logo

trugen jacn

DOĞU TÜRKİSTAN SORUNUNA GENEL BİR BAKIŞ

Kadım Türk ülkesi Doğu Türkistan, günümüzde  Çin’in asimilasayon ve soykırımları ile acımasız ve vahşi Çin sömürgeciliğine karşı ölüm kalım mücadelesi vererek ayakta kalmaya çalışıyor. Büyük Türkistan ve  tüm Avrasya’nın     hegemonyası için  soyunan  bölgesel ve küresel güçlerin  tarihten beri  “HEDEF ÜLKE” olarak uğrunda rekabet ve  mücadele ettikleri  ülkelerin  başında Doğu Türkistan gelmektedir. 

Yücel TANAY

Çinliler bu kadim Türk yurdunu ele geçirdikten sonra, Çince yeni işgal edilen bölge anlamında Sincan adını vermişlerdir. Rusya’da sosyalist devrimler olduktan sonra Çin’de aynı yola sonradan girmiş ve bir ideolojik dev Doğu Türkistan Merkezi Asya’nın uçsuz bucaksız toprakları üzerinde bir ülke olarak Çin sömürgeciliğilet yapılanması içinde Çin’in dışında kalan bölgelere de emperyal gözle bakmaya başlamıştır.

Çin’de sosyalist rejimin kurulması bu ülkeyi geleneksel uykusundan uyandırmış ve uyanmaya başlayan Çin etrafına emperyalist gözle bakmaya başladığında gözüne Doğu Türkistan’ı kestirmiştir. Çin eskiden Tibet ve Mançurya’da sürdürdüğü baskı politikalarına işgal sonrasında Doğu Türkistan’da yöneldiği görülmüştür.

Doğu Türkistan’ın elli milyonluk Uygur asıllı insanını nüfusu içinde eritmek isteyen Çin tam bir asimilasyona yönelmiştir.

Çin’in çeşitli bölgelerinden işsiz güçsüz katıl,ayyaş  ırz düşmanı uyuşturucu bağımlısı Han Çinlisi kitleler getirilerek devlet baskısı ile Doğu Türkistan’daki Türk topraklarına yerleştirilmişler. Bölgede Çinli nüfusu arttırmaya çalışan emperyalist güç aynı zamanda işgale direnen kesimleri de çalışma kamplarına sürmüş ve böylece hızlı bir nüfus değişikliğine yönelerek demografik yapıyı Çinliler lehine değiştirmeye yönelmiştir..

Uygur Türklerinin ulusal direnişini kırmak isteyen Çin emperyalizmi Doğu Türkistan’da sürekli olarak Türk halkını ezmiş ve direnenleri de öldürmüştür. Bölge halkı sistemli olarak işsizliğe ve açlığa mahkûm edilmiş, baskı ve yıldırma politikaları sonucunda Doğu Türkistan’ın Uygur Türklerinden oluşan halkı yok edilme tehlikesiyle karşılaşmıştır. İşgalden sonraki yıllarda elli milyonluk Uygur Türkü’nün yarısından fazlasının telef olduğu ve insanlık tarihinde en büyük halkı yok etme eyleminin Doğu Türkistan’da gerçekleştirildiğine dair birçok kaynak önemli bilgiler vermektedir.

Uygurların Türklüğü ve İslâm’ı savunmaları suç olarak kabul edilmiş, bu doğrultuda hareket eden insanlar hemen idam edilmişlerdir. Çin devleti halkının bir kısmını meydana getiren Han ulusunun temsilcilerini sistemli olarak Doğu Türkistan’a yerleştirmiş ve zaman içerisinde Uygur nüfusunu eritirken, Han sülalesinden gelen Çinli sayısını artırmış ve bugün Doğu Türkistan’ı Çinli nüfusu fazla olan bir ülke konumuna getirmiştir. Zaman içerisinde Türk nüfusu sistemli biçimde eritilerek, azınlık durumuna düşürülmüş ve Çinli nüfusun artışı sağlanarak bu işgal altındaki ülkenin sonraki dönemlerde bir bağımsızlık ya da ulusal kurtuluş savaşı vermesi engellenmiştir. Hâlen Uygur Türkleri Doğu Türkistan’ın kentlerinden kovulurken yerlerine Çinliler yerleştirilmekte, Uygurlar kendi ülkelerinde tarlada çalışan köleler durumuna düşürülmektedir. Çağdaş köleleştirme uygulamalarının en büyüğünü Çin emperyalizmi günümüzde Doğu Türkistan’da Uygur halkı üzerinde denemektedir ve ne yazıktır ki dünya kamuoyu da bu duruma seyirci kalmaktadır.

