logo

trugen jacn
22 Aralık 2015

DOĞU TÜRKİSTAN,GÜNCEL SORUNLARI VE TÜRK DÜNYASI’DAN BEKLENTİLERİMİZ

AVRASYA  Kültür,Sanat ve Edebiyatçılar Derneği (ASKED) tarafından 11-14 Aralık 2015 tarihleri arasında Antalya’da düzenlenen Türk Dünyası 7. Antalya Buluşmasında Sunulan Bildiridir. Doğu Türkistan’ın günümüzdeki dramatik durumunun  gündeme getirebilmesi için  bize bu  fırsatı sağlayan ASKED Genel Başkanı  Sayın Savaş Ünal’a  ve Tertip Komitesine en derin minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz. ( Hamit Göktürk)

ASKED-5Avrasya Sanat,Kültür ve Edebiyat derneğinin değerli Başkanı sayın Savaş Ünal
Türk dünyasının Çok değerli şair-Yazar, sanatçı , Kültür Elçileri ve edipleri
Değerli katılımcılar
Hepinizi şahsım,mazlum ve mağdur Doğu Türkistanlı Kardeşleriniz adına saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
Bize bu konuşma fırsatını lütfeden ASKED.derneğimize te ayrıca teşekkür ederim.
Ben, Türk dünyasının en Doğusunda Çin seddinin başladığı Türk coğrafyasının doğu sınırında yer alan kadim bir Türk yurdundan; Doğu Türkistan’da ve bu ülke’de yaşayan bizim özbe öz Kardeşlerimiz olan ve günümüzde kendilerine reva görülen  baskı,zulum, assimilasyon ve soykırım uygulamaları ile toptan imha edilme tehlikesi ile karşı karşıya bulunan Uygur Türklerinden ve onların güncel durumundan,bu ülke’deki sanat,edebiyat ve güzelliklerden kısaca bilgiler arz etmeye çalışacağım;

Harita -Böl.Çin

Doğu Türkistan, Büyük Türkistan’ın Çin işgal ve istilası altındaki  doğu bölgesinin adıdır. 1,8 milyon Km.lık yüz ölçümü ve burada yaşayan yaklaşık 30 milyon Uygur,Kazak,Kırgiz,Tatar,Özbek ve Salur Türklerinin halen yaşadığı   ve biz Türklerin kadim ana yurdudur.
Bu ülke, Türk kültür Ve Medeniyetinin Teşekkül ettiği Türk Anavatanıdır. Örf adet, gelenek görenek maddi ve manevi bütün değerlerimiz ile kültür ve medeniyet değerlerimizin neşvinüma bulduğu ve Türk coğrafyasına yayıldığı kadim bir Türk ana yurdudur. Bu ülke’de yaşayan Uygur Türkleri kadim tarihten beri zeki, çalışkan ve üretken bir toplum olarak temayüz etmiştir.
Güzel Türkçemizin ilk kaynakları bu topraklarda yazılmıştır. İlk Sözlüğümüz Divan-i Lugat-İt Türk  ile  bir sözlük ve ansiklopedi olmanın yanında bir şiir ve edebiyat kitabıdır. Kutadgubilik ise, bir siyasetname, kanun ve hukuk kitabımızdır. Aynı zamanda dünyanın yazılı ilk anayasası ve sözleşmesidir de.
Uygur Türkleri, Türk İslam alemi ile dünya kültür ve medeniyetine bir çok ilkleri hediye etmiştir. İlk modern su taşıma ve dağıtma şebekesi ve ilk sulama sistemi olan Karızları bu ülkede halen işlevini sürdürmekte ve insanlara katma değer sağlamaya devam etmektedir.
Uygur Türkleri, musikimizin en güzel ve ilk nümunelerini ve onun  tekamül etmiş devamı  olan 12 Mukamı sistemleştirerek günümüze kadar gelmesini temin etmiştir.
Türk töresinin öğretildiği bir toplumsal okul olan ve ülkemizde Çankırı yöremizde hala yaşatılan Yaren Meclisinin bir benzeri veya ilk nümunesi olan Meşrep Meclisini Türk ve dünya medeniyetine armağan etmiştir.
Bütün bu eserler BM. Eğtim, Kültür ve Sanat kurumu olan(Unesco) tarafından insanlığın maddi ve maddi olmayan değerleri olarak kabul ve kayıt altına alınmıştır.
Doğu Türkistan’da günümüzde hayatın bütün sahalarında olduğu gibi bilim, sanat, kültür, şiir ve edebiyatta da ağır bir etnik assimilasyon, dönüştürme daha açık ve kesin bir ifade ile genel bir soykırım yaşanmaktadır.

