logo

trugen jacn

ÇİN’İN DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ NAZİ KAMPLARI HAKKINDA GÖRÜŞLER VE RAPORLAR ( 3 )

Batı merkezli “The heglobeandmail.com” adlı bir yayın Kuruluşunun Asaya muhabiri Nathan Vanderklippe Pekin’de kaleme aldığı bir haber raportaji yayınlanmıştı.

Yazının 1.bölümünde Çin’in işgalı altındaki Doğu Türkistan’da Çin Nazi Kampında aylarca tutulduktan sonra serbest bırakılan bir Uygur Kadın tutuklu- Eğitim merkezi eski Kursiyerinin çarpıcı anlatım ve sözlerine yer vermişti.

Yazımızın 2.bölümünde ise, Kazak Türkü eski Çin Nazi Kampı tutuklusu Semarkan’ın Doğu Türkistan’da günden güne sayıları artan Çin Nazi Kampları ile ilgili çok çarpıcı bilgilerine yer veriliyor. İnsanlara bilinmeyen iğneler enjekte edildiğini ve meçhul ilaçların zorla verildiğini ve bu şekilde insanların hayatlarının karartıldığını ,intihar eylemlerinin çoğaldığını açıklıyor ve bu konuda örnekler veriyor.

Yazının bugün yayınlanan 3. ve son bölümünde ise,uluslara arası İnsan hakları örgütlerinin yayınladığı raporlar ile Çin ve Doğu Türkistan konusunda çok önemli çalışmaları bulunan önde gelen Bilim insanları ve araştırmacıların görüşlerine yer veriliyor. Yazının sonunda ise, ÇKP.diktatör yönetiminin emrindeki sözde ÇKP’lı Sözde Çinli Profesörün iddia ve heyezanlarına da yer veriliyor,
Bu Çarpıcı raportaji Uyghurnet.org Okuyucuları için Türkçeye çevirerek aşağıda bilgilerinize sunmuş bulunuyoruz. Uygur Haber ve Araştırma Merkezi(UYHAM)

Uygur Haber Ve Araştırma Merkezi (UYHAM)

Doğu Türkistan’daki Çin Nazi Kampları Hakkında Yayınlanan Raporlar

A- Uluslararası bir insan hakları Grubu (Safeguard Defenders) Raporu

Uluslararası bir insan hakları grubu olan Safeguard Defenders  adına çalışan  Michael Caster’in tesbitleri ise şöyle ;

“Polisin, tutuklulara sistematik bir baskı uygulamasını kanıtlamak için belge ve delilleri oldukça  yeterlidir. Ayrıca, Çin tıbbında psikolojik amaçlar için ilac kullanımıyla ilgili uygulamaların çok yaygın olmadığını ve az rastlandığı biliniyor. Son yıllarda Çin’in gözaltına aldığı ve içlerinde avukatların da yer aldığı en az beş insan hakları savunucusuna istekleri dışında zorla ilaç verildiğini belirlediklerini açıklıyor. .
Uygur bölgesindeki bu yeniden eğitim merkezleri, aslında okul olan veya okul olarak çalışan çeşitli ortamlarda ve geceli veya gündüzlü olarak faaliyet yürütmektedir.Bu eğitim Merkezlerinde tutulan Kursiyer-Tutuklular bu Merkezlerde kalmaktadır. Yüksek duvarlar ve dikenli tellerle çevrili bu çok korunaklı Merkezler Hapishanelere benzeyen kompleksler halinde işlev görmekte ve sayıları da günden güne yaygınlaşarak artmaktadır.
Çinli Yetkililer bu Merkezleri “mesleki eğitim” veya “eğitim yoluyla dönüştürme merkezler”  olarak tanımlamaktadır. Bilim adamları ise Müslüman Uygur ve Kazakların topluca tutuldukları bu merkezleri “Müşterek ve izole edilmiş detoksifikasyon Merkezleri” olarak adlandırıyorlar.

B- İnsan Haklarını İzleme Örgütü(HRW) Raporu
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Çin’deki İnsan Hakları Araştırmacısı Wang nın raporuna göre ; Çin’in bu Eğitim merkezi adını verdikleri bu kamplarda tutuklulara Çin Lideri Xi Jingping’e övgü dolu söz ve sloganlan söylemeye zorlandıkları ve , Çin’deki güncel politik uygulamaları övmeye ve bağlılık yemine etmeleri talep edildiği tesbiti yer alıyor.
Çin Raportörü Wang.raporunda ayrıca Uygur bölgesindeki mevcut uygulamaların birçok yönü ile Kültür Devrimi’ne benzediğini söylüyor. Dolayısıyla, Kültür devrimi döneminde  insanların Başkan Mao’ya tapılmaya zorlandığı gibi  günümüzde bu uygulama Başkan Xi’ye de bir tür ibadet yapmaya mecbur  edilmesi şeklinde uygulanıyor.Her Çin Vatandaşı Çin Komünist Partisinin sadık ve onun yolundan ayrılmayan   ve rejimin istediği ve beklenen davranışlar sergilemelidir. Bu politik eğitim tesisleri ise Kültür devrimine göre daha geliştirilmiş ve modern hale getirilmiş bir  versiyonudur

