logo

trugen jacn

ÇİN HALK CUMHURİYETİ YÖNETİMİNE AÇIK MEKTUP !

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, selfie ve yakın çekim

Gülçehre Abdulkayyum( Washington DC.-ABD)

Ben Doğu Türkistan’ın Urumçi kentinde doğup büyüyen  ve halen ABD’de yaşayan Doğu Türkistanlı bir Uygur Türkü’yüm. Ülkemde  işgalci konumunda olan  yönetiminizin  Uygurlara karşı yürüttüğü etnik temelli  baskı ve  ırkçı   ayrımcı uygulamalarınız yüzünden  yurdumu ve  ailemi geride bırakarak sizin milyonlarca etnik Han Çinlisi Vatandaşlarınız gibi ABD’ye iltica etmek zorunda kaldım. Halen bu ülke’de bir medya Şirketi’ne bağlı Özgür Asya Radoyusunun  Uygurca bölümünde çalışmaktayım.
Ülkemde kalan yaşlı Annem ve babama yönetiminiz beni görebilmeleri için pasaport vermediği için 17 yıldır,onları göremiyorum ve onları çok özlüyorum. Ayrıca küçük erkek Kardeşim de beni görebilmek için pasaport almayı başaramadı .Üstelik benim ABD’deki işim dolayisiyle yanı ben ülkemdeki gerçekleri ve doğruları kamu oyu ile paylaştığım için Çin   güvenlik güçlerinin  sürekli şantaj, baskı ve tehditlerine maruz kalarak  endişe ve korku içinde yaşamaya mahkum edildiler.
Bizler bütün bir aile parçalanmış ve bir birimize hasret   bir halde iken, 2017 yılının Eylül ayında Kardeşim Kayser Kayyum’un  Çin güvenlik güçlerince  tutuklanarak Eğitim Merkezi adı verilen kamplarına konulduğu bilgisine ulaştım. En son bu  yılın Şubat ayının başında Annem ile telefonda görüşebildim. Kendisinin ayağındaki bir rahatsızlıktan dolayı  bir  ameliyat geçirdiğini, ancak Babam Abdulkayyum Hoca’nın beyin kanaması sebebiyle 2 yıldır felçli olarak yaşadığını öğrendim.  Daha sonra 03 Şubat  2018 tarihinde Annem,Babam,Teyzelerim,Halalarım ,kız kardeşlerim ve kuzenlerimden toplam 20 kişinin aynı gün içerisinde yaşadıkları Urumçı ve Gulca şehirlerinde bir gerekçe gösterilmeden  tutuklandıkları bilgisine ulaştım. Bunun üzerine ailemi aradım ancak,telefon bir türlü bağlanmadı ve görüşemedim. Bunun üzerine diğer ülkelerde yaşayan dost ve arkadaşlarıma rica ettim ve ailem ile görüşerek onların sağlığı ve durumları  hakkında bilgi alarak bana ulaştırmalarını rica ettim. Ancak,onlar da kendilerinin de ulaşamadıklarını ifade ettiler. Bütün bunlardan sonra Ailem ve yakınlarımın tutuklanarak Eğitim Merkezlerine konulduğu hakkındaki şüphelerim güçlendi. Bugün bölge’de sadece ben değil,bu topraklarda yaşayan bütün Uygurların aynı takdir ve sonuçlar ile karşı karşıya bulundukları bilinen bir gerçek olduğunu biliyorum.
Ben ABD’de faaliyet gösteren resmi bir medya organı olan Özgür Asya radyosu’nda çalışan bir gazeteciyim. Çin yönetiminin benim ailem ile olan haberleşme özgürlüğümü kısıtlaması ,onlarla haberleşmemizi engellemesi insanı olmadığı gibi asla yasal bir davranış değildir.  Çin yönetiminin Uygurlara etnik olarak uygulamakta olduğu insanlık sınırlarını zorlayan ağır bir insan hakları ihlali,  adaletsiz ve hukuksuz bir baskı ve zulüm uygulamasıdır.  Ayrıca, Çin yönetiminin bu baskı ve zulümleri aynı zamanda insanlığa karşı yapılan bir saldırıdır.Ben Çin işgali altındaki ana vatanım Doğu Türkistan’daki  dayanılmaz etnik Han baskı ve zulüm sebebiyle ülkemi terk etmek zorunda kaldım ve ABD.’ne yerleştim ve bu ülkenin bir vatandaşı oldum. Ancak,ailem ile normal bir şekilde haberleşemiyorum ve onlardan sağlıklı hiç bir haber alamıyorum.
Ben uluslar arası bir medya Kuruluşu olan Özgür Asya radyosu çalışan bir gazeteciyim.Benim görevim ve yaptığım iş  ise,  sesleri kesilen Uygur halkının sesi  ve avazı olabilmektir.Ülkemde yaşayan halkımın karşılaştığı gerçek durumu uluslar arası topluma anlatmak  suretiyle  bu şekilde bir  çeşit kamu görevi yapmaktayım.
Çin yönetiminin son bir yıldır.bütün Doğu Türkistan çapında açtıkları ve Terbiyeleş Merkezleri adını verdikleri Eğitim Kamplarında milyonlarca suçsuz ve masum Uygur’un zorla tutulduğu tahmin edilmektedir. Çin yönetimi insanlık onuru ile bağdaşmayan ve  yasal olmayan  bu Toplama kamplarında  kendi dini değerlerine ve etnik kültür ve yaşayış  tarzları yüzünden  Uygurları ve diğer kardeş Kazak,Kırgiz ve diğer birlikte yaşadığımız bütün suçsuz insanları bu kamplara  ucu açık ve süresiz olarak kapattıkları bütün dünyaca bilinen bir gerçektir.

