logo

trugen jacn

ÇİN’İN KAŞGAR’DA 60’DEN FAZLA MESCİT VE CAMİ’Yİ DAHA YIKARAK YOK ETTİĞİ AÇIKLANDI

قاغىلىق ناھىيىسىدىكى مەسچىت. 2011-يىلى نويابىر.

Uygur Haber ve Araştırma Merkezi(UYHAM)
Doğu Türkistan ile ile aynı kaderi paylaşan Tibet’te ÇKP.Diktatörü iken,yaptığı Çin Faşizmi ve Han Şövenizimi temelli baskı,zulüm ve envaişeçit Çin enterika ve ırkçı uygulamaları ile tanınan Pekin’in Urumçi’ye atadığı eli Kanlı  yeni ÇKP genel sekreteri Çin Çivenggou Doğu Türkistan’da Tibet’teki vahşetlerini bir biri ardı sıra yürürlüğe koyarak devam ettiriyor.Pekin’in Doğu Türkistan’daki Diktatörü en son Etnik han Çinlileri ile Müslüman Uygur Türklerinin evlenme ve sözde akraba olmalarını hedefleyen ve “İkiz Aileler Oluşturmak” uygulamalarından sonra bu kez Doğu Türkistan’da Mescit ve Cami yıkma kampanyasına hız verdiği  açıklandı.
Geçtiğimiz günlerde haber sitemizde Mescit ve Cami yıkma kampanyasında Kaşgar’ın İlçesi Yenihisar’ın Pilot bölge olarak seçildiği ve yüzlerce mescit ve Camii’in yıkılarak ortadan kaldırıldığı yerlerine ise Parklar  ve Çocuk oyun  bahçesi yapıldığı haberi yer  almıştı.  Ayrıca,bu uygulamanın  ileride bütün ülke çapında yaygınlaştırılacağı  de belirtilmişti.
Çin Cami Yıkma Kampanyalarını Kaşgar Genelinde Yaygınlaştırıyor

Geçtiğimiz hafta Kaşgar’ın Tokkuzak(Tokkuz Azak) İlçesinden olan Abdurrahman Hacı’nın verdiği bilgiler doğrultusunda Lenger kenti’nde toplam  mevcut 86 cami ve Mescit’ten  son yıkımlardan sonra bu kent’te sadece 20 Cami ve Mescidin ayakta kaldığı, Geriye kalan 57 Cami ve Mescit’ın ise yıkılarak yok edildiğini haberi yer almıştı.
İşgalcı Çin yönetiminin bu kez bu Cami yıkma operasyonlarının Tokkuzak genelinde “Camileri Alalaştırış = Camileri İyileştirmek “ sinsi  yalanı ve sloganı altında yaygınlaştırıldığı belirtildi.
Özgür Asya radyosunun Tokkuzak İlçesindeki Tokkuzak ve Muş kenti Polis Merkezlerine telefonla ulaştı ve haberlerin doğruluğunu teyit ettiği bildirildi.

Çin Camileri yıkıyor resimleri ile ilgili görsel sonucu

Çin İşgal Polislerin anlattıkları şöyle ;
Muş Polis Merkezi’nde görevli Polis : kent genelinde toplam 40 Mescit ve Cami “Alalalaştırıldı = Yıkılarak yok edilmenin adı iyileştirmek olarak adlandırılıyor.) Diğer köylerdeki durumu Köy Polisleri daha iyi bilirler.
Tukkuzak İlçe Merkezi’nde görevli Polis : Sorumluluk Bölgemizde mevcut 37 ibadethane’den 20’si alalaştırıldı.(Yıkılarak yok edildi.)  17  Cami ve Mescit ise bırakıldı. Mescit ve Camiler  alalaştırılmadan önce (yıkılmadan önce) bu Mescit ve Camilerin görevlileri,kentin ileri gelenleri, Cami  idare heyet üyeleri ile yerel ÇKP.yetkileri haftalık hizmet toplantısında bir araya geliyoruz. Bu toplantı’da bu alalaştırma(Yıkma) operasyonları  anlatılıyor  ve ileride halktan her hangi bir tepki gelmemesi ve olay olmaması için ikna başta bütün tedbirler alınıyor.Ondan sonra Alalaştırma = iyileştirme(Yıkıma ) işlemi  başlatılıyor.
Adı açıklanamayan bir Köyün görevli Polisi : köyümüzde mevcut 9 Mescit ve camiden 4’u alalaştırıldı (yok  edildi). Kalan ise 5 adet. Bu alalaştırma(İyileştirme) adlandırması  yıkılan camiler için kullanılıyor.

