logo

trugen jacn

’’ BİR KUŞAK, BİR YOL’’ PROJESİ, DOĞU TÜRKİSTAN VE TÜRKİYE

Dr.Ferhat Kurban TANRIDAĞLI 

07.09.2013 Tarihinde Çin devlet başkanı Xİ jin ping Kazakistan ‘’Nazarbayev
üniversitesi’’nde yaptığı konuşmasında ‘一带一路/Bir kuşak, Bir yol/ The Belt and Road’’ konusunu ortaya koymuştur. ‘’Bir kuşak, Bir yol/ The Belt and Road’’ aslında ‘’İpek Yolu ekonomik kuşağı ve 21.yüz yıl deniz üzeri ipek yolu’’ teriminin kısaltılması olup, tarihi ipek yolunun yeniden yorumlanması idi. Sonraları konu daha da geliştirilerek çeşitli ortamlarda dile getirildi ve Çin’in bu yorumu bir proje halinde ilgili ülkelere empoze edilmeye başlandı. Çin basınında bu vesile ile tarihi ipek yolu üzerinde değişik görüşler ortaya kondu. İpek Yolu tabirinin aslında pek te isabetli bir deyim olmadığı yönünde görüşler yayılmaya başladı
Sebebi ne olursa olsun (Ekonomik maskesi altında siyasidir), Çin devlet olarak tarihi ipek yolunu güncel şartlara göre yeniden yorumlarken, Çinli uzmanlar da konuya tarihi destek aramak için ‘’İpek yolu’’ tabirini tartışmaya açmıştır.
İpek Yolu konusu güzergah ve içerik olarak en çok Türkleri ve İslam dünyasını ilgilendirir olmasına rağmen ‘’İpek Yolu’’ adını bir Alman koymuş, Sahiplenmek te Çinlilere nasip olmuştur. En önemli unsur olan Türkler ve Müslümanlar İpek yolunda hak ettiği konumu henüz bulamamıştır.
Öte yandan Çin bu projeyi ekonomik boyutu ile Türkiye’ye sunarken, Hem siyası hem teorik olarak Türkiye’nin ve Türk Dünyasının Tarihi İpek Yolundaki rolünü geçiştirmeye çalışmaktadır. Böylece Doğu Türkistan’da uygulamakta olduğu soykırıma kılıf uydurmayı düşünmektedir.
Madem İpek Yolu yeniden yorumlanacak, Doğu Türkistan Uygur Türkleri başta olmak üzere Türkler olarak bu konuda söyleyeceklerimiz olmalıdır.

İPEK YOLUNU OLUŞTURAN GÜZERGAH
İpek yolunun toplam uzunluğu 7000 km olup, Başlangıç noktası olarak bilinen Xian (Chang An) şehrinden Doğu Türkistan’a bitişik, eski Türk kültür merkezi olan Dün Huang’a kadar olan mesafe 1790 km dir. Geri kalan mesafe ise Doğu Türkistan toprakları, Türkistan (Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ) ve İran’dan sonra Anadolu topraklarından oluşmaktadır. İstanbul’dan ise Avrupa’ya ulaşmaktadır. Görüldüğü gibi toplam mesafenin büyük kısmı Türk Topraklarıdır. Bu toprakların Doğu Türkistan bölümünün bugün Çin Halk Cumhuriyeti bünyesinde olması, tezimizin bilimselliğini gölgelemez çünkü 1888 de Çin-Manço istilasına uğrayana kadar yani İpek Yolu faalken bu topraklar bağımsız Türk Yurdu idi.

İPEK YOLU’NUN İÇERİĞİ
Bu yolda madde olarak ipek, bal, baharat, yağ, fildişi, cam, kürk, tahıl, kıymetli taşlar taşınırken vadiler boyunca yol almış, ve sonradan bu yollar üzerinde dinlenme yerleri yapılmıştır. Türk Medeniyet tarihindeki Kervan Saraylar işte bu tarihi geçmişin ürünüdür.
İpek yolu ile ticaretler yapılmış, kültürel etkileşimler sağlanmış, dinler, diller yayılmıştır. Asya’nın malları ve kültürel değerleri bu yollar ile Anadolu’ya ve Avrupa’ya taşınmıştır.
Daha da önemlisi İpek Yolu güzergahında yetişen Tarihi şahıslar ürettikleri kıymetli buluşları ile insanlığın kaderini değiştirmiştir ve onlar Türklerdir. (Bknz: İpek Yolu’nda Türk Kültür Mirası, Fahri Atasoy, Türk Yurdu yayın evi, 2017, İstanbul).

