logo

trugen jacn
02 Eylül 2016

TÜRKİYE’DEKİ 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ VE DİASPORA’DA YAŞAYAN UYGUR TÜRKLERİ

  yawrupa-sherqiy-turkistan-enwerjan-ependi-305             

 Kütahya Valiliği   ile  Dumlupınar Üniversitesi’nca 23-26 Ağustos 2016 tarihleri arasında Kütahya’da ortaklaşa düzenlenen “ 15 Temmuz Darbe Girişimi ve İslam Dünyası’na Yansımaları” konulu konferans’a katılan Almanya merkezli Avrupa-Doğu  Türkistan Birliği Derneği Başkanı Enver Can’ın sunduğu Bildiri metni aşağıda sunulmuştur.  

Uygur Haber ve Araştırma Merkezi(UYHAM)

 

Sayı Vali’m,Sayın Rektörüm, Kıymetli Hocalarım,  Değerli Misafiirler

Hepinizi şahsım ve DOğu Türkistanlı Kardeşleriniz adına saygı ile selamlıyorum. hepinizi saygıyla selamlıyorum.

 Konusmama baslamadan önce 15 Temmuz Darbe girisiminde canlarini feda eden Sehitlerimize Allah tan rahmet, ailelerine sabir, yarali gazilerimize acil sifalar ve aziz Türk milletine, Türklügün Besigi Türkiyemize bas sagligi dilerim!

Böyle önemli bir konferansta sizlerin aranizda bulunmaktan onur duydugumu ifade ederken, bu toplantiya evsahipligi yapaqn ve bizlkeri birara getiren organizatörlere tesekkürlerimi sunarim. Ancak yeri gelmisken sunuda ifade edeyimki, benim sizlere bu Üniversite Kürsüswünden hitap edebilecek bir ünvanim olmadigi gibi, konusmaminda bilimsel dayaanagi yoktur. Ben sadece kendi gördüklerimi, bildigimi ve duyduklarimi Türkcemin elverdigi ölcüde sizlerle paylasmaya calisacagim.

Ben, bundan 50 yil önce zamanin basbakani merhum Süleyman Demirel hükümeti döneminde iskanli olarak Türkiye ye getirilip Kayseri’ye yerlestirilen Dogu Türkistanli Uygur Türklerinden biriyim; Türkiye de askerlik vazifemi tamamladiktan sonra calismak icin Avrupa ya gittim ve 40 seneden beri Almanya’nin Münih kentinde yasamaktayim.

Bu vesileyle kisaca, Dogu Türkistan Türklerinin, ya’ni Uygurlarin Türkiye ye bagligina ve Anadolu Türk’ü ile yakinligina deginmek istiyorum. Bilindigi gibi Uygur Türkleri  ta 1870 lerde, ya’ni Hükümdar Yakup  Bedevlet döneminde zamaninda Osmali padisahi Sültan Abdul Hamit Han’a Biat etmislerdi; 1933 yilinda Kasgarda ilan edilen Dogu Türkistan Cumhuriyeti yönetimi Gök Bayraktan Al Bayraga selam göndererek, bagimsiz devlet olarak taninmasi icin en basta Türkiye Cumhuriyeti hükümetine muracaat etmisti; 1940 yillarda Urumchi de yayimlanan Altay gazetesinin kapaginda,  Milletimiz Türk, dinimiz Islam ve vatanimiz Dogu Türkistandir, cümlesi Yaziyordu. Demek, bugün Cin yönetiminnin zülmü altinda inleyen Uygur Türkleri, kendilerini Türk,  1933 ve 1944 olarak gecen asirda kurduklari bagimsiz Cumhuriyetlerini de Türk kelimesiyle adlandirmislardir.