ASKED-3

ŞİİR,EDEBİYAT KÜLTÜR VE SANAT’TA KARŞILAŞILAN SORUNLAR

1944’de  Gulca merkezli kurulan hür ve bağımsız Doğu Türkistan Cumhuriyeti 01 Ekim 1949’da Komünist Çin Orduları tarafından ortadan kaldırılmış ve ülke işgal ve istila edilmiştir.
01 Ekim 1955 yılında Sözde Uygur Özerk bölgesi ilan edilmiştir. Bugün Doğu Türkistan’ın resmi adı Uygur Özerk bölgesi’dir= Uygur Avtonom Rayonu’dur.
Bu sözde özerk bölge&de uygulanacak özel yasaların  Çin halk Cumhuriyeti anayasasının teminatı ve garantisi altında olduğu resmi kanun kitaplarında yazılıdır. Ancak, uygulamada bu hakların hiç birisine sahip değildir. Yazılı olan bu hakların hiç birisi uygulamada verilmemektedir. Özerk bölgenin anayasası niteliğinde bir özerk bölge yasası, 60 yıl önce ilan edilmiştir.
Çin anayasasının giriş bölümünde Özerk bölgeler ile ilgili şu ifadeler yer almaktadır .
• ÇHC. ülkemizde yaşayan bütün milletlerin halkı ile beraber kurduğu çok milletli ve üniter bir devlettir.
• Devlet, Milli sınırlara sahip özerk bölgelerde yaşayan azınlık milletlerin kendi iç işlerini idare etme haklarına saygı gösterilmesi ve bu hakların garantı altına alınmasını taahhüt eder
Özerk bölge kanunun madde – 37
Milli otonom bölgede eğitim ve öğretim ,Otonom bölge Maarif idaresi tarafından azınlık milletlerin örf adet ve gelenek ve görenekleri göz önünde bulunudurularak düzenlenir. Ders kitapları ve müfredat azınlık milletlerin dili ve yazısı ile hazırlanır. Eğitim ve öğretim ilk okul, Orta Okul ve Liselerde azınlık milletlerin dili ile yapılır. Ancak.bunun yanında devletin resmi dili olan Çince de edebi dilin gelişmesine paralel olarak müfredate dahil edilir.
Madde-38 Otonom bölgelerde edebiyat, sanat, basın-yayın,radyo Tv. Ve görsel sanatlar gibi milli ve kültürel sahalardaki politikalar bölge halkının milli özellikleri göz önünde bulundurularak düzenlenir ve bu sahalardaki uygulamaları kendi başlarına geliştirebilirler.
Bugün Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine verilen eğitim ve öğretim dili, daha ana okulu’ndan başlayarak Çince’dir. Mayıs 2002’de alınan bir kararla “ Çift Dilli Maarif ” yanı Türkçenin yanında Çince’nin de öğretildiği bir eğitim ve öğretim uygulaması yürürlüğe konmuştur. Çift dilde kasdedilen Uygur Türkçesi adı, tamamen Çince olarak yapılan eğitim öğretim uygulamasını gizleyen ve örten, Sinsi bir kandırmacadan başka bir şey değildir.
Uygur Türkçesi, modern eğitim için yeterli olmadığı iddiası ile Liselerden itibaren kaldırılmıştır. Uygurların öz ana vatanlarında kendi ana dili olan Uygur Türkçesi yabancı dil veya seçmeli ders  seviyesine düşürülmüştür.
Eskiden Uygur Türklerinin devam ettiği ve Uygur Türkçesi ile öğretim yapan Uygur Okulları vardı. Son yıllarda bu uygulama da kaldırılmıştır. Uygur ve Çin okulları birleştirilmiş olup, Çince öğretim yapan ve etnik Çinli göçmen öğrenciler ile birlikte karma öğretime geçilmiştir.
Bundaki esas amaç. Bu ülkenin tarihi sakinleri ve esas sahipleri olan Türklerin dili,dini inançları,binlerce yıllık örf adet gelenek ve görenekleri ve kültürel değerleri sistemli bir şekilde sinsice ve zamana yayılarak yok etmektir. Bu suretle Türklerin bu topraklardaki varlığını ebediyen yok ederek sadece etnik Han Çinlilerinin yaşadığı bir Çin ülkesi yapmaktır.
Çin yönetimi bütün bunları yaparken,sanat,edebiyat ve kültürel değerleri ve sizin gibi şair,edip ve sanatçıları ve bunların eserlerini kullanarak “ Türk Sanat,edebiyat ve Güzelliklerini” yok etmektedir.

