başlamıştı. Abdülkerim Efendi ise bir süre Tokyo’da kalır. Güvenliğini Japon muhafızlar sağlar. Yine onların yardımıyla kaderinin yazıldığı Amerika’ya uçar. Böylece bir başka şehzade projesi daha düşmüş olur.

Kaynak:
http://www.timeturk.com/tr/makale/mustafa-ozcan/surgun-sehzade-ve-dogu-turkistan.html#.U8dfZpR_v2Y

Etiketler: » » »
Share
1109 Kez Görüntülendi.