logo

trugen jacn

MHP MİLLETVEKİLİ KILAVUZ : ÇİN’İN TÜRK ZULMÜNE DUYARSIZLIK İNSANLIĞIN ORTAK AYIBIDIR!

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda söz alarak Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı zulmü meclis gündemine taşıdı. MHP Milletvekili Sayın Kılavuz Uygur Türklerinin feryadı karşısında, 21’inci yüzyılda, sözde çağdaş ve medeni dünya neden kör, sağır ve dilsizdir? Bu ayıp, insanlık adına tüm dünyaya yeter. ” sözleri ile tepki gösterdi.

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda söz alarak Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı zulmü meclis gündemine taşıdı. Kılavuz ‘kardeş aile projesi’ ile her Uygur Türkü ailenin evine bir Çinli yerleştirildiğini Uygur Türklerinin feryadı karşısında, 21’inci yüzyılda, sözde çağdaş ve medeni dünya neden kör, sağır ve dilsizdir? Bu ayıp, insanlık adına tüm dünyaya yeter. ” sözleri ile tepki gösterdi.

Olcay Kılavuz şunları söyledi;

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ata yurdumuz olan Doğu Türkistan’daki zulüm gün geçtikçe artmakta ve derinleşmektedir. Birçok uluslararası kuruluş ve Birleşmiş Milletler raporlarına göre, Çin’in Doğu Türkistan’da yaptığı insan hakları ihlalleri had safhaya ulaşmış vaziyettedir. Açık cezaevini andıran bölgede soydaşlarımız baskı altında hayatlarını idame ettirmeye çalışıyor. Yürütülen asimilasyon ve imha çalışmaları neticesinde Uygur Türkleri, Türklüklerinden ve millî benliklerinden uzaklaştırılmak istenmekte, toplama kampları bu asimilasyon politikalarının en önemli ayağını oluşturmaktadır. Dinî inançlarını yaşayamaz hâle gelen, dillerini konuşmaktan menedilen, kültürleri gasbedilen Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerinin feryadı karşısında, 21’inci yüzyılda, sözde çağdaş ve medeni dünya neden kör, sağır ve dilsizdir? Bu ayıp, insanlık adına tüm dünyaya yeter.

“Kardeş Aile Projesi” adı altında her eve bir Çinli erkek yerleştirilerek soydaşlarımızın namuslarına göz dikilmekte, sorgusuz sualsiz yapılan tutuklamalar ve işkenceler hayatın bir parçası hâline getirilmektedir. Erkeklerin sakal bırakması, kadınların uzun kıyafetler giymesi suç teşkil etmekte, camiye gidenler fişlenmektedir. Camiler, komünist partinin propaganda merkezleri hâline dönüştürülüp cami duvarları propaganda afişleriyle donatılmaktadır. Her türlü örf, âdet, gelenek ve dinî vazifeler aşırılık olarak değerlendirilip rejim düşmanlığı kisvesi altında değerlendirilmekte ve suç unsuru hâline getirilmektedir.

Türkler tarafından yapılan birçok tarihî yapı yıkılarak bölgedeki Türk-İslam izleri silinmeye çalışılmakta, Doğu Türkistan’ın millî hafızası yok edilmek istenmektedir. Soydaşlarımız “mesleki eğitim merkezi” adı altında faaliyet gösteren toplama kamplarında millî kimliklerinden arındırılarak Çin devlet politikasına uygun bir hayat yaşamaya zorlanmaktadır. Toplama kamplarına alınıp kendinden haber alınamayan insanların sayısı gün geçtikçe artmakta, faili meçhul cinayetler toplumsal yaşamda normalleşmektedir. Çocuklar ailelerinden koparılmakta, aileler dağılmakta, çocuklar annelerinin feryadıyla karşı karşıya kalmaktadır.

Haberleşme ve iletişim ağları kesilerek Doğu Türkistan âdeta tecrit altına alınmaktadır. Uygur Türklerinin ülkeden çıkışlarına müsaade edilmemektedir.

4-5 Şubat 1997’de Gulca, 5 Temmuz 2009’da ise Urumçi katliamları kısıtlı imkânlarla dünya kamuoyunun öğrendiği katliamlardandır. Bu katliamlarda şehit edilen soydaşlarımızın sayısı ise binlerle ifade edilmektedir. Soydaşlarımız her türlü haktan mahrum bir vaziyette yaşama tutunmaya çalışmakta, özgürce yaşayacakları günlerin hayalini kurmaktadır.

Kızıl renge bürünen gök bayrağın sessiz çığlığı arşı titretmektedir. Al bayraktan gök bayrağa selam olsun.

Hazreti Ali Efendimiz “Bir zulmü engelleyemiyorsanız bile onu herkese duyurun.” buyuruyor.

Sözlerime son verirken soydaşlarımızın her zaman yanlarında olacağımızı, onların sesi ve nefesi olacağımızı bir kez daha ifade ediyorum.

Osman Baturların, İsa Yusuf Alptekinlerin şahsında bu uğurda mücadele edip şehadet şerbeti içen soydaşlarımızı rahmetle, minnetle anıyorum.

“Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
‘Adam, aldırma da geç git!’, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!”

Başbuğ’umuz Alparslan Türkeş Beyefendi’nin ifade ettiği gibi, nerede bir Türk yaşıyorsa dertleri derdimiz, sevinçleri sevincimizdir.

Gepostet von Hamit Göktürk am Freitag, 6. Dezember 2019

KAYNAK : http://habernida.com/olcay-kilavuz-dogu-turkistanda-her-eve-bir-cinli-erkek-yerlestiriliyor/?fbclid

Etiketler: » » » » » » » » » » »
Share
911 Kez Görüntülendi.