Bu durumda Tokkuzak İlçesine bağlı Muş(Yumruk) kenti’nde mevcut 65 Mescit ve Cami’den 40,Tokkuzak İlçe merkezinde bulunan 37 ibadet mekanından 20,adı açıklanmayan Tokukuzak ilçesindeki bir köyde ise 9 mescit ve cami’den 4’u olmak üzere toplamda 65 adet Mescit ve Cami’nın yıkılarak ortadan kaldırılmış oluyor.

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi

Mehmet Tohtı : Çin’in Camileri yok etme Uygulaması  İslam Dinine Karşı Alçakça Bir Saldırıdır.
Kanada’da yaşayan Doğu Türkistanlı Uygur aydını,insan hakları aktivisti ve siyasi gözlemci  Mehmet Tohtı , Özgür Asya Radyosuna Çin’in bu kutsal ibadet mekanlarını yıkarak yok etmesini şöyle değerlendirdi ; “Bütün dinlerde olduğu gibi Müslümanlarda da ibadet mekanları inanç sahiplerinin bizzat kendi elleri ile ve kendi aralarında topladıkları maddi yardımlar kullanarak inşa edilirler.Bu ibadet mekanlarına hiçbir devlet veya işgalcı konumundaki bir  başka güç de sahiplenemez,tahrip edemez ve yıkamaz. Bu mekanlara karışamaz.Bu husus bütün insanlarda ve toplumlarda şimdiye kadar kabul edilen ortak bir düşünce ve müşterek hareket tarzı ve davranıştır. Çin’de mevcut ve geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan Çin Tapınakları de bu ortak bilincın sonucu  olarak şimdiye kadar ayakta kalmış ve varlığını korumaktadır.Bu kutsal mekanalar devletin  veya işgalcı bir gücün  mülki olmayıp kamunun halkın ve inanç sahiplerinin ortak mülküdür. Her ülke’de normal olarak uygulanan genel uygulama şu ; kamu yararı için yol ,baraj veya benzeri diğer kamu için yapılacak tesisler için bu ibadet yerlerinin yeri başka yere taşınabilir ancak asla Çinlilerin yaptığı gibi yok edilemez. Bu konuda yönetim yeri değiştirilecek ibadet mekanı için öncelikle inanç sahiplerini görüşmeler yolu ile ikna eder ve ortadan kaldırdığı ibadet mekanının yerine başka yere nakleder ve yeniden inşa eder. Çin’in yaptığı gibi zorla ve cebirle bir işlem yapmaz. Çinli işgalcıların Doğu Türkistan’da son aylarda uygulamaya koyduğu Kutsal mekanları yıkma ve yok etme uygulaması anlatmaya çalıştığımız gibi,  insanların ortak duygusu,inancı ve bütün toplumlardaki bu ortak uygulamalara tamamen aykırıdır. Çin, insanların ve toplumların bu ortak  değerlerine aykırı  olarak ve vahşi bir şekilde Müslüman Uygur Türklerinin kutsal ibadet mekanlarına saldırıyor ve onların rızası hilafina bu Mescit ve Camileri ortadan kaldırıyor. Çin, Doğu Türkistan’da ” İslam dini benim düşmanımdır.”  anlayışı ile hareket ediyor.Çin’in de bizzat imzaladığı BM. sözleşmesi başta  uluslar arası bütün anlaşmalara aykırıdır. Çin, Doğu Türkistan’da ibadet mekanlarını yıkarak yok etmekle bu anlaşmaları  açıkça çiğnemektedir. Ayrıca bu tutum Çin anayasasına  ve kanunlarına  de  tamamen aykırıdır.Çin İslam ülkeleri ile anlaşmalar imzalarken karşılıklı olarak ülkelerindeki  Müslümanların dini inançlarına müdahele etmeyecekleri ve ibadetlerine ve kutsallarına  dokunmayacaklarına dair taahhütnamelere ve anlaşmalara imza atmıştır. Çin bu son Mescit ve Camileri yıkarak yok etme kampanyası ,İslam dinine karşı ilan edilmemiş bir savaştır. Çin’ın Doğu Türkistan’daki bu saldırıları yalnız Müslüman Uygur Türklerine karşı değil,tüm İslam dünyasına ve İslam ümmetine karşı yapılmış bir saldırı,aşağılama ve hakarettir.İslam İşbirliği Örgütü başta BM. Ve diğer Uluslara arası hukuk ve insan hakları kuruluşları ve demokrasi değerlerine inanan bütün ülkeler Çin’e baskı yapmalı ve bu cinayetlere son vermesini sağlamalıdır.” Şeklinde konuştu.

Uzmanlar,  Çin işgal yönetiminin  Uygurların dini inançları ile yüzlerce yıllık şehir ve mimarı eserlerine ve kültür ve medeniyetinin bu örneklerini  yok etme operasyonlarını medya dünyasından çok sinsice ve ustaca nasıl gizleyebildiğine dikkat çekiyorlar.

 

Etiketler: » » » » » » » » »
Share
1503 Kez Görüntülendi.