logo

trugen jacn
08 Kasım 2014

DOĞU TÜRKİSTAN VE PKK.

Erdal Koca

                                                                ERDAL KOCA

Diyelim ki zenginsiniz, maddi gücünüz yerinde, vaktiniz bol, şartlarınız müsait ve kendi aracınızla dünya turuna çıkacaksınız. Emin olunuz ki, Çin’e kadar dil konusunda hiçbir zorluk çekmeden gidebilirsiniz. İşaret dili olmadan, konuşacağınız Türkçe ile rahatça meselenizi halledebilirsiniz. Zira bu coğrafyada Türkçe bilmeyen yer yoktur. Bakmayın siz İngilizcenin dünya dili olduğuna. Asıl dünya dili Türkçe olmalıydı.

Neden yazımıza böyle bir giriş yaptık? Asıl konuya geçmeden önce siz saygıdeğer dostlarıma Doğu Türkistan hakkında çok kısa bilgi sunarak asıl konumuza geçmek istiyorum.

Doğu Türkistan, Türkistan’ın bir parçasıdır. Türkistan, batıda Hazar Denizi’nden, doğuda Altay ve Altın Dağları’na; güneyde Horasan, Karakurum Dağları’ndan, kuzeyde Ural Dağları ile Sibirya’ya kadar uzanmaktadır. Doğu Türkistan; Türkistan’ın doğusunda ve Asya kıtasının tam ortasında bulunmaktadır. Güneyde Pakistan, Hindistan, Keşmir ve Tibet, güneybatı ve batıda Afganistan ve Batı Türkistan, kuzeyde Sibirya ve nihayet doğu ve kuzeydoğuda Çin ve Moğolistan ile sınırdır.

Doğu’da Çin ve Moğolistan, kuzeyde Batı Türkistan, batıda Batı Türkistan ile Afganistan, güneyde Keşmir ve Tibet ile çevrilmektedir. Doğu Türkistan’ın büyük bölümü Karakoram, Tanrı Dağları, Tarbagatay ve Altay sıradağları ve Taklamakan Çölü ile kaplıdır. Bu bölgede büyük ölçüde 50 milyon Uygur, bir Müslüman Türkçe konuşan insanlar yaşar.

Doğu Türkistan, günümüzde 1,65 Milyon km2 alanı kapsar, önceleri resmi kaynaklara göre 1,82 milyon km2 alanı kapsardı. Güneydeki Kunlun Dağları, Doğu Türkistan ile Tibet arasında sınır ve kuzeydeki 400 kilometre uzun Altay Dağları Doğu Türkistan ile dış Moğolistan, Rusya ve Kazakistan arasında sınır oluşturur. Tanrı Dağları 1700 kilometre uzunlukta ve 250-300 kilometre genişlikte, büyük bir bölümü Doğu Türkistan’da, güneyden kuzeye doğru uzanırlar.

Çok zengin bir tarihe sahip ve görkemli görünümlü Doğu Türkistan, yüksek dağlarla, çok iyi ve ilginç çöllerle, güzel otlaklar ve ormanlarla kaplı olup, kısa tarihi şöyledir:

12 Kasım 1933 tarihinde ilan edilen Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti, 6 Şubat, 1934 yılında Ma Chnagying’in ordusu Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti ordusunu imha etmiş ve yeni kurulan Cumhuriyeti yıkmıştır.

12 Kasım, 1944 yılında tekrar oluşan Doğu Türkistan Cumhuriyeti beş yıl sonra 20 Ekim, 1949 yılında tekrar yıkılmış ve Aralık 1949’da Çin Halk Kurtuluş Ordusu bölgeye girerek konuşlandırılmış ve Doğu Türkistan, Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlanmıştır. Doğu Türkistan halkı da o zamandan beri Çin işgaline karşı direnmektedir.

1953 yılında Türkiye 900’den fazla Doğu Türkistanlı ilticacıyı Kaşmir ve Pakistan da kabul etmiştir.

