logo

trugen jacn

THE ECONOMİST DERGİSİ : ÇİN’İN UYGUR SOYKIRIMI İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN BİR SUÇTUR!

Dünyanın en etkili uluslararası medya kuruluşlarından biri olan “Economist” dergisinin bu haftaki kapağı Uygurlara ithaf edildi. “Uygurların İnsan Hakları İşkencesinin Küresel Krizi” başlıklı kapak, birçok insanın içinde bulunduğu kötü durumu betimleyen figüratif bir resim aracılığıyla Uygurların mevcut durumunu da canlı bir şekilde gösteriyor.

Resim

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)

The Economist ayrıca araştırmacı Adrian Zenz tarafından sağlanan verilere dayanarak “Uygurlara Karşı İnsanlığa Karşı Suçlar” başlıklı bir makale yayınladı. Makaleye göre 2019 yılı sonu itibariyle sadece Yarkent ilçesinde 880.500 çocuk yatılı okullara yerleştirildi, bu rakam 2017’den bu yana yaklaşık 383.000 arttı. .

Özgür Asya Radyosunun Economist dergisinde yayınlanan yazıyı kaynak gösterek verdiği habere göre Makaleye göre, Yarkent İlçesinin yaklaşık 900.000 nüfusa sahip olduğu ve bu kentte 7-12 yaşları arasındaki ilkokul çağındaki çocukların sayısı 100.000’den fazla olduğu belirtiliyor.  2018 yılında bu öğrencilerin 9.500’den fazlası “ Tek Cefakar ” veya “çift Cefakar ” olarak sınıflandırıldı. “Tek Cefakar” olan çocukların ebeveynlerinden birinin (ya ana ya babasının) tutuklu olduğu ve “çifte Cefakar ” olanların ise,hem ana hemde babalarının Toplama kamplarında hapiste olduğu ifade ediliyor.

Bu çocukların hepsi Uygur çocukları.  Yarkent’in pamir eteklerinde yaşayan etnik Tacik etnik grubuna mensup 11 çocuk olduğu bildirildi. Tutuklu Tacik çocuklarının sayısının  toplam Tacik nüfusun % 1’den daha azını oluşturuyor. Ancak bu çocukların arasında bir tek etnik Çinli çocuk bulunmuyor.

Makaledeki veriler, bölgedeki 15 yaşın altındaki yaklaşık 3 milyon çocuktan yaklaşık 250.000’inin tek veya iki ebeveyninin toplama kamplarında tutulduğu anlamına geliyor.

Etnik Çinlilerin yaşadığı merkezi Çin’de Çocuk Kamplarının( yatılı okulların) oranı Çin genelinde sürekli olarak yüzde 5’in altında iken bu oran Uygur bölgesinde yaşayan Uygur çocuklarında 2019 rakamlarına göre % 30’u aşmış durumda.

Uygur bölgesinde Uygur çocuklarının tutulduğu Çocuk kampların (Yatılı okulların) sayısı hızla artıyor. Bu çocuk kamplarının etrafı dikenli güvenlik çitleri ile çevrilmiş durumda. Çin yönetimi bu Çocuk kamplarına anaokulu çağındaki çocuklar ile hatta birkaç aylık bebekleri bile bu kamplara yerleştirdikleri bildiriliyor.

Alman Araştırmacı Dr. Adrian Zenz bu konudaki rakamlar hakkında şunları söyledi: Çin, kısa süreli tutukluluğu uzun vadeli iyileşme olarak değiştirmiş görünüyor.  Çin yönetimi Uygur bölgesini işgalinden beri sürekli şekilde çeşitli yol ve yöntemlerle Uygur toplumu etkili bir şekilde yok etmeye devem ediyor.

Cami duvarlarına propaganda pankartları, tel çitler ve güvenlik kameraları yerleştirildi.  6 Eylül 2018, Kaşgar.

Kaşgar’daki Bir Mescit’ın dıştan görünüşü (Resim 06 Eylül 2018’de Ruetes’ce çekilmiştir.

