logo

trugen jacn
10 Eylül 2019

ZAMANIMIZIN NAZUĞUM’U, KAHRAMANLAR KAHRAMANI GÜLNAR HANIM

“ONLARA (ALLAH YOLU’NDA ÖLEN ŞEHİTLERE) ÖLÜ DEMEYİNİZ. ÇÜNKÜ,ONLAR DİRİDİRLER.”        

Kur’an-i Kerim

yüsüpjan-hushur

16 .06.2014’TE  ÇİNLİ İŞGALCİLERCE KATLEDİLEN ŞEHİT HÜSEYİNCAN HOŞUR  (Kahramanımız Gülnar Hanımın eşi ve Yoldaşı)

Gülnar-Toxti-niyaz

KAHRAMANLAR  KAHRAMANI GÜLNAR HANIM

 Mehmet Emin HAZRET

Bugün 16 Temmuz 2014. Bundan tam bir ay önce Urumçi Orta Halk mahkemesi 13 Müslüman Uygur’un idam cezalarını onamış ve aynı gün bu Kahramanlar işgalcilerce jet hızı ile infaz edilmişlerdi. O gün infaz edilenler arasında Milli kahraman ve Bağımsızlık  Önderi Hüseyincan Hoşur de “ 28 Ekim 2013 Tienenmin intihar Saldırısının Planlayıcısı” iddiası ile idama mahkum edilenlerin arasında idi ve o da aynı gün infaz edilmişti. Aynı Mahkemede onu eşi ve iki çocuğu’nun Annesi Gülnar Tohtiniyaz Hanım de ömür boyu ağır hapis cezasına mahkum edilmişti.

Ben bugün Müslüman  Uygur Hanımlarının vicdanı ve 19 yüzyılın ünlü kadın Mücahit ve Kahramanı Nazıgum(Nazlıgül)’un günümüzdeki son örneği ve temsilcisi sayılan Gülnar Tohtiniyaz Hanım hakkında edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

       Bundan bir kaç ay önce bir akşam,Hüseyincan Hoşur Yatsı namazından sonra eşi Gülnar Hanım ve iki yavrusunun uyuduğu yatak odasına geldi. 6 yaşındaki oğlu ile 1,5 yaşındaki güzeller güzeli kızı mışıl mışıl uyumakta idiler.Gülnar Hanım tatlı tatlı uyumakta olan Tanrı vergisi bu güzel ciğerparelerini büyük bir sevgi ile seyrediyor ama,bakmaya doyamıyordu. O,eşi’nin odaya girdiğini fark etti ve ona büyük bir sevgi ile gülümsedi. Hüseyincan Hoşur,eşi’ne” Çocuklar uyumuşlar değil mi ?” diye sordu.Gülnar Hanım evet manasında başını salladı. Hüseyincan eşine “öyle ise,birlikte Saray öy’ge(salona) çıkalım manasında başı ile işaret etti ve birlikte salona çıktılar. Oturduktan sonra Hüseyincan birkaç kez uzun kısa nefes alıp verdi ve düşünceli birşekilde,eşi Gülnar Hanım’a “Sana söyleyeceğim çok önemli bir konu var !”dedi.
Gülnar Hanım bir az endişelenecek gibi oldu ve eşine “ Farkındayım. Sizi bir Haftadan beri bana bir şeyler söyleyecek diye bekledim. Bunu hissediyordum. “diye cevapladı.
Hüseyincan sözüne devamla “ Sizi severek nikahladım.Sevgim hala ilk günkü gibi dip diri ve canlıdır.Seni ve senin bana armağanın olan şu iki yavrumu canımdan da çok severim. Ama ben ölürsem ..!?
Gülnar,büyük bir endişe içerisinde eşinin lafını kesti ; “Allah korusun!.Ne diyorsunuz siz ?”
Hüseyincan konuşmasını düşünceli bir şekilde sürdürdü; Şu işgalcı Çinli komünistlerin mübarek dinimize, Aziz Müslüman uygurlar’ımıza yaptığı zulme dayanamayan onlarca genç kardeşlerimiz ve kahraman yiğitlerimiz her gün  şehit edilmekte  ve bunlardan bazıları canlarını ortaya koymakta. Allah nasip ederse, ben de onlar gibi şehitlik mertebesine ulaşmak kararını verdim. Kur’an-i Kerim’de Cihat’a niyet edenlerin öncelikle ailesinin rızasını alması gerektiğini emrediliyor.Ben de bugün senin rızanı almaya karar verdim. Bu kararıma rıza gösterirsen,ben uzun bir yolculuğa çıkmak niyetindeyim. Çinli işgalcılerin Aziz Milletimize yaptıkları zülme karşı bazı planlarım var !?
Gülnar Kocasının konuşmalarını sessizce dinledi ancak,gözlerinden yağmur gibi göz yaşları boşalmaya başladı.  Hüseyincan biraz tereddütte kaldı ve eşine hitaben “ Eğer sen benim bu planımı desteklemez isen,benim planım gönlüm ve işim yarım kalır. Sana ve şu masum iki güzel Yavru’muza dayanmak kolay mi dersin ? Ama,bizler  Müslüman Uygurlar olarak bu Dinsiz Çinli İşgalcilerin zulmüne ve aşağılamalarına karşı iki ayaklı hayvanlar olmadığımızı ispat etmek için ve bunu dünya’ya haykırmak ve duyurmak için  bir şeyler yapmalıyız ve buna de benim gibi bunu yapacak insanlar lazım  !?
Bunları dinleyen Gülnar Hanım  ağlayarak  yatak odasına sessizce sıvıştı. Hüseyincan ise,bir az şaşırdı ve Eşi’nin bu hareketine bir anlam veremedi.