Avrupa ve Amerika merkezli çalışan insan hakları derneklerinin, Batı dünyasının Çin ile iyi geçinme politikaları yüzünden Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine uygulanan vahşi baskı ve insanlık dışı uygulamaları görmezden geldikleri anlaşılmaktadır. Uygurların Türk ve Müslüman olması nedeniyle Hıristiyan Dünyası Doğu Türkistan’a karşı ilgisiz davranabilmektedirler.

Çin devletinin resmi idelojisi olan Çin milliyetçiliğinin Büyük Çin Birliği adı altında genişletilmiş ve bütün komşularının içine alınmış olduğu bir Büyük Çin projesi bulunmaktadır. Bu doğrultuda Tibet ile beraber, Mançurya ve Güney Moğolistan’ı işgal altında tutan Çin, gelecekte bütün uluğ Türkistanı da sınırları içine alabilmek doğrultusunda, Batı Türkistan’a yönelik emperyalist işgal plânlarını devreye sokmaya hazırlanmaktadır

.Çinin modern İpek yolu projesi Batı Türkistandaki Türk ülkelerini işgal etme projesidir. Batı Türkistan denilen bugünkü Merkezi Asya’ya Çin’in bütünüyle egemen olabilmesi için Doğu Türkistan’a iyice yerleşmesi gerekmektedir. Böylesine bir hedef doğrultusunda Doğu Türkistan’ın Türkleri yok edilirken, Çin’in belirli bölgelerdeki fazla nüfusu Doğu Türkistan’a aktarılarak bu ülke Çinleştirilmektedir. Böylece Büyük Okyanustan Hazar’a kadar uzanacak bir Büyük Çin projesi Doğu Türkistan üzerinden gerçekleştirilmek istenmektedir.

Yarım yüzyıldır Doğu Türkistan’ın Uygur halkını yok eden Çin emperyalizmi Hazar’a kadar uzanacak Büyük Çin projesi için Doğu Türkistan’da yeniden yapılanmaya yönelmektedir. Hazar’a ulaşacak Çin kendiliğinden hem Hazar havzasını hem de Sibirya bölgesini kontrol altına alma şansını elde edecek hem de Hazar ve Kafkasya üzerinden Ortadoğu’ya inerek dünyanın merkezini de ele geçirme başarısını gösterecektir.

Çin’in bu tür hegemonya plânları hem Rusya Federasyonu’nu, hem İslam Dünyası’nı hem de Türk Dünyası’nı kara kara düşündürmektedir. Çin işgal devleti Doğu Türkistan’da Atom bombası denemelerine devam etmiş hem de işgal altındaki Uygur Türklerinin eritilmesi operasyonları hızlandırılmıştır. İşgal sonrasında Çin Doğu Türkistan’a kendi sınırları içinde bir özerk yönetim statüsünü görünüşte vermiştir, ne var ki uygulamalar bu ülkede bir özerk yönetim değil ama bir sömürge yönetimi olduğunu açıkça gözler önüne sermiştir. Çin politikası Doğu Türkistan kavramını bir ülke olarak siyaset sahnesinden silmeye yönelmiş bu toprakları Çin ülkesinin doğal uzantısı gibi bir ortam yaratılması hedeflenmiştir. İşgal altında yaşamlarını sürdürmek zorunda kalan Uygur Türklerine Çin vatandaşlarına tanınan hak ve özgürlükler verilmemiş, Uygurlar yaşadıkları bölgelere hapsedilmişlerdir. Yeni kazınılmış topraklar anlamında “Sincan” adı Doğu Türkistan için her alanda kullanılmaya başlanmıştır.

Baskı, yıldırma ve sindirme politikalarını bir de asimilasyon girişimleri izlemiş ve geri kalan Uygurların da Çinli olduğu ilân edilmiştir. Çok zengin maden ve doğal zenginlikle sâhip olan Doğu Türkistan böylece Çin ülkesinin bir parçası hâline getirilerek işgal durumu görünüşü ortadan kaldırılmak istenmiştir. Çin sömürgeciliği Doğu Türkistan bağımsızlık hareketini baltalamak için aşırı dinci El-kaideci,İŞIDcı yaptasını vurmaya çalışmış ,

Çin işgal devleti zaman zaman kendi oluşturduğu terörist eylemleri Uygur halkı üzerine atarak, Uygur Türklerinin bağımsızlık mücadelesini yok etmek istiyor.. Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurların başlıca üç temel istekleri bulunmaktadır. Öncelikle tabiî ki bağımsızlıklarına diğer Batı Türkistandaki devletleri gibi kavuşmak istiyorlar. Ayrıca, kendi ülkelerinde azınlığa düşmemek için Çinli göçünün durdurulması için mücadele ediyorlar ve Doğu Türkistan’ın zengin doğal kaynaklarından kendileri de yararlanmak istiyorlar.