Antalya-1

Bu konudaki yapılanlar şunlardır ;
• Çin yönetimi Türk Milletinin ilk yazılı kaynaklarından olan Divan_i Lugati Türk ve Kutadgubilik adlı eserlerin orjinalını birkaç kez çok güzel bir şekilde neşretmiştir. Bu eserler Ülke’ye gelen devlet adamlarına, sanatçılara ve önemli ziyaretçilere hediye olarak verilmektedir. Ayrıca Ülkemizde ve dünyanın  çeşitli devletlerinde açılan kitap sergi ve Fuarlarına götürülerek sergilenmektedir.  Ama, neşredilen bu eserlerin okunması, araştırılıması ve o dilin kullanılması,öğretilmesi ve öğrenilmesi yasaktır. Bunların dillendirilmesi ise,”Milletlerin Birliğini Bozmak ve Milliyetçilik Yapmak” olarak suçlanmakta ve terör suçu kapsamına alınarak cezalandırılmaktadır.
Sanat Kurumları olarak ;
• Uygur geleneksel Sırk ve Opera Kurumu
• Uygur Şarkı Folklor (Nahşa-Usul) Kurumu
• Uygur Mukam Ansamblesi
Bu  geleneksel sanatların icra edildiği ve öğretildiği kurumlar direkt ÇKP.genel Sekreterliğine bağlı bir çeşit propaganda aracı olarak kullanılan çok önemli kurumlardır. Bu üç Kurumların her birinde  80-200 kişi arasında sanatçı çalışmaktadır.Bunların çoğu ÇKP.üyesidirler.Hatta  içlerinde Milletvekili olanlar dahi vardır. Bu sanatçılar Devletten yüksek maaş alan ayrıcalıklı memurdurlar. Ülke’ye gelen her devlet adamı, Siyasetçi ve önemli ziyaretçilere bu kurumlar mutlaka gezdirilir ve onurlarına temsiller icra ederler. Gelen bu kişilere Uygurların kültür, medeniyet ve güzel sanatlarına önem verildiği ve yaşatılmakta olduğu intibai verilmesi amaçlanmıştır.