Nitekim, biz bundan yarim asir önce Türkiye ye geldigimiz günden buyana Anadolu Türkünün, hükümetlerimizin ve toplumun bize gösterdigi yakinlik, sevgi ve ilgi de ayni baglari teyit etmistir. Sahsen ben Türkiye de yasadigim yillarda hangi kapiyi calmissam ve kiminle karsilasmissam, kendimi  evimde ve kendi anavatanimda gibi hisetmisimdir. 1994 Aralik ayinda Dogu Türkistan halkinin  lideri Isa Yusuf Alptekin Beyefendi vefat ettiginde, ben Cenazeye katilmak icin,  ayni gün Münihten Istanbula gelmistim. O gün aksam saatlerinde merhumun evinde Fatiha okunurken, o dönem Istanbul Büyüksehir Belediye baskani olan  Cumhurbaskanimiz sayin Recep Tayyip Erdogan Beyefendi, zamanin Istanbul valisi ile birlikte Isa Yusuf Alptekin’in Ataköy’deki evine tesrif  buyurarak, Kur’an tilavetine dahil olmuslardi. Daha sonraki yillarda da yine Recep Tayyip Erdogan Beyefendi Istanbulda Park ve Köprülere Isa Yusuf Alptekin ismini vermis ve bu isimlerin kaldirilmasi yönünde, Cin’in talebi üzerine Disislerinden gelen baskilara boyyun egmemislerdir.

1990 li yılların başında  eski Sovyetler Birligi dagildiktan sonra Dogu Türkistanda Cin zülmünün artmasi neticesinde cok sayida Uygur Türkleri vatanlarini terk etmeye ve dis ülkelere siginmaya basladilar. Bugün, Yeni Zinlandadan ta Kanadaya kadar uzanan bir cugrafyada, ya’ni 40 yakin ülkede Uygur Türkleri yasamakta. Tabii olarak Uygur Türklerine en cok kucak acan ve bizlere agabeylik ve kardeslik hisleriyle yaklasanlar Anadolu Türkleridir. Bu göc sürecinde Almanya ya yerlesen Uygur Türklerinin sayisi bin kadardir ve bunlardan 150 aile, ya`’ni 650 si Münih kentinde yasamakta.Uygurlarin Almanya ya gelmeleri 1960 li 70 li yillarda ya calismak veya da tahsil icin Türkiyeden gidenlerle baslar ve 90 yillarda Dogu Türkistandan kacan dalgalarla simdiki sayiya yükselmistir.

Avrupa ülkelerinde, özellikle de Almanyada yasayan Uygur Türkleri genellikle bu ülkedeki Anadolu Türkleriyle ic-icedir: Oradaki Türk dernekleri her zaman bize yardim elini uzatmistir ve Türk toplumu da bize kucak acmistir. Camii’de – Dernekte Türklerle birlikteyiz, Türk Kafilelerle Hac’a ve Ümrreye gideriz; evlerimizde Türk televizyonlarini izleriz. Son bir sene icinde sadece Münih’ten 5 kardesimiz Alanaya’dan kat satin almislardir. Almanyadaki Uygur Türklerinin yas ortalamasi 30 un altindadir, egitim durumlari yüksektir, yüksek okullardaki

veya yüksek tahsil yapacak okullardaki talebelerimizin sayilari orantili olarak diger toplumlara kiyasla ön siralarda yeralmakta.

Kardes ülke Türkiyede olan-bitenler bizleri de yakindan ilgilendirir. Hele son yillardaki „One Minute“, Genel Secim, Cumhurbaskanligi secimi, Mavi Marmara,Terröre karsi mucadele, Suriyeli mülteciler, Rus ucaginin düsürlmesi gibi güncel konular daha da dikkatimizi üzerine cekmistir. Bu sekilde koyu bir

ilgi devam ederken, aniden 15 Temmuzda Darbe girisimi yapilmasi bizi soke ettigi gibi, bu girisimin fakat saatler icinde geri püskürtülmesi de Türkiyenin bekasi acisindan tarihi bir dönüm noktasi olmustur.  15 Temmuz gecesi, eger tabiri caizse, bizlerde Almanyada televizyon basinda Demokrasi nöbeti tuttuk, sayilir! Cumhurbaskanimizin Cep telefonundan CNN kanaliyla Türk halkina yaptigi kisa konusmasi ve cagrisi, daha sonra Atatürk Havalimanindaki konusmasi, Bogazköprüsündeki ilk gösterilen catismalar ve halkin hemen sokaklara dökülerek darbecilere karsi dik durmasi, Tanklarin önüne yatmasi bizleri cok etkiledi.