Ertesi akşam saatlerinde Hüseyin Can eve geldiğinde,onu oğlu koşarak kapıda karşıladı ve hemen boynuna sarıldı. O,sarılan oğlu’nu öptü ve koklayarak bağrına hasretle bastı.Bu sıra’da Annesinin kucağında olan küçük kızı de babasına gelmek için hamle yaptı. Hüseyincan onu de kucağına alarak bir süre çocuklarını sevdi,  meşgul oldu ve onlarla hasret giderdi. Bu arada Gülnar Hanım’da önceki akşamda olduğu gibi endişeli ve gergin halinden  eser yoktu. Kocasına gülümseyerek sevgi ile bakıyordu. Gülnar Hanım eşine leğmen(Uygur’ların ünlü el makarnası )hazırlayarak getirdi ve Çocuklarını yan taraftaki  Televizyon odasına götürdü. Bu arada Hüseyincan yemeğini bitirdi ve yemek duasını de yaptı.Gülnar bu arada yan odadan bir çanta’yı getirerek Kocasının önüne bıraktı.Kocası bunun ne olduğunu sordu.Gülnar Hanım kocasına çantayı açmasını ve içindekileri görmesini istedi. Hüseyincan çantayı açtı ve çantanın para ile dolu olduğunu görerek şaşırdı. Hüseyincan şaşkınlıkla eşine baktı. Gülnar Hanım bunun üzerine eşine “ Arabamı ve Sizin bana düğün hediyesi olarak aldığınız altın takılarımı sattım.Hepsi 300 bin yen(50 bin $) etti. Onu size veriyorum.”dedi. Eşi kendisine gülümseyerek hayranlıkla bakıyordu. Hüseyincan buna  bir az şaşırmıştı ve bağazının düğümlendiğini hissetti. Eşine minnet ile sarıldı, muhabbetle bağrına bastı ve kulağına “ Niye zahmet ettin ? Onları ben senin mihrin için almıştım.Onlar sana aitti. ” dedi. Gülnar Hanım eşine “ Benim sevgili Kocam Dini, Vatanı ve halkı için canını veriyor iken, ben bu dünya malını niye bu uğurda vermeyeyim ? Dinimiz devam etsin, Müslüman Milletimiz yaşasın ve Halkımız azat ve hür olsun !”dedi
Hüseyincan Eşine hayranlıkla baktı ve “Sen’den Allah razı olsun.Ben seninle her zaman gurur duydum. Ben seni cennette bekliyorum.”demesi ile Gülnar Hanımin gözlerinden sicim gibi yaşlar boşaldı; ”Ben sana nasıl dayanacağım ? Allah’ım bana dayanma gücü ver !” diyerek dua etti ve bir süre hıçkırarak ağladı. Hüsencan eşine güzel sözler söyleyerek teselli etmeye çalıştı ve “Ağlama canım,Ben de seninle  gurur duyuyorum. Pekin’deki Cungnenhey(İmparatorluk Sarayı) sarayında oturup, ülkemizi işgal eden,Müslüman halkımıza zulmeden ve bizi ve neslimizi yavaş yavaş ve sinsice yok etmeye çalışan Zalim Diktatörlerin arasına dalarak kendimi patlatarak bunları cezalandırmanın bana nasip olmasını Yaradan’dan her zaman diledim.”dedi eşinin gözyaşlarını silmeye çalışarak.
Onlar sabaha kadar gelecekten konuştular ve  planları yaptılar. Sonuçta Gülnaz iki yavrusunun bakarak büyütecek  ve Hüseyincan ise, eşini Cennet’te bekleyecek ve onu orada karşılayacak  kararına vardılar.
Hüseyinca bir daha dönmemek üzere evinden son ayrılışında Gülnar Hanım, onu yavruları ile birlikte dualarla uğurladı. Hüseyincan birkaç gün sonra eşini telefon ile aradı. Onun verdiği paraları de katarak kendisine güzel bir araba satın aldığını,Arkadaşlarının kendisine dua ettiklerini ve selamlarını yolladıklarını bildirdi ve çocuklarına iyi bakmasını tembihledi.