Doğu Türkistan’da siz değerli şairlerimiz, Yazarlarımız, Sanatçalarımız ve Kültür insanlarımızın meslektaşlarınız olan Uygur Türkleri Kardeşleriniz ;
• “ Baskı, Zulum ve soykırımı Övmek”  :  Birkaç gün önce Ankara’da Milli Kütüphane’de Çin Elçiliğinin organizesi ile “ Xinjiang” konferansı veren ve Doğu Türkistan’da halk hayatlarından çok memnundur ve Milletler barış içinde ve kardeşçe yaşamaktadırlar söylemini Çinlilere yaranmak için Çince ifade eden işbirlikçi ve vicdanını satan Kurban gibiler ise bunlara örnektir.
• “Ya da işgal yönetiminin bu taleplerini reddederek zindanlara atılmak” :  Nurmuhammed Yasin Orkeşi, Muttalip Emin,Dilşat Ferhat,Gayret Niyaz,Gülmire Emin,Mahbube Ableş,Mehmetcan Abdullah,Nejat Azat, ve Nurali Ebul Niyaz Kerim gibi onlarca şair,yazar gazeteci ve eğtimci halen Çin hapishanelerinde ömür tüketmektedirler
• veya da “Bir yolunu bularak ülkeyi terkederek Yurt dışına gönüllü sürgüne gitimek” tercihi ile karşı karşıya bırakılmıştır : Mehmet Emin Hazret, Ahmet İgemberdi, Ahmetcan Osman ,Dr.Nur Mukaddes, Kurban Veli, Hacı Kutluk Kadiri Abdulhekim İltebir  başta olmak üzere onlarca Uygur şair ve yazar ve sanat adamı dünyanın çeşitli ülkelerinde zorunlu sürgün yolunu seçmiştir.

İlham Tohtı T.kapak

Uygur Türklerinin Vicdanı Doç.Dr.İlham Tohtı’yı Unutmayalım
Pekin’deki bir Üniversite’de öğretim üyesi olan Uygur bilim adamı Doç.Dr.İlham Tohtı, Çin anayasası ve Özerk bölge yasalarında yazılı bu ekonomik ,idari ve kültürel hakların Doğu Türkistan’da uygulamada da verilmesini talep etmiş ve Çin yasalarına kesinlikle bağlı kalarak, fikirlerini kalemi ile kağıda yazarak, Çin aydınlarına ve Çin toplumuna anlatmak için uzun yıllar çaba sarfetmiş ve bu haklar için mücadeleler vermiştir. Aynı zamanda Uygur Türklerinin Vicdanı olarak anılan Uygur Hukuk Hareketi Lideri Doç.Dr.İlham Tohtı Uygur Türklerinin gasbediler ve uygulamada verilmeyen bu haklarını talep ettiği için 2014 yılının Ocak ayında “ Etnik bölücük ve devleti paraçalamaya yönelik terörist faaliyetler ” yürüttüğü iddiası ile tutuklanmış 23 Eylül’de ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır. Halen Urumci 1. No.lu Hapishanede çile doldurmaktadır.
Aynı zamanda şair-yazar ve gazeteci olan Dr.İlham Tohtı’ye ABD merkezli PEN Teşkilatı tarafından özgürlük ödülü ve Türkiye’de de Uluslar arası Türkçe Konuşan Ülkeler Gazeteciler Derneği tarafından 2014 yılı İsmail Gaspralı İnsan hakları ve Özgür Gazetecilik ödülü ile ödüllendirilmiştir.
İskoçyalı Şarkıcı Joe Hamilton Dr.Tohtı için birisi mahkumiyeti ve diğeri ise, 25 Ekim 2015’te 46.yaş günü için iki özel beste yapmış ve seslendirmiştir.
Siz değerli dostlarımızdan aynı zamanda bir şair,yazar ve gazeteci olan yanı meselektaşınız de olan, Mazlum Uygur Türklerinin yasal hak ve hukukunu büyük bir cesaret ile savunan ve aynı zamanda bir özgürlük Savaşçısı olan İlham Tohtı’nin unutulmaması ve devamlı gündemde tutulması için destek ve katkılarınızı beklediğimizi özellikle ifade etmek istiyorum.