İPEĞİN ANA VATANI VE İPEKÇİLİĞİN DÜNYAYA YAYILMASINDA DOĞU TÜRKİSTAN’IN ROLÜ
İpek’in ana vatanı her ne kadar Çin olarak bilinse de Doğu Türkistan’daki Hotan bölgesinin eski tarihten beri önemli ipek üretim merkezi olduğu bir gerçektir. ( Bknz: Shinji Maejima /Japon bilim adamı, İpek yolundaki 99 sır, 1977). İpeğin ve İpekçilik üretim tekniğinin Hindistan’a, İran’a ve Anadolu’ya yayılması coğrafik konumu ve iletişim dili açısından bakıldığında Çin’in eski başkenti olan Chang An’dan değil de Hotan’dan yayılmış olması çok daha gerçekçi bir ihtimaldir.
Hotan ile Chang An arası bugünkü ulaşım şartlarında tren yolu ile bile 4355 km.dir.
Bugün İpek üretiminde ciddi yeri olan Hindistan, Hotan’a komşu olup aynı dini kültürün merkezi idiler.

Hintli, Afgan, İranlı ve Anadolu Tüccarları için Hotan’nı bırakıp ta Chan An’a gitmek çok külfetli hatta çekilmez olmaz mıydı? Üstelik o dönemlerde ipeğin Hotan’dan başka bir kaynağı olduğu pek bilinmiyor da olabilir. Deniz yolu ile Çin’e ulaşabilenler için durum farklıdır belki.
İpek denince akla’’Hotan’’nın gelmesi tesadüf değildir.( Hotan İpek-Atlas kumaşı, Hotan İpek halısı v.s)

İPEK YOLU EŞİTTİR TÜRKİSTAN
İpek Yolu tabiri Türk halkları arasında ‘’Türkistan’’ veya ‘’Türk Dünyası’’ kavramını çağrıştırmaktadır. Türk halklarının bilinç altında böyle yerleşmiştir. Hatta bilimsel olarak ta ‘’Türkistan’’ ve ‘’Türk Dünyası’’ tabiri yerine doğrudan ‘’İpek Yolu’’ tabiri kullanılmıştır. Örneğin: Tarihçi Prof. Dr. Nadir Devlet hocamız 19 Mayıs-4 Haziran 1990, 17-23 Mart 1991, 17 Nisan- 20 Haziran 1991 tarihlerinde Kırım, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan’ı ziyaret etmiş, o bölgelerin o günkü Sosyoekonomik durumu üzerine incelemeler yapmış , daha da önemlisi o bölgelerde bulunan Türk-İslam medeniyetlerine ait Türbe- Mezar, Mescit- Medrese ve başka tarihi mekanların fotoğraflarını çekmiş , elde ettiği bilgi ve belgelerle bir kitap hazırlamış ve kitabın adını ‘’İpek Yolu’’ olarak koymuştur. Kitap Türk Tarih Kurumu tarafından 1999 yılında adıyla yayınlanmıştır. (Bkz: İpek Yolu, Nadir Devlet, Türk Tarih Kurumu, Ankara,1999).
Kitabın içeriği, kaleme alındığı dönem itibari ile ‘’Türk Dünyasına seyahat’’, ‘’Batı Türkistan’ı ziyaret’’ olabilirdi de
Uygur aydınlarından Prof.Dr. Abduşükür Mehmet Emin kaleme aldığı ‘’ Yipek yolidiki senet cevherleri’’ adlı kitabında Doğu Türkistan Uygur Türklerinin Edebiyat- Sanat, Müzik, Çalgı aletleri, Giyim-kuşam, yaşam tarzı gibi konuları işlemiştir. (Bknz: Yipek Yolidiki senet cevherleri’’, Şin ciang halk neşriyatı, Urumçi, 2009).
Japon Doğu Bilimcisi Shinji Maejima 1977 yılında kaleme aldığı ‘’ İpek yolundaki 99 sır/gizem’’ adlı eserinde İpek Yolunun başlangıç noktası olarak Çin’in eski başkenti Chang An’dan bolca bahsetse de, kitabın büyük bir bölümü Türkistan topraklarından oluşmaktadır. Kitapta yer alan ‘’İpek Yolundaki En’ler’’ bölümünde ise Türklerden, Türk Bilginlerinden, Türklerin İnsanlık medeniyetine yaptığı katkılardan ve Türk Kahramanlarından bahsetmektedir.
Görüldüğü gibi Türk halkları ve aydınları , ‘’İpek Yolu’’ denince ister istemez kendi topraklarını, ‘’İpek Yol u Medeniyetleri’’ denince de Türk-İslam medeniyetlerini anlamaktadırlar. Hatta yabancı bilim adamları da doğal bir şekilde konuyu böyle kavramıştır.

