logo

trugen jacn

NAZİ KAMPI MAĞDURU BEKALİ : ÇİN 16-40 ARASINDAKİ TÜRKLERİ BİR ŞEKİLDE YOK EDİYOR

Hollanda’da Mülteci olarak yaşayan Çin Nazi Kampı mağduru geldiği İstanbul’da Doğu Türkistan’da tutulduğu Çin Nazi Kamplarında başına gelenleri İndependent Türk Editörü Cihat Arpacık’a şöyle anlattı : ” Tutukladıklarında ilk olarak beni bir sağlık taramasından geçirdiler. Organlarımı kontrol ettiler. Bundan çok endişelendim. Çünkü, Çin’in benim sağlam organlarımı zorla çıkararak satacağından çok korktum.7 ay boyunca el ve ayaklarımdaki zincirleri çıkarmadılar. Aynı koğuşta birlikte kaldığımız 16-40 yaş arasındakiler götürülüyor ancak,geri gelmiyorlardı. Bunlar çeşitli şekilde yok ediliyorlardı.

Toplama kampından kurtulan Uygur yaşadıklarını anlattı: 16-40 yaş arasındakiler yok oluyordu, 7 ay boyunca ellerim ve ayaklarımdaki zincirleri çıkartmadılar

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)

Dünyanın gözünü çevirdiği Uygur toplama kamplarının birinde 8 ay tutulan Ömerbek Ali yaşadıklarını anlattı. Çin’in ülkedeki Uygurlara ve diğer etnik ve dini azınlıklara yönelik uyguladığı “toplama kampları ” uluslararası kamuoyunun tepkisini çekmeye devam ediyor.

2017’de Çin polisi tarafından “terör” iddiasıyla gözaltına alınan, ardından toplama kampına konulan Ömerbek Ali, 8 ay boyunca kampta yaşadıklarını Independent Türkçe‘ye anlattı.

Hollanda’dan oturma izni alan ve oraya yerleşen Ali, hala kampta şahit olduklarının etkisinde olduğunu söyledi. 

İş yapmak için geldi, terör suçlaması yöneltildi

1976’da Doğu Türkistan’ın Turfan vilayetinde doğduğunu anlatan Ali, Uygurlara yönelik baskılardan dolayı 2006’da Kazakistan’a göç ettiğini belirtti. Burada tekstil ve nakliye işiyle ilgilenen, bir süre sonra da vatandaşlık hakkı kazanan Ali, tutuklanmaya giden sürecini ve bu süreçteki Çinli şirketlerin rolünü şu sözlerle dile getirdi:

“2017’de Kazakistan EXPO organize edilecekti. Öncesinde bir Çin şirketi ortaklık teklif etti ve toplantı için Urumçi’ye davet etti. 2 günlük toplantının ardından ailemi ziyaret etmek istedim. 26 Mart’ta polisler eve geldi ve kafama çuval geçirerek beni tutukladı.”

“Kamptaki gençler ortadan kayboluyordu”

“Doğu Türkistan’dakileri turizm şirketi kılıfıyla Türkiye, Suriye ya da başka ülkelere götürdüğümüzü iddia ediyorlardı. İddiaları arasında terör organizasyonları kurduğum, teröristleri kaçırdığım ve sakladığım vardı” diyen Ali’nin kampa konulduktan sonra yaşadıkları şöyle:”Önce iç organlarım muayene edildi. Daha sonra göz muayenesi yapıldı. Ben o zaman ‘Acaba organlarım mı alınacak’ diye bir korkuya kapıldım. Hala o korku içimden gitmedi. Kamptaki koğuşlarda 35-45 arası kişi kalıyorduk. 16 ila 40 yaş arasındakiler çoğunlukla yok oluyordu. Kayboluyorlardı. Kampta, sabaha karşı kalktıktan sonra ‘kızıl şarkılar’ denilen, komünizmi, Çin başkanını, ÇKP’yi öven şarkılar söyletilirdi. Duvarlara bakarak Çin marşı okutulurdu. 7 kilo ağırlığındaki zincirle ellerim ve ayaklarımdan bağlandım. Bu zincirler 7 ay 10 gün boyunca hiç çıkarılmadı.”

