logo

trugen jacn

TÜRKİYE – ÇİN İLİŞKİLERİ VE UYGUR TÜRKLERİ HAKKINDA DÜŞÜNCELER

Görüntünün olası içeriği: 4 kişi

Nureddin Ayniddin Ögdülmiş

Türkiye – Çin ilişkilerini şu anki milli durumumuzdan dolayı çok hassas bir psikoloji ile  milletçe çok dikkatli olarak  takip etmekteyiz. Çünkü Türkiye Uygurlar için çok önemli bir ülkedir. Soydaş ve dindaş olmakla beraber Uygur Türklerinin içinde Türkiye’deki kardeşlerine karşı tarihten gelen  derin bir muhabbet ve ümit vardır. Bu sadece Cumhuriyet döneminde değil,daha kadim zamanlardan;  Osmanlı döneminden bu yana yaşamakta olan bir düşüncedir. Uygur Türklerinde ortada  hiçbir kanıt veya  mantıklı bir içerik olmadan Türkiye’ye karşı derin  bir sevgi ve imdat çığlığı vardır. Bunu belki Türkiye’deki kardeşlerimiz pek anlayamazlar.Ancak Uygurların Ülkesi Doğu Türkistan’a   gidip gezmiş olanlar hemen hisseder ve derhal anlayabilir. Tabii olarak Türkiye’den bir karşılık beklenir ve bu sevgi ve aşktan dolayıdır ki Türkiye’de yaşayan Uygurlar  bazen olan bitenlerden dolayı  üzülürler ve sitem ederler.Ancak,bu üzüntü veya sitemde  art niyet asla yoktur ve   kötü bir şey de değildir: Uygur Türkü Kardeşlerimizin Türkiye’ye karşı beslediği  aşkın ve sevginin  sonucu verdiği bir tepkidir.

Türk Birliği için Türkiye’nin dışındaki hiçbir Türk ülkesi  şu an itibariyle hiçbir pratik adım içerisinde değildir.  Ama Uygur Türklerinde Türklük bilinci  çok kuvvetlidir. Doğu Türkistan  haricindeki diğer Türk memleketlerinde Türklük bilinci Uygurlar’daki kadar  çok kuvvetli değildir.  Hiç bir Türkistan Ülkesi halkı Türkiyeyi  Uygurlar kadar  dikkatli ve  çok yakından  yakından takip etmiyorlar. Ben Türk devlet büyüklerinin ve yöneticilerinin Uygurları unutacağına asla ihtimal vermiyorum. Ancak Türkiye’nin şuan düşürüldüğü  durum içerisinde  pratik olarak  bir şeyler yapabilme ihtimali çok zayıf olduğunu düşünüyorum. Türkiye’ye karşı  günümüzde  her yönden çeşitli saldırılar yapıldığına hepimiz şahidiz ve bizzat görmekteyiz.  Türkiye  kendisine bu durumdan  bir çıkış yolu arıyor ve adeta tekrar bir  bağımsızlık mücadelesi veriyor.

Arap ülkelerine gelince ; birlik ve beraberlikleri  dağılmış bu ülkelerden Türkiye’ye şu anda her hangi  bir tehdit geleceğini zannetmiyorum. Ancak Türkiye’nin  saldırıları bertaraf ederek düzlüğe çıkıması ve güçlenmesi için en azından onların normal yaşam şartlarına  geri dönmeleri  gerekir.  Taşeron <Terör örgütleri YPG ve PKK için barınak ve harekat alanı olan topraklarda Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz   ciddi bir mücadele veriyor. Ben inanıyorum ki; Türkiye bu zor durumun içinden mutlaka çıkacaktır ve çıktığı vakit  daha da güçlenecek ve her şey çok daha güzel olacaktır.

O yüzden Türkiye’den fazla şikayetçi olmamak lazım. Çünkü bizim bu durumumuza kendimiz sebepçiyiz, Biz ilk olarak Türkiye’de var gücümüzle ekonomiye katkıda bulunmalı, önemli mevkilerde hizmet etmeli ve tek ses halinde Hükümetler ve siyasi partiler ve  teşkilatlarla  daha sıkı ilişkiler kurmalı  ve daha yakın   irtibat  halinde bulunmalıyız. Bizler ancak, bu şekilde  bize gelebilecek zararı en az seviyeye indirebiliriz. İtidallı,soğukkanlı ve  Sabırlı olmalı   ve çok  çok çalışmalıyız. Türkiye sadece  tek  siyasi Parti’den yanı AK parti’den ibaret değildir. Ayrıca, AK Parti’nın içinde de   özellikle üst düzey yöneticilerde Uygurlar hakkında ciddi  manada  kafa yoran onların dert ve istıraplarını  kendisine dert edinen  insanlar var. Burada bizim düştüğümüz durum çok çok farklı. Ama esas olan bizim önce Allah’a sonra kendi yurttaşlarımıza dayanmaktan başka çaremiz  bulunmamaktadır. Diğer hususlar ise,  zaten doğal olarak  peşimizden  gelecektir.  Türk devleti olarak Türkiye-Çin ilişkisinde belirleyici olamayabiliriz ancak önemli bir etki unsuru olduğumuzu düşünüyorum.