uÇAK uYGUR

Doğu Türkistan’daki İnsanlık Dramı ve Türk Dünyasından Beklentilerimiz
Türkistan halkları  uzun tarihleri boyunca  aynı tarihi, coğrafya’yı ve aynı kaderleri birlikte paylaşmışlardır. Doğu Türkistan’ın işgalı 1878’de Çin orduları tarafından tamamlandığı günlerde, Batı Türkistan’da mevcut Hanlıklarımız birkaç yıl sonra vuku bulan Göktepe Meydana savaşından sonra Çarlık Rusyası  orduları tarafından işgalı ile tamamlanmıştır.Biz Türkistan Türkleri olarak tarih içinde aynı devletlerin vatandaşları olmuşuzdur.Bizi bugün bir birlerimizden ayıranlar ise hep yabancılar yanı Çinliler ve Ruslar olmuştur. Doğu Türkistan’da işgalcıların katliamalarından kaçan milyonlarca Uygur Türkü, Kardeş Kazakistan, Kırgizistan, Özbekistan ve Türkmenistan topraklarına sığınmışlardır.Bunlar günümüzde de bu kardeş Cumhuriyetlerimizin  birer onurlu vatandaşları olarak hayatlarını sürdürmektedirler.
Yine aynı şekilde 18.yüzyılda Kazak Hanlığının yıkılması üzerine Ruslardan kaçan Kazak Türkü Kardeşlerimiz Doğu Türkistan’a sığınmışlar ve bu ülkeyi vatan edinmişlerdir.Bolşevik ihtilalinden sonra Rus zulmünden kaçan Özbek Türkü Kardeşlerimiz kafileler halinde Doğu Türkistan’a sığınmışlardır. Bugün Doğu Türkistan’ın bütün şehirlerinde Özbek Mahalleleri,Özbek Resteleri ve hatta Özbek mezarlıkları dahi vardır.Türkistan halkları tarihte bir birlerine karşı daima kardeşçe davranmışlar ve  aynı duygu ve acıları birlikte paylaşmışlar ve duygusal olarak birlikte  hareket etmişlerdir.
20.yüzyılın sonlarında Batı Türkistan’da Rus işgalinde yaşayan kardeşlerimiz bir bir egemenliklerini ilan ederek birer bağımsız Türk devleti olarak insanlık alemindeki şerefli yerlerini almışlardır.
Doğu Türkistan’ın İstanbul’da yaşayan Lideri merhum İsa Yusuf Alptekin “ Kurtuluş Sırası Doğu Türkistan’da ! “ söylemi ile bu gerçeği dile getirmiş ve tarihe not düşmüştür. Elbette Doğu Türkistan da eninde sonunda bağımsız ve hür olacaktır. Buna imanımız tamdır.
Ancak, Doğu Türkistan’ı işgal ve istilası altında bulunduran Çin yönetimi bu kardeş Cumhuriyetlerin ilanından sonra, Türkistan coğrafyasındaki bağımsızlık ve hürriyet rüzgarlarının bu ülkeye de sirayet edeceği korkusu yaşamış  ve bundan  büyük bir endişeye kapılmıştı. İlk olarak Mart 1996’da Doğu Türkistan’a komşu Kardeş Cumhuriyetlerin de içinde yer aldığı 5 ülke ile birlikte Şanghay’da bir  toplantı gerçekleştirmiştir. Bu oluşum daha sonra genişleyerek günümüzde Şanghay İşbirliği Örgütü adını almıştır. Bu örgüt’ün esas amacı Kardeş ve komşu Cumhuriyetlerin de desteğini alarak Doğu Türkistan’daki hürriyet ve bağımsızlık taleplerini kardeş Cumhuriyet yönetimlerinin de yardımı ile  boğarak yok etmektir. Çin yönetimi günümüzde Orhon Mengutaşlarında ecdatlarımızın yazılı olarak bizlere çok değerli birer öğüt olarak bıraktıklarının aynısını icra etmektedir. Çin,bu örgüt’ün amacının bölge’de terörden korunmak olarak açıklamıştır. Türkistan Coğrafyasında hengi ülke bölge veya dünya barışı için bir tehdit oluşturabilir ki ? Çin bu sinsi söylem ile Doğu Türkistan Türklerini yine onların özbeöz kardeşleri olan sizleri kullanarak sesini kısmak,boğmak ve tarihte olduğu gibi bizleri bir birimizin etini kendi yağımız ile kavrurark hepimizi toptan afiyetle yemek istemektedir.
Geçtiğimiz aylarda binlerce Uygur Türkü’nün binlerce Km.yol katederek Güneydoğu Asya ülkeleri üzerinden devletimizin yardımı ile Türkiye’ye getirildiklerine şahit olduk. Bu insanlar hemen yanı başlarıındaki dost ve kardeş ülkeler Kazakistan, Kırgizistan, Özbekistan, Tacikistan, Afganistan ve Pakistan’a neden iltica etmiyorlar sorusu aklımıza gelebilir.Çünkü,Bu kardeş ülkelerin Şangay İşbirliği Örgütü ile arasında güvenlik anlaşmaları bulunmaktadır.Bu ülkelere iltica eden Doğu Türkistanlılar bu ülke yönetimleri tarafından tutuklanıp direkt kaçtıkları Çin rejimine iade ve teslim edilmektedir.Teslim edilen bu insanlar ya hemen idam edilmekte veya idamdan daha kötü Çin işkenceleri ile öldürülmektedir.
Bu Kardeş ülke yönetimlerin bu tavrı hiç te insanı değildir.Bizim inançlarımıza ve geleneklerimize tamamen aykırı davranışlardır. Kendilerine sığınan insanların dahası özbe öz kardeşleriniz olan Uygur Türklerinin düşmanlarına teslim edilmesi tarihi bir yanlışlık ve hatta ülkelerimiz ve toplumlarımız için yüz karası bir tutumdur.Ülke eğemenliği ve bağımsızlık ile asla bağdaşmayan bir davranıştır. Doğu Türkistan’daki Uygur Kardeşlerinize acımayan ve onları düşman gören Çin yönetiminin sizleri şimdilik dost görmelerine ve sırtlarınızı sıvazladıklarına hiç aldanmayınız.Onlar sizlere asla dost değildir. Uygur Kardeşlerinizi sevmeyenler ve onları yok etmek isteyenler sizleri asla sevmez ve dost olmaz. Çünkü,biz şerefli Türk Milileti’nin mensuplarıyız.
Siz değerli şair,edip,sanat ve kültür insanlarımızın bu insani,milli ve dini konu üzerinde ciddi olarak düşünmelerinizi ve bir Milletin hafızası ve düşünen beyni ve tanınan yüzü olan sizlerin bu ve benzer insanı olmayan,inançlarımıza ve Türklüğümüze asla yakışmayan bu tür davranışların tekrarlanmasına izin verilmemesi hususunda gayretlerini beklediğimizi önemle ifade etmek isterim.

