logo

trugen jacn
18 Ocak 2017

YENİ ABD BAŞKANI TRUMP’IN ASYA POLİTİKASI VE DOĞU TÜRKİSTAN’A ETKİLERİ (3.BÖLÜM)

Mehmet Emin HAZRET  

ABD, Çin Tarafında Aldatılmasını Hazmedememektedir

ABD ve  batı Avrupa  ülkeleri 35  yıldan beri, Çin’in kalkınması için finans ve teknolojik desteği sağlamaktadır. ABD. Türkiye’ye  yapmaktan kaçındığı özel gümrük indirimi ve teşvikini Çin’e uygulamıştır.  ABD. bu  özel  ayrıcalık ve  yardımları Çin’e sağlarken, gelişen ve kalkınan Çin’in    uygar dünyanın bir parçasına dönüşeceğini ön görüyordu. Ancak,  Çin Komünist Partisi yönetimindeki Çin, bu yardımlar ve özel olarak uygulanan bu ayrıcalıklar sayesinde kalkındıkça içeride  kendi halkına  ve bunun yanında  özellikle işgali altındaki  Doğu Türkistan,Tibet ve Güney Moğolistan  bölgeleri ile  diğer Çinli olmayan uluslara  baskı ve assimilasyonu günden güne arttırdı.  Dışta ise komşularına  ve  çevre ülkelerine  olan tehdit ve şantajlarını artırmaya ve bölge ve dünya barışını tehdit etmeye ve korku  yaratmaya başladı. Sonuçta kendilerinin kalkınıp gelişmesine yardım etmek için  dev yatırımlar yapan  Avrupa ve ABD şirketlerini ülkeden  gitmeleri için yeni  yaptırımlar ve baskılar uyguladı.  Böylece bu dev yatırımcı şirketler Batı kapitalizminin iştihasını kabartan 1.5 milyarlı dev pazardan  bir biri ardı sıra bu ülkeden kovulmaya başlandı.  Bu baskı ve ağır yaptırımlara direnen ve bu ülkede varlığını sürdüren  Şirketler ise,   ağır müeyyedeler ve  vergi cezaları altında ezilmektedir. Günümüzde  Çin, dünyanın ABD.’den sonra 2. en büyük ekonomik gücü haline  gelmiştir.  Bu muazzam güç ise, Çin’de tek ve hakim  bir siyasi  güç olan  Çin komünist partisi tarafından ve bu Parti’nin 21 kişilik Politbürosu (Merkezi Komitesi) üyesi olan mutlak Tiranlar  tarafından yönetilmetdir. Bugün  yer küremizdeki global ve uluslar arası  terörizmin en büyük lojistik sağlayıcısı  ve destekçisi Çin Halk Cumhuriyeti’dir.    Afganistan’da Taliban’ın, Orta Doğuda İŞİD’in elindeki  teknolojik çalıntı ürünü  ucuz silahların hemen hemen tamamının   Çin malı olması bu tezimizin en büyük  ve çıplak kanıtı  olarak orta yerde durmaktadır.

