logo

trugen jacn
17 Şubat 2016

DOĞU TÜRKİSTANLI EĞİTİMCİ ABDULVELİ EYYUP İLE SOHBET (2.BÖLÜM)

Doğu Türkistan’da Türk çocuklarına  kendi dillerinin  anaokulu’nda bile öğretilmesi  yasak.
Bakın,Türk olmamız bizim elimizde değil. Allah’ın  lütfettiği  bir takdir. Türklük Allah’ın  verdiği bir davadır. Çünkü Allah bizi Türk yaratmıştır.Bunu değiştirmek bizim veya başakasının elinde değildir.Bizim bu davadan vazgeçmemiz asla mümkün değilidir. Bu, Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerinin de bir suçu değil Elbette.

Uygur Haber ve Araştırma Merkezi(UYHAM)

Çin Polisi’nce Gözaltına Alınmam ve Sogulanmam 
Biz boş ve eski okul’u kiraladık ve tamiri için de çok masraf yaptık. 19 Ağustos 2013’te okul içinde bakım ve tamir işleri ile uğraşırken, okula yine polisler geldi. Bana hitaben, “Biz seni arıyoruz “ dediler. Ben de arkadaşlarımın önünde bana zor kullanmanıza gerek yok .Ben nereye isterseniz oraya götürebilirsiniz.İsterseniz ben kendim istediğiniz Polis merkezine gelebilirim.dedim. Arkadaşlarımın bu işle bir ilgileri yok. Her sorumluluğu ben üzerime alıyorum. Her şeyden ben sorumluyum. Dedim. Bunun üzerine beni gözaltına alarak birlikte götürdüler.

Bana Yapılan Baskı,Zulüm ve İşkenceler 

  1. Çin Polisleri   beni günlerce gece gündüz demeden sorguladılar.
  2. Sorgu esnasında  hakkımda daha önce hazırladıkları suçlamaları kabul etmem için maddi ve manevi işkenceler yaptılar.Sürekli uykusuz bırakıyor,hakeret ederek aşağılıyor ve feci şekilde dövüyorardı.
  3. Azılı etnik Çinli Katil hükümlülerin kapatıldığı bölümlere ve  ve onların kaldığı hücrelere koydular.Bu Çinli hükümlüler etnik kin ve nefrretlerini hakaretler ederek ve beni aşağılayarak ve döverek  benden çıkardılar.
  4. Bu Çinli hükümlüler beni tuvaletin yanında ve banyo yapmak için su ısıtmada kullanılan teneke’nin içinde yemek yemeye  mecbur ettiler.
  5. Orta yere büyük abdestlerini yapıyorlar ve bunu bana temizletıyorlardı.
  6. Tuvaletleri dış fırçası ile temizlemeye mecbur ettiler.
  7. Gadiyanlar ve görevli Polisler bunu gördükleri halde onlara her hangi bir müdahelede bulunmadılar.
  8. Tam gün hiç kıpırdamadan dimdik şekilde oturmaya zorladılar. Her hangi bir hareket veya Kımıldadığımda  dayak atıyorlardı.
  9. Akşamdan sabaha kadar tam gece Nöbetçilik yaptırdılar.Uyumamı dayak atarak engelliyorlardı.
  10. Hapiste birlikte kaldığım bir Pakistanlı’nın tahliye olurken bana hediye olarak bıraktığı bir ingilizce  kitabı arama sırasında buldular ve bana hakaretler ederek ve döverek  elimden aldılar.
  11. Okumam,yazmam ve düşüncelere dalmamı dahi  yasakaladılar. Sürekli gözetliyor ve uyarıyorlardı.
  12. Anadan doğma bir şekilde hapishane içinde koşmaya ve hayvanı hareketler ve davranışlar  yapmaya mecbur ettiler.
  13. Bana hayvanı hareketler yaptıran Çinli Polis ve gardiyanlar benimle alay ederek,hakaretler ettiler ve aşağıladılar.
  14. Üç gün süre ile adi suçlardan hükümlü azılı mahkumların bulunduğu hücreye koydular ve beni onların gözetimine ve nezaretine teslim ettiler.Üç gün süre ile bu azılı katil,Hırsız ve yankesicilerin maddi ve manevi baskı ve işkencelerine maruz bırakıldım.
  15.  Arada bir Tuvalet yapmamı yasakladılar.Bu şekilde işkence uyguladılar.
  16. Cezamı çektiğim 15 ay zarfında dışarı ile haberleşme yasağı koydular.Telefon veya mektup yazmama ve göndermeme izin vermediler.Yakınlarımın ve ailemin yazdığı mektupları  de bana vermediler.
  17. 15 ay süre ile aileme ziyaret etmesine izin vermediler.15 ay ailemi vee çocuklarımı göremedim.

Size yöneltilen Resmi suçlama neydi?