Gülnar Hanım günler sonra bir gece şöyle bir rüya gördü ;”Eşi kendisine; Zalimlerin başlarının oturdukları saray’a yaklaşamıyoruz. Keşke yanımızda sen olsa idin ? Sen kadın olduğun için belki onların pek dikkatini çekmezdin !?” dediğini sanki normal bir tarz’da söylemiş gibi anladı. O sabah uyandı ve derhal iki yavrusunu Annesine emanet etti ve Eşinini yanına gitmek üzere suratle hazırlıklarını tamamladı. Hüseyincan’ın telefonu kapanmıştı. Eşi’ne ulaşamadı ve ne olduğunu de öğrenemeden Allah’a tevekkül ederek tren ile Pekin’e doğru yola çıktı.  Ancak,bir süre sonra tren bir küçük İstasyon’da durduruldu.Daha ne olduğunu anlayamadan onun olduğu vagon’a Polisler doluştu. Gülnar Hanımı tren’de kelepçeleyerek gözaltına aldılar.

Gülnar Hanım Urumçi’ye getirilip Hapishane’ye kondu. Ayağına 12 Kg. ağırlığında zincir takıldı ve tek kişilik hücreye kapatıldı. Kocası’nın canlı ele geçirildiğini kendisini sorgulayan Polislerden öğrendi ancak, onların bu sözüne pek inanmadı. Haftalarca süren sorgu esnasında Çinli İşgalcilerin meşhur İşkence çeşitlerinin tamamı vüj<cudunda denendi.Tırnakları söküldüğünde kendisinden geçti. Saçından tavana asılarak vucuduna saatlerce elektrik akımı verildiğinde bayıldı. İşkence Ustası Çinli Sorgucular Gülnaz Hanım kendine geldiğinde,”Yaptıklarından pişmanlık duyuyor musun ?” sualine karşılık,hiç tereddütsüzce ve hiç te korkmadan “Keşke daha önce uyansa idim de bu kez yapmayı başaramadığımı daha erken bir zamanda yapsa idim. Bunu gerçekleştiremediğime ancak, pişmanım.”diye cevaplıyordu.
Kahramanlar Kahramanı ve Müslüman Uygur Hanımları’nın gururu ve Onuru Gülnar Tohtiniyaz 16 Haziran 2014’teki son karar duruşmasına getirilirken, zincirlerin yaraladığı ayağını sürtüp zor yürüyordu. İşgalcılar onu itekleyerek getirdiler. Ancak,yüzünde hiçbir korku emaresi görünmüyordu. Kocası Hüseyincan’ı aylar sonra duruşmanın yapıldığı salonda ilk kez gördü. Bir birlerine uzaktan hasret ve muhabbetle baktılar.Onların ve Salona getirilen bütün Mahkumların boğazları ince çelik tel ile sarılmış ve telin boğazı sıkacak kelepçesi kendilerine nezaret ve eşlik eden Polislerin ellerinde idi.Çünkü,onlar tekbir getirmeye, konuşmaya veya slogan atmaya yeltendiklerinde kelepçeler sıkılıyor ve nefesi kesilerek susturuluyorlardı. Kararlar okunduğunda kocasına idam cezası verildiğini irkilerek dinledi ve biraz sarsıldı. Gülnar Hanım, bir süre sonra kendisini toparladı ve içinden” Canım Kocacığm, Zalim İşgalcı Çinli Kafirlerin envayi çeşit işkencelerinden ve ten cezasından çok şükür kurtuldun. Allah’a kavuşacak ve Onun vaadı olan Cennet’e konulacak ve orada mutlu olarak ebedi yaşayacaksın. Ne mutlu sana. Sen benim İki dünya’da da tek ve sevgili eşimsin.” Diye fısıldadı.
Gülnar Hanım’ın hükmünü bir genç Uygur Polis okudu.” Eşi Terörist Hüseyinca’in eylem yapacağını bildiği halde onu yönetime bildirmediği ,Otomobilini ve takılarını satarak parasını terör saldırısında kullanacakları   lüks ve pahalı Otomobilı almasına katkı için eşine verdiği …”cümlelerini okurken,genç Polis’in kolları ve bacaklarının titrediğini gördü.Genç Polis Gülnar Hanım’ın yüzüne bakamıyordu.”Mahkum edilen benim. Ama, Hakimler ve kararı okuyan bu Polis’in eli ayağı niçin titriyor ? Ben onun yüzüne bakabiliyorum, ama o neden benim yüzüme bakamıyor? Niye bu kadar çok terliyorlar ve yüzünü siliyorlar ? ” diye kendi kendine içinden mırıldanarak sordu ve kendini aniden toparlayarak ciddi bir hal aldı. Kararı okuyan Polis “ Gülnar Tohtiniyaz müebbed hapis ile cezalandırıldı ve ömür boyu siyasi haklarından mahrum edildi.”cümleleri döküldüğünde ,” Ben şehit olmak için niçin bu uzun yola çıktım acaba ? Benim yakından tanıdığım bizi ihbar eden ve vatanını ve Milletini satan 1-2 Hain’i geberterek cezalandırmış veya İşgalcı Çinli Zalimlerden birkaç tanesini kendim ile birlikte havaya uçurmuş olsam idim keşke ?! Niye bunları daha önce düşünemedim acaba ?” diye hayıflandı ve hiçbir şey yapamadan bu şekilde  kapana kısıldığına çok pişman oldu ve büyük nedamet duydu . O, içinden “ Uluğ Rabbim,bundan sonra Uygur Mücahitlerin düşmanın eline canlı geçmesini fırsat verme. Onlara şahadet mertebesini lütfeyle , Büyük Allahım !” diye içinden dualar etti.