Sinsilik, kadim ve klasik  Çin kültüründe bir maharet olarak kabul edilmektedir.  Çin’in  nihai amacı ise,1950’lı yıllardan itibaren  dillendirilen  ABD.’nı de  geçerek dünyanın  birincisi yanı hakimi  olmaktır. Ancak, Çin  güya başkalarının mağduru   ve sadece kendi evinin işi ile meşgulmüş  görüntüsünü yayarak ve başkalarını de bu yalana inandırarak   30  yıldan fazla bir süredir, başta  ABD. sonra tüm dünya’yı  kandırarak  uyutmayı başarmıştır. Çin, ABD’nin yardım ve desteği olmadan  bugünkü konumuna gelmesi asla  mümkün değildi. ABD’lı  iş adamları Çin’de dev yatırımları yaparken, Çin kalkınıp halkın refah  düzeyi arttıkça liberal ekonominin gereği olarak  ülkenin demokrasiye geçeceğine, ABD’nin  ve hür dünyanın değerlerinin yanında saf tutacağına inanıyordu. Diğer yandan ise,  ABD  istihbarat elemanları yönetici, iş adamı, Millet vekili, ordu mensubu  ve gazeteci kılığında  Çin’e gelerek Çin’in üst düzey yetkililerine kadar ulaşarak istihbarat toplamayı başardılar. Aslında Çin yönetimi kendileri ile ilişki kuran bu çeşitli kılık ve konumdaki  insanların   ABD istihbarat elemanları olduğunu  çok iyi bildikleri halde, aptal rolünü oynayarak onları kandırdılar ve  bu  ABD ajanlarına yanıltıcı bilgi ve  belgeleri çok kolay şekilde elde etmelerini sağladılar.  Çin’in özellikle göz yumması sayesinde elde edilen  bu sahte bilgilere dayanarak  Beyaz Saray şu  sonuç ve kanıya vardı; “ Çin ekonomik ve askeri olarak güçlendiğinde, Çin’de belirli  oranda  bir orta sınıf şekillenecek, ondan sonra ise,  Çin komünist partisi  ülkeyi istikrarlı ve barışçıl  bir şekilde  batı normlarına uygun ve çok partili demokrasiye dönüştürecektir.”

Batılılar, kapalı kültüre sahip Çini fazla tanımıyordu. Masa başında Çin hakkında araştırma yapan ABD’li aydınlar, bir defa Çini görmekle yada Çin hakkında birkaç kitap okumakla kendilerini Çin uzmanı olarak gören Türk aydınlardan daha fazla kibirli idiler.

Âncak, Çin’in bu sinsi aldatmacalarının  çok geç  farkına varan ve Çok geç uyanan ABD  elitleri sonunda  Çin konusunda çok kötü şekilde yanıldıklarını  anladılar. Çünkü, Çin 2007 de uzaya bir roket göndererek yörüngede ömrünü tamamlayan kendi uydusunu vurarak yok etmişti. Bu durum ABD’yi telaşlandırdı. 13 Mayıs 2013 tarihinde Çin,  ilk Anti uydu özelliğine sahip uydusunu  uzaya gönderdi. 14  Mayıs 2013’te  Çin Komünist Partisi  organ yayını olan  “Halk’ın Günlüğü”  gazetesi” Siçüan eyaletinin Şichang uydu fırlatma merkezinden fırlatılan DN-2 Tipi roketin uzaydaki uyduları  vurma denemesinin  üçüncüsünü gerçekleştirdiiklerini   açıkladı. Bu, durum ise, Çinin  ABD.ile  uzay savaşına hazır olduğunu ilan etmesi idi. Daha sonra, Çinli Hackerler gurubu   ABD’nin kritik devlet kurumlarına siber saldırılar yaptı ve devletin çok gizli bilgilerine ulaşarak bu bilgileri Çin devleti adına çaldılar, Daha sonra, Çin’in ABD.’ye ait   gizli bilgileri çalması ve  önemli  bazı kurumları çalışamaz hale getirmesi, Çin deniz kuvvetlerinin deniz tatbikatında ABD uçak gemilerinin gövdesin’deki zırhları  konumundaki  kalın çelik duvarları delik deşik etmesi, Çin büyüsüne kapılmış  olan ABD devlet adamları ile ABD.Ordusu Komutanalarının derin uykusundan  sıçrayarak uyanmasına sebep olmuştur.

