logo

trugen jacn

OZAN’İN ÖLÜMÜ VE ÇİN ENTRİKALARI

Türkleri birbirine düşman ederek kardeş kavgalarına yol açtılar. Ortada bir gerçek var ve bu asla değişmeyecek.

Mustafa Sabri BEŞER

Huylu huyundan vazgeçmezmiş. Binlerce yıl önce savaş meydanlarında baş edemediği Türkleri saray oyunları ve entrikaları ile alt eden Çin, bugün yine aynı oyunu sahneye koymaya başladı. Son üç gündür yüreğimiz Doğu Türkistanlı sanatçı Abdurehim Heyit’in Çin zindanlarında işkence sonucu şehit edildiği haberleri ile yandı.

Uzun zamandır Doğu Türkistan konusu ve Uygur kardeşlerimizle alakadar olmaya çalıştığım için Heyit’in şehit edildiği haberini aldığımda büyük bir hüzne boğuldum. Heyit, ezgilerini ve kopuzunu hepimizin büyük beğeni ile dinlediğimiz bir sanatçıydı.

Belki birkaç yıl öncesine kadar varlığından haberdar değildik. Lakin Uygur kardeşliği yaptığım son 1 yıldan beri Doğu Türkistan’dan gelen kardeşlerimiz aracılığıyla dinledik, beğendik, hüzünlendik.

Aslında bugünkü yazımı da bu büyük sanatçının şehit edilmesi üzerine kaleme alacaktım ama yazının başına oturduğumda aldığım bir haber beni hem sevindirdi hem de derin düşüncelere itti.

Çin yönetimi şehit olduğu söylenen Abdurehim Heyit’in 1 dakikalık kısa ve zorla olduğu aşikâr olan görüntüsünü yayınlayarak haberlerin asılsız olduğunu açıkladı. Heyit’in yaşaması içimde buruk bir sevinç oluştururdu.

Zindanda da olsa bir insanın yaşaması sevindirici ama Heyit gibi bir sanatçının sanatını icra edememesinin ölümden ne farkı var ki…

Anladığım kadarıyla Heyit’in öldüğü söylentileri de Çin kaynaklı. Uluslararası toplumun baskısından bunalan Çin yönetimi bu haberin asılsız çıkmasıyla bir mesaj vermek istiyor.

Diyor ki: Biz kimseyi öldürmüyoruz, zulmetmiyoruz. Ölüm ve zulüm haberleri kasıtlı, uydurma. Zaten Çin’de Doğu Türkistanlılara zulmedilmiyor…

Evet, verilmek istenen mesaj bu ve belki de daha fazlası. Çin, saray oyunlarını ve entrikalarını devreye sokarak kendini rahatlatmak istiyor.

Eh ne de olsa entrika onların uzmanlık alanı…

Bundan yaklaşık 2000 yıl önce de aynı oyunu sahneye koymuştu Çinli korkaklar. Savaş meydanlarında başa çıkamadıkları Türkleri durdurmak için inşa ettikleri meşhur Çin Seddi’de işe yaramayınca en usta oldukları entrika çevirme yoluna başvurdular. Bunun için Türklere Çinli Prenses ve kızları göndererek onları içten yıkmanın yollarını aradılar.

Bozkırlarda özgürce dolaşan Türk halkını rahat, rehavet, ipek ve altının dayanılmaz cazibesiyle hantallaştırdılar. İdeallerinden uzaklaştırdıkları Türkleri türlü oyunlarla birbirlerine düşürerek birlik ve beraberliği bozdular.

Türkleri birbirine düşman ederek kardeş kavgalarına yol açtılar.

Çinliler binlerce yıl önce sergiledikleri ve başarılı oldukları entrikalarını bugün yeniden sahnelemeye başladılar. Türlü zulüm ve işkencelerle baş edemedikleri Doğu Türkistan halkını saray oyunları ile alt etmeye çalışıyorlar. Abdurehim Heyit’in ölüm haberi de daha sonra yaşadığına dair görüntüler de emin olun bu minvalde gelişmelerden. Allahualem Heyit’in hayatta iddiası da yalan çıkabilir!

Çin, yaptığı bu son hamle ile Doğu Türkistan ve Uygur halkını ve onlara destek veren başta Türkiye olmak üzere diğer ülke haklarını rehavete sevk etmeye, gevşetmeye itiyor. Çin yönetimine karşı tepkili olan Türkiye ve diğer ülke insanları bu oyuna gelmemelidir.

Çin’in vermeye çalıştığı mesajın yalan olduğunu her şeyden önce bu satırların yazarı ve okuyucuları çok iyi biliyorlar.

Daha önceki yazılarımda Çin zulmüne ilk ağızdan anlatımlarla yer vermiştim. Sadece ben değil yüzlerce insan Çin zulmünün şahitleri.

Ortada bir gerçek var ve bu asla değişmeyecek.

Onun için devlet ve millet olarak Çin’in 2000 yıl önce sergilediği ve bugün yeniden sahneye taşıdığı saray entrikalarına karşı uyanık olmak zorundayız.

Bu dava büyük, bu dava çetin. Gevşemeye ve tavsamaya gelmez… Gün birlik ve dirlik günüdür. Rehavet bize yaramaz…

Onun için haklı davamızda daha gür bir sesle Çin zulmünü dünyaya anlatmalıyız…

KAYNAK : https://www.internethaber.com/ozanin-olumu-ve-cin-entrikalari-1940700y.htm

Etiketler: » » » » » »
Share
639 Kez Görüntülendi.