logo

trugen jacn
10 Aralık 2016

ÇİN’İN,DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ VE ASSİMİLASYON UYGULAMALARI

Ana vatanı Çin’in kuzeybatı  sınırında  bulunan Doğu Türkistan’da yaşayan  Uygur halkı, Türk kökenli bir etnik gruptur. Bu makalede anlatılacağı üzere, Çin hükümeti bölgedeki kontrolünü sürdürmek ve artırmak için Uygurları ağır insan hakları ihlalleri ile hedef almaktadır. Uygur anavatanında doğru habercilik yapmak güç ve hatta imkansız bir hale gelmiştir. Çin sürekli şekilde Uygur gazetecileri tutuklamakta ve yabancı gazetecilerin bölgeden yaptıkları bildirimlere erişimi kısıtlamakta ve engellemektedir.  Sonuç olarak, bölgedeki gelişmeler, özellikle şiddete başvurulan durumlar ile Çin hükümeti politikalarına karşı tavır alan Uygurların tutuklandığı durumlarda, yetersiz şekilde belgelendirilmektedir.

uhrp

Greg Fay

(  Uygur İnsan Hakları ProjesiProje Yöneticisi, , Uyghur AmeriKa Derneği -ABD.)

Uygur Gazeteciliğine Kısıtlamalar

Ağustos 2015’te, Washington DC’de bulunan Uygur İnsan Hakları Projesi (Uyghur Human Rights Project) (UHRP), 2008 yılında Çin’de gözaltına alınan Uygur gazeteci Mehbube Ablesh hakkında bir yazı yazdı. Tek suçu, sadece Mandarin dilinde eğitim ve Olimpiyatlar çerçevesinde Çin’in aldığı çok sıkı güvenlik önlemlerine yönelik Çin politikalarını sorgulamaktı.[1] 2010’da San Francisco’da bulunan Dui Hua grubu mahkumiyet süresinin 2011’de dolacağının farkına vardı; ancak üç yıllık mahkumiyet süresi uzun zaman önce sona ermesine rağmen, gözaltına alınmasından bu yana bulunduğu yeri kimse bilmiyor.[2] Dört yıl sonra, serbest bırakıldığına dair hala herhangi bir doğrulama yoktu.

Ablesh’in göz altına alınması ve serbest bırakılmasını çevreleyen belirsizlik UHRP için tanıdık bir hikayeydi. UHRP Ablesh’in göz altına alınmasını Uygur gazeteciler üzerindeki daha geniş çaplı bir baskıyla ilişkilendiren bir bildiri yayınladı. UHRP Direktörü Alim Seytoff, Ağustos 2015’te “Diğer Uygur gazeteciler sadece insanları bilgilendirdikleri için uzun süreli hapis cezalarına maruz kaldılar. Bir ülkenin muhabir ve yazarlarını hapse atması güvenilir ve şeffaf bir yönetimle ilgilenmediğine dair açık bir göstergedir” diye yazdı.[3]

Uygur İnsan Hhakları Projesi(UHRP) ’nin soruşturmasının ardından ortaya çıkanlar, Ablesh’in serbest bırakılmasıyla ilgili net cevaplar ortaya koymadı. Aslen 2008 yılındaki tutuklamayı ele almış olan Özgür Asya Radyosu (Radio Free Asia) (RFA) Uygur servisi, UHRP’nin gazeteci hakkındaki soruşturması üzerine haber yaptı. Daha sonra RFA Ablesh’in güvende olduğuna dair, beraberinde telefon numarası verilen bir email aldı. RFA Uygur servisi haberine göre, aradıklarında aldıkları yanıt ikna edici değildi.[4] Sonuçta, Ablesh’in güvende olup olmadığını kimse kesin olarak bilmiyor. Eğer öyleyse, hapishane hücresine geri döneceği korkusuyla gazetecilerle konuşmak konusunda temkinli davranıyor olabilir.

thumb

Çin’deki Uygur gazeteciler sürekli olarak hedef alınmakta.

Gazetecileri Koruma Komitesi (Committee to Protect Journalists) raporuna göre, Çin gazetecileri hapse atma konusunda dünya lideri ve hapse atılan 49 gazetecilerin 14’ü Uygur.[5] Bunların çoğu, 2009 yılında bölgenin başkenti Urumçi’deki olaylardan sonra yakalanmış olan internet gazetecileri. RFA de titiz habercilik sunmak amacıyla büyük bir masrafın altına girdi. Bir Uygur haber servisi muhabiri olan Shohret Hoshur’un üç erkek kardeşi, yaptığı habere misilleme olarak tutuklandı ve biri bugün hala hapiste.[6] Aile üyelerini hedef almak, Çin’in yurt içi ve dışında Uygurlara karşı uyguladığı genel bir taktik.[7]

Çin’in Uygurlar hakkındaki bilgi üzerinde uyguladığı sıkı kontrol sonucunda, Mehbube Ablesh’in kesinlik kazanmayan serbest bırakılması örneğinde olduğu gibi, önemli olaylar hakkında çoğu kez belirsiz ve ikna edici olmayan haberler ortaya çıkmaktadır. 2014 yazından bir örnek bu noktayı göstermektedir:

29 Temmuz 2014’te, Çin devletine bağlı basın, 24 saat öncesince, Yarkent Şehri’nde bıçaklı Uygur “teröristlerin” polis tarafından etkisiz hale getirilmeden önce düzinelerce görgü tanığını öldürdüğünü veya yaraladığını bildirdi. Aynı gün, Uygur Amerikan Derneği (Uyghur American Association), olay yerindeki kaynaklara göre oradakilerin polisi hedef alan teröristler değil, Ramazan şenliklerine getirilen yasaklara karşı sesini yükseltmek için toplanan protestocular olduğunu ve emniyet güçlerinin göstericilere ateş açtığını bildirdi.[8]

Yurtdışında bulunanlar olup biteni anlamakta zorlandı. 30 Temmuz’da BBC “Bu olayların hiçbiri bağımsız olarak doğrulanamıyor ve resmi basının şiddet olaylarını bu kadar geç duyurmasının nedeni açık değil” diye yazdı.[9] Sonraki gün, New York Times şöyle yazdı: “Sincan’da tırmanan karışıklığın arkasındaki gerçeği bulmak çok zor. Hükümet yasakları bağımsız gazeteciliği zorlaştırıyor ve bu tip siyasi tavrı açıkça belli olan meseleler hakkında yabancı gazetecilere bilgi veren Uygurlar ağır cezalara çarptırılabilmektedirler.”[10]

2009’da Urumçi’de çıkan olayların ardından Çin hükümetinin bilgiye erişime sınır getirmesi bir örüntü dizisini takip etti. Yetkililer bölgedeki internet ve mobil telefon ağını derhal servis dışı bıraktı. 3 Ağustos Pazar günü, devlet kontrolündeki medya yeni bir hikâye ortaya attı – etnik Han asıllı 35 kişi ve polisin vurduğu “terörist” olduğu öne sürülen 59 kişiden oluşan toplam 96 kişinin öldüğü bildirdi.[11] Günler sonra, internet üzerinden gönderdiği bir haberle olayda aslen binlerce insanın öldürüldüğünü yaydığı için bir Uygur tutuklandı.[12] Washington DC’de bulunan Uygur demokrasi lideri Rabia Kadir, farklı kaynaklara göre ayaklanmada en az 2.000 kişinin öldürüldüğünü bildirdi.[13] Yurtdışındaki insan hakları aktivistleri, olayı aydınlatmak üzere şeffaf bir soruşturma yürütülmesi talebinde bulundu.