Bana resmi olarak yöneltilen suçlama şu idi ; Şirket kuruluşunda toplanan parayı yanlış beyan etmek. Beyan ettiğimiz belgelerde 3 milyon dolar para var. Ama aslında böyle bir paranız yokmuş.
Ancak, polis sorgusu esnasında kurduğumuz şirket hakkında sadece bir defa soru soruldu. Diğer sorular ise,benim Türkiye ve ABD.’de bulunduğum yıllarda ne yaptığım konusunda idi. Sordukları sorular şunlardı ;
Türkiye’de ne yaptın? ABD’de ne ile uğraştın ve kimlerle temas kurdun ? Bölücü örgütlerle ikişkilerin oldu mu ? Bölücü unsurlardan kimleri tanıyorsun? ABD’den nasıl ve neden geri döndün? ABD’da sana toplam 38 ay süre ile eğitim bursu vermişler. Sen EBD’deki bu burs imkanlarını bırakıp buraya niçir okul açmaya geldin? Bunun sebebi nedir ? ABD’de iyi bir hayatın varken, eşin ve çocuğun ile , oraya yerleşmişken; neden buraya geri döndün? Vebenzeri sorular yönelttiler.
Son olarak da bana yöneltilen suçlama şu idi  ;  ABD. yönetimi buraya geri oönüp Okul açman için sana büyük miktarda para mi verdi ? Seni, ABD Ajan veya casus olarak mi tayin etti ve gönderdi ? Sen Okul açarak ve Uygurları kullanarak bölücülük  yapmak mi istiyorsun?
Benim bu sorulara verdiğim tek cevap şuydu ; Benim sizin şüphelendiğiniz bu konularla bir ilgim yoktur. Bu konuda beni suçlayacak bir kanıt de yoktur. Zamanınızı boşu boşuna böyle bir kanıt aramakla harcamayın çünkü benim böyle bir amacım yok. Dedim.
Beni günlerce sorguladılar, ben de “ bir yıl değil on yıl sorgulasanız da asla böyle bir kanıta ulaşamazsınız.Çünkü böyle bir şey yaptığıma dair her hangi bir kanıt yoktur.” dedim. Benim bölücülük ile hiçbir alakam yok. Biz sadece insanların yanı Uygurların kendi anadillerini öğrenmelerini ve çocuklarının da anadilini öğrenebilmesini sağlamak istiyoruz. Bir Uygur olarak tek istediğimiz budur. Zaten Çin’kanunlarına göre çift dille yanı Uygurca ve Çince olarak eğitim vereceğiz. Ama onların rahatsız oldukları konunun şu olduğunu hissettim ; Çift dille eğitim diyorlar ve ama sadece Çinçe eğitim veriyorlar. Biz ise gerçek manada iki dilde de eğitim verecektik. Yasaya esas uyan bizdik. Ama Çin yönetimi bizim Uygur Türkçesi ile çocuklara eğitim vermemizden son derece rahatsızdı.
Çin yönetimi bu davranışları ile kendi yasalarını bile tanımıyordu.

a.eYUP
Çin rejimi çift dille eğitim uygulamasına geçmeden önce Doğu Türkistan’da eğitim durumu nasıldı ?
Etnik Çinliler ile Uygur Türklerinin devam ettiği okullar ayrı ayrı idi. Çin Okullarında eğitim dili zaten Çince idi.Uygur Okullanada eğitim, Uygur Türkçesi ile veriliyordu. Yanı eğitim – öğretim dili Uygur Türkçesi ile idi. Çince ise, yabancı bir dil olarak yanı bir ders olarak vardı. Günümüzde ise bu durum tersine döndü.Uygur çocuklarına tamamen Çince eğitim veriliyor Kendi ana dilleri Uygur Türkçesi ise, şimdi yabancı bir dil olarak veriliyor yanı sadece bir ders… Oda sadece göstermelik. Örneğin; bütün dersler matematik, tarih, coğrafya bütün dersler Çince olarak okutuluyor. Verilen hiç bir dersin sınavı asla Uygur Türkçesi ile yapılmıyor. Biz yasal yolları kullanarak açtığımız Okullarda ; ana okuldan ortaoku ve Lise’ye kadar bütün dersleri Uygur Türkçesi ve Çince ve İngilizce olarak veriyorduk. Biz Uygur çocuklarımızın kendi anadilinde eğitim almasını temin ediyorduk. Öğrencilerimizin Çincesi’nin çok iyi olması ve aynı zamanda iyi derecede İngilizce öğrenmesini amaçlıyorduk. Yani Çin’in güya biz Uygurlara yasal olarak tanıdığı çift dilde eğitim hakkını kullanacak ve pratikte de uygulayacaktık.
Burada şöyle bir durum daha var. Biz eğitimciyiz. Politikayla hiçbir ilgimiz yok. Benim ülkemde hiçbir zaman politik bir davam veya amacım olmadı. Ama Doğu Türkistan’daki Çin yönetimi bizim bu okul açma girişimimizi bölücülük olarak tanımladı ve bizleri de Bölücü olarak ilan etti. Amacımızın eğitim olmadığını iddia ettiler ve kamu oyuna da bö şekilde duyurdular.
Ancak yargılama sonucunda bölücülükten dolayı sizi mahkum etmediler değil mi ?
Evet. Bölücülükten hüküm giymedik. Çünkü Bölücülüm yaptığımıza dair ortada hiçbir kanıt yoktu.
Bölücülükten ceza almış olsa idiniz sonuç ne olurdu ?
O zaman tıpkı bizim değerli aydınımız İlham Tohti ‘nin akibeti ve cezalandırılması gibi bir akibete uğrayabilecektim. yanı ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış olacaktım. Ancak, ben bölücülükten hüküm giymediğim için ömür boyu hapis yerine 15 ay hapise mahkum edildim. Cezamı tamamlayıp hapisten çıkınca bir süre daha özel eğitim merkezlerinde İngilizce öğretmeni olarak çalıştım. Ancak artık fişlenmiş ve kara Listeye dahili edilmiştim. Nereye gitsem takip ediliyor ve bir kenara çekilerek sorgulanıyor ve sürekli gözaltına alınıyordum. Polis beni sürekli gözetim altında tutuyordu.