Bizleri sevindiren ve rahatlatan olay bu darbe girisiminin fark edildikten sonra saatler icinde bartaraf edilmesi; sayin Cumhurbaskanimiz basta olmak üzere bütün devlet ve hükümet erkaninin isbasinda olduklarini hic vakit kaybetmeden duruslariyla, hareketleriyle ve icraatlariyla sergilemeleri, Hava trafiginin ve yurda giris-cikislarin hemen-hemen hic aksamadan devam etmesi, medyannin  halki seffaflikla bilgilendirmesi ve herseyden ziyade Türk halkinin vatanina, sectigi hükümetine ve demokrasiye nasil sahip ciktigidir. Türk halkinin istiklal harbinde verdigi mücadeleleri, Canakkale ve Sarikamistaki fedakarliklarini bazen filmlerden izlerdik, kitaplardan okurduk veya anlatilanlara kulak misafiri olurduk. Ama bu defa Türk halkinin, kadin-erkek, genc-yasli ve sagci-solcu, demeden topragini, vatanini ve  insanini savunmak ugruna neler yapabilecegini bizzat  gözlerimizle gördük, yasadik ve sahid olduk. „Bayraklari bayrak yapan üstündeki kandir, toprak eger, ugrunda ölen varsa vatandir“ misrasi  neden kaleme alındığı ve ne anlama geldigini 15 Temmuz gecesinden buyana daha iyi idrak etmekteyiz.  17 Temmuz, yani Darbe tesebbüsünün ikinci günü ben Almanyadan ucakla Atatürk Havaalanina indigimde topragi öptükten sonra etrafa baktigimda darbe tesebbüsünden hicbir ize rastlamadim, orada gözüm  birseylar aradi, herhangi bir ipucu görmek istedim. Ama hic birsey bulamadim, göremedim: Ucaktan indikten sonra pasaport kontrolu, disariya cikis, taksici … ve ta Zeytinburnunda eve varana kadar hersey kendi yolundaydi. Sanki Türkiye beni: hic birsey olmamis, kimse birsey yapmamis, görmemis, duymamis ve kimseye hicbirsey olmamis gibi karsiladi. Hatta ayin 19 u gecesi otobusle Istanbuldan Ankaraya gittimde de hicbir ize rastlamadim. Ya’ni, Türkiyede gördügüm manzara ve konustugum insanlar, sanki bu ülkede ikki gün önce darbe tesebbusu olmadigi izlenimini verdi, çünkü hersey yerinde  ve yolundaydi, insanlar hicbir telase icinde degildi, toplu tasima vasitalari calisiyourdu, ucaklar inip-kalkoyordu, hükümet, asker, polis isbasindaydi, halkin morali yüksek, özgüvenli, basi dik ve gururluydu. Istanbul’da yasayan kardeslerimden biri  bir gece beni de demokrasi nöbetine birlikte götürdü. Münih’e döndügümde, özellikle benden aziz Türkiyemizin selameti yönünde haber duymak icin Havaalanina cikan oradaki Uygur yurttaslarimin bana sorduklari ilk soru, Istanbul nasildi? Ne gördün? Türkiye eskisi gibimi? Seklinde oldu.                                                                                                                           Avrupa ülkelerinden tatil icin Istanbul ve Alnaya ya gelen yurttaslarim daha gecen hafta sonu telefonla beni ariyarak, ya Enver bu Anadolu Türkleri nasil bir millet! Allah zaval vermesin, bu millet oldukca kimseler Türkiye ye birsey yapamaz, dediler!!!

 5bfa0bb5-8937-4f1b-95f9-54763c191928

Cumhurbaskani sayin Recep Tayyip Erdogan Darbe tesebbüsünden haber aldiktan hemen sonra cep telefonundan halka yaptigi cagiri ile baslayan doğrusu, liderlik sifati, güven telkin eden konuşmalari ve hitaplariyla makamina ve sahsiyetine yakişan bir kriz yönetme liyakatini fazlasiyla gösterdi;

Basbakan Binali Yildirim basta olmak üzere diger Bakanlar ve topluca hükümet erkani görevinin basinda oldugunu her firsatta gözler önüne sermistir;

Sanli Türk Ordusu da, Genel Kurmay Baskani Orgeneral Hulusi Akar’in komutanliginda, darbe girisiminin hemen ardindan halkimiza tekrar güven verecek bir durus sergilemistir. Özellikle de muhalefet partilerinin darbeye karsi devlet ve hükümetle birlikte hareket etmeleri, Demokrasi mitinginde serigilenen birlik-beraberlik  ruhunun Türk halkini mutlu ettigi, cesaretlendirdigi ve güven telkin ettigi gözlenmistir.  Kisacasi 15 Temmuz darbe girisimine karsi devlet, hükümet, Ordu, muhalefet ve millet olarak, hep birlikte yekvucut tek bir Türkiye oldugu, vatana, milli iradeye ve demokrasiye sahip cikildigi dünya ya gayet acik ve net bir tarzda gösterilmistir.

