logo

trugen jacn

KOMÜNİST ÇİN’İN İŞGALİNDEKİ DOĞU TÜRKİSTAN’DA BİTMEYEN BASKI VE ZULMÜ

 350 Milyonluk  Türk  Milletinin   onuru ve  gururu Anadolu  Türkleri Kardeşlerim ve  Soydaşlarım, Günümüzde Çin’in işgalindeki Doğu Türkistan’da uyguladığı  hak ve hukuk ihlalleri  insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak  etmektedir.  Çinn’in Uygur Türklerine yönelik soykırım hakkında ne kadar bilginiz var ve buna  ne kadar inanıyorsunuz bilmiyorum. Bu konuda yeterli bilginiz olamayabilir. O yüzden tam olarak da  bilmiyor olabilirsiniz diye düşündüm ve bu mektubu sizlerin bilgilenmenize katkı  amacı   ile  yazıyorum.  Bu mektubumu okumak için  LÜTFEN birkaç dakikanızı ayırınız! 

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Türkiye'de Protesto edildi

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)

Tarihinden bu yana şanlı medeniyetler yaratmış, kültürü zengin, insanlığı ve tüm canlıları seven, yaşamayı ve yaşatmayı bilen, çok çalışkan, inancına sım sıkı olarak bağlı bir toplum vardır, bu halk ise Uygur Türkleri olarak bilinmektedir. Uygur Türkleri, Orta Asya’nın merkezi olan Urumçi, Kaşgar ve Hotan merkezli doğu Türkistan’da yaşıyorlar. Doğu Türkistan Çin, doğuda Gansu (Kengsu) ve Qinghai (Koknur), kuzeydoğu ve kuzeyde Moğolistan, Rusya, kuzeybatı ve batıda Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan ve Pakistan, güneyde Tibet ile sınır komşusudur. Doğu Türkistan yaklaşık 1.828.418 kilometrekarelik bir alana sahip ve 16 büyük şehri barındırıyor. Uygur Türklerinin toplam nüfusu 25 milyondan az değildir.

Doğu Türkistan 1877’de Mançu İmparatorluğu tarafından işgal edildi ve 1884’te adı “yeni toprak” anlamına gelen “Xinjiang” olarak değiştirildi. 1933 ve 1944 yıllarında iki cumhuriyet kuruldu. 1949’da Çin Komünist rejiminin işgalinden bu yana geçen 73 yılda Uygur Türkleri, onların toprakları, kültürleri ve yaşamları çeşitli nedenlerle yok edildi. Uygur Türkleri o tarihten bu yana çeşitli baskılara maruz kalmış ve özgürlükleri elinden alınmış halde yaşadı. Ama  Çin komünist yönetiminin zorbalığı hiç durmadı. Bu baskı 1990’da Barin katliamı, 1997’de Ghulca katliamı, 2009’da Urumçi katliamı ve 2013’te Yeken katliamı ile zirveye ulaşmaya başladı.

Özellikle 2016 yılından itibaren Çin Komünist rejimi Doğu Türkistan’da büyük çaplı kamplar, hapishaneler ve zindanlar inşa ederek Uygur Türklerini hukuksuz, yargısız halde tutuklamaya başladı ve her kesimden insanı zorla kamplara ve hapishanelere mahkum etmeye başladı. 2018 yılında kamplar dış dünyaya duyurulduğunda en az bir milyon insanın kamplarda olduğu konuşulmaya başladı. Aslında, sayı bir milyondan kat kat daha fazladır. Kampların yanı sıra cezaevlerinde ve hapishanelerde öldürülen insan sayısı milyonları buluyor.

2022 yılında yaşıyoruz. Küreselleşen, bilgi ve teknoloji çağında yaşasak da Çin’in diktatörlüğünden kaynaklanan bu iğrenç suçlar bilgilerin engellenerek dış dünyaya kapatılması nedeniyle insanlık tarafından bilinmiyor. Dünyanın çeşitli coğrafyalarında felaket ve savaşın olduğu yerlerde insanlar ölür. Hayatta kalanlar güvenli yerlere kaçabilir veya olayları herhangi bir zamanda ve herhangi bir kısıtlama olmaksızın dünyaya duyurabilir, böylece insan sempatisini uyandırabilir. Ancak milyonlarca Uygur Türkleri  çin hükümeti tarafından öldürülüyor, yaklaşık 10 milyonu zindanlarda, hapishanelerde acı çekiyor ve köle işçi olarak çalıştırılıyor olsa da, dünyaya seslerini duyuramıyorlar. Çin’in kapalı bir kutu olduğu muhtemelen herkes tarafından iyi bilinmektedir. Doğu Türkistan’da insanlar en basit bir bilgi karşılığında hapsediliyor veya öldürülüyor. Ancak Doğu Türkistan’daki Uygur Türkleri canları pahasına kısmen olsada dış dünyaya mesaj göndermeye çalışıyorlar…