Ancak hiçbir soruşturma yapılmadı. Eylül 2014’te, Mark Stone Birleşik Krallık’taki Sky News için şöyle yazdı: “Geçtiğimiz ay, birkaç gazeteci bölgeye ulaşmayı denedi. Hepsi askeri barikatlarda durdurularak geri gönderildi.”[14] Yarkent’i ziyaret etmeyi başarmasına rağmen yanıtlar muğlaktı. Stone, “Bölgede mobil internet ağı halen çalışmıyordu. Yerel halk bize olaydan beri çalışmadığını söyledi. Ancak hiçbiri olay hakkında ayrıntılı bilgi vermedi. Nereye gidersek gidelim, aşırı derecede sindirildiklerini hissettik. Çin yetkililerinin yabancılarla konuşan herhangi bir Uygur’u gördüklerinde hapse attıkları biliniyor. Doğrulanamayan haberlere göre geçtiğimiz aylarda çeşitli suçlardan dolayı yüzlerce Uygur içeri alınmış.” diye yazdı. Haberin sonunda ise şöyle diyordu: “Ve böylece katliamın arkasındaki gerçeğe ulaşmayı başaramadık. Çin hükümetinin sindirme taktiği işe yaradı.”

Mark Stone’un Eylül 2014’te Yarkent’e yaptığı ziyaretten beri, başka hiçbir yabancı gazeteci bölgeye gitmeye teşebbüs etmedi veya olayda ölenlerin toplam sayısını doğrulamaya yaklaşamadı. Ağustos 2015’te Özgür Asya Radyosu, Yarkent’teki çiftçilerin hükümet tarafından geçen yıl uygulamaya konan yeni kısıtlamalar yüzünden ekonomik zorluk çektiğini bildirdi.[15] Toplu tutuklamalar sonucunda tarlalar ekilemedi ve aileler yoksullaştırıldı ve de yerel halk dışarıya giderek iş aramaktan men edildi. Yarkent’ten gelen haberler iç karartıcı ve Temmuz 2014’teki olay ile ilgili sorular cevapsız kalmaya devam ediyor.

2015’te, olaylar dizisi bir kez daha tekrarlandı.

Bu defa, Özgür Asya Radyosu Eylül 2015’te bir madene yapılan saldırının 40 zayiatla sonuçlandığı haberini duyuran ilk kanal oldu – haber hiçbir Çin kanalında yayımlanmadı.[16] İki ay sonra, Kasım 2015’te Paris’te meydana gelen terörist saldırısının ardından, Çin nihayet Eylül’deki olayla ilgili bilgi verdi ve saldırıya ilişkin aralarında birkaç kadın ve çocuk da bulunan, terörist olduğu iddia edilen 17 şüphelinin Çin polisi tarafından öldürüldüğünü açıkladı.[17] Fransız gazeteci Ursula Gauthier, saldırıyı uluslararası terörizmden ziyade baskıcı Çin politikalarının tetiklemiş olabileceğini sorguladığında, Çin hükümeti kontrolündeki basının lekeleme kampanyasına hedef oldu ve 2015 sonunda gazeteci vizesi iptal edildi.[18]

Doğu Türkistan, Xi Jinping’in 2013 yılında başlayan başkanlığından beri yakın tarihindeki en fazla şiddete tanık olmuştur, fakat bu olayları veya Çin’in Uygurlara karşı uyguladığı bu ağır tedbirleri belgeleyebilecek raporları açığa çıkaran özgür bir basın bulunmuyor. Uygurların gazetecilik yapmasının ve Uygular hakkında gazetecilik yapılmasının engellenmesi, Çin hükümetinin hem Uygurların dış dünyanın Uygarların durumunu anlayabilmesinin hem de Uygurların kendi yasal haklarının sistematik ihlalini tartışmalarının önüne geçmek amacını gerçekleştiriyor. Çin anayasası ve bölgesel özerklik yasaları Uygurların kendi dillerini konuşmak, dini uygulamalarını yerine getirmek ve ifade özgürlüğü de dahil olmak üzere pek çok özgürlüğünü garantilese de, bunlar çoğunlukla devlet politikaları ve uygulamaları aracılığıyla sekteye uğramaktadır.

Çift Dilli Eğitim – Uygur Dilinin Okullarda Saf Dışı Bırakılması

Uygur dil hakları Çin eğitim sisteminde saldırı altındadır. Hassas bir konu olarak gazeteci Mehbube Ablesh’in hapse girmesine neden olan çift dilli eğitim modeli Uygur edebiyat dersleri için kısıtlı olarak uygulanmakta ve diğer tüm dersler Çince işlenmektedir. Doğu Türkistan’da bu model okul öncesi eğitime kadar tüm seviyelerde uygulanmaktadır. Anayasa ve Bölgesel Özerklik Yasasının teminatına rağmen, Uygurların çocuklarının devlet sisteminde anadilde eğitimini sağlamasına yönelik hakları engellenmektedir.

Uygur diline karşı eğitim sistemindeki değişimde ortaya çıkan tehdit, UHRP’nin yakın zamanlı bir raporunda yer aldığı üzere devlet görevlilerinin Uygurca’yı “moderniteyle uyumsuz” olarak resmetmesinde de gözler önüne seriliyor.[19] Bu rapora göre, Uygur dili eğitim sisteminden katılımcı olmayan bir süreç sonucu kaldırıldı: “Daha geniş kalkınma politikası ile karşılaştırıldığında, ‘çift dilli eğitim’ planlamasında Uygur katılımı yoktu.”

Çift dilli eğitim uygulaması bir ayrımcılık modelini takip etmiş ve Uygur öğretmenler ve öğrenciler bundan zarar görmüştür. Çift dilli eğitim sisteminde Çinli öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu sadece Çince konuşabilir, Uygurca değil. Bununla birlikte, Uygur öğretmenler için her iki dilde akıcılık şarttır ve yeterli derecede Çince bilmeyen Uygur öğretmenler işsizlikle karşı karşıya kalmaktadır. Başka endüstrilerde de söz konusu olan bu trend, eğitim sektöründe açıkça belgelenmiştir. Özgür Asya Radyosu’nun haberine göre Çince’ye hakimiyetlerinin yetersizliği nedeniyle 2010-2011 yıllarında en az 1000 ilkokul öğretmeni işini kaybetti.[20]

Etnik Han Çinlileri Çin’in iç bölgelerinden Doğu Türkistan’a taşımak için sürdürülen büyük bir nüfus değişimi seferberliğinin bir parçası olarak devlet, Çince öğretmenlerine teşvikler sağlayarak onların bölgeye yerleşmelerini cazip hale getirdi. Bu konu her ne kadar sistematik bir biçimde çalışılmamış olsa da, yurt dışında yaşayan Uygurların verdiği bilgilere göre, son zamanlarda gelen Han öğretmenlerin yetkinlikleri tartışmaya açıktır. Kaşgar’ın Yenişehir ilçesindeki bir ilköğretim okulunun eski bir öğretmeniyle yapılan röportaja göre, kendisiyle aynı programda, hükümet paketleriyle cezbedilen, aslında üniversite mezunu olması gereken sahte diplomalı veya daha az rekabet içeren 4 yıllık teknik okul mezunu 2 yıllık teknik okul mezunu onlarca kişi vardı. Öğretmen, ayrıca, ayrı ikamet nedeniyle hiçbir Han öğretmenin Uygurca öğrenme fırsatı bulamadığını söylemektedir.[21]

