logo

trugen jacn

İŞGALCİ ÇİN’İN DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ ÇİN TİPİ TOPLAMA KAMPLARINDA NELER OLUYOR ?

ABD merkezli  ve 60 yıldır faaliyette olan “İndiana Küresel Sorunlar Konseyi” çalışmaları ile dünya gündemini araştıran  ve çözüm öneriler sunan etkin bir eğitim ve düşünce kuruluşudur. Bu kuruluş 17 Mart’ta  ” Günümüzde Uygurlar :  Çin’in Toplama Kamplarında Neler Oluyor ?” başlıklı bir toplantı düzenledi. Bu toplantıda  açılışında konuşan  bu örgütün Başkanı Laryy Cimino Çin’in Toplama Kamplarını ” Eğitim Merkezleri”  iddiasının gerçeklerle hiç ilgisinin bulunmadığını bu kampların bir zulüm ve işkence  merkezleri olduğunu açıkladı. 
Bugünün Uygurları: Kamplarda neler oluyor?

  UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ(UYHAM)

ABD, Indiana’daki Indiana Dünya İlişkileri Konseyi, 60 yılı aşkın bir süredir, dünyadaki mevcut durum ve ABD hükümetinin dış politikasındaki değişiklikler hakkında konferanslar, konuşmalar ve kitaplar ve dergiler aracılığıyla genel halkı eğitmektedir. . 17 Mart’ta bu Konsey   bu ayın “Ünlü  Kişiler Sohbetleri” programını” Günümüzde Uygurlar :  Çin’in Toplama Kamplarında Neler Oluyor ?” başlığı ile   Uygurlara özel  özel bir konferans düzenledi.

Amerikan Dünya/Küresel  Meseleler  Konseyi Başkanı Larry Cimino toplantının açılış konuşmasında  Konseyin çalışmaları hakkında bilgiler sunduktan sonra Uygurlar ve Çin’in bu ülkede kurduğu Toplama Kampları üzerinde durdu.  Çin yönetiminin  bütün kanıtlara rağmen halen Uygur soykırımını inkan ettiğini  ve Çin’in Şikago Başkonsolosu  Cav Ciyen’in  : ” Biz Uygur bölgesinde  aşırılık ve teröre karşı  mücadele ediyoruz.  Doğu Türkistan güçlerinin bağımsızlık ve özgürlük faaliyetleri artarak sürmektedir. Halbuki Çin bölgenin kalkınması için büyük miktarda yatırımlar yapmıştır. Bölgede bu yatırımlar için teknik eleman sıkıntısı baş göstermiştir. Bu nedenle biz teknik elemanlar yetiştirmek için bölge insanlarından teknik eleman yetiştiriyoruz.” sözlerini hatırlatarak şöyle konuştu : ” Bu iddiaların Uygur bölgesindeki  belgelerle kanıtlanan gerçek durumla hiç bir ilgisi bulunmamaktadır.   Çin yönetimi veya onun Başkonsolosu bölge gerçeklerinin üzerini  bu sözlerle asla  örtemez.” sözleri ile cevaplandırdı.

Prof.Dr. Bowington: Çin Uygurları Asimilasyon ve Soykırımla Toptan Yok etmek İstiyor

