logo

trugen jacn
20 Nisan 2016

GÜMÜŞHANE ÜN.KULÜP BAŞKANI BUDAK : ESARETTE ASİL DURUŞUN ADI, DOĞU TÜRKİSTAN !

18 Nisan 2016 Pazartesi günü GÜMÜŞHANE Üniversitesi Genç Atılım Kulübü’nce Üniversite’nin Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Unutulmayan Vatan ; Doğu Türkistan” Konferansi’nin açılışını bir konuşma ile açan Genç Atılım Kulübü Başkanı Sayın Oğuzhan Budak’ın duygu dolu ve bir o kadar gerçekleri dillendiren değerli konuşmasını aşağıda bilgilerinize sunuyoruz.Doğu Türkistanlı Uygur Türkü bilim adamları Sayın Doç.Dr.Erkin Ekrem ve Sayın Doç.Dr.Erkin Emet tarafından verilen konferansı acı gerçeklere cesurca parmak basan içten konuşması için Genç Atılım Kulübü başkanı Sayın Oğuzhan Budak’a teşekkür ederiz.

Uygur Haber ve Araştırma Merkezi(UYHAM)

O.Budak

Sayın Rektör’üm,

Sayın Dekanlarım, Sayın Bölüm Başkanım, Sayın Öğretim Üyelerim, davetimizi geri çevirmeyip programımıza katılan sayın Siyasi Parti Temsilcilerim, sayın sivil toplum kuruluşu temsilcilerimiz, bizleri bu çalışmada da yalnız bırakmayan Emniyet Teşkilatımızın vefakar çalışanları ve bütün çalışmalarımızda yanımızda olan sayın öğrenci konseyimiz, Saygı değer misafirler ve Değerli Öğrenci arkadaşlarım, hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

Gümüşhane  Üniversitesi, Genç Atılım Kulübü olarak düzenlediğimiz ”Unutulmayan Vatan Doğu Türkistan” adlı programımıza hepiniz hoş geldiniz.

Programımız ile ilgili konuşmama geçmeden bir hususa değinmek istiyorum.

Ayrıca Programlarımızda daima bizlere destek veren her zaman yanımızda duran bölüm hocalarımıza, ve bu bu programda ki en büyük manevi destekçimizden biri olan Nur Ahmet Kurban hocamıza şükranlarımızı ve teşekkürlerimizi sunuyorum.

Değerli misafirler ve muhterem katılımcılarımız,

Türkiye dışında en fazla Türk nüfusunun yaşadığı yer neresidir ? Elbette ki Doğu Türkistan!!!

Evet bugün, üzerlerinde uygulanan bütün assimilasyon ve soykırım uygulamalarına rağmen, Doğu Türkistan ’da milyonlarca Uygur Türk’ü varlığını sürdürmektedir. Esasen, Türk Milleti ’nin ” Atayurt ” coğrafyasının en mümtaz yerinde, Doğu Türkistan ’da bulunan Uygur Türkleri , ‘Müslümanlık ve Türklük şuuru” ’ na en fazla sahip olar Türk unsurlarının başında gelmektedir,

1949’dan bu yana tam 67 yıldır Doğu Türkistan Türkleri, Çin’ in işgali, esareti ve mezalimi altında inim inim inleyerek hayatlarını sürdürmeye ve varlıklarını koruma mücadelesi vermektedir. Dini afyon olarak tanımlayan Komünist Çin yönetimi Doğu Türkistan’daki Müslümanlara karşı dinsizleştirme politikaları uygulamakta, din ve vicdan hürriyetini acımasızca engellemektedir. Analarımızın,Bacılarımızın tesettür ve Başörtüsünü ve Kardeşlerimizin ise, sakalını yasaklamakta, Müslüman Uygurların ibadetlerinin yanı sıra hareket,tavır ve hatta günlük yaşam biçimlerine dahi müdahale etmektedirler. Ramazan ayında ise oruç ve ramazan ibadetlerinin kesin olarak yasaklandığını hepimiz yakından biliyoruz.

Oruç yasağı ile ilgili olarak Çin Kamu Güvenliği Bakanı, bir basın mensubunun “Orucu neden yasakladınız?” sorusuna “Biz halk sağlığını ve iş verimliliğini gözeterek orucu yasakladık” cevabını vermesi ne denli bir saçmalık ve ne denli büyük bir aldatmaca ve sinsi bir yalan olduğunu kolayca tahmin etmek asla zor olmayacaktır.