Araştırmacı Guljennet Enayatulla Kaşgar’da çift dilli okul öncesi programın uygulanmasına yönelik zorluklar hakkında 2007 yılında bir makale yazdı.[22] “Hepsi [Uygur öğretmenler] Han dilinde [Çince] eğitim almalarına rağmen, çoğu, temel tonlama farklılıkları ve yanlış telaffuz nedeniyle kendilerini bu dilde kötü ifade etmektedirler… Bu ve diğer nedenlerden ötürü öğretmenler büyük bir zihinsel baskı yaşadılar ve onların en iyisi bile yeteneklerini tam olarak uygulayamadılar.” Öğrenciler içinse, “çocukların çoğu erken, orta ve ileri seviyedeki sınıflarda ezberci bir eğitimden geçiyor ve ezberledikleri şarkıların anlamlarını bilmiyorlardı.” Başka bir sınıfta, öğrenciler ders kitaplarını okumak zorundaydı, çünkü öğretmenlerinin kötü Çincesini anlayamıyorlardı. Bu hem Uygurlar için hem de sert bölgesel aksanı olan bazı Hanlar için geçerliydi.

Dahası Mehbube Ablesh, Uygurların kendi dillerinde eğitim alma hakkını savunmasından dolayı hapse giren ilk Uygur değildir. Her ne kadar çift dilli eğitimi eleştirmese de, dilbilimci Abduweli Ayup, Kaşgar’da Uygur dilinde eğitim veren bir anaokulu açmak için yaptığı çalışmadan dolayı 2013’te hapse mahkum edildi. Çin’de ve yurt dışında eğitim gören Ayup’a 2009-2011 yıllarında Kansas Üniversitesi’ndeki eğitimi için Ford Vakfı burs verdi. Çin’e döndükten sonra, 2012’de, Ayup ve iki iş ortağı Kaşgar’da Uygur dilinde eğitim veren bir anaokulu açtı. Yetkililer, Mart 2013’te okulu kapatsa da, okul Ocak 2014’te tekrar açıldı.[23]

Eyup  ve ortakları 20 Ağustos 2013’te polis tarafından gözaltına alındı. Ayup yaklaşık dokuz ay boyunca herhangi bir resmi suçlama olmaksızın hapsedildi. Aralık 2013’te, aile üyeleri Ayup’un sağlık durumunun kötü olduğunu ve ailesinin kendisini ziyaret etmesinin ya da kendisine ilaç getirmesinin reddedildiğini Özgür Asya Radyosu’na anlattı.[24] Nihayet, 17 Mayıs 2014’te, Urumçi Savcılığı yayınladığı mektup Abdulweli’nin yasa dışı bağış toplandığına dair suçlamaları detaylandıran resmi bir yazı yayımladı. New York Times’a göre, kullandıkları para toplama yöntemleri arasında online bağış toplama ile “bal ve üzerine okul amblemi işlenmiş tişörtler satma” da vardı.[25] Ağustos ayında 18 aylık hapis cezasına çarptırıldı ve temyiz sonucu Ekim’de serbest bırakıldı.

Böylece eğitim sistemi Uygurların dil haklarının ateş altında olduğu başlıca bir savaş alanı olarak ortaya çıkmıştır. Her ne kadar birçok Uygur iş piyasasında da Çince’yi bilecek şekilde çift dilli olmanın değerini bilse de, anaokulu kadar erken seviyeden itibaren Uygur dilinin okullardan zorla çıkarılması Uygurların eğitim sektöründe iş bulmalarını tehdit etmekte, Uygur gençliğinin eğitim kalitesini düşürmekte ve aynı zamanda bu gençlerin Uygur kimliğinin ana bileşenlerinden olan Uygur dilini hakkıyla öğrenme imkanlarını tehlikeye sokmaktadır.

Dine Yönelik Kısıtlamalar

Dilin yanı sıra din de Uygur kimliğinin bir başka önemli ayırt edici göstergesidir. Uygurlar İslam dinini, Budizm, Zerdüştlük, Nasturilik ve Şamanizm’in kesiştiği İpek Yolu’nda şekillenen zengin dini tarihlerinden de ilham alarak yaşamaktadırlar. Bu dinlerin her biri Uygurların dini miraslarının bir parçasıdır ve günümüz dini yaşayışlarında Sünni ve Sufi İslam’la birlikte iz bırakmıştır.[26] Resmi olarak ateizmi benimseyen ve tüm dinlerin uygulamalarını ağır bir biçimde düzenleyen Çin Komünist Partisi’nin hüküm sürdüğü Çin Halk Cumhuriyeti’nde, Uygurların dini özgürce yaşama hakları düzenli olarak ellerinden alınmaktadır.

Çinli yetkililer Uygurların dini uygulamalarını gitgide yasadışılaştırma yoluna gitti. Camiye girmek gibi basit bir eylem bile şiddetli bir biçimde sınırlandı.[27] Camiye girmesi yasak olan bu insanlar arasında devlet memurları da bulunuyor. Çin sisteminde bu öğretmenler ve çok büyük olan devletin çalışanlarını da kapsıyor. Buna ek olarak, Komünist Parti üyeleri partinin resmi politikası olan ateizme uygun olacak şekilde herhangi bir dini etkinlikte bulunması yasak. Son ve en endişe verici olarak, 18 yaşın altındaki hiç kimse Çin’de bir camide ibadet hakkına sahip değildir.[28] Çin’in başka hiçbir yerinde bu acımasız uygulama yoktur. Gençlere ibadet konusunda böylesine bir sınırlama uygulanması Uygur dininin ve kültürünün yeni nesillere aktarımı açısından büyük bir tehlike yaratmaktadır.

Çocukların dini eğitimini engellemek amacıyla, Çin’de devlet onayı olmaksızın dini eğitimi vermek de bir suçtur. Bu suç ağır bir şekilde cezalandırılır. Bir örnek olarak, Gulca şehrinden Merdan Seyitakhun, Uygur çocuklara dini eğitim verdiği için 2008’de ‘ayrılıkçı eylemlerde’ bulunduğu gerekçesiyle ömür boyu hapse mahkum edildi. 2008 yılının Mart ayından Haziran’a kadar, yetkililer İslam’ı öğretmeleri nedeniyle Gulca ve Nelka şehirlerinden 11 Uygur erkeği göz altına aldı. Özgür Asya Radyosu’na konuşan Merdan’ın babası şunları söyledi: “Hükümet onları dini öğretmek, yasa dışı dini eylemlerde bulunmak ve ‘ülkeyi bölmek’le suçladı… Onlar ahlâkı, dini ve iyi işler yapmayı sokaktaki gençlere öğretiyorlardı.”[29]

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Uygurlara yönelik olan dini kısıtlamalarla ilgili 2005’te yayımladığı bir raporda, çocuklara yönelik ne ölçüde bir din eğitimi yasağının bulunduğuna yönelik bir ışık tuttu. Bir ebeveyne göre, “Bu bir Uygur okulu ve burada çalışanlar çoğunlukla Uygur. Ne var ki ne evde ne de işte çocuklarla din hakkında konuşmaya müsaade edilmiyor. Sadece konuşuyorsunuz ve bu hukuka aykırı. Kendi oğluma bile İslam’dan bahsetmeme izin verilmiyor. Bu nasıl mümkün olabilir?”[30] Bununla birlikte rapor, bir okulun öğrencilerin dini ibadetine yönelik gerçekleştirilen azarlamalara da yer vermekteydi: “Okulumuzdaki bazı öğrenciler, yani çocuklarınız, namaz kılıp oruç tuttukları ve bazı dini etkinliklerde yer aldıkları için derslere tam anlamıyla konsantre olamadılar. Böylece Özerk Bölge Eğitim Komisyonu’nun 1996 tarihli ve 5 numaralı belgesinde belirttiği çocukların dini etkinliklerde (ibadet etme, oruç tutma ve diğer dini etkinlikler) bulunması yasağını ve okul kurallarını ihlal etmişlerdir.”[31]