Toplantıda konuşan dünyaca  tanınmış  ve önde gelen bir Uygur bölgesi   uzmanı  olan Prof.Dr. Gardner Bowington,  kendisinin bir süre önce kaleme alarak yayınladı  ” Uygurlar:  Kendi Vatanında Evsiz ve Perişan Bir Halk” adlı kitabında örnekler sunarak başladığı konuşmasında Uygurların  tarihi ve günümüzdeki durumu hakkında bilgiler vererek başladığı konuşmasında  şunları söyledi : ” Ben bu kitabımda  1990’larda Uygur toplumunda meydana gelen büyük değişiklikleri sistematik olarak anlattım. Çin,  şu anda yaklaşık 1,5 milyar nüfusu ile  Çin’in  nüfusunun yüzde 92’sini oluşturmaktadır.  Uygurlar dahil diğer etnik gruplar ise  toplam nüfusun  sadece %8’ni veya 100 milyonunu oluşturuyor. Dolayısıyla, bu kadar çok  ve belirgin  eşitsizlik karşısında, toplam nüfusu 12-13 milyon olan Uygurları bir “tehdit” olarak görmenin hiçbir  mantiksel dayanağı yoktur.  Çin hükümetinin  günümüzde  bu topraklardaki uygulamalar Uygur bölgesini işgal ettiği 1949’dan beri sürdürdüğü  etnik  asimilasyon hareketinin bir devamı niteliğindedir. Çin’in Şikago Başkonsolosu’nun Uygurların karşı karşıya olduğu soykırımın inkarına ilişkin yaptığı  sözde ” Terörle Mücadele “açıklaması  “eğitim merkezi”lerinin aslında birer Toplama kampı olduğu gerçeğinin üstünü asla örtemez. Çin hükümetinin bu tür  asimilasyon ve soykırım uygulamalarını dikkat çekmeden ve yavaş yavaş  uygulamak gibi  klasik Çin  uygulamalarına artık tahammüllerinin kalmadığını göstermektedir. Çin yönetimi Uygurların asimilasyon ve  soykırım  uygulamalarından  bir an önce sonuç alabilme  beklentisinden ileri geldiğinin bir delilidir.

Uygurlar 1980’lerde Yeniden Kendi Değerlerine Dönebilmeyi Başarmıştır 

Prof.Dr. Gardner  Çin’in Uygurlara yönelik asimilasyon ve soykırım uygulamalarının  bölgeyi Kızıl Çin Ordusunca işgalinden hemen sonra  1950’lerde başladığını belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü : ”  Çin’in bu asimilasyon uygulamaları  hareketi devam etse de, 1980’lerden sonra Çin’de başlayan kısmı özgürlükler ortamından yararlanan Uygurlar, unutulmuş tarihini, edebi kaynaklarını ve dini kimliklerini hızla yeniden kurmak için  bu kısa  açılımdan yararlandılar.  Uygurların bu kültürel atakları  Çin hükümetini şok etti.  Bu kültürel canlanma ve öze dönüş  girişimlerinden sonra 05 Şubat 1997  Gulca   05 Temmuz/ 2009’da Urumçi Olayları ile  Ekim 2013 Tienenmin araçla intihar olayı ve Mart/2014   Kunming Tren garındaki Bıçaklı saldırı ve diğer karşılık olayları   meydana gelmiştir.  Pekin bu olayları  sürekli olarak “Bölücü ve Terörcü Güçlerin Saldırıları” olarak tanımladı. Ama şimdiye kadar bu olaylar hakkında inandırıcı hiç bir kanıt ve gerçek belge ortaya koyamamıştır. Buna karşılık bu karşılık olayları devamlı olarak “Dini Aşırılıkçı Güçlerin Hareketlendirici Gücünden  aldığını ” öne sürmektedir.

«خىتاي چۈشى» گە قۇربانلىق قىلىنىۋاتقان ئۇيغۇرلار ۋە پاكىستان ئامىلىنىڭ ئاچقۇچلۇق رولى

Çin’in  Kamplar için “Eğitimi Merkezleri”İddiaları Tamamen Temelsiz bir Yalandan İbarettir

