logo

trugen jacn
11 Kasım 2014

KUMUL’LU UYGUR’DAN ÇİN’E TOKAT GİBİ SÖZLER : KÖMÜRÜMÜZÜ YAKTIN, ELEKTRİĞİ ÇİN’E VE PİSLİĞİNİ BİZE BIRAKTIN…!

muhit-bulghunush.jpg

Hamit Göktürk / Uygur Haber ve Araştırma Merkezi(UYHAM)
İşgalcı Çin’in ülkeden çıkarılan yer altı zenginliklerini işlerken ve kullanırken,Doğu Türkistan’da çevrenin korunması için gerekli tedbirleri almaması ve hiçbir alt yapı oluşturmaması, çevre kirliliğinde dünya standarını kat kat geçmesine yol açmakta. Ülkede bir biri ardına işletmeye açılan termik santrallerinde yakılan kömürün çevreye yaydığı zehirli toz ve duman,sanayideki üretim artıkları ve çevreye bırakılan zehirli atıklar çevreyi tahrip etmektedir., Bu durumun insan sağlığını ciddi olarak tehdit etmekte olduğu uzun yıllardan beri şikayet konusu olan bir husus. Ancak,Çin bütün bunlara bu felaketlerden etkilenen etnik Müslüman Uygurlar olunca, bütün bu şikayetlere kulaklarını tıkamakta ve hiçbir tedbir almamaktadır.
“Toprak,Altın Kazık = Toprak Altun Kozuk ” akidesine sıkı sıkıya bağlı olan Müslüman Uygur Köylülüleri bütün gücünü,arzu ve isteklerini ve geleceklerini anane’vi bu anlayıştan dolayı toprakta aramaktadır. Ancak,son yıllarda Çin’in “Batı Bölgelerinin Kalkındırılması” sloganı ile Doğu Türkistan’da kurduğu madası geçmiş,hantal ve çevreye zehir saçan dev işletmeler ve sanayi tesisleri çevreyi tahrip etmekte,insanlardan başka doğal ortamı,toprağı ve hatta uçan kuşları ve hayvanları de etkilemekte ve topca ölümlerine sebep olmaktadır.
Uygur Türklerinin kadim yerleşim yerlerinden olar tarihi Uygur Karizlarının(Yer altı su Kanallarının) suladığı Turfan-Kumul Vadisinin Kumul ayağının güneyindeki Rahatbağ Kenti çevre felaketinin en şiddetli yaşandığı ve Müslüman Uygurların en fazla etkilendiği bölgelerder biri olarak öne çıkmaktadır.
Washington merkezli Hür Asya Radyosu muhabirine konuşan Rahatbağ Kentinin bir sakininin anlattıkları bölge’de ve Doğu Türkistan’daki etnik ayırımcılığın ve çevre felaketinin boyutları hakkında önemli bilgiler içermekte. Kendisinin uzun süre bu Kent’de İşgal idaresinin emrinde yönetici olarak görev yaptığını açıklayan Rahatbağ kenti sakini şunları ifade etti ,” Rahatbağ kenti Çanggu 1.kent’ten Karatal 9.kente’e kadar 10 km. uzunluğunda olup, bölge Kumul’un en verimli topraklarını oluşturur.Bu bölge’de Kavun-Karpuz başta en güzel meyvalar – Sebzeler yetiştirilirdi. Ayrıca,Kumul’un tahil ambarlarından en önemlisi idi. . Eskiden çevre felaketi ve tahribi yokken, Pamuk başta endüstri bitikileri de ekiliyordu. Son yıllarda bölgemizdeki verimli arazilerimizin üzerinde bir biri ardından inşa edilen çeşitli sanayi işletmeleri ve üretim tesisleri bu durumu tersine çevirdi. Toprak yollarımız güya asfaltlandı. Bölge ekonomini geliştirmek ve genç nüfusa iş sahaları açmak gibi güzel söz ve vaadlarla Çimento,Cam,Çeşitli kimyasal maddelerin üretildiği dev işletmeler kuruldu. En kötüsü de bölgeden çıkarılan kömürden elektrik enerjisi elde etmek için dev termik santraller inşa edildi.Bundan başka Merkezi Çin’de demoda olmuş, ekonomik ve teknik ömrünü doldurmuş fabrikalar ile çevre kirliliğinden şikayet edilen endüsri tesislerini bölgemize getirip kurdular.Bütün bunlar olurken,diğer yandan hava kirliliği ve çevre felaketi başladı.İnsanları rahatsız eden ve pis koku yayan dumanlı hava hastaliklara neden oldu. Ekinlerimiz kurumaya,meyva bahçelerindeki ürünlerimiz dalında kuruyup çürümeye başladı. Halkımız bu güne kadar adını duymadığı hastalıklara yakalandı..” Şeklinde konuştu.
Çin yönetiminin kurduğu bu fabrika ve tesisleri kurarken,topraklarının zorla ellerinden alındığını, kendilerini hiçbir şekilde istimlak bedeli ödenmediğini,dafalarca resmi mercilere dilekçe verdiklerini ancak. ve cevap dahi verilmediğini, muhatap dahi bulamadıklarını Su kaynaklarının bir biri ardından kuruduğunu ifade eden eski Uygur yönetici sözlerini şöyle sonlandırdı,” Bu fabrikalar kurulurken,bölgedeki işsizliğin giderileceğini,bu fabrikalarda Uygur gençlerin istihdam edileceğini vaadetmişlerdi.Ancak,Fabrikalar kurulduktan sonra,işçi olarak Uygur gençleri değil,Çin’den getirilen etnik Çinliler işçi olarak alındı.Hükümet ve İşletme yetkileri yerli Müslüman Uygur halkı ile hiçbir şekilde ilgilenmedi bile. Çünkü,onları bu toprakların yerli halkının sorunları ve çıkarları hiç ilgilendirmiyor.
Bölgedeki durumun özeti ve gerçek  şu ; Hükümet topraklarımızdan elde edilen kömürü sonuna kadar pervasızca kullanmakta, termik santrallarda yakarak milyarlarla ölçülen dev miktarda elektrik enerjisi elde etmektedir. Temiz elektrik enerjisi Merkezi Çin’e taşınmaktadır. Bize bırakılan ise, binlerce ton kömür curufü,kirli ve dumanlı pis hava, tahrip edilmiş bir doğal ortam, felaket boyutlarında  çevre kirliği olmaktadır. Ayrıca hayatımızda hiç duymadığımız hastalıklar de bize bırakılanlardan. Solunum yolları hastalıkları, Gırtlak kanseri ve adını yeni yeni duyduğumuz çeşitli hastalıklar ile boğuşmaktayız. Hatta bu hastalıklar son zamanlarda bebeklerde de sıkça görülmeye başlandı. Kumul Uygurlarının tatil için günlerce kaldığı ve piknik yaptığı Rahatbağ kenti artık tatil ve piknik yeri değil,kirli ve dumanlı pis havanın hakim olduğu ve ölümün kol gezdiği ve herkesin kaçmaya çalıştığı bir Cehennembağ’a dönüştürüldü.” dedi.

Kaynak : rfa.org.uighur/Muhit ve selametlik(Çevre ve Sağlık)/ Kutlan 04.11.2014

Etiketler: » » »
Share
1887 Kez Görüntülendi.