Gülnar Hanım şimdi ayağında 12 kg. ve ellerinde 6 kg.lık ağır zincirlerle güneş yüzü görmeyen karanlık beton hücrede ömür tüketmekte. Her gün o 5 dakika süreli havalandırma esnasında Avlu’da yanına yaklaşan bir minnacık kuş’a şöyle dediğini duyduk ; “ Ben bir Müslüman Uygur Kızı, Bir Müslüman Uygur Anası,Özgürlük için özgürlükten ayrılmak, her kese nasip olmayan büyük bir mutluluk ve aynı zaman’da bir onur ve şeref olduğunu ben bu ölüm hücresinde öğrendim. Bizleri sevenler ve bizi özleyenler İki dünyalık sevgili şehit eşim Hüseyincan Hoşur’un aziz ruhuna dua etsinler.Yetim ve öksüz yavrularımın başını okşasınlar ve onları unutmasınlar.”

Gülnar Tohtiniyaz Hanım,günümüzün Nazuğum’u, belki ondan daha üstün mertebede olan bir Milli Kahraman’dır.
       Aziz Okuyucular, özellikle Doğu Türkistanlılar ve Bütün Türkler ve Müslümanlar ,
İlah-i Kelimetullah’in Doğu Türkistan’da cari olması,bizlerin hür ve bağımsız olmamız   için hayatlarını ve canlarını veren bu aziz ve mübarek insanlara namaz ve niyazlarımızda unutmayalım. Onlar için dua edelim ve rahmet ve mağfiret talep edelim.Onlara dayanma gücü ve sabır vermesini Yüce Yaradan’dan dileyelim.
Özellikle bu kutsal Ramazan ayında onları ve onların Masum yetim ve öksüz  Yavrularını unutmayalım !

Uygurçadan Türkçeye Aktaran:Hamit GÖKTÜRK

Kaynak:قەھرىمانلارنىڭ قەھرىمانى گۈلنارخانىمنى تۇنۇمسىز؟

قەھرىمانلارنىڭ قەھرىمانى گۈلنارخانىمنى تۇنۇمسىز؟

Etiketler: » » »
Share
4448 Kez Görüntülendi.