Ayrıca Uygur bölgesindeki   mevcut kamplar, Çin hükümetinin de vurguladığı gibi hiçbir zaman mesleki eğitim kampı değildir ve bu  rolünü de asla oynamamıştır. Kamplardaki Tutukluların Çince konuşmaya ve Çin Komünist Partisine bağlılıklarını  Çince olarak tekrarlamaya ve ifade etmeye zorlandıkları açık bir gerçek. Üstelik bu merkezlerin gözetleme kulesi ve askeri tarzda   bir kaç kat barikatlara sahip olması,burada tutulan  “Kursiyerlerin”  en ufak bir özgürlüğe sahip olmaması ve burada hapsedilenlerin neden hapsedildiklerini bilmemeleri veya ne zaman  bırakılacaklarını  bilmemeleri ve diğer hususlar  Çin yönetiminin sözlerinin tamamen yalan olduğunu göstermektedir. Ayrıca,Çin’in bu kamplardan   Uygurların ” Dini ve Milli ruhunun tamamen  kırılması ve yok edilmesi” amacını taşımaktadır. Kampın dışındakilere ise,  bir ibret, tehdit ve ders” olması hedeflenmiştir. Çin bütün bu insanlık dışı uygulamaları ile    Uygurlara  bu  asimilasyon önlemlerini hiçbir direniş göstermeden kabul etmeye zorlamaktadır. Uygur Antropolog  ve Halk Bilimci Prof.Dr. Rahile Davut  gibi binlerce kişinin bu kamplarda “eğitim” için hapsedilmiş olması ve bunlardan  “Dönüşmesi ve değişmesi mümkün olmayanların”   topluma geri dönmelerini engellemek için ağır hapis cezasına çarptırılması, kampla ilgili yalanları da  böylece ortaya çıkarmaktadır. Öte yandan Çin Komünist Partisi, Çin milliyetçiliğini ve aşırı Han Şövenizmini  mümkün olan en geniş ölçüde pazarlayarak ve daha geniş kesimlerin desteğini alarak “Çin halkının yararı ve şanı için yıkıcı güçlerin dönüştürülmesi ve temizlenmesine katılımını sağlamak”  için onları(etnik Han Çinlilerini)  Uygurlara karşı şiddetle  tahrik ve teşvik etmektedir.

Mevcut Çin -Rus  Dayanışması Eski Tarihi  İşbirliğinin Yeni Bir Biçimidir 

Prof.Dr.  Gardner Bowington,  mevcut Çin ve Rusya gibi iki büyük güç arasındaki bu tür işbirliğinin uzun bir geçmişi olduğunu ve bunun tarihte eski işbirliğinin yeni bir biçimi olduğunu vurguladı. Son  ortaya çıkan gerçekler, Pekin Kış Olimpiyatları’nın başlamasından çok önce Çin ve Rusya arasında bir anlaşmaya vardıklarını göstermektedir.Çin, günümüzde  Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını  aktif olarak destekliyor ve yardım ediyor. Çin Çeçenler konusunda Rusya’yı desteklemişti.

Uluslararası  Toplum Her Şeye Rağmen Çin’in Uygur Soykırımını Engelleyememiştir

Konferansın Soru-Cevap bölümünde  dinleyicilerin sorularını cevaplandıran Prof. Bowington  Uluslararası toplum ” Çin’in Uygur katliamı- Topluma kamplarına yönelik uluslararası yaptırımları, Uygurlara ilişkin mevzuat, “Bir Kuşak Bir Yol” projesi ve  diğerleri  Çin’in Uygurlara yönelik baskı,zulüm ve soykırım cinayetelerini durdurmaya maalesef yetmemiştir. Özellikle Çin’in  ” Bir Kuşak-Bir Yol ” projesini  kullanarak Türk Cumhuriyetlerini  kendisine bağlı ve güdümlü  hale getirmesi Uygurların Çin’in baskı,zulüm ve katliamlarından  bu ülkelere  kaçmasını engellemiştir. Günümüzde Çin’in eşi benzeri görülmemiş sıkı  baskı ve kontrolüne maruz kalan  Uygurlar kendi ülkesinde çaresizce  kötü kaderine terk edilmiş durumdadır.” sözleri ile konuşmasını tamamladı.

KAYNAK : https://www.rfa.org/uyghur/mulahize/uyghurda-lager-03252022180231.html

Share
4334 Kez Görüntülendi.