logo

trugen jacn

ÇİN’İN İŞGALİNDEKİ DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ TÜRKLER SAHİPSİZ Mİ ?

Emrullah BAYRAK

ABD Senatosu, 15 Mayıs’ta Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türklerine yönelik baskı politikalarından dolayı Çinli yetkililere yaptırım uygulanmasını öngören yasa tasarısını onayladı. Tasarının yakın zamanda Temsilciler Meclisinde yeniden oylanıp onaylanarak ABD Başkanı Trump’ın onayına sunulması bekleniyor.

30 Temmuz 2019 tarihinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Cumhurbaşkanımızın ziyareti sırasında Çin Devlet Başkanı, Türkiye’den bölgeye bir heyet göndermemizi teklif etmişti. Şimdi o bölgeye Çin’in daveti üzerine değişik kurumlardan oluşan yaklaşık 10 kişilik bir heyetimizi göndereceğiz ve oradaki durumu arkadaşlarımız yerinde görecekler” demişti. 

İşte o gün bugündür bu 10 kişilik heyetten bir haber alınamıyor. 

Gittiler mi gitmediler mi?

Gittilerse ne tür bulgu ve sonuçlara ulaştılar?

Uygur Türklerine yapıldığı söylenen Çin işkencesinin ne kadarı doğruydu?

Sorularımız her zaman olduğu gibi havada kalsa da Çavuşoğlu’nun açıklamasının üzerinden 4 ay geçtikten sonra Kasım 2019 tarihinde Türkiye-Çin Dostluk Derneği’nin organizasyonu ve Çin hükümetinin daveti ile bir grup gazetecinin Çin’e gittiğini öğrenmiştik. 

O zaman basına yansıyan bilgilere göre Türkiye’den Sincan bölgesinde inceleme yapmak üzere gidecek heyet de Türk Dışişleri Bakanlığı düzeyinde takılıp kalmış.

Bu bilginin üzerinden de 6 ay geçmesine karşın hala Çin’e Dışişleri Bakanlığı tarafından gönderileceği açıklanan heyetin oluşturulup oluşturulmadığını, bu davete icabet edilip edilmediğini bilmiyoruz.

Haftada birkaç kez İsrail’in Filistin’i işgali konusunda haklı olarak açıklama yapan Dışişleri, hikmetinden sual olmaz ama Uygur Türklerine yönelik arşa dayanan zulüm hakkında bir açıklama yapmıyor. 

İddialara ilişkin uluslararası bir araştırma komisyonunun kurulması için öncülük etmesi gereken Türkiye’de tam bir sessizlik hâkim. 

Uygur Amerikan Derneği Başkanı Kuzzat Altay, bu sessizliği şu sözlerle eleştiriyor: “Filistin için dünyayı ayağa kaldıranlar Uygurlar için susuyor. Davanız İslam ise Uygurlar da Müslüman, davanız Türkçülükse Uygurlar da Türk. İnsanların iki yüzlü davranmaması gerektiğini düşünüyoruz.”

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi de 17 Temmuz 2019 tarihli açıklamasında, birçok ülkenin Çin ile olan ekonomik çıkarları doğrultusunda bölgedeki Müslüman azınlıklara uygulanan kötü muameleye ses çıkarmadığına dikkat çekerek ülke liderlerinin bir fark oluşturabilmesi için dini özgürlüklere yaklaşımlarında tutarlı olmaları gerektiğini vurgulamıştı.

ABD Senatosu yaptırım tasarısını onaylarken bizim Meclis’te siyasi partiler ortak bir bildiri dahi yayımlayamıyorlar. Milliyetçilik konusunda birbiriyle yarışan siyasi partilerden de bir girişim gelmiyor.

Birleşmiş Milletler’in “Toplama Kampı” dediği Çin’in ise “Mesleki Eğitim Merkezleri” olarak adlandırdığı yerlerde Uygur Türklerine yapılan insanlık dışı uygulamaları sadece sosyal medyada yapılan paylaşımlardan takip edebiliyoruz.

Şu sıralar virüs aklımızı başımızdan almış, kimsenin Uygur Türklerini düşündüğü yok. Koronavirüs konusunda orada durum nedir, ne tür önlemler alınıyor veya alınmıyor mu? Reklam

Bunları araştıran da yok.

Doğu Türkistan’da oruç tutanların ihbar edilmesi isteniyor, namaz yasaklanıyor, aileler paramparça ediliyor, işkence yapılıyor, çocuklar ailelerinden koparılıp yetimhanelerde işkence ediliyor, kadınlar zorla kürtaj ediliyor, insanlar yakınlarından haber alamıyorlar, Uygur Türkleri zorla kamplardaki fabrikalara gönderiliyor, Çin hükümeti, ajanlarının, Uygur Türkleri ile beraber yaşamasını zorunlu kılıyor. 

Dünyanın gözü önünde bir soykırım yapılıyor. 

Avustralya’da bulunan düşünce kuruluşu Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü’nün (ASPI) yayımladığı rapora göre Çin, 2017-2019 yıllarında 80 binden fazla Uygur Türkünü fabrikalarda çalışmaları için zorla gönderdi. Uygur Türkleri, mesai saatleri dışında da sürekli gözetim altında ve ibadet etmeleri yasak.

Uygur Türklerine yönelik Çin zulmü, daha ne kadar görmezlikten gelinecek? 

İnsanlar, işkence altında inip inim inlerken iktidarı geçtim sivil toplum kuruluşlarımızdaki bu sessizliğin kaynağı nedir? 

Filistin için miting düzenleyenler, neden Uygur Türkleri için de düzenlemez?

Her gün yatsı ezanı sonrası yapılan duada ifade edilen “Dünya mazlumlarının koruyucusu Türk Milleti”, zulme uğrayana böyle mi sahip çıkılıyor?

Son söz:

Bir yanda para bir yanda insanlık.

Tercih sizin!.

KAYNAK : https://www.ocakmedya.com/uygur-turkleri-sahipsiz/?fbclid=IwAR1uIpsjVrB-rx4Dd

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » »
Share
429 Kez Görüntülendi.