2018’de Çin hükümeti Uygur bölgesindeki Toplama kamplarının varlığını reddederek kamplara “mesleki eğitim merkezleri” adını verdi. Ancak,bu toplama kamplarında kalan ve daha sonra buradan kurtularak yurt dışına çıkabilenlerin ifadelerine göre, kamptaki tutuklular sistemli olarak her gün “Xi Jinping Düşünceleri ” dersleri alıyor ve bu Kamplar 24 saat gözetim sürekli gözetim ve kontrol altında tutuluyor.

Adrian Zenz, Çin’in uluslararası toplumun tüm baskılarına rağmen Toplama kamplarını ve çocuk kamplarını genişlettiğini söylüyor. Çin yönetimi 017’den beri Dünyaya Sincan’ın çok değiştiğini iddia ederek bunu sürekli ispat etmeye çalışıyorlar. Ancak, bu kamplardaki tutuklularla ilgili veriler yeni kampların inşa edildiğini ve yeni kampların kurulmakta olduğunu gösteriyor. ÇKP Polis devleti” Uygur bölgesi üzerindeki kontrolünü sıkılaştırmaya devam ediyor. Pekin yönetimi Şu anda, bölgenin tam kontrolünü elinde tutuyor gibi görünüyor.

Doğu Türkistan'da 20'yi aşkın çocuk toplama kampı tespit edildi

Alman Araştırmacı Dr. Adrian Zenz, uluslararası toplumun Uygurların durumunu uzun süredir takip etmesine rağmen, diasporada yaşayan Uygurların siyasi etkisinin, zayıf ekonomik güçleri nedeniyle güçlü ülkelerin pratik eylemlerini etkileyemediğini vurguluyor.

Dr. Adrian Zenz, yazısında Çin’in Uygurlara yönelik baskısının “soykırım” kapsamına girdiğini de özellikle vurguluyor. Uygur çocuklarının ebeveynlerinden zorla koparılarak ayrılması ve onları dili, giyim kuşamı ve davranışları, beslenme şekilleri ile diğer yaşamlarını Çinliye dönüştürdüğünü ve onları ÇKP ideolojisinde yetiştirmeye çalışıyor. Hatta bu Uygur çocuklarını Çinli ailelerin yanına evlatlık olarak yerleştirdiklerini ve de onların zorla etnik birer Çinli olarak yetiştirdiklerini belirtiyor. Bunun ise tamamen açık ve net olarak ” Etnik Soykırım Kavramının” temel özellikleri ile birebir örtüştüğünü de ifade ediyor.

Anne ve Babası Toplama Kampına Alınan Doğu Türkistan'lı Çocuğun Acı Ölümü -  Türktoyu - Türk Dünyasını Keşfet

Uluslararası Toplum Çin’in UygurlaraYönelik Baskısını Soykırım Olarak Kabul etmeli

Uluslararası toplum, Çin’in Uygurlara yönelik baskısını “soykırım” olarak kabul ettiğinde, bunun Çin’in politikalarında bir değişikliğin yolunu açacağını ve hatta Çin’in bu tür etnik ayırımcılık uygulamalarına son verebileceğini belirtiyor.

Dr.Zenz ayrıca şu çarpıcı sözleri ile durumu özetliyor : “Çin zaten ekonomiye çok para harcadı, ancak şu anda bu duruma kayıtsız kalmaktadır. Yakın gelecekte bunun çok somut sonuçlarını göreceğiz. Çin’in Uygurlara yönelik baskı,zulüm ve soykırım uygulamalarını uluslararası toplum bir “soykırım” olarak tanır ve ilan ederse, o zaman tüm ülkeler Çin’e ambargo koyabilir.  Çin tüm üyesi üyesi olduğu BM.dahil tüm uluslararası organlarından çıkarılabilir. Çin’in  Uluslararası ticaret anlaşmaları feshedilebilir. Çin’in Uygurlara karşı bu baskıcı uygulamaları Siyasi olarak de uluslararası toplum tarafından kınanabilir. Şu anda Çin’in işgal ettiği Doğu Türkistan topraklarına girip Uygurları kurtarabilecek hiçbir sistem veya kurum ortada gözükmüyor.

Share
411 Kez Görüntülendi.