logo

trugen jacn

ÇİN’İN JEOPOLİTİĞİ (2.BÖLÜM)

Ömer ÖZKAYA
Çin, dışarıdakinin içeri girmesine, içeridekinin de dışarı çıkmasına mani olan, aşılması zor bir coğrafyayla çevrili. Bu durumu, bir dış gücün Çin’i işgal etmesini imkânsız hale getiriyor ama aynı zamanda Çin’in de başka topraklara çıkmasını zorlaştırıyor. Coğrafi kuvvetler, inatçı Çin mukavemetinin destekçisidir. Zorla egemenliği altına aldığı kenar ülkeler İç Moğolistan, Doğu Türkistan ve Tibet, Kuzey ve Batı’dan Çin’e yönelik ölümcül bir darbeyi emen hava yastığı fonksiyonunu icra ettiler, ediyorlar. Tarihte olduğu gibi bugün de Çin, denizlerden gelecek bir saldırıya daha açık, bu sebeple güçlü donanma peşinde.
Çin’in coğrafyası, iki bölümde incelenebilir: Doğusu Pasifik Okyanusu’na kıyıdır, yüksek dağlarla çevrilidir, nüfusun en yoğun olduğu yer de burasıdır. Batı bölümü ise dağlık, çöllük ve çoraklıktır. Nüfusun okyanusa kıyı Güney Doğu’da toplanmış olması sebebiyle Çin’in iç kısımları neredeyse bomboştur. Kuzey’de yaşayan Çinliler ile Güney’de yaşayan Çinliler hayli farklıdır. Kuzey’de hemen her şeyi belirleyen tabiat şartlarıdır, tarih boyunca akınlardan nispeten daha az zarar gören Güney ise dünya ile etkileşime açık ve yerleşiktir. Ülkenin çok geniş bir alana yayılmış olması, sert iklim ve coğrafi koşullar sebebiyle ülkede merkezi otorite hiçbir zaman tam anlamıyla tesis edilememiştir. Otorite, tarih boyunca, prens ve derebeylerle paylaşılmak zorunda kalınmış, bunların haksız ve keyfi uygulamaları toplumun ruhunda yaralar açmıştır.
Azınlıkların toplam nüfusa oranı sadece yüzde 6 düzeyinde, ancak Çin haritasının yarısından fazlasının üstünde ama sudan uzak, dağlık ve uç bölgelerde onlar yaşıyorlar.
Çin, Türkiye’yi de yakından ilgilendiren Kuzeybatısını, en stratejik alanı, elindeki en büyük değerlerden biri olarak kabul ediyor. Bu bölge Pekin’in, Doğu Türkistan, İç Moğolistan ve Tibet üzerinde denetim kurması açısından kilit önem taşıyor. Kuzeybatı’nın; ağırlıklı olarak Müslüman-Türkler, Tibetliler ve Moğollar’dan oluşan karmaşık etnik motifi, Pekin’in bölge üzerinde güç projeksiyonunda bulunmasına engel teşkil ediyor.
Çin’in bugünkü meseleleri, geniş ölçüde tarihi köklere sahiptir. Toprak meselesi, Çin’in en eski ve müzmin derdidir. Verimli topraklardaki nüfus yoğunluğu, geniş arazi sahiplerinin toprak reformunu baltalaması, meselenin çözümünü zorlaştırmaktadır. Çin’in yüzeyinin yüzde 60’ı 2 bin metreden yüksektir, sadece yüzde 14’ü 500 metreden alçaktır. Bu coğrafi yapıya rağmen, “Çin’de aşırı sanayileşme, tarımsal alanları azaltmanın yanı sıra, toprak ve suyun kirlenmesine de neden oluyor. 1,3 milyar nüfusa sahip Çin’de, insanları doyurmak halen ülkenin en büyük önceliği konumunda. Çinliler bir taraftan giderek zenginleşirken, bir taraftan da (ot kökleri yedikleri) şiddetli açlık yıllarını unutmuyor. Başbakan Wen Jiabao, bir çiftliği ziyaretinde, ‘Dünyaya en büyük katkımız 1,3 milyar insanı doyurmaktır’ demişti” (Milliyet, 10 Ekim 2009).
14 ülkeyle komşu Çin, dünyadaki ekili toprakların sadece yüzde 7’siyle dünya nüfusunun tam yüzde 22’sini doyurmak zorunda. Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’e göre de “Çin’de gıda güvenliği sorunu, ciddiyetini koruyor” (Çin Devlet Radyosu – 28 Ocak 2016).
Yani halen bugün de Çin’in en büyük korkusu açlık. Pekin-Londra hızlı tren hattı bu sebeple ayrıca önemli.
Çin’deki toprak reformları saymakla bitmez. Doğu ile Batı arasındaki gelir farkı, uçurum düzeyindedir.
Amansız düşmanın amansız düşmanıyla ittifak etmek, Çin’in en sonuç alıcı politikalarından biri. Ayrıca uzaktaki düşmanla anlaşarak yakındaki düşmanı yenmek, sonra da uzaktaki düşmanı yenmek de… Simgeleri olan yılanın bir takım karakteristik özellikleri, Çinliler üzerinde tezahür etmiş gibi… Kurnazlık ve hesaplılık, Çin ırkının antropolojik özelliklerinden. Diplomatik kanallar, kız vermeler, hedef ülkedeki muhalifler, casuslar ve barış zamanlarının ticaret münasebetleri, Çin haber alma servislerinin kaynaklarındandır.

Kaynak :  http://www.gunes.com/yazarlar/omer-ozkaya/cinin-jeopolitigi-2-807720

Etiketler: » » » » » » » »
Share
637 Kez Görüntülendi.