Çin Ölüm Kampları ile ilgili  Bilim İnsanları ile  Bir Araştırmacının Görüşleri

1- George Washington Üniversitesi’nden  Antropolog Prof.Dr. Darren Byler
George Washington Üniversitesi’nde Antropolog Darren Byler Uygur bölgesindeki ÇKP. Yetkililerinin , 2018 yılı Haziran ayından itibaren en az 10 milyon öğretmenin eğitime tabu tutulacağı ve “ Yeni düşünceleri incelemek için aynı sınıfa sahip öğrenciler” başlığı altında bir Xi Jinping düşünce konferansı kampanyasını başlattılar. Bu konudaki talimatnamede bölge genelinde Lise ve dengi okul ve kolejlerde ve üniversitelerde gerçekleştirilecekbu Konferans – kampanyada verilecek dersler . ayrıca televizyonda naklen yayınlanacak ve bölgede yaşayan bütün azınlıkların dillerinre çevirilerek onların de takip etmesi ve öğrenmeleri sağlanacaktır.
Washington Üniversitesi’ndeki bir antropolog olan Darren Byler, bölgede başlatılan yeniden eğitim kamplarının kurulması ve eğitime başlanmasının dışında, Başkan Xi’ye sadakat gösterilerini gösterençeşitli dillerde yayınlanan videoları de dağıttı. Bu videolardan birinde, Uygur bölgesinde yaşayan bir Uygur çocuğa babası şöyle diyor; “Çocuğum, git ve büyükbaban Xi Jinping’i öp.” Daha yeni yürümeye başlayan çocuk evir baş köşesinde duran Başkan Xi’nin büyük bir posterinin önüne geliyor ve Bay Xi’nin resmine tazim ederek onun resmini öpüyor.
Bir başka video’da ise, bir başka Uygur kişi bölgede çok popüler olan bir Uygur halk şarkısının sözlerini şu şekilde dönüştürmüştür ;
“Xi Jinping benim babam, Parti benim annem. – Partinin gölgesi altında çok güvendeyiz. Kötü güçlere karşıyız. Eski kafalı dindarları ateş gibi yakıyoruz.
Görüntüde bu şarkıyı söyleyen kişi Çin yapımı sert likör olan bira ve baijiu gibi içikileri başkaları ile birlikte bu Xi Şarkısı eşliğinde birlikte içmeye başlıyor.
Uygur bölgesindeki Yeniden eğitim sistemine yönelik kapsamlı bir çalışma yapan Sayın Byler, “Şimdi,bölgede yaşayan azınlık uluslara mensup herkes tekrar , yeniden eğitime ihtiyaç duymadıklarını kanıtlamanın bir yolu olarak içki içiyor ve sigara kullanıyor ve bunu da teşhir etmek için elinden geleni yapıyor. Bütün bunlar ise Müslümanların beslenme ve diyet alışkanlıkları ve uygulamalarıyla çelişen bir ve tamamen ters görüntülerdir.

2.  Loyola Üniversitesi’nden Prof.Dr. Rian Tuhm’un Görüşleri
ABD’nin New Orleans kentinde bulunan Loyola Üniversitesi’nde tarihçi ve öğretim üyesi olan ve 1999’dan bu yana Uygur bölgesini sık sık ziyaret eden ve en son geçen yıl bölgeye giden Prof.Dr. Rian Thum’un bu eğitim merkezleri ile ilgili şu tesbitte bulunuyor ; “ Çin yönetimi kendisine çok bağlı ve kuvvetle sadık bireyler yaratmak” için bu yeniden eğitim merkezlerini kullanıyor.”
Ayrıca,Prof.Dr. Thum, “ Kadim tarihten Uygur bölgesinde yaşayan ve Çin’in azınlıklar olarak tanımladığı Müslüman Türklerin ÇKP’ne,Çinli yetkililere başka yerlerden (Etnik Han Çinlilerinin yaşadığı bölgelerden) daha kademeli ve daha fazla bağlı olması gerektiği ve istenilen düzeyde ÇKP.’nin tam olarak konuşlandırdığı bir bakış açısına göre daha güçlü bir bir şekilde bağlı olmasını istiyor. Bölgede yaşayan ve Çinli olmayan etnik azınlıkların sadaket ve bağlılık bağlamında daha yukarı dozda olmasını ve buna gerçekten olması gerektiği ve ihtiyaç duyduğunu düşündüğü bir grup insan olarak görmek istiyor” dedi.
Günümüzde gerçekten ÇKP.genel Sekreteri ve Çin Lideri Xi Jinping’in düşüncesini benimseyerek kucaklamak Çin’de gerçekleşiyor. Lise ders kitapları Lider Xi’ye verilen bir değerler felsefenin uzun açıklamalarını içerecek şekilde düzenlenmiştir ve Çin’deki düzinelerce üniversite’de bunun için özel Xi Çalışmaları merkezleri açılmıştır.
Uygur çocuklarına imgelerinin büyükbabanın (Konfüçyos’un) imajı olarak görmeleri öğretilirken, aynı zamanda bu Uygur çocukların Çin ulusal egemenliğine saygı göstermeleri ve öğretilen bu hususlara devamlı uymaları ve merhamet göstermeleri için de eğitiliyorlar. Böylece Uygurlara daha çocuklarından itibaren bu politik ve ideoloji içerikli günlük konuşmayı öğretiyorlar ve onları yeniden şekillendiriyor. Bunun için bu eğitimin geleceğine atifte bulunarak İslam dini terimleri olan ve Müslüman Uygurlarca sıkça kullanılan “İnşallah” ya da “Allah’a emanet veya Allahaısmarladık “ gibi terimlerin kullanılmasını yasaklamış bulunuyor.