‘’İPEK YOLU’’ ADININ KULLANILIŞI
İpek Yolu terimi ilk defa, Alman coğrafyacısı Ferdinand Freiherr von Richthofen tarafından 1877’de kullanıldı.
Ferdinand Freiherr von Richthofen (doğum 5 Mayıs 1833 , ölüm 6 Ekim 1905) 1860 yılında bir heyetle Çin’e, Endonezya gitti. Döndükten sonra ‘’China’’ adında bir kitap yazdı. (“Çin”, Berlin 1877-1883, Cilt 1, 2 ve 4 ile 1885 Atlas)
Ferdinand Freiherr von Richthofen Kitabında bu isimle çağımızın başında teşekkül eden kıtalar arası yol ağını ifade etmek istemiş olabilir.
Bununla birlikte yazar Ferdinand İpek Yolu’nda taşınan eşyaların ve medeniyet değerlerinin İpekten çok daha fazla şeyler olduğunu biliyor olması gerekir. Hatta İpek yolu güzergahını oluşturan toprakların çoğunlukla Türk- İslam Toprakları olduğunu bilmemesi imkansız, çünkü kendileri Coğrafyacıdır. Dolayısı ile Türk-İslam medeniyet değerlerinin bu yoldaki ana unsur olduğunun da farkında olmaması düşünülemez. O zaman bu güzergahı ifade etmek için niye böyle bir ismi seçmiştir?
İnsanlık Medeniyet tarihinde bu denli önemli olan bir olayı Türklere , Türk-İslam alemine bırakmaya kıyamamış olabilir. Üstelik Çin’de kaldığı sürede Çinlilerin yumuşak ipeği ve tatlı sözlerinden etkilenmiş te olabilir. Böyle ciddi bir tarihi gerçeği görmezden de gelemezdi. Onun için ‘’İpek Yolu’’ gibi sembolik, ilk bakışta çok masum ama aslında tarihi gerçekleri de gölgede bırakacak olan bu ismi seçmiş böylece bu tarihi değeri uzaktaki Çin’e mal ederek, bilimsel gerçekleri Türk düşmanlığı duygusuna kurban etmiş olabilir. (Yabancı kaynaklara sorgulayıcı tutumla bakmak lazım)

İPEK YOLU’NUN ÖNEMİ
İpek yolunun başlangıç tarihi olarak bilinen M.Ö 2. Yüz yıldan , İpek yolunun karadan denize kaymasından dolayı önemini yitirdiği 18. Yüz Yıla kadar olan geçmişe bakıldığında bu topraklarda Türklerin ve Türk-İslam dünyasının güç sahibi , ilim-irfan sahibi olduğunu, insanlık medeniyet tarihine her sahada sayısız katkılar sunduğunu, İmparatorluklar kurduğunu (Hun İmparatorluğundan Osmanlı İmparatorluğuna kadar) görürüz. 18. Yüz yıldan sonra ipek yolunun deniz yoluna kaymasından dolayı , bir başka deyişle ekonomik ve kültürel güç kontrolünü kaybettikten sonra Türk dünyasında çöküşün başladığını, İslam dünyasında cehaletin başladığını görürüz.

