logo

trugen jacn

AGD: “ÇİN İLE TİCARET,D. TÜRKİSTANLILARIN İNSANİ HAKLARINDAN DAHA DEĞERLİ DEĞİLDİR

Anadolu Gençlik Derneği(AGD) Bitlis Şubesi , Çin rejiminin Doğu Türkistanlı Müslümanlara yönelik gerçekleştirdiği zulüm ve katliamlara karşı düzenlediği basın açıklamasıyla tepki gösterdi. AGD.Bitlis Şubesi Başkanı Murat Abbasioğlu Bitlis Eren Üniversitesi önünde düzenlediği basın açıklamasında “Türkiye’nin Çin ile tecareti Doğu Türkistanlıların temel insanı Haaklarıından daha değerli değildir.”sözleri ile bu konudaki duyarsızlığa tepki göstermesi dikkati çekti.

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)

Gençlik Derneği (AGD) Bitlis Şubesi, Çin rejiminin Doğu Türkistanlı Müslümanlara yönelik gerçekleştirdiği zulüm ve katliamlara karşı düzenlediği basın açıklamasıyla tepki gösterdi. Bitlis Eren Üniversitesi önünde düzenlenen basın açıklamasında, yapılan zulümlere karşı Müslümanların birlikte hareket etmesi gerektiği çağrısında bulunuldu.

Grup adına basın açıklamasını okuyan Anadolu Gençlik Derneği Eren Üniversitesi Komisyon Başkanı Murat Abbasioğlu, Türkiye’nin Çin ile ticareti Doğu Türkistanlı Müslümanların temel hak ve özgürlüklerinden daha değerli olmadığına vurgu yaptı.

Başta Türkiye olmak üzere İslam ülkelerinin Müslüman Doğu Türkistanlı Müslümanların haklı talepleri doğrultusunda Çin’e karşı birlikte hareket etmeleri gerektiğini dile getiren Abbasioğlu, her platformda Doğu Türkistanlı Müslümanların dillendirilmesi gerektiğini belirtti.

“Dünya siyasetine hak ve adalet değil, güç ve çıkar yön vermektedir”

Abbasioğlu, “Dünyanın birçok yerinde insan hakları ihlallerinin yaşandığını, temel hak ve özgürlüklerin hiçe sayıldığını görüyoruz. Dünya siyasetine hak ve adalet değil, güç ve çıkar yön vermektedir. Başta ABD olmak üzere teknolojik bakımdan güçlü olan ülkeler, çıkarlarını her türlü kutsalın üzerinde tutarak zayıf bırakılmış ülkeleri ve halkları ezmeye devam etmektedir. İnsan hakları, özgürlük ve demokrasi kavramlarını tüm dünyaya servis eden merkezler, kendi çıkarları söz konusu olduğunda rahatlıkla her türlü hukuksuzluğu, baskı, şiddet ve işkenceyi bir sirayet etme biçimi olarak görebilmektedirler. Başta ABD olmak üzere, emperyalist ülkeler, işgallerle, iç savaşlarla, şiddet ve korkuyla, zayıf bırakılmış ülkeler ve halklar üzerindeki baskı ve tahakkümlerini sürdürmektedir.” dedi.

Çin, 1949 yılından bu yana kontrolü altında bulundurduğu Doğu Türkistan’da Müslümanlara her türlü baskıyı uygulamakta olduğuna dikkat çeken Abbasioğlu, şunları söyledi:

“Çin yönetimin küresel ekonomik gücü ve boşluk bırakmayan bir diplomasi yürütmesi Doğu Türkistan’la ilgili sağlıklı bilgi almak ve oradaki Müslümanlarla iletişim kurmanın önüne geçmektedir. Dünyanın hiçbir yerinde insanların temel haklarından mahrum bırakılarak sistematik bir şekilde asimile edilmeye çalışılması kabul edilebilir değildir. Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin birçok temel haktan mahrum bırakıldığına, katliam, zulüm, işkence ve baskılarla inanç ve düşünce özgürlüklerinin kısıtlandığına, toplama kamplarında tecrit edilmiş bir yaşama zorlandığına, psikolojik ve fiziksel işkencelere maruz kaldıklarına dair haberler canımızı yakmaktadır.  Çin’in, fevri bazı olayları bahane ederek tüm Müslüman Doğu Türkistan halkını şiddetle ilişkilendirmesi doğru olmayan, hukuku hiçe sayan, toptancı bir yaklaşımdır. Tam tersine insanların temel hak ve özgürlük talepleri karşısında Çin yönetiminin baskı ve tahakküm uygulaması bir şiddettir.”

“İstediğimiz hakkın ve adaletin hâkim olduğu bir dünyadır”

Türkiye, Doğu Türkistan meselesinde daha net bir tutum sergilemesi gerektiğini dile getiren Abbasioğlu, ABD ile stratejik ortaklık yapmak ve israil ile birlikte hareket etmek insanlığa ve hiçbir İslam ülkesine fayda sağlamayacağını ifade etti.

Açıklamasının devamında Abbasioğlu, “İstediğimiz hakkın ve adaletin hâkim olduğu bir dünyadır. Biz bu coğrafyada hak ve adalet ekseninde tüm farklılıklarımızla birlikte barış içerisinde yaşamak istiyoruz. Biz bu coğrafyada hiçbir kimsenin saçının teline zarar gelmesini istemiyoruz. Bu coğrafyada insanların hak ve hukuklarının gözetilmesini, kimseye ikinci sınıf insan muamelesi yapılmasını istemiyoruz. Mevcut dünya düzeninde İslam ülkeleri ve Müslüman halklar, ya ABD, İngiltere, israil safında yer alamaya ya da Rusya-Çin ikilisinden birine sığınmaya zorlanmaktadırlar. Neredeyse tüm İslam coğrafyasında vesayet rejimleri vardır. Bağımsızlığını ilan etmiş birçok İslam ülkesinde maalesef ABD üsleri ve askerleri bulunmakta, bu ülkelerin asker ya da sivil yöneticileri de maalesef tüm icraatlarını ABD vesayeti altında yürütmektedirler. Dünyanın herhangi bir yerinde bir insanımızın dahi haksızlığa uğramasını istemiyorsak bunun yolu İslam Ülkelerinin İslam Birliğini kurarak hak ve adalet ekseninde güç birlikteliği yapmasından geçer.” diye konuştu.

Kaynak : doğruhaber.com.tr (Şükrü Tontaş-İLKHA) Haberin Videosunu İzle

Etiketler: » » » » » » » »
Share
785 Kez Görüntülendi.