Büyüsü bozulanların  en başında ise,  Çince’yi ana dili gibi  konuşan ve çok iyi bilen ve 45 yıllık ömrünü Çin’de ve Çin’e odaklı istihbarat toplamakla geçiren Michael Pillsbury olmuştur. Michael Pillsbury 2015 de yayımladığı  “  Yüz Yıllık Maraton: ABD’nin konumunu elde etmek İsteyen Çin’in Dünya’ya Mutlak ve Tek Hakimi  Olma Stratejisi”  (Zhe Hunderd – Year Marathon: China’s Secret Strategy to Replace America as zhe Global Superpower) kitabında, ABD için ajanlık yaparken, Çin’in verdiği yönlendirici sahte bilgilerle, Çin’in yakın gelecekte demokrasi’ye geçeceği konusunda nasıl  Washington yönetimini ikna etmeye çalıştığını,  ancak,bu konudaki acı gerçeklerle çok geç yüzleştiğini itiraf eder. Ayrıca, kendisinin ABD’deki Çin Lobisi  için çalıştığını anladığında ise, kendisinin nasıl aldatıldığını  ve  nasıl utanç içinde kaldığını acı  acı nedamet duyarak   pişmanlık hikayeler ile anlatmaktadır. Michael Pillsbury kitabında, Milattan önce yazılan Çin”in 36 maddeli savaş sanatının 10. Maddesindeki  “Tebessüm içine hançer saklamak” (Şiaoli sang dao) hilesinin kurbanı olduktan sonra Çini anladığını kabullenmek zorunda kalmıştır. Çin’in sinsi aldatmacaların kurbanı  ve bu  acı tecrübelerin   sahibi bu Michael Pillsbury’nın, yeni ABD.Başkanı Donald Trump’un  ekibinde, devlet güvenlik Komitesi Asya daire başkanlığına atanacağı konuşulmaktadır.

Aslında Pekin’ in ABD’den geçerek bir numara olma hedefi, Komünist Çin’in Kurucusu ve ilk başkanı Maozedong’un “ ABD emperyalizmi kağıttan kaplandır.” dediği  1958 yılında  başlamıştır. Mao, bu tarihsel hedefini  “İngiltere’den geçerek , ABD’ye Yetişmek ” Sloganını  dillendirdiği  ve  Çin’de 45 milyon insanın ölümüne sebep olan “ Büyük ilerleme= Sıçrayarak İlerlemek  Harekatı”  ile birlikte deklare etmiştir.  O, yıllarda   Çin çok fakir ve  yoksul idi. Bu Kampanya sırasında hayatlarını kaybeden 45 milyon insan’da Mao’nun sun’i olarak  yarattığı  kıtlıktan  yanı  açlıktan ketleler halinde olmüştür. Günümüzde Çin’deki tek partili iktidarı de yine   Mao tarafından kurulan bu parti’nın varisi ve devamıdır.  Onun gayesi “Kağıttan kaplan ABD’den geçmek”  idi. Sonrakiler, ve şimdikiler de Mao’nun  bu Han Şövenizmi ve Çin Faşizmi temelli  idealini gerçekleştirmek için,  günümüzde Çin’de yaşayan 1,35 milyar Çin vatandaşlarını çalışma hakkından başka hiçbir hak ve hukuka sahip  olmayan “Sadece Çalışan Robotlara ”  dönüştürmüştür.

ABD, Çin’in  kalkındıkça  ve geliştikçe ÇKP’nın komünist rejiminin daha çok güçlendiğinin farkına vararak  görmüştür.   Diktatörler, seferberlik noktasında müthiş avantajlara  sahiptirler. Çin’de  sadece bir tek  kişinin konuşma özgürlüğü ve karar verme yetkisi vardır. Tek Güç ve karar Verme sahibi olan   Çin,  bugün ABD.ve Batı ülkelerinin destek ve yardımları ile dünya barışına tehdit eden ve tüm insanlığı korkutarak geleceklerini karartan  bir ülke konumuna gelmiştir.

En sonunda uyanan ve aklını başına alan  ABD, bugün  bundan 40 sene önce yürürlüğe koyduğu “Kızıl Çin ile iş birliği yaparak Sovyetler Birliği’ni Dengeleyerek Önleme ”  stratejisini tam tersinden uygulamaya sokmaya hazırlanmaktadır.

Bu  ters Stratejilerin   neler olacağını  yeni Başkan Donald Trump’un görevi devir alacağı 20 Ocak 2017 tarihinden sonra  daha net bir şekilde görebileceğiz ve  bu Ters  Strateji uygulamalarına daha açık şekilde  hep birlikte  şahit olacağız.  ( 3.Bölümün sonu.Yazı devam edecek.)

 

Etiketler: » » » » » » » » » » »
Share
1322 Kez Görüntülendi.