Okul yetkilileri düzenli olarak Ramazan ayında oruç tutan gençleri engellemekte ve hatta okulda yemek yemeye zorlamaktadırlar. New York Times’in 2008’deki haberine göre, Uygurların Ramazan süresince oruç tutmalarına yönelik düzenlemeleri kapsayan düzenlemeler bölgelere göre değişiklik gösteriyordu.[32] Bazı bölgesel yönetimler restoranların gündüz saatlerinde açık tutulmasını şart koşan düzenlemeleri Ramazan’dan önce web sitelerinde duyurdu. Özellikle gençlerin oruç tutmalarına yönelik uygulama ciddiydi: Kaşgar’daki yerel üniversite öğrencileri gün boyunca yemek yemeye zorladı ve onların akşamüstü ailelerine katılıp oruç açmalarını önleme amacıyla kampüsten ayrılmalarını engelledi. Kaşgar halkının verdiği bilgiye göre, üniversite kapıları kapatıldı ve daha yüksek duvar örülmeden önce kampüs duvarının üzerine duvar boyunca cam kırıkları yerleştirildi.

Son yıllarda normal Uygur dini yaşantısının evlilikten cenazelere kadar olan çeşitli görünümlerine karşı daha kazla sınırlamalara gidildi.[33] Özgür Asya Radyosu tarafından yapılan resmi internet yayınına göre, Hotan şehrindeki Uygurların birtakım Müslüman isimlerini alması yasaklandı.[34] Bu konudaki diğer önemli bir hedef de Uygurların dış görünümüydü – erkekler için sakal, kadınlar için baş örtüsü. Sakal ve baş örtüsü üzerindeki bölgesel yasaklardan hareketle başkent Urumçi de 2015’in Ocak ayından itibaren baş örtüsünü yasakladı.[35] Polisin evden eve aramalara girişip zorla kadınların baş örtüsünü çekmesi ve herhangi bir itiraza şiddetle karşılık vermesi bu yasakların acımasızca uygulandığını göstermektedir.[36]

Yetkililer mezar adı da verilen türbe ziyareti ve türbe bayramlarını yasaklayarak Uygurların dini ibadetlerinin bir başka yönünü de ortadan kaldırdılar. Araştırmacı Rian Thum’a göre, yetkililer, bir zamanlar Uygurların bölgesel dini yaşayışlarının önemli bir parçası olan belli başlı tüm türbe bayramlarını yasakladılar. Uyguların hareketliliğini sınırlama amaçlı büyük bir seferberliğin önemli bir parçası olarak, köylülerin ibadet için başka bir köye seyahatleri sınırlandı.[37] Yakın zamanlı bir olayda polisin kendi köylerinden başka bir köyde ibadet etmeye çalışan köylüleri vurması, özellikle bu hükmün uygulanmasındaki acımasızlığı göstermektedir.[38]

Çin devletinin Uygur dilinin okullardan uzaklaştırmasına yönelik politikalarıyla birlikte Uygur dinine yönelik ağır düzenlemeler Uygur kimliğinin özünün asimile olmasını hedeflemektedir. Bu da Çin’in kendi yasalarında teminat altına alınmış olan kendi dilini konuşma ve dini ibadetlerini yerine getirme özgürlüklerini açıkça ihlal etmektedir. Bunun yanında, devlet, Uygurların şu anki durumları hakkında özgürce konuşma haklarını da engellemektedir. Yalnızca uluslararası habercilerin Uygurların durumunu gözler önüne sermesi değil, Çin’deki Uygurların da düşüncelerini dile getirmeleri, özellikle de internette, engellenmektedir.

İnternet Kullanımı ve Haberleşme  Özgürlüğü

2000’lerin başında internet, Uygurlara, toplumlarını etkileyen konuları tartışabilecekleri ve Doğu Türkistan’daki gelişmeleri Uygur dilinde takip edebilecekleri yeni bir alan sağladı. Uygurları hem birbirlerine hem de dış dünyaya bağlayan ve Uygur alfabesinde yayın yapan çeşitli web siteleri geliştirildi. Bu siteler arasında en popüler olanları kullanıcıların birbirleriyle yazışmak maksadıyla kaydoldukları BBS (Bülten Panosu Servisi) forumlarıydı. Yenilikçi genç Uygurlar web sitesi kodlamak için teknik beceri geliştirdiler ve kendilerine Uygur dilinde çevrimiçi bir platform oluşturdular.[39]

Tüm bunlar, 5 Temmuz 2009’da değişti. Haziran 2009’da Güneydoğu Çin’de birkaç Uygur işçinin öldürülmesi üzerine Urumçi’deki internet kullanıcıları, soruşturma yapılması ve katillerin yargılanması için yetkililere çağrıda bulunmak amaçlı barışçıl protesto düzenlediler. Bu gösteri Çin makamları tarafından sert bir şekilde bastırıldı ve şiddet şehrin bir ucundan diğer ucuna yayıldı. Bunun yankıları büyük oldu. Genç Uygurlar yakalandı, yargısız infazla birçok insan katledildi, fakat o zamandan bu güne dek 5 Temmuz’da kaybolan, tutuklanan ya da öldürülenlerin sayısı hala bilinmiyor.[40]

Temmuz 2009 öncesinde Uygurlar tarafından yaratılan bu çevrimiçi platform, yetkililerin çıkan olaylara tepkisiyle yok edildi. Tüm bölgede, başta internet ağı olmak üzere, uluslararası arama ve mesaj atma servisi de kullanılamaz hale getirildi. Eşi benzeri görülmemiş bu internet kesintisi 10 ay boyunca, yani Mayıs 2010’a kadar sürdü. Bu durumun, bölgesel ekonomi üzerinde olduğu kadar kişisel iletişim üzerinde de önemli etkisi oldu.[41] İnternet erişimini kısa süreli kesme stratejisi Çin devleti tarafından çalkantılı bölgelerde sürekli kullanılan bir taktik olsa da, kesintinin süresi ve bağlantısı kesilmiş coğrafi alanın büyüklüğünün daha önce dünyada eşi benzeri görülmemişti.

Bütün Uygur siteleri de dahil olmak üzere bölgedeki tüm web siteleri kapatıldı. O zamana kadar en popüler üç web sitesinin BBS forumlarında 200 binden fazla kullanıcı bir araya gelmiş ve bu kullanıcılar 145 bini aşkın başlıkta 2 milyondan fazla gönderiye katkıda bulunmuştu.[42] Bütün bunlar internet ağından temizlendi. Muazzam bir dijital kitap yakma olarak adlandırılan bu hareketle yılların konuşmaları ve söylemleri silindi.[43] O sıralarda Uygurların internet erişiminin tamamen kapatılmasının ardında yatan neden ise, Uygurların habercilik yapmasını önleyerek kaybolan insanların, hukuk dışı cinayetlerin ve adeta bir salgın halindeki polis vahşetinin kayıt altına alınmasının önüne geçme amacıydı.