Mengütaş

Biz Türkistan ve Dünya Türkleri olarak ; Uluğ Başbuğumuz Bilge Kağan ve Bilge Atamız Vezir Tonyukuk’un “ Çinliler uzaktakıleri güzel söz ve hediyelerle yakınlaştırır.Daha sonra onları tek tek yok ederler.Çinlilerin tatlı sözüne ve yumuşak ipeğine aldanmayın. Bunlara aldanan binlerce Türk’ün öldüğünü gördüm.” Sözlerini her zaman hatırımızda tutmalıyız.
Türk dünyasından, bütün Türklerin hamisi ve dayanağı Türkiye’mizden sonra 05 Temmuz 2009 Urumçi katliamına sessiz kalmayıp yiğitçe tepki gösteren ,2015 Ramazan ayındaki engel ve yasaklamalara karşı protesto gösterileri ve toplantılar düzenleyerek destek veren Bakü merkezli Azerbaycanlı Kardeşlerime ve özellikle Tebriz merkezli Güney Azerbaycanlı Soydaşlarıma huzurunuzda minnet ve şükranlarımı sunmayı bir borç biliyorum.

Beni sabırla dinleme lütfunda bulunmanızdan dolayı minnet ve şükranlarımı sunuyorum.

Etiketler: » » » » » » » » » » » » »
Share
1130 Kez Görüntülendi.