Sizin Tutuklanmanıza Uygur Halkının tepkisi ne oldu?
Yurt dışındaki Uygur Türkleri ve onların kurdukları Sivil Toplum örgütleri tepki göstermişler. Serbest bırakılmam için Protesto eylemleri düzenlemişler. Ama Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkleri çaresiz oldukları için bizim için dua etmiş ve üzüntülerinden ağlamışlar. Yurt içindeki kardeşlerimizin durumunu ben çok iyi biliyorum.Onlar fazla bir tepki gösterdikleri zaman onlar da hemen Bölücü ve Radikal olarak suçlanırlar ve hepse atılırlar. Onların benim için yapacağı fazla bir şey de yok. Ben hapisten çıktıktan sonra bir çok insan ziyaretime geldi .Onlar benim için dua ettiklerini ve durumuma üzülerek çok ağladıklarını ifade ettiler.
Bu Anlattıklarınıza Göre Çin yönetimi Uygur Halkının Başını kaldırmasına dahi izin vermiyorlar ?
Evet. Bu ifadeleriniz çok doğru ve gerçekleri yansıtıyor. Uygur Türkleri Doğu Türkistan’da gerçekten başını asla kaldıramaz. Kaldı ki ben de zaten böyle bir şey olmasını asla istemem ve arzu de etmem. Başkaldırırlarsa öldürülmekten kurtulamazlar.Urumçi katliamında bunu yakinen gördük. Çin,Uygur Türklerini  böyle bir tepkisel gösterilerde  hemen acımasızca öldürülebiliyor. Ben zaten eğitimciyim, Politikacı hiç değilim. Anlattığım gibi,benim ve arkadaşlarımın sadece Eğitimcilik yapmamıza bile izin vermediler. Aslında bize izin verilseydi; benim düşünceme göre ; Uygur Türkleri ile Çin devleti ve Çinliler arasındaki bu karşılıklı kin ve nefret ve gerginlik zamanla azaltılabilir ve ileride toplumsal barış sağlanabilirdi. Böylece şiddet olayları de ortadan kalkmış ve barış ortamı sağlanmış olacaktı. Herkes kendi kimliğine sahip olursa, yasaya uygun bir şekilde okullarımız olsa bunun Çin yönetimine veya başka bir kimseye hiç  bir zararı olmazdı. Ben samimi olarak böyle düşünüyordum. Politikaya çok uzaktım. Ama maalesef her şeyin politize olduğu ve her şeyin siyaseti kapsadığı bir ülkede politika yapmak istemeseniz,ondan ne ekadar uzak dursanız  bile sonuç değişmiyor. En basit ve olağan bir konuda, eğitim öğretim konusunda bile politikanın ortasında ister istemez kendinizi siyasetin  tam girdabında  bulabilme zorunda kalıyorsunuz.
Bu Anlattıklarınızdan şu sonuç ortaya çıkıyor ; Çin Yönetimi sizi önce terörist ilan ediyor, sonra Sizi Terörizme doğru zorla itiyor !
Çin rejiminin yaptığı şu: Önce size bir ad takıyor. Bölücü, Rejim düşmanı, terörist diye etiketliyor. Çin rejimi önce kendi düşmanını bir şekilde yaratıyor. Çin Uygurları sürekli radikal ve fanatik olmakla suçluyor. Aslında kendisi Uygurların böyle olmalarını özellikle  istiyor. Uygurları zorla cebirle radikalizm  ve aşırılık çukuruna itiyor. Örneğin ben ABD’de bir süre kaldım ve burada okudum. İnceleme ve araştırmalarda bulundum.Çin bana diyorki ; ABD. Hükümeti Çin’i bölmek istiyor. Niye orada bulundun veya  niçin oraya gittin diyor. Türkiye’de bir süre kalmışım. Bana şu suçlamayı yöneltiyor ; Sen Türkiye’de Pan-Türkist eğitimi aldın ve Par Türkist oldun.? Buyurun işte. Çin  özellikle isteyerek kendisine yok yerden bir düşman yaratmış oluyor. (2.bölümün sonu – Devam edecek.)

Etiketler: » » » » » »
Share
1522 Kez Görüntülendi.