Bir kuşak bir yol haritası ile ilgili görsel sonucu

BİR KUŞAK BİR YOL PROJESİ
İpek yolunun tarihi önemini, ipek yoluna hakim olmanın ciddiyetini çok iyi anlayan Çin İpek yolu tabirini ‘’ 一带一路/Bir Kuşak, Bir Yol’’ olarak yeniden yorumlayıp güya sırf ekonomik işbirliğini canlandırmak gibi masum ve cazip bir proje olarak sunmuş olsa da, projenin aslında bu topraklarda yeniden güç ve söz sahibi olma gayesini güttüğünü anlamak zor değildir.
Zira 1990’lı yıllarda Çin yeni bağımsız olan Türk Cumhuriyetlerinin başına konarak ‘’Shang hai beşlisi’’ni oluşturup Türk Dünyasına hakim olma konusunda ilk adımı atmıştı. Doğu Türkistan’ı Türk Dünyasından ve dış dünyadan soyutlama projesi olan bu oluşuma da ‘’Ekonomik İş birliği Örgütü ‘’ gibi masum bir ismi takmış ve başarılı olmuştur. Nitekim bazı konularda Çin’in Türk Dünyasındaki etkisi Türkiye’yi geçmiş durumdadır. (Türk dünyasının düştüğü bu gafletin acı sonuçları gün geçtikçe çoğalmaktadır.)
Bir kuşak, bir yol projesi ise ‘’Shang Hai iş Birliği Örgütü’’nün genişletilmiş, küresel boyutu olup, Çin oradan edinilen başarılı tecrübe birikimlerinden güç ve ilham almıştır, Türk Dünyasının şuursuzluğu Çin’i cesaretlendiren temel sebeplerin başında gelir. Projenin ilk ilanının Pekin’den değil de Almaata’dan dan yapılması da stratejik bir mesajdır. Çin’in henüz direk etki alanına sokamadığı en güçlü Türk Devleti olan Türkiye bu projenin önemli hedeflerinden biridir.
İpek yolunun aslında bir Türk-İslam medeniyet yolu olduğu, Türkiye ve Türk dünyası için önemi gün gibi aşikar iken, bu güce sahip olmak için çaba göstermek, bu gücü elde etmek için mücadele etmek yerine Çin’in sunduğu projesini irdelemeden, acemi çırak gibi kabul etmek Türkiye’yi ve Türk dünyasını çok ciddi felaketlere sürükleye bilir.
Eğer Türkiye çok geçerli sebeplerden dolayı bu projede yer alacaksa tarihi gerçeklerin verdiği özgüven ve sorumluluk bilinci ile davranmalı, her hangi bir katılımcı olarak değil belirleyici hatta yönetici sıfatıyla yer almalıdır.
Daha da önemlisi İpek Yolu gibi bir medeniyet yolunun güvenliğini Doğu Türkistan’da soykırım yaparak, bu medeniyetin asil sahipleri olan Uygur Türklerini yok ederek korumayı yeğlemenin bir insanlık suçu olduğu Çinin yüzüne haykırılmalıdır.

Kaşgar Gwadar Ekonomik Koridor haritası ile ilgili görsel sonucu

Türkiye ancak Doğu Türkistan’a refah getirecekse, Soydaşlarının hak ve hukuklarını en geniş anlamda koruyabilmek için bu projede yer alacağı konusunu çok ciddi bir biçimde vurgulamalıdır.
Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin dolayısı ile Türk Dünyasının önüne geçmişte yapılan yanlışları düzeltmek, kaçırılan fırsatları telafi etmek, yeniden şekillenmekte olan dünyada belirleyici güç sahibi olabilmek için bir fırsat doğuyor da olabilir.
Her durumda İpek Yolu yeniden yorumlanacaksa buna en fazla hakkı olan Doğu Türkistan’dır, Uygur Türkleridir, Türklerdir, Türkiye’dir.

KAYNAK : Haber Ajanda Aylık Dergi  Nisan/2018

Etiketler: » » » » »
Share
1932 Kez Görüntülendi.