logo

trugen jacn
02 Temmuz 2014

İSVEÇ HÜKÜMETİ 2013 İNSAN HAKLARI RAPORU : ÇİN, DOĞU TÜRKİSTAN VE TİBET’TE ETNİK KİMLİK VE DİNE KARŞI BASKI POLİTİKASI YÜRÜTÜYOR.

urumchi-qoralliq-saqchi-20130630.jpg

Uygur Haber ve Araştırma Merkezi (UYHAM)

İsveç Hükümeti, Çin‘in idaresinde bulunan Doğu Türkistan,Tibet ve diğer azınlık bölgelerde yaşayan milletlerin etnik kimlikleri nedeniyle farklı uygulamalara tabi tutuldukları ve daha fazla baskı ve ayrımcılığa uğratıldıklarını bildirdi.
İsveç Dış İşleri Bakanlığı 2013 yılı İnsan Hakları rapor’unda Asya bölgesinde bulunan bütün ülkelerin insan hakları sorunlarını ayrı ayrı olarak ve kanıtları ile birlikte tesbit etmiş ve Çin’deki insan hakları İhlallerini 25 sayfalık bir raporla kamu oyuna açıkladı.
İsveç’in insan hakları raporunda ; Çin’de özgür, tarafsız ve demokratik yöntemlere uygun bir seçim yapılmadığı, bu nedenle iktidarın bu ülke’de tek bir parti’nın (Çin Komünist Partisi’nin)tekelinde bulunduğu tesbiti yapıldı.
Çin’in yürürlükteki yasalarında Çin Vatandaşlarının, ifade, ve fikir özgürlüğü, basın ve toplanma hürriyeti, ve dini gereklerini özgürce yerine getirebilme, toplanma ve gösteri özgürlüğü gibi demokrasi’nın temel kurallarının yer almasına rağmen, uygulamalarda çeşitli şekillerde bu hakların engellendiği bu hürriyetlerin hiç birinin uygulanmadığı de belirtildi.
Çin Komünist Partisi’nin erkinde ve bu tek parti’nin tekelinde olan bu bu haklarını savunan kişi ve kuruluşların yasal takibata uğradıkları ve bunların şiddetli bir şekilde baskı ve engellemelerle karşılaştığı ifade edildi. Özellikle Doğu Türkistan ve Tibet’te azınlık olarak tabir edilen Çinli olmayan milletlerin etnik kimlikleri nedeniyle etnik Çinlilerden daha farklı muameleye tabı tutuldukları ve dini ve milli kimliklerinden dolayı daha fazla baskı ve zulme maruz kaldıkları belirtildi. Müslüman Uygurlar ile Budist Tibet’ halkının Çin yönetimine olan görüşü ile dini ve milli kimliklerini ifade etmelerinin Bölücülük olarak kabul edildiği ve Çin yönetiminin sert engelleme ve baskılarına maruz kaldıkları belirtildi.

Rapor’un dini, etnik ve milli hürriyetler ile ilgili bölümde ise şu görüşlere yer veriliyor ; “ Dini ve milli hürriyetler Doğu Türkistan ve Tibet’te özellikle engellenmektedir. Müslüman Uygur’ların barış içinde ve ifade hürriyeti kapsamında dini ibadetlerinin yerine getirmeleri yasaklanmış durumdadır. Onların özgün Uygur kültür ve medeniyetini ifade etmeleri, ve siyası görüşlerini ortaya koyması “Milli Bölücülük” ve “Üç Türlü Güçler” olarak tanımlanmakta ve bunlara etnik Çinlilerden farkla olarak ağır cezalar uygulamaktadır. Çin’in bu etnik sözde özerk bölgelerdeki bu tür uygulamaları 2013’de daha de olumsuz. kötü ve daha ağır ihlaller ile devam etmiştir. Dış ülkelerde faaliyet gösteren Doğu Türkistan Teşkilatlarının açıkladığı ve tam doğrulanmayan bilgilere göre 2013 yılının Mart-Aralık ayları arasında(10 ay’da) Doğu Türkistan’da Çin yönetimi ile Uygur Müslümanları arasında meydana gelen çatışma ve şiddet olaylarında ölenlerin sayısı 200 olarak açıklanmıştır. Çin’in resmi beyanına göre bu sayı 100 olarak verilmiştir.
İsveç Hükümetinin 2013 İnsan hakları raporu’nda Doğu Türkistan ve Uygur Türklerine ayrıntılı olarak yer vermesi ,bu ülkede yaşayan Doğu Türkistanlılarca memnuniyet ve ilgi ile karşılanmıştır.
İnsan Hakları Raporunun açıklanmasından sonra bu konu ile ilgili görüşlerini Washington merkezli Hür Asya Radyosu’na açıklayan Dünya Uygur Kurultayı’nın İsveç’te yaşayan Sözcüsü Dilşat Reşit şunları ifade etmiştir ; “ 5 Temmuz katliamının 5. Yıl dönümünün arafesinde İsveç Hükümetinin bu rapor’unda Doğu Türkistan’a özel olarak yer vermesi, Çin yönetiminin günümüzde Doğu Türkistan’da halkımıza karşı yürüttüğü ırkı kırım, ve aşağılama siyasetinin ne kadar  şiddetli ve  ağır şekilde uyguladığının açık bir delilidir. Bu durum ise, Batılı Ülkelerin Doğu Türkistan’da Çin’in baskı ve zulüm temelli uygulamalarını çok yakından izlediğini net olarak ortaya koymaktadır. İsveç Hükümetinin Çin’in bu ağır insan hakları ihlallerini delilleri ile dünya’ya ilan etmesini, Uygur probleminin dünya siyaset sahnesine doğru yol aldığının bir kanıtı olarak değerlendirebiliriz. İsveç Hükümeti’nin Çin’in 5 Temmuz 2009’da Urumçi’de yaptığı katliamın 5.yılı dönümünde bu raporu açıklaması ayrıca özel bir öneme sahiptir.”
DUK.Sözcüsü Dilşat Reşit,Doğu Türkistan ve Uygur sorununun,  İsveç – Çin ilişkilerinde ve  diplomasi’sinde de teyit edilme ihtimalinın bulunup bulunmadığı yolundaki soruyu ise,şöyle cevaplandırmıştır ; “ Elbette.  Doğu Türkistan ve Uygur sorunu ikili ilişkilerde sürekli gündem oluşturmakta ve görüşmelerde dile getirilmektedir.İsveç’in Çin’in iç dinamiklerini sürekli gözetlediğini çok  iyi biliyoruz. İsveç’in Çin ile ticaret başta bir çok konuda yakın ilişkileri mevcuttur. Böyle bir durumda İsveç Hükümetinin Çin’in bu yöndeki  itirazlarına aldırmadan, özellikle Doğu Türkistan ve Uygur meselesine daha de geniş şekilde yer vermesi, İsveç Krallığının Çin yönetimine karşı diplomatik bir baskı olarak kabul edilebilir.” Şeklinde konuştu.

Kaynak :http://www.rfa.org/uyghur/xewerler/din/uyghur-ziyaliy-din-07012014163423.html

Etiketler: »
Share
1113 Kez Görüntülendi.