Çin yönetimi işgalı altında tuttuğu Doğu Türkistan’da 1985 yılından itibaren bir doğum yasasını yürürlüğe koymuştur. Bu yasa ile şehirlerde yaşayanlara bir çocuk , kırsalda yaşayanlara ise, iki çocuk kotası getirilmiştir. Yaklaşık 30 yılı aşkın bir süredir uygulanan bu politika sonucu mahallelerdeki ajanlar ve devletten maaşlı Hamileleri Kontrol Memurları vasıtasıyla tespit ettikleri 7-8 aylık hamile kadınlar bile doğuma birkaç hafta kala polis nezaretinde yakalanarak zorla kürtaja tabi tutulmaktadır. Bu inisanlık dışı Zorunlu kürtaj uygulaması sonucu milyonlarca müslüman Türk bebek, daha anne karnında iken vahşice katledilmektedir. Bu uygulamadan esas amaç ise, Müslüman Uygur nüfusunun artışının engellenmek ve bunu yıllara yayarak farkettirmeden toplu etnik Uygur soykırımı hedeflenmekdir.

Bu ne bahtsız Türkistan, bu ne talihsiz Kırım?
Şurda can verdi kızım, bağrımda öldü karım.
Bunun adı katliam, bunun adı soykırım,
İslam ve Türk âlemi yanıyor için için,

Kin kusuyor üstüme, kin kusuyor Kızıl Çin.

Evet üstadın şiirinde dediği gibi aslında Doğu Türkistan ’da yaşanan sadece ‘katliam’ değil, aynı zamanda insanlık dışı ve acımasız bir ‘soykırım’ dır. Komünist Çin yönetimi Nükleer deneme Tesislerini Doğu Türkistan toprakları üzerinde kurmuştur. 1964-1996 yılları arasında toplam 46 kez yapılannükleer denemelerde Müslüman Türkler kobay olarak kullanılmıştır.

Doğum yasağı ve mecburî kollektif kürtajla bebekler katledilmekte; temel insan hakkı olan, yaşam hakkı engellenmektedir. Temel hak ve hukukunu ve kişisel hürriyet isteyen herkes “Rejim karşıtılığı ve Teröristlik^le yaftalanmakta ağır cezalara çarptırılmakta veya yargısız infaz edilerek katledilmektedir.

Doğu Türkistan bölgesine her yıl plânlı olarak etnik han Çinli militan göçmenler yerleştirilmekte; yüz binlerce genç çalışma kamplarında kötü şartlarda,baskı ve işkence edilerek zorla çalıştırılmakta; kısaca her türlü insan hakkı hiç bir hak hukuk ve adalet gözetilmeksizin çiğnenmektedir.

Bugün Uygur Türkleri’nin Çin işgalci yönetiminden en büyük şikâyetleri ve korkuları hiç şüphesiz zamanla dönüştürülerek, assimile edilerek toptan yok edilme endişesidir. Bu endişelerinde de ne kadar haklı oldukları Çin’in sözü edilen uygulamaları ile kanıtlanmaktadır. kesinlikle Çünkü 1949 yılında Doğu Türkistan Mao’nun Komünist Çin İxşgal Orduları tarafından işgal edildiğinde bölgede Çinli göçmen nüfusu yerel halk olan Uygurlara oranla % 3 – 5 (300 bin kişi) civarındaydı. Bugün ise Çin’in bölge halkını devletin tüm imkânlarını kullanarak assimile ve Çinlileştirme proje ve uygulamaları sonucunda etnik Han Çinli göçmenlerin oranı % 40 – 50’ye mertebesine ulaşmıştır. Çin, Doğu Türkistan’da Türklerin nüfusunu azınlık konumuna düşürerek gelecekte demokratik sisteme geçildiğinde,Çinli nüfus çoğunluğu temin ederek muhtemel bir referandumda bölgenin etnik Çinlilerin yaşadığı bir bölge, kendi toprakları olarak kalmasını hedeflemektedir. Bütün planlarını bunun üzerine kurmuştur.
Nerede padişahlar, nerde krallar, taçlar?
Cevap versinler cevap, neyin nesi bu öçler?
Neden sessiz kalıyor şimdi küresel güçler?
Farkını fark edelim haydi hilalle haçın,

Kin kusuyor üstüme, kin kusuyor Kızıl Çin.