Ayrıca tüm yetenekli Uygur ağ yöneticileri toplanarak hapse atıldı. CPJ’de kaydedilen sayıma göre hapsedilmiş 14 Uygur gazeteciden altısı, – Memetjan Abdulla, Tursunjan Hezim, Gulmire Imin, Niyaz Kahar, Nijat Azat, Gheyrat Niyaz – 5 Temmuz öncesi web sitelerinde çalışmaktan tutuklandı.[44]

Uygur Bilim Adamı ve İnsan Hakları Aktivisti Doç.Dr.İlham Tohtı

5 Temmuz 2009 öncesi en göze çarpan web sitesi ekonomist Ilham Tohti tarafından yürütülüyordu. Ilham Tohti tanınmış bir Uygur akademisyen ve Pekin’deki Minzu Üniversitesi’nde ekonomi profesörüydü. Tohti’nin sitesini özel yapan şeylerden biri sadece Uygurca değil aynı zamanda Çince de olmasıydı. O, bu siteyi Uygur ve Han ulusu toplumları arasında bir köprü olarak tasarladı ve burası iki grup arasında diyalog için nadir platformlardan biriydi.

Profesör Tohti saygı duyulan bir ekonomist ve akademisyen olarak web sitesini, Çince ekonomik analizler yapmak için bir platform olarak kullandı. Sitede görüldüğü üzere temel amacı, yerli Uygurlarla muazzam sayıda olan Han göçmenleri arasındaki ilişkiyi güçlendirmek ve yerli Uygurlar için bölgedeki kalkınmanın ekonomik etkilerini çalışmaktı.[45] 2009’daki kesintinin ardından Prof. Dr. Tohti internet sitesini yurt dışına taşıdı ve 2010’da yeniden açtı. Çin’in Uygurları Çince eğitme çabalarını göz önünde bulunduran Prof. Dr. Tohti, Doğu Türkistan’daki CCP yönetiminin sadık bir destekleyicisi olarak bu politikanın başarısını belirtti ve bu yönetiminin hem Uygurlar hem de Han için kalitesini artırmayı hedefledi.

Yine de Prof. Dr. Tohti, Çin makamları tarafından sürekli rahatsız edildi ve 15 Ocak 2014’te tutuklandı. 23 Eylül 2014’te uluslararası standartların çok altında sayılabilecek bir yargılama ile ömür boyu hapis cezasına mahkum edildi.[46] Aralık 2014’te Ilham Tohti’nin 7 öğrencisi de 8 yıla kadar hapis cezası aldılar. Perhat Halmurat, Shohret Nijat, Mutellip Imin, Abduqeyyum Ablimit, Atikem Rozi, Akbar Imin and Luo Yuwei (Yi etnik grubundan) Profesör Tohti’nin web sitesi olan Uighurbiz’de[47] yaptıkları gönüllü çalışmalardan dolayı ceza aldılar.

Devlet Terörü, Şiddet ve Ülke’den  Kaçışlar

Çin’in Uygur kimliğini asimile etmeyi hedefleyen politikaları, bu politikaların sert bir şekilde takibi ve Uygurların kendilerini ilgilendiren konuları tartışmak için her teşebbüslerine karşı devletin sürekli sert önlemler alması iki eğilime yol açtı: Şiddet olaylarına karışan Uygurların sayısının artması ve Uygurların yurtdışına kaçarak sığınma ve mülteci statüsü araması.

Çin’deki Uygurları etkileyen şiddet olaylarının raporlarının artması ışığında UHRP , 2013-2014 yılları arasında Uygurların dahil olduğu 125 şiddetli olayını analiz etti. Raporlardaki bariz trendler alarm vericiydi; özellikle ölü sayısı, iki yılda 715’ti (bu sayı 2014’te Yarkent’te öldürülenleri kapsamıyordu). Ölen kişilerin sayılarına bakıldığında, her olayda saldırıların faili olduğu iddia edilen yaklaşık dört kişiye karşı iki sivil ve bir devlet görevlisi öldürüldü. Etnik kökenleri bilinenler arasında ise her bir olayda dört Uygur’a karşı bir Han hayatını kaybetti.[48]

Doğrulanabilir raporlama eksikliği, medya raporlarındaki karışıklık ve pek çok durumda da devlet tarafından medya karartmasıyla yerel internet kesintisi bu olayların en belirgin özelliği oldu. 125 olaydan sadece 37’si, yani %30’u, Çin medyasında rapor edildi. [49] Ayrıca Çin’in medyayı susturma stratejisi, herhangi bir olayın detaylarını, sebeplerini, ölü sayısını ve tutuklamaları da karanlıkta bırakıyor.

Çin’in çok yönlü baskısıyla yüzleşen birçok Uygurlu, aileleriyle birlikte zulümden kurtulmak için Çin’den kaçmaya teşebbüs ettiler. Buna cevap olarak Çin devleti dış politika kartını oynayarak güç gösterisinde bulundu ve komşu ülkeleri, topraklarında bulunan Uygurları Çin’e geri göndermeye teşvik etti; batı sınırlarında bunu büyük ölçüde de başardı. Kırgızistan ve Kazakistan gibi batıdaki ülkelere baskı uyguladı ve bu iki ülke sığınma talebindeki Uygurları sınır dışı etti.[50] Benzer şekilde Pakistan ve Nepal de geçtiğimiz yıllarda Uygurları sınır dışı etti.[51]

Batı sınırlarında artan engellerle karşılaşan Uygurlar, sığınmacı olarak Türkiye’de yaşayan bir gruba katılma amacıyla, Çin’in iç taraflarından Güney Asya’ya doğru bir kaçış rotası takip etmeye başladılar. Çin’in ekonomik ve diplomatik baskılarına boyun eğen Güney Asya ülkeleri Uygurları geri gönderince, bu rotanın da en az diğeri kadar tehlikeli olduğu ortaya çıktı. 2009 yılında Kamboçya’dan 20 Uygur geri gönderilince, New York Times gazetesi Kamboçya’nın Çin ile 1 milyar dolar değerinde 14 anlaşma imzaladığını yazdı.[52] 2010’dan 2014’e, Malezya,[53] Myanmar,[54] Vietnam,[55] Tayland[56] ve Laos[57] Doğu Türkistan’dan kaçan herkesi zulümle yüzleşmek üzere Çin’e sınır dışı etti. 2014 yılında Vietnam’dan Çin’e dönen bir Uygur Guangxi’de hapishanede “yasadışı seyahat” suçundan 11 aylık cezasını çekerken “gizemli koşullar altında” öldü.[58]

Türkiye, Orta Asyalıların ve daha yakın bir zamanda Güney Asyalı mültecilerin sınır dışı edilmesi konusunda yaşanan krizde kritik bir rol oynadı. Çin’den kaçan ve ardından 2013 yılında yetkililer tarafından Tayland’da olduğu tespit edilen yaklaşık 400 Uygur’dan oluşan bir grup konusunda kısa bir süre önce Tayland’da yaşanan fiyaskoda da yine oldukça belirgin bir rol oynadı. Uygurlar yeni bir ülkeye yerleştirme için uzatılmış süre beklerken, mülteci kamplarındaki şartlardan dolayı en az bir çocuk hayatını kaybetti.[59] Son olarak Temmuz 2015’te, Tayland hükümeti Uygurların 159’unu mülteci olarak tanıdı ve Türkiye’ye yeniden yerleştirilmelerine izin verdi. Günler sonra Tayland Uygurların 109’unu, zulüm ve işkence görmekle karşı karşıya oldukları Çin’e geri göndereceğini ilan etti. Daha da kötüsü, ayrı çıkan kararlardan dolayı aileler parçalandı ve anne babalar çocuklarından ayrıldı.[60]

Evlerinde kalan milyonlarca Uygur’un geleceği üzerinde kara bulutlar asılı duruyor. Geçtiğimiz günlerde Çin, Orta Asya, Güney Asya, Orta Doğu, ve Avrupa’yla bağları güçlendirmek için büyük çaplı bir kalkınma projesi olan İpek Yolu Ekonomik Kemer projesini teklif etti. Bu proje geçmiş projelerle benzer bir yörünge takip edeceğe benziyor – Uygurlara danışma eksikliği, zorla yerleştirme ve geleneksel Uygur şehir ve tarım alanlarının tahrip edilmesi. Çok fazla sayıda Çinli yerli halkın ayrımcılık yaşadığı sektörlerde çalışmak için bölgeye taşınmaya devam edecek.