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi

Günümüzde Doğu Türkistan’da yaşayan ve etnik Çinli olmayan bütün Ulusların Çin yönetiminin sıkı takip ve gözetimi altında zor ve sıkınıtılı şartlarda yaşamak zorunda olduklarının bütün dünya ile birlikte çok iyi biliyoruz.  Her kentte On binlerce masum Uygur,Kazak,Kırgiz ve diğer toplumlara mensup insanların   yasal olmayan ve sebepsiz bir şekilde bu Terbiyeleş merkezleri adı verilen toplama kamplarında insanı olmayan ortamlarda   ölüme terk edilmişlerdir.
Çin ulusu kendisinin 5 bin öncesine dayanan bir kültür ve medeniyete sahip ve  güçlü bir hukuk devleti olduğunu her vesile ile dile getirir ve bunu her fırsatta bu söylemleri  öne çıkarır . Çin Halk Cumhuriyeti madem ki böyle uzun geçmişe dayalı, güçlü bir hukuk devleti ise, işgali altında tutarak sömürdüğü Doğu Turkistan’da yaşayan ve bu ülkenin tarihi sahip ve sakinleri olan ve etnik Çinli olmayan Uygurlar ve diğer ulus ve toplumların gasbedilen haklarını hak,hukuk ve adalet normlarıına uygun bir şekilde geri vermeli ve bir an önce iade etmelidir. Çinli olmayan ve   Çin devletinin  vatandaşları olduğunu iddia ettikleri gibi etnik Çinliler ile eşit şekilde muamele etmelidir.
Çin Halk Cumhuriyeti yönetimi işgalı altındaki Doğu Türkistan bölgesinde yaşayan bütün etnik halkların bu ülkeye sonradan getirilip yerleştirilen etnik Çinli göçmenlere tanıdığı hakları  bunlara da tanımalı eşit şekilde  uygulamalar yapmalıdır.
Çin Halk Cumhuriyeti yönetimi bölge’de barış.,istikrar ve güvenlikten her zaman şikayet etmektedir ve bunu temin  ve tesis için çabaladığını ileri sürmektedir.

Çin yönetimi eğer gerçekten bölge’de barış,istikrar güvenlik ve diğer hususları sağlamak istiyorsa öncelikile ve ivedilikle şu   uygulamalara bir an önce başlamalıdır ;

  1.  Çin yönetiminin günümüzde Doğu Türkistan’daki  etnik ve ırkçı temelli icraatları insan haklarına  tamamen aykırı ,uluslar arası yasalar ve teamüllere tamamen zit baskı ve zulüm içerikli uygulamalardır.
  2. Birleşmiş Milletler İnsan hakları sözleşmesinde kabul edilen ve Çin’in de bizzat  onaylayarak  imzaladığı temel ve evrensel insan haklarından olan söz, ifade, seyahat özgürlükleri derhal geri verilmelidir.
  3. İnsan hakları ile ilgili bütün yasalar ile Çin’in kendi  anayasası ve özerk bölge yasaları titizlikle uygulanmalı ve Uygurların ve diğer ulusların yasal hakları derhal  teslim edilmelidir.
  4. Uygurların,kazakların,Kırgizların ve diğer tüm  topluluk ve ulusların   yasaklanarak engellenen kendi ana dillerini konuşma, kullanma ve öğrenme  hakkı derhal iade edilmelidir.
  5.  Diğer temel insanı hakları  bağlamındaki dini,Milli ,örf adet,gelenek- göreneklerin serbestçe yerine getirilmesi  başta diğer toplumsal hayat    ve düzenin  önüne konulan   engel, kısıtlama ve yasaklamalar  derhal kaldırılmalıdır,
  6. Çin yönetiminin Doğu Türkistan’daki uygulamaları şiddet.devlet terörüne dayalı ve aşırı güç kullanılarak halkı sindiren,bastıran ve onların temel hak ve  hürriyetlerini   kısıtlayan ve yasaklayan şiddete dayalı uygulamalara derhal son verilmelidir.
  7. Doğu Türkistan’da yaşayan ve azınlık olarak tanımlanan halkların hayat şanatları ve genel durumu  2016 yılının Ağustos ayında Urumçi’ye atanan ÇKP.bölgesel sekreteri Çen Çinggou’nun icraata başlaması ile çok daha kötüleşmiş  çok sıkıntılı,zor  ve dramatik  bir durum  almıştır.
  8. Doğu Türkistan’da yaşayan Türk halkları ile diğer ulusların  karşılaştıkları  ve içinde bulunduğu  dramatik durum  BM. ABD.yönetimi ve Kongresi,AB,Ülkeleri ile Avrupa Parlamentosu   başta olmak üzere  uluslar arası medya.insan hakları ve hukuk kuruluşlarının dikkatini çekmiş ve bu durum uluslar arası toplumda devamlı gündeme getirilmektedir.
  9. Doğu Türkistan’daki bu insanlık dışı durum  ve Çin yönetiminin bu insanlık dışı uygulamaları  ve hak ve hukuk ihilalleri endişe ile takip edilmekte sürekli  protesto edilerek eleştirilmektedir.
  10.  Çin Halk Cumhuniyeti yönetimi BM.İnsan hakları Konseyi başta olmak üzere uluslar arası bağımsız gözlemcilerin ve medyanın Doğu Türkistan’a gitmelerine izin verilmelidir. En azından bu ülkedeki durumu bütün gerçekleri ile tesbit edilmeli  ve rapor halinde uluslar arası topluma sunulmalıdır.