3. Bilim İnsanı ve Araştırmacı  Adrian Zens’in Görüşleri 

Bu yılın başlarında Bilim adamı Adrian Zens tarafından hazırlanan bir rapora göre ise, , bölgedeki bu Eğitim merkezleri adı verilen toplu Cezalandırma Kamplarında en azından birkaç yüz bin kişinin yeniden eğitime tabi tutulacakları iddiası ile tutulduklarını hususu yer alıyor
Geçtiğimiz sonbaharda yurt dışında yaşayan ve vatandaşı olduğu ülkenin pasaportunu taşıyan bir Uygur kadır ülkesine yakınlarını ziyaret amacı ile Çin’den vize alarak yasal yollardar giriş yaptı. Bu yabancı uyruklu Uygur kadını, Urumçi havaalanına indikten hemen sonra tutuklanarak bu Eğitim Merkezlerinin birine kapatıldı. Bölge’de yaşayan diğer akrabalarının da Silahlı Çin askerleri tarafından evinden gözaltına alarak tutuklandıkları ve onların da yerel bir yeniden eğitim merkezine yerleştirildiğini, bildirdi. Yabancı uyruklu Uygur kadının ise, daha sonra doğup büyüdüğü Doğu Türkistan’ın bir İlçesindeki başka bir Kampa nakledildiğini söylüyor. Uygur Kadının tutuklanan diğer akrabaları henüz serbest bırakılmadığı söyleniyor. Bu olaylara ait i diğer ayrıntıları ise açıklamamaktadır. Tutuklanan kadının yurt dışında yaşayan Kocasının yaşadığı ülke yetkililerini karısının tutuklanmasına müdahale etmeye ikna etmesinden sonra iki haftadan az bir süre önce serbest bırakıldığı ancak akrasaları ile görüşemediği ve bugün bu akrabaların nerede olduğunu bilmediğini söylüyor.
Bir görgü şahidi tutuklanan bebekli kadınların da bu kamplara kapatıldıklarını henüz bir yaşını dahi doldurmayan bebeği olan bir Uygur kadının da bebeği ile birlikte yeniden eğitime alındığını bildirdi. Kamp Gözetleme kameraları tarafından sürekli izlendiği için bebekğin çok ağlaması üzerine görevliler tarafından bebeğin annesinden zorla alınarak götürüldüğünü söyleniyor.Budurumda yanı bebekli bir kaç genç anneni daha kampta olduğu belirtiliyor
Bu Eğitim merkezi adı verilen Topluma kamplarında eğitime alınan kadınların iç çamaşırı veya sütyen giymesine izin verilmediği ve saçların mahkum kadınlar gibi tamamen traş ediliyor.. Kadınlar kalabalık koğuşlarda ve hijyenik olmayan koşullarda uyuduğu için, bitlendikleri ancak bu durum için her hangi bir önleyici sağlık tedbiri alınmadığı de belirtiliyor
Diğer yandan, Kamp yetkililerin, yeniden eğitim için tutuklanarak bu kamplara konulan kadınların geleneksel saç biçimleri olan uzun saçlarını bir cezalandırma ve kınama olarak kesmiş olduklarını söylüyor,Kamp görevlileri Tutuklu Türk kadınlara uzun saçlarını zorla kestikten sonra onlara “şimdi modern ve çağdaş bir bireyin saç stiline sahip oldunuz.” Şeklinde dalga geçtiklerini söylüyorlar.

Çin Nazi Kampları Hakkında ÇKP.Emrindeki Çinli Profesörün İddiaları

Tibet Üniversitesinde öğretim üyesi olan profesör Xiong Kunxin, Çin Komünist Parti yayın organı olan Global Times gazetesine verdiği demeçte şunları ifade etmektedir “ Çinli yetkilerin şu hususlara çok önem veriyorlar. Özellikle Sincan’da azınlık insanlar Başkan Xi’nin yeni düşünceleri ve Sincan’ı yönetme konusundaki stratejisini öğrenmeye çok acil ihtiyaçları vardır.”

( 3. ve son bölüm.Yazı bitti)   25 kez

 KAYNAK  : https://www.theglobeandmail.com/world/article-former-detainees-recount-abuse-in-chinese-re-education-centres/
Etiketler: » » » » » » » » »
Share
1535 Kez Görüntülendi.