Bu arada geleneksel Uygur kültürü için hareket alanı, artan dinsel kısıtlamalarla, yükselen sadece Çince dil eğitimiyle ve Uygurların hareketliliğine getirilen sınırlamalarla küçülmeye devam ediyor. 2009 yılında kapatılan web sitelerinin yerini yenileri aldıysa da, internette bile otosansür nedeniyle aktif kullanıcılar Uygur toplumunu etkileyen sorunları bağımsız bir şekilde tartışamıyor ve büyük bir ihtimalle İlham Tohti’nin Uighurbiz sitesi gibi yeni bir web sitesi bir daha Çin’de açılmayacak. Çin Başbakanı Xi Jinping’nun yönetimi altında etnik Han halkı için bile hak savunucularının alanı daraldı, ve insan hakları avukatları ve eylemcileri üzerinde çok büyük bir devlet baskısı var. Çin devletinin radikalleşmeye ilişkin iddialarının ve Uygur vatandaşlarının polisin vahşet uyguladığına ilişkin suçlamalarını araştırmak bir yana dursun, Uygurları etkileyen olaylarla ilgili haberler bile sınırlandırılmaya devam edecek ve hem yurt içindeki hem de yurt dışındaki gözlemciler ölenlerin ve tutuklananların sayılarını ortaya çıkarmak için çabalamaya devam edecektir.

Bu bağlamda, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkeler tarafından Çin zulmünden kaçan Uygurlara sağlanan güvenli sığınak çok önemli. Yurt dışında yaşayan Uygurlar vatanlarındaki insan hakları ihlallerini tartışma ve Çin’in Uygur halkı üzerindeki baskısı hakkında dünyayı bilgilendirme özgürlüğüne sahip. Ayrıca Uygur topraklarında yaşanan karışıklığı çözme konusunda doğru bir yol sunan yorumlarıyla bilinen İlham Tohti gibi Çin’deki siyasi tutukluların hakları için mücadele etmede de kritik bir rol oynuyorlar. Açık ve şeffaf olunması, ciddi düzeydeki insan hakları ihlallerine çözüm getirmek ve en nihayetinde Doğu Türkistan’da barışı sağlamak konusunda kilit noktalardır.

Sonuç

Yakın geçmişte, Çin, basını susturma yoluyla Uygur kimliğine ve bilhassa genç nesillere aktarılmasına karşı bir asimilasyon kampanyası başlattı. Uygur dili aşamalı olarak müfredattan çıkarıldı, Mandarin Çincesini akıcı olarak konuşamayan öğretmenlerin görevine son verildi ve kendi ana dilinde eğitimi destekleyen Uygurlar tutuklandı. Dini kısıtlamalar önemli ölçüde arttı ve Uygur çocuklarının eğitimi Uygur dini ibadet şeklini kontrol altına almak isteyen hükümet kampanyasının odağı haline geldi. Dini giyim, Ramazan ayında oruç tutmak gibi geleneksel ibadetler ve dini festivallere kısıtlama getirildi.

Uygurların internette ifade özgürlüğünü engellemek için internet kullanımı da sıkı kontrollere bağlanmış durumda. İlk zamanlarda Uygur dilindeki web siteleri bazı sosyal meselelere bir tartışma alanı sağladıysa da, 2009’da çıkan karışıklıktan sonra, Çin, bölgede internet erişimini 10 ay süreliğine engelledi, Uygur web sitelerini sildi ve Uygur dilindeki en büyük sitelerin yöneticilerini tutukladı. Ilımlı Uygur alimi Ilham Tohti, Uygurların Han Ulusu ile iletişim kurmasına imkan veren Mandarin bir site kurduğu için 2014’te tutuklandı. Bölgede internet erişiminin tekrar açılmasından sonra ise, internet kullanımı otosansür ve sıkı düzenlemeler ile karakterize edilir hale geldi.

Bölgede bağımsız gazetecilik ve Uygurların ifade özgürlüğünün yokluğunda, Çin dışında bulunan gözlemcilerin Uygur halkının insan hakları konusundaki durumunu tayin etmesi, bölgede ölüm vakalarının giderek artan bir düzeye ulaşması bağlamında zorlaştı. The Uyghur Human Rights Project (Uygur İnsan Hakları Projesi), 2013-2014 yılları arasında Çin içinde ve dışında meydana gelen şiddet vakalarına yer veren ve gazeteciler tarafından hazırlanmış olan medya raporlarını inceledi. Analiz sonuçları Uygurlar arasında en yüksek ölüm oranının bu olaylar sırasında gerçekleşme eğilimi gösterdiğini ortaya koydu. Haberciliğe uygulanan kısıtlar nedeniyle, Çin Hükümeti tarafından kaç Uygur’un öldürüldüğü ve tutuklandığı kesin olarak ifade edilememektedir. Bununla beraber, Çin politikalarında reforma gitmediği takdirde, yasa dışı ölüm ve zorla kaybetme trendlerinin devam etmesi olasıdır.

Artan sayıda Uygur’un ülkeyi terk etmesiyle beraber, Çin komşu ülkelere yurt içinde tutuklanmak üzere iade edilmeleri konusunda baskı uyguladı. Çin’i terk etmeyi başarmış olan Uygurların tanıklıkları, Uygur anavatanındaki mevcut durumu takip etmek açısından önem taşımakta olup Uygur diasporası Uygurların insan haklarını savunmak konusunda büyük bir gücü temsil etmektedir. Bu bağlamda, mültecileri destekleme ve Çin’in Uygur insan hakları ihlalini açıkça protesto etme şeklindeki uluslararası müdahale kritik önem taşımaktadır.