Benim  Çin Halk Cumhuriyeti yönetimine yazdığım bu açık mektup  benim kişisel bir  eleştiri, talep ve teklif asla değildir.  Benim durumumda olan ve aynı kaderi paylaştığımız on  binlerce Uygur’un dile getirme imkanı bulamadığı yürek sözleridir. Doğu Türkistan halkının çekmekte olduğu baskı ve zulüm aynı şiddet ve derecede  ve ortak olduğuna göre  bu  satırlar  aynı zamanda onların de ortak şikayet,eleştiri ve talepleridir. Aynı zamanda Uygurların,insan haklarına duyarlı uluslar arası toplumun ve tüm uluslar arası kurum ve kuruluşların da  dile getirmek istediği ortak talep ve istekleridir.

Ben Çin Halk Cumhuriyeti yönetiminden  kişisel olarak şu hususlar hakkında beni bilgilendirmesini talep ediyorum ;

  1. Ailem ile Urumçi ve Gulca kentlerinide yaşayan yakınlarımın durumu nedir ? Bu yakınlarım nerede ve niçin tutuluyorlar ?
  2. Hiçbir gerekçe gösterilmeden tutuklanan ve suçsuz ve masum olduğuna inandığım ve felçli durumda  olan 80 yaşındaki Babam Abdulkayyum Hoca ile yaşlı ve ameliyatlı Annem Çimengül Zakir ile Kardeşim Kayser Abdulkayyum başta tutuklanan diğer bütün yakınlarımın bir an önce serbest bırakılması  talep ediyorum.

Çin Halk Cumhuriyeti yönetimine şu hususu özellikle  vurgulamak ve belirtmek istiyorum ki ben  bu şikayet ve taleplerimde tek başıma ve asla yalnız değilimdir. Bugün  Çin yönetiminin Doğu Türkistan’da  çeşitli baskı,zulüm ve soykırım yöntemleri ile toptan yok etmeye çalıştığınız Uygurlar,Kazaklar.,Kırgizlar ve bu topraklarda yüz yıllardan beri yaşayagelen bu toprakların tarihi sakin ve sahipleri olan bütün Halkların de ortak şikayet ve talepleridir.

Ayrıca  insanlık onuru taşıyan  insan hakları, hak hukuk ve adalet gibi insanlığın ortak değerlerine saygılı bütün toplumlar,Milletler de Doğu Türkistan’daki bu Çin baskı,Zulüm ve insanlık dışı soykırım uygulamalarına karşı ortak ve fikir birliği içerisindedir ve bu baskı zulüm ve insanlık dışı uygulamalara en az benim kadar  karşıdırlar.

Zamanı gelince uluslar arası toplum ve insanlık alemi Doğu Türkistan’daki bu insanlık trajesine karşı eylem birliği yapabileceklerdir.

Ben hak.hukuk ve adaletin, sevgi, şefkat ve merhamatin ve insan onurunun er geç  zulmün ve bu zulmü yapan Zalimlerin üstesinden geleceğini ve bu insanlık dışı cinayetlerin sona erdirilmesi noktasında uluslar arası toplumun geçmişte olduğu gibi   yakın gelecekte te mutlaka birlikte harekete geçeceklerine yürekten inanıyorum.

Etiketler: » » » » » » » » » »
Share
3610 Kez Görüntülendi.