Bu üç haklı istek doğrultusunda Doğu Türkistan’ın Uygurları hem Çin devletine hem de dünya kamuoyuna yönelik etkinliklerini son yıllarda artırmaktadırlar. Çin emperyalizmi Uygurların bu üç haklı isteğine açıktan karşı çıkarak Doğu Türkistan Çin ülkesinin doğal bir parçası durumuna getirebilmenin arayışı içindedirler.

Şanghay Örgütü ile Merkezi Asya’da yeni bir egemenlik alanı yaratan Çin, yeni dönemde Batı Türkistan ülkelerine yönelik politikalarını Doğu Türkistan üzerinden yürütecek gibi görünmektedir.

Türkiye, Doğu Türklerinin ülkesi olan Doğu Türkistan’dan fazlasıyla uzak olmasına rağmen Türk dünyasının geleceği açısından en önemli sorunlardan birisi olan Doğu Türkistan’a Türkiye hiçbir zaman kayıtsız kalmamıştır. Ne var ki, Çin devletinin baskıları Türkiye’ye karşı da sürmüş ve diğer Türk devletleri ile başlamış olan Türk dünyası ortak girişimlerinde Doğu Türkistan’ın resmen temsil edilmesine karşı Çin baskıları nedeniyle Türkiye gibi diğer Türk ülkeleri de fazla bir şey yapamamıştır.

Gelecekte Çin ve Rusya arasında bağımsız bir yapıda yer alacak bir büyük Türk dünyasına Rus emperyalizmi gibi Çin emperyalizmi de karşı çıkmıştır. Rusya ve Çin geleceğe dönük hesaplarında gene kendi emperyal hegemonya düzenlerini Türk dünyası ülkeleri üzerinden geliştirmek ana hedef olarak görülmektedir.

Türk devletleri bu gerçeği bilerek bir araya gelmek ve dayanışma içinde kendilerine bir ortak gelecek aramak durumundadırlar. Doğu Türkistan gibi büyük ülkelerdeki Türklerin esaretten kurtulabilmeleri ancak böylesine güçlü bir dayanışma ve örgütlenme ile mümkün olabilecektir. Çin ve Rusya arasındaki iki milyonluk Moğolistan bir bağımsız devlettir. Çinhindindeki Laos gibi Doğu Türkistandan az nüfusa sahip ülke bağımsızdır.

Şimdi sıra Çin işgali altındaki Doğu Türkistan, Tibet ,İç Moğolistan ve Mançurya’dadır. Bu ülkeleri işgal altında tutan Çin’in haksız işgallerine karşı bütün dünya ülkeleri tepki gösterdiği zaman, yarın Mançurya ve Tibet ile beraber Doğu Türkistan’da bağımsızlığına kavuşabilecektir. Uygur Türkleri bu gerçeği bilerek hareket ederlerse, Çin’de sürdürdükleri mücadelenin benzerlerini dünya siyaset sahnesinde de gösterirlerse, geleceğin bağımsız devletleri arasında Doğu Türkistan’da yer alabilir. Ondan sonra Doğu Türkistan’ın Büyük Modern Uygur devleti olarak Büyük Türk Dünyası içinde yer almasına sırası gelecektir.

Çağımız birçok ulusun bağımsızlığını kazandığı çağdır. Doğu Timordan Kosovaya..ta Eritre, Güney Sudan nasıl bağımsız oldularsa Doğu Türkistan gibi işgal altında olan Tibet,İç Moğolistan, Mançurya, Güney Azerbaycan, Tataristan…vs.ülkeler de bağımsız devletler ailesi içindeki yerlerini alabilmelidir. Türkiye, Doğu Türkistan sorunu ile daha yakında ilgilenmeli Bu sorunu Üye olduğu İslam Birliği teşkilatı,Nato..yerlere taşımalı sorunun aynı zamanda bir İnsan hakları sorunu anlatmalıdır.

Kaynak :  https://www.tahtapod.com/blog/dogu-tuerkistan-sorununa-bakis

Etiketler: » » » » » » »
Share
2976 Kez Görüntülendi.