 Darbe tesebbüsü geri püskürtüldükten sonraki günlerde ve haftalarda detaylar ortaya ciktikca, halkin direnisleri, askerleri ikna etme cabalari, ordu komuta  zinciri dahilinde ve disinda cereyan eden olaylar, perde arkasinda neler oldugu, eger önlenmeseydi, neler olabilecegi hakkinda medya tarafindan gösterilen görüntüler ve ekranlardaki tartismalar o gece neler olup bittigini daha iyi anlamamiza isik tutmustur. AK parti döneminde, özellikle de son 10 yil icinde ortaya cikan uyanis, toparlanma, özgüven ve toplumdaki zindelik darbe tesebbüsünün geri püskürtülmesinde kendini gösterdigi gibi,Türk toplumunun 80li, 90 li yillardaki Türkiye olmadigini da gözler önüne sermistir.

 Sonuç olarak, Darbe girisiminin bu sekilde az zayiatla, saatlar icinde geri püskürtülmesinde aziz Türk milletinin bir bütün olarak durusu, fedakarligi ve vatan sevgisi esas rol oynamistir.

Kendi anavatanlari Cin isgali altinda oldugu icin dünyanin cesitli ülkelerinde, özellikle de Almanya da yasamakta olan Uygur Türkleri bu darbe girisimine karsi Türk milletinin gösterdigi tepki, sergiledigi vatanseverlik, kahramanlik ve bütün bir millet olarak dik durusunu takdirle, minnetle ve hayretle izledik ve kendimize ders cikarmaya calistik.Toplantilarimizda Türk halkinin Darbe girisimine karsi verdigi mücadeleyi kendimize örnek alacagimizi söyledik.

 Sayin misafirler, sözlerimi acizane ve kisaca su sözlerle bitirmek istiyorum:

 Son yillarda AK Parti hükümeti bir yandan Cin ile dostluk iliskilerini gelistirmeye calisriken, diger yönden Uygur Türklerinin insani ve kültürel haklarini savunmayi da bir dis politika haline getirmis ve bir taraftan Türkiye’ye siginan Uygur Türklerine gereken ilgiyi gösterirken, diger yönden hatta Tayland gibi, diger ülkelerde zor durumda kalanlara da sahip cikmistir.

Sayin Cmuhurbaskanimiz Recep Tayyip Erdogan, Cin yönetiminin Uygur Türklerine karsı yaptığı katliamı “Urumçi’de Olanlar Adeta Soykırım.”  cümlesi ile tarihe not düşmüştür. Bu if adeyı sarfeden ilk ve tek Türk devlet adamı olmuştur.  Bu vesileyle kendilerine, AK Parti yönetimine ve Dogu Türkistanlilara sahip cikan ve yardim elini uzatan herkese, kisacasi Anadolu Türküne  minnetdarligimi iletmek istiyorum.

Nasıl ki ; aziz Türkiyemiz Avrupa ile Asya arasindaki köprü ise, Dogu Türkistan da Cin ile Avrasya arasindaki stratejik öneme haiz bir köprüdür. Cin’in Orta Asya ya acilmak  ve enerji hatlarini güvenaltina almak icin Dogu Türkistan bölgesine ihtiyaci vardir.Uygur Türklerinin gözyaslari üzerine bu bölgede baris, istikrar ve güvenligin saglanmasi mümkün degildir.  Hal böyleyken,  „Dogu Türkistanlilarin su anda Cin Halk Cumhuriyeti hudutlari icinde olan kendi ana yurtlarinda insani ve kültürel haklarini koruma“olarak belirlenen politikanin daha da genisleterek, etkin bicimde devam ettirilmesi realiteye dayanan, uzun soluklu ve gelecege yönelik faydali bir yol olduguna inaniyorum.

 Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür eder,tekrar hepinizi  saygı ile selamlıyorum.

 

 Enver Can  

Avrupa Doğu Türkistan Birliği Derneği Başkanı  

Adres:  Fasanenstrasse 79, 85757 Karlsfeld – ALMANYA

Etiketler: » » » » »
Share
697 Kez Görüntülendi.