Herkesin bildiği gibi son iki yıldır tüm dünya Çin virüsü ile mücadele ediyor. Bu süreç içerisinde Çin, milyonlarca Uygur Türkünü yok etmeyi başardı. Artık dünya çapında virüs tehdidi sona ermişken Çin hükümeti, virüsü bahane ederek, Uygur Türklerini evlerine kapatarak, açlıktan öldürerek, kampların dışında öldürmeye yönelik kötü niyetlerini ortaya koydu…

Böyle tehlikeli bir anda tüm insanlığa, Müslümanlara, özellikle Türk kardeşlerime sesleniyorum:

1. Türk kardeşlerimiz olarak, insan kalbi taşıyan birey olarak Çin sömürgecilerin insanlık dışı suçlarına karşı sesinizi yükseltin. Bu soykırıma sessiz kalırsanız, dolaylı olarak insan onurunu ve evrensel değerlerini ihlal etmiş, dünyanın daha da kötüleşmesine katkıda bulunmuş olursunuz.

2. Eğer sizin çevreniz geniş ise ve ünlü biriyseniz, lütfen çevrenize bu zulmü duyurun! Pek çok insan hala Çin’in suçlarını bilmiyor. Bunu vicdanınızla yapın lütfen. Zira sizin de anne babanız, kardeşleriniz ve çocuklarınız vardır, siz özgür dünyada normal nefes alırken, Çin’in karanlık hapishanelerinde, kamplarında ve zindanlarda gün yüzü görmeden insan aklı almayan çeşitli işkence ve zulme uğrayan ve istismara uğrayan  7-70 yaşındaki milyonlarca masum erkekler ve kadınlar vardır.. Kendinizi onların yerine koyun ve düşünün,  ölememek ya da yaşıyamamak nasıl bir duygu hayal edin..

3. Başka hiç bir şey yapamıyorsanız bile, Çin mallarını boykot edin ve başkalarının da aynısını yapmasına vesile olun. Eğer ünlü bireyseniz, çin ürünlerine boykot çağırısı yapın. Belki dünyayı değiştirebilirsiniz, 25 milyon Uygur Türkünün kaderini değiştirebilirsiniz.

4. Tüm Türkiyeye, Türk kardeşlerimize seslenin, daha büyük toplulukları ve kuruluşları harekete geçirin. Gurbetteki Uygur Türklerinin gücü çok zayıf ve yardımınıza çok ihtiyacımız vardır. En azından, gurbette yaşayan Uygur Türklerine sahip çıkın ve onların acılarını anlayın.

Bu sözleri, zerre kadar vicdanı ve imanı olan herkese söylüyorum. Bir Müslüman Türk olarak başta hoca efendiler ve âlimler olmak üzere bütün müslümanlara hitap ediyorum. Bu zulmü bilmelerine, ne olup bittiğini duymalarına rağmen susmayı devam edenleri Allah’a havale ediyorum. İnananlar bilirler ki, kıyamet günü zulüm altında ölenlerin, namusları ayak altına alınan müslüman kızların ve ana-babasından ayrılmış çocukların size soruları olacaktır. Uygur Türklerinin bu dünyadaki çilesi sayılı günler içinde biter, en kötüsü, belki tüm Uygur Türkleri ölecek, ama kıyamete inananlar için Allah’ın hesabı çetindir! Modern ve medeni dünyada bu tür vahşetlerin yaşanmasına sessiz kalmak yaşadığımız dünyanın cehenneme dönüşüyor olduğunun belirtisidir. Hepimiz insanız ve hepimiz aynı gezegende yaşıyoruz…

Kaynak : Sosyal medyadan alıntıdır.

Share
5153 Kez Görüntülendi.