 

Makaleyi şu şekilde referans vererek kullanabilirsiniz:

Fay, G. (Nisan, 2016), “Çin, Uygurları Ağır İnsan Hakları İhlalleri ile Hedef Alıyor”, Cilt V, Sayı 4, s.6-26, Türkiye Politika ve Araştırma Merkezi (Research Turkey), Londra: Research Turkey (http://researchturkey.org/?p=11236&lang=tr)

Yararlanılan Kaynakalar (Dipnotlar)

[1] Hoshur, Shohret. “Uyghur Worker Sacked, Detained. (Uygur İşçi Kovuldu, Tutuklandı).” 8 Eylül 2008. Radio Free Asia. [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.rfa.org/english/news/uyghur/radio-09082008141404.html

[2] Dui Hua. Summer 2010. “Official Responses to Uyghur Prisoner List Reveal Information on Unique Cases. (Uygur Tutuklu Listesine Verilen Yanıtlar Benzersiz Durumlar hakkındaki Bilgileri Aydınlatıyor),” [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.duihua.org/work/publications/nl/dialogue/nl_txt/nl40/nl40_3a.htm

[3]Uyghur Human Rights Project. 25 Ağustos 2015. “China: Seven years after her arrest, assure international community on the condition of jailed Uyghur reporter Mehbube Ablesh. (Çin: Tutuklanmasından yedi yıl sonra, tutuklu Uygur gazeteci Mehbube Ablesh’in durumu hakkında uluslararası toplumu temin etti),” [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:
http://uhrp.org/press-release/china-seven-years-after-her-arrest-assure-international-community-condition-jailed

[4] Radio Free Asia. 26 Ağustos 2015. “Sabiq zhurnalist mehbube ableshning qoyup bérilgenliki melum bolmaqta. [Former journalist Mehbube Ablesh may have been released. (Eski gazeteci Mehbube Ablesh serbest bırakılmış olabilir)]” [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.rfa.org/uyghur/qisqa_xewer/mehbube-ablesh-08262015164435.html

[5] Committee to Protect Journalists. 1 Aralık 2015. “2015 prison census: 199 journalists jailed worldwide. (2015 hapishane sayımı: Dünya genelinde 199 gazeteci tutuklu).” [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

https://cpj.org/imprisoned/2015.php

[6] In 2014, three of Hoshur’s brothers were imprisoned. Two of them were released in December 2015, and the third is currently serving a 5-year sentence. On their release, (2014’te, Hoshur’un üç erkek kardeşi tutuklandı. Aralık 2015’te ikisi serbest bırakıldı ve üçüncüsü 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı) bkz: Forysthe, Michael. 31 Aralık 2015. “China Frees 2 Brothers of U.S. Reporter for Radio Free Asia. (Çin, Özgür Asya Radyosu için çalışan ABD muhabirinin 2 kardeşini serbest bıraktı),” New York Times. [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.nytimes.com/2016/01/01/world/asia/china-xinjiang-brothers-radio-free-asia.html.

On their imprisonment in retaliation for Hoshur’s work (Hoshur’un yaptığı habere misilleme olarak tutuklandıklarında), bkz: Forsythe, Michael. 31 Temmuz 2015. “A Voice from China’s Uighur Homeland, Reporting from the U.S. (Çin’e bağlı Uygur Anavatanından bir ses, ABD’den bildiriyor)” New York Times. [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.nytimes.com/2015/
08/01/world/asia/a-voice-from-chinas-uighur-homeland-reporting-from-the-united-states.html

[7] Fay, Greg. 26 Ocak 2015. “Silencing Uyghurs: A Family Affair (Uygurları Susturmak: Bir Aile Sorunu).” Huffington Post. [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.huffingtonpost.com/greg-fay/chinas-harassment-of-uygh_b_6543868.html

[8] Uyghur Human Rights Project. 29 Temmuz 2014. “UAA Condemns State Violence against Uyghur Civilians in Elishku Township (UAA, Elishku’da Uygur sivillere devlet eliyle uygulanan şiddeti lanetliyor).” [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://uhrp.org/press-release/uaa-condemns-state-violence-against-uyghur-civilians-elishku-township.html

[9] BBC. 30 Temmuz 2014. “China Xinjiang: Violence ‘kills or injures dozens’ (Çin, Xinjiang: Şiddet ‘düzinelerce insanı öldürüyor veya yaralıyor’).” [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.bbc.com/news/world-asia-china-28539762

[10] Jacobs, Andrew. 30 Temmuz 2014. “After Deadly Clash, China and Uighurs Disagree on Events That Led to Violence (Şiddetli Çatışmadan sonra, Çin ve Uygurlar arasında şiddete yol açan olaylar hakkında anlaşmazlık çıktı).” New York Times. [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

[11] Rauhala, Emily. 4 Ağustos 2014. “China Now Says Almost 100 Were Killed in Xinjiang Violence. (Çin, Sincan’daki şiddet olaylarında 100’e yakın ölü olduğunu söylüyor)” Time. [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

China Now Says Almost 100 Were Killed in Xinjiang Violence

[12] Radio Free Asia. 11 Ağustos 2014. “China Holds Uyghur Netizen Over Yarkand Massacre Claims. (Çin, Yarkent’teki katliam iddialarından ötürü Uygur internet kullanıcısını alıkoydu),” [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.rfa.org/english/news/uyghur/violence-08112014142007.html

[13] Hoshur, Shohret ve Qiao Long. 5 Ağustos 2014. “‘At Least 2,000 Uyghurs Killed’ in Yarkand Violence: Exile Leader. (Yarkent’teki Şiddet Olaylarında en az 2.000 Uygur öldürüldü: Başkanı Sürün)” Radio Free Asia. [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.rfa.org/english/news/uyghur/yarkand-08052014150547.html

[14] Stone, Mark. 2 Eylül 2014. “Rare Visit To Town At Centre Of Massacre Claims. (Katliam İddialarının Ortasındaki Şehre Seyrek Ziyaret)” Sky News. [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://news.sky.com/story/1328589/rare-visit-to-town-at-centre-of-massacre-claims

[15] Kashgari, Jilil. 18 Ağustos 2015. “Uyghur Farmers Struggle to Make Ends Meet One Year After Massacre in Yarkand. (Yarkent’teki Katliamdan Bir Sene Sonra Uygur Çiftçiler Geçimini Sağlamakta Zorlanıyor)” Radio Free Asia. [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.rfa.org/english/news/uyghur/farmers-08182015150105.html

[16] Hoshur, Shohret. 22 Eylül 2015. “Knife Attack at Xinjiang Coal Mine Leaves 40 Dead, Injured. (Sincan Kömür Madeni’nde Bıçaklı Saldırı Geride 40 Ölü ve Yaralı Bıraktı),” Radio Free Asia. [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.rfa.org/english/news/uyghur/attack-09222015150820.html. Subsequent rumors placed the death toll as high as 110. (Sonraki söylentiler ölü sayısını 110’a kadar çıkardı). Bkz: Hoshur, Shohret. 30 Eylül 2015. “Death Toll in Xinjiang Coal Mine Attack Climbs to 50. (Sincan Kömür Madeni’ndeki Saldırı sonucunda ölü sayısı 50’ye ulaştı).” Radio Free Asia. [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.rfa.org/english/news/uyghur/attack-09302015174319.html

[17] Hernandez, Javier. 19 Kasım 2015. “Police in China Kill 17 Linked to Mine Attack, Report Says. (Habere göre Çin’de polis maden saldırısıyla ilişkili 17 kişiyi öldürdü).” New York Times. [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

[18] Philips, Tom. 31 Aralık 2015. “Ursula Gauthier: foreign media must fight China censorship, says expelled journalist. (Ursula Gauthier: Sınır dışı edilen gazeteci, dış basın Çin’deki sansüre karşı mücadele vermelidir, diyor)” The Guardian. [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.theguardian.com/world/2015/dec/31/ursula-gauthier-foreign-media-must-fight-china-censorship-says-expelled-journalist

[19] Uygur İnsan Hakları Projesi. 20 Mayıs 2015. “Uyghur Voices on Education: China’s Assimilative ‘Bilingual Education’ Policy in East Turkestan.” [Erişim tarihi: 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://uhrp.org/press-release/uhrp-releases-report-bilingual-education-east-turkestan%E2%80%94uyghur-voices-education.html

[20] Abdilum, Mihray. 23 Eylül 2011. “Uyghur teachers are losing their jobs as authorities ramp up bilingual education in Xinjiang.” Radio Free Asia. [Erişim tarihi: 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.rfa.org/english/news/uyghur/teachers-09232011160635.html

[21] Ilshat. 4 Nisan 2015. “民族压迫中被牺牲的维吾尔儿童[Uyghur Children Sacrificed by Ethnic Pressure].” Boxun. [Erişim tarihi: 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://boxun.com/news/gb/pubvp/2015/04/201504040842.shtml#.VS6DPZTF-VU

[22] Anaytulla, Guljennet. 2008. “Present State and Prospects of Bilingual Education in Xinjiang: An Ethnographic Perspective.” Chinese Education and Society, 41:6, s. 37-49.