İşine geldiğinde insan hakları ve hukuk ihlallerini ileri sürerek bu ulvi değerleri korumak adına ,bahaneler,sebepler ve gerekçeler icat ederek Ortadoğu’da veya dünyanın her hangi bir bölgesinde ülkeler işgal eden,Demokrasi ve İnsan Haklarını işine geldiği zaman hiçbir zaman susmayan küresel güçler söz konusu Doğu Türkistan olunca neredelersiniz ?

Uluslararası toplumun Çin’in Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerine yönelik temel insan hakları ve hukuk ihlallerine karşı sessizliği bizleri derinden üzmekte ve yaralamaktadır.
Çin yönetimi kendi manevi değerleri ve inançlarını yaşamak isteyen sivil masum Müslüman Uygur Türklerini “Aşırı Dinci – Radikal İslami terör’ bahanesiyle sudan bahanelerle tutuklamakta,adaletsiz ve hukuksuz ÇKP.mahkemelerinde çok ağır cezalandırmakta ve yeri geldiğinde ise,yargısız infaz yaparak katletmektedir. Çin ,Doğu Türkistan Türklerini dünyadan izole ederek adeta bir Çelik Perdeli açık hava hapishanesinde yaşamaya mahkum etmektedir.

Uygur Türklerine karşı her türlü devlet terörünü uygulayarak,desiseler ve provakasyonlar icat ederek uluslar arası toplum nezdinde kendini haklı göstermeye çalışmaktadır.
Bunun en büyük örneği 5 Temmuz 2009’teki Urumçi Uygur Katliamında uyguladığı vahşettir. Çin’in iinsanlık dışı baski,zulüm ve soykırım uygulamalarını tüm dünya adeta canlı yayında izlemiştir. Çin’in Urumçi katliamında sergilenmiş acımasız ırkçı katliamları ve buna karşı ve dünya kamuoyunun ilgisizliği ve sessizliği bizleri hayal kırıklığına uğratmıştır.
Ülkemiz insanlarının ve Türk Milletinin Doğu Türkistan’daki Çin katliamalarına sesesiz kalmaması gerektiğini Türkiye’de yaşayan ve 20 yıl önce İstanbul’da rahmetirahmana kavuxan DOğu Türkistan Türklerinin Lideri
merhum İsa Yusuf Alptekin vefatından önceki son yazısında şu şekilde açık ve net bir şekilde şu cümlelerle dile getirmiştir ‘‘Doğu Türkistan meselesi, insanlık adına halledilmedikçe ve renkleri solan insanların ülkesinde hürriyet güneşi doğmadıkça, alınlarında kara bir lekeyi daima taşıyacaklardır. Gönül arzu eder ki, Doğu Türkistan meselesinin halledilmesi dâvâsında öncülük şerefi Türkiye’nin hakkı olsun.” demiştir.

Merhum Liderimiz merhum İsa Yusuf Alptekin’in bizlere bir vasiyet olarak bıraktığı bu sözlerine Türk gençliği olarak hepimizin bu temenniye iştirak etmemiz ve gereğini yerine getirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Doğu Türkistan’da Çin işgal yönetimiinin bütün baskı,zulüm, dini ve etnik assimilasyon ve ırkı soykırım uygulamalarına karşı hala dini ve milli değerlerini ve kimliklerini korumak için mücadelesini büyük bir iman gücü ile sürdüren ve dimdik ayakta durmaya çalışan bir Doğu Türkistan var karşımızda.

Kısacası Müslüman Uygur Türkü Kardeşlerimizin bu şanlı direnişleri ve tarihi ata topraklarında var olabilme mücadelesini ; ”Esaret İçinde Asaletli Duruşun Adıdır Doğu Türkistan! ” cümlesi ile tanımlıyoruz.
Unutulmayan Vatan Doğu Türkistan konferansı ve etkinliğimizin başarılı geçmesini diler,hepinizi saygı ile selamlıyorum. (140 kez)

Etiketler: » » » » » » » »
Share
2072 Kez Görüntülendi.