Öncelikle ve İvedilikle   ” DİLDE,FİKİRDE VE  İŞTE BİRLİK ” Olmalıyız

Uluslararası arenada karşılıklı ilişkilerde  taraf seçimi ve diplomasi  çok önemli rol oynuyor. Bu durum sadece Çin’den geçmez ancak bu bir dış politika oyunudur. Bu işin bir görünen yani zahiri kısmı var bir de görünmeyen yanı dahili kısmı var. Ne Çin Türkiye’ye güvenir ne de Türkiye Çin’e güvenir. Türkiye günümüzde bu kadar zor durumda olmazsa böyle bir yola  asla girmezdi. O yüzden bizim önce kendimizi toparlayıp güçlü hale gelmemiz gerekir.  Ülkemizi kuvvetlendirip Türkiye’de bir güç haline gelmemiz parti programlarına ve dış-iç politikada önemli yerlerde bulunmamız ve  rol  almamız lazımdır. Çinlilerin istediği de biz Uygur Türklerinin  Türkiye’ye olan güvenimizi  sarsarak kırmaktır. Sakin ve sabırlı olmalıyız. Çok çalışmalıyız.  Uygur Kardeşlerim sizleri çok iyi  anlıyorum ve  fikirlerinize  de saygı duyuyorum.

Ama Çinliler Türkiye ile işbirliği yaptığı için  Uygurlara bu zulmü yapmıyor, Bu zulüm 1949’dan itibaren devam etmektedir.Ayrıca bunun daha  öncesi de  vardır.  Türkiye Çin’e topyekün karşı gelse bile bu zulme şu ortamda engel olabileceğini tahmin etmiyorum. Türkiye  çok derin ve köklü devlet geleneğine sahip bir ülkedir ve  mutlaka bir şekilde  Uygurların yanı  bizim meselemiz  daima hafızasında ve  sürekli gündemindedir.  Ama Türkiye  günümüzde Çin’in Doğu Türkistan’daki baskı,zulüm ve soykırımlarını durdurabilecek güç ve potansiyele sahip değildir.Gerçekçi olmalıyız. Türkiye, bu konuyu   mecburen   diplomasiyi işleterek  diyalog yolu  yapmak zorundadır. Türkiye’nin Çin ile yaptığı her işbirliğinde bize zarar verilebilir gibi  bir düşünceye kapılmamak lazım. Ama, tabii ki  bizim de endişelerimizi dile getirmemiz ve karşılıklı bu işbirliğinde rahatsız olmamız ve görüşlerimizi açıkça ifade etmemiz demokratik  bir hak ve ifade özgürlüğü noktasında  gayet doğaldır. Ama Ülkemize yanı Türkiye Cumhuriyeti devletimize  daima güvenmeliyiz.

Türk devletinin sizleri çok iyi anladığını düşünüyorum.  Türk devleti her şeyin farkındadır.  Aslında bütün bu  gelişen olaylar bize çok iyi bir ders olmalıdır.  Bir milletin  Uygurların  başka bir Millet ve ülkenin bu Ülke Çin’de olsa esaret ve köleliğini  kabul etmemesi gerektiğini bir kez daha haykırmalıyız. Artık Paraların  ve diğer imkanların Türkiye’deki Uygurların  güçlenmesi ve  kuvvetlenmesine harcama zamanın gelmiştir,diye  düşünüyorum. . Güçlenelim ki o masada biz de olalım. Bununu için de çok çok çalışmamız ve çok gayret göstermemiz gerekir. Güçlü olmak zorundayız. Çünkü Çin sandığımızdan çok çok daha güçlü !

Türkiye’deki boş  tarım arazilerini işletmeliyiz.

Üniversitelerdeki öğretim elemanlarının  sayısını artırmalıyız. Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık hatta Parti genel merkezlerinde çalışabilecek öğrencileri  ve kadrolar yetiştirmeliyiz.

Bu son gelişmeler  sadece bir anlaşma işi değil. İnşallah  ileride görüştüğümüzde   akademik notlara bakarak  sohbet ederiz. Kendi Milleti için kaygılanan her düşünce, saygıya değerdir. Sizler  güçlenin ki  sesimiz daha güçlü çıksın.

Uygur Türkü Kardeşlerime Önemli Tavsiyeler 

Bütün bunlardan sonra  Uygur Kardeşlerime şunu özellikle tavsiye ediyorum;  Türkiye’deki iç siyasi  çekişme  ve kavgalara taraftar olmaktan  sakınmak ve uzak durmak lazım, Türkiye iç siyaseti keskin bıçak gibidir.

Bizi esas ilgilendiren  daha önemli konulara  daha çok kafa yormalıyız. Biz burada sadece Uygur Türklerini  temsil etmeliyiz. Hiç bir siyasi Parti’yi bu Parti Hangi parti olursa olsun  asla karşımıza almamalıyız.

Etiketler: » » » » » » »
Share
1742 Kez Görüntülendi.