Avukatlar, işadamları, sanatçılar, öğretmenler…

Kampların amacının eğitim olmadığını ve “insanları horlamak için” kurulduklarını söyleyen Ali, “İnsanlar dininden, milliyetinden, helal gıda tüketim alışkanlığından vazgeçirmek için kamplarda tutuluyor. Oralara ‘eğitim kampları’ diyorlar ama ben üniversite mezunuyum. Benim dışımda avukatlar, işadamları, öğretmenler, sanatçılar tutuluyor. Bu eğitimlere ihtiyacımız yok. Orası bir eğitim kampı değildir. Bize ne öğretecekler” dedi.

Kampta kaldığı süre boyunca ailesinin ve akrabalarının kendisinden hiçbir haber alamadığını kaydeden Ali, “Kazakistan Dışişleri Bakanlığı’na sürekli başvuruda bulunarak akıbetimi araştırdı. Bu vesileyle Kazakistan Büyükelçiliği ve Urumçi Konsolosluğu’ndan 2 kişi ziyaretime gelebildi. Onlarla 1 saat görüştüm. Görüşmeye giderken ayağım ve elimdeki zincirleri çıkarttılar ve normal kelepçe taktılar. ‘Görüşmeye giderken neden bunları çıkartıyorsunuz, zincirlerle görüneyim’ dediğim zaman ‘olmaz’ dediler. Kelepçeyle gittim, görüşme bittikten sonra yine zincire vurdular” ifadelerini kullandı.

“Kampta insanlar, insan olduğunu unutuyor”

“Orada insan, insan olduğunu unutuyor. Sizin kendi iradenizle yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Robot gibisiniz. Size ne komut verilirse onu yaparsınız. Oradaki hayatı tasavvur etmek çok zor. Hayvandan beter şekilde horluyorlar” diyen Ali, şunları kaydetti:

Orada en çok, 3 çocuğumun nerede nasıl öldüğümü bilememesinden endişelendim. Eğer buradan sağ-salim çıkabilirsem buradaki zulmü bütün dünyaya anlatmaya kendime söz verdim. Eşimin, akrabalarımın BM’ye ve diğer kuruluşlara başvurması sonucu, Kazakistan vatandaşı olduğum Çin beni bırakmak zorunda kaldı. Eğer Çin vatandaşı olsaydım çıkmam mümkün değildi. Allah’a şükür dışarı çıkabildim ve buradaki zulmü dünyaya anlatabiliyorum. Her fırsatta op zulmü anlatmaya çalışıyorum.

“Yaşadıklarımı anlatmamam için babamı kampta şehit ettiler, 3 kardeşimi kampa koydular”

“Çin orada yaşadıklarımı anlatmamam için 18 Eylül 2018 günü babamı kampa attı ve orada şehit etti. Kardeşlerimin hepsini kampa attı. Ama bunlar benim bunları anlatmama engel olamayacak. Kampta öğrendiğim 3 şey var. Biri nasıl bir insan olmak, düşmanının karşısında nasıl durabilmek ve adam gibi adam olmak…”

Çin: Meslek edindirme kursu

Çin yönetimi, 2017’de uygulama soktuğu kampları “Yeniden eğitim merkezleri” ya da “Aşırılıkları önleme ve meslek edindirme kursları” olarak isimlendiriyor. Birleşmiş Milletler, 2018 yılında en az 1 milyon Uygur’un rızaları dışında kamplarda tutulduğunu belirtti. Uygur diasporası ise bu sayının çok daha fazla olduğunu düşünüyor.

Kaynak : https://www.indyturk.com/node/318511/toplama-kampndan-kurtulan-uygur-yaınndakiler-yok?fbclid(© The Independentturkish)

Share
333 Kez Görüntülendi.