Çin devleti aldığı karar çerçevesinde Doğu Türkistan bölgesinde başörtüsü takan, burka giyen kadınların ve uzun sakallı olan erkeklerin toplu taşınmadan yararlanmasını yasaklamıştır. Karara göre kıyafetinde hilal ve yıldız sembolü olan herkes bu yasak kapsamında toplu taşımadan yararlanamayacaktır.
Saygıdeğer Dostlar
Türkiye Büyük Devlet diye övünüyoruz ama kendi iç sorunlarımızın ötesinde kendi kendimize üretmiş olduğumuz sorunlarla uğraşmaktan, Selahattin Demirtaş’ın Suriye’deki kardeşlerimiz dediği Kürtlere destek olduğu kadar biz dünyadaki Türkler ‘in sorunuyla uğraşmıyoruz.

Neden mi?

Bilmem farkında mısınız ama 21 Eylül den sonra Çin Doğu Türkistan üzerindeki baskı ve şiddetleri artırmaya başladı. Hem de öyle ki, DTP lilerin yaptığı bölücülük gibi bölücülükte yapmadığı halde, sadece düşüncelerini açıkladı diye Doğu Türkistanlı akademisyen İlhan TOHTİ’yi bölücülük suçlamasıyla ömür boyu hapse mahkûm etti.

Biz ne yapıyoruz: otuz beş bin insanımızın canına kastetmiş, bebek katili ve idam cezası almış bir caniyi bunlara rağmen, devlet gibi muhatap alıp, pazarlık yapıyor ve affetmenin yollarını arıyoruz. İşine geldiği konularda Avrupa da herhangi bir devleti örnek almaya çalışanlar, terör konusunda da Çin’i örnek alsalar ya.

Bizim kanımız, canımız olan, aynı boy ve soydan geldiğimiz bu insanlar Çin mezalimi altında inlerken, neymiş efendim insanlık görevimizmiş de bilmem neymiş de bahanesiyle, ABD’nin ve Avrupa nın çıkar çatışmaları yüzünden yer ve yurtlarından olan, tarih boyunca bize asla dost olmamış ve halen içlerinde bölücü unsurları ülkemize taşıyanlara sahip çıktığımız kadar Doğu Türkistan’daki kardeşlerimize sahip çıkmış olsaydık bu hale zaten düşmezdik.  Büyük devletiz diye de övünüyoruz. Bu övünenler büyük devletin ne demek olduğunu bir türlü öğrenemediler.

Selahattin Demirtaş, Sayın Devlet Bahçeli’nin ‘’Gidin IŞİD ile savaşın’’ sözlerine karşılık diyor ki: Efendim, savacak on binlerce genç var, kapıları açın diyor.

Ben de diyorum ki: Ey Demirtaş, otuz beş senedir Irak ve Suriye sınırından Türkiye’ye girerek yine otuz beş bin insani katili ve temsil ettiğiniz örgüt canileri, hunharca katliam işlemek için bu ülkelerden Türkiye’ye geçerken VİZE mi alıyordunuz, yoksa Türkiye onlara kapılarını mı açmıştı?

Sosyal medyalarda IŞİD ile savaşa giren peşmergelerin şeytan görmüş gibi nasıl kaçtıklarını gördük. Zaten biz biliyorduk ki, PKK militanları, kalleş, korkak ve hain. Ancak masum, çaresiz ve silahsız insanları öldürebilirler. Sıkıysa IŞID’in karşısında durun.

Kardeşimiz dediğiniz o Iraklı ve Sürüyeli kardeşlerinizin ilk işi kaçmak. Nasıl olsa burası rahat ye iç yat. Yanlış anlaşılmasın yine de sözümüz çoluk, çocuk ve yaşlılarına değil, tilki yürekli aslanlara.

Bir de eğer, korkak birinden korkarak geri adım atarsanız o korkak sürekli üzerinize gelir. Hani BDP/PKK lıların bizim üstümüze geldiği gibi. Sayın Bahçeli’nin dediği gibi, zaten sizin için kapıya veya yola gerek yok. İstediğiniz zaman, istediğiniz gibi elinizi kolunuzu ve hatta silahlarınızı yaylada çatıp halaylar eşiğinde Türkiye’ye giriyorsunuz veya çıkıyorsunuz. Sıkıyorsa IŞİD’in karşına çıkın da o on binlerce genç dediklerinizi görelim.

Kaynak  :  http://www.ulkucuhaber.com/makale/erdal-koca/dogu-turkistan-ve-pkk/1313.html

Etiketler: » » » » »

Share
1641 Kez Görüntülendi.