[23] Sulaiman, Eset. 31 Ocak 2014. “Investigations Into Case of Jailed Uyghur Language Activist Extended.” Radio Free Asia. [Erişim tarihi: 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir: http://www.rfa.org/english/news/uyghur/language-01292014183031.html

[24] Sulaiman, Eset. 27 Aralık 2013. “Uyghur Activist ‘Very Weak’ in Prison, Denied Family Visits.” Radio Free Asia. [Erişim tarihi: 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.rfa.org/english/news/uyghur/activist-12272013153041.html

[25] Jacobs, Andrew. 11 Mayıs 2014. “A Devotion to Language Proves Risky.” The New York Times. [Erişim tarihi: 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

[26] Uygur din uygulamalarının temellerine ulaşmak için bakınız: Uygur İnsan Hakları Projesi. 30 Nisan 2013. “Sacred Right Defiled: China’s Iron Fisted Repression of Uyghur Religious Freedom.” [Erişim tarihi: 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://uhrp.org/uhrp-news/sacred-right-defiled-%E2%80%93-repressing-uyghur-religious-freedom

[27] a.g.e.

[28] Çin üzerine kongresel idare komisyonu. 30 Haziran 2009. “Draft Regulation in Xinjiang Could Strengthen Legal Prohibitions Over Children’s Freedom of Religion.” [Erişim tarihi: 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.cecc.gov/publications/
commission-analysis/draft-regulation-in-xinjiang-could-strengthen-legal-prohibitions

[29] Mihray. 5 Haziran 2009. “Uyghur Men Sentenced.” Radio Free Asia. [Erişim tarihi: 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.rfa.org/english/news/uyghur/sentence-06052009123936.html

[30] Human Rights Watch. 12 Nisan 2005. “Devastating Blows: Religious Repression of Uighurs in Xinjiang.” [Erişim tarihi: 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

https://www.hrw.org/news/2005/04/12/china-religious-repression-uighur-muslims

[31] a.g.e.

[32] Wong, Edward. 18 Ekim 2008. “Wary of Islam, China Tightens a Vise of Rules.” New York Times. [Erişim tarihi: 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

[33] Dinle ilgili kısıtlamaların bazı örnekleri için bakınız: Uygur İnsan Hakları Projesi 8 Mayıs 2014. “BRIEFING: China attempts to criminalize every aspect of Uyghur religious belief and practice.” [Erişim tarihi: 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://uhrp.org/press-release/briefing-china-attempts-criminalize-every-aspect-uyghur-religious-belief-and-practice

[34] Sulaiman, Eset. 24 Eylül 2015. “Chinese Authorities Ban Muslim Names Among Uyghurs in Hoten.” Radio Free Asia. [Erişim tarihi: 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://www.rfa.org/english/news/uyghur/chinese-authorities-ban-muslim-names-among-uyghurs-in-hotan-09242015120656.html

[35] Grose, Tim and James Leibold. 5 Şubat 2015. “China’s Ban on Veils is Destined to Fail.” Foreign Policy. [Erişim tarihi: 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

China’s Ban on Islamic Veils Is Destined to Fail

[36] Fay, Greg. 2 Şubat2015. “China Imposes Burqa Ban on Muslim Uyghur Minority.” Newshub. [Erişim tarihi: 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

https://www.the-newshub.com/international/policing-uyghur-womens-religious-expression

[37] Türbe festivalinde yapılan yasaklara ilişkin CESS’nin yıllı konferansında Rian Thum tarafından yazılan yorumlar, George Washington University, Ekim 2015. Bakınız: Thum, Rian. The Sacred Routes of Uyghur History. 2014. Harvard University Press.

[38] Uygun American Derneği. 18 August 2013. “UAA Condemns Shootings by Police During Religious Celebration.” [Erişim tarihi: 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://uhrp.org/press-release/uaa-condemns-shootings-police-during-religious-celebration.html

[39] A UHRP report documents the collective excitement for the new websites: Uyghur Human Rights Project (UHRP raporu yeni internet siteleri için heyecanı rapor ediyor: Uygur İnsan Hakları Projesi). 6 Haziran 2014. “Trapped in a Virtual Cage: Chinese State Repression of Uyghurs Online (Sanal Kafeste Hapsedilmek: Çin Devletinin Uygurlara Çevrimiçi Baskısı).” [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan Ulaşılabilir:

http://uhrp.org/press-release/trapped-virtual-cage-chinese-state-repression-uyghurs-online.html

[40] 5 Temmuz 2009 sonrası Uygurlara muamele, tutuklamalar ve ortadan kaybolmalarla ilgili daha fazla bilgi için Human Rights Watch raporu “We Are Afraid to Even Look for Them (Onları aramaya bile korkuyoruz).” ’e bakabilirsiniz. 20 Ekim, 2009. [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

https://www.hrw.org/report/2009/10/20/we-are-afraid-even-look-them/enforced-disappearances-wake-xinjiangs-protests

Ayrıca bakınız: Uygur İnsan Hakları Projesi. 1 Temmuz 2010. “Can Anyone Hear Us? Voices From The 2009 Unrest In Urumchi (Bizi Duyabilen Var mi? Urumchi’deki 2009 Olaylarından Sesler).” [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://uhrp.org/press-releases-uaa-and-uhrp-reports/can-anyone-hear-us-voices-2009-unrest-urumchi

[41] Uyghur Human Rights Project. 6 Haziran 2014. “Trapped in a Virtual Cage: Chinese State Repression of Uyghurs Online (Sanal Kafeste Hapsedilmek: Çin Devletinin Uygurlara Çevrimiçi Baskısı)”. UHRP raporu yeni internet siteleri için heyecanı rapor ediyor: Uygur İnsan Hakları Projesi).” [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://uhrp.org/press-release/trapped-virtual-cage-chinese-state-repression-uyghurs-online.html

[42] Ibid.

[43] Szadziewski, Henryk ve Greg Fay. 22 Temmuz 2014. “How China Dismantled the Uyghur Internet (Çin Uygur İnternetini Nasıl Ortadan Kaldırdı).” The Diplomat. [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

How China Dismantled the Uyghur Internet

[44] Committee to Protect Journalists (Gazetecileri Koruma Komitesi). 1 Aralık 2015. “2015 prison census: 199 journalists jailed worldwide (2015 hapis sayımı: Tüm dünyada 199 gazeteci hapiste).” [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

https://cpj.org/imprisoned/2015.php

[45] Ilham Tohti’nin “My Ideals and the Career Path I Have Chosen (Seçtiğim Kariyer Yolu ve İdeallerim)” isimli otobiyografisine bakabilirsiniz. China Change. [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

My Ideals and the Career Path I Have Chosen

[46] Uyghur American Association. 23 September 2013. “Uyghur American Association condemns harsh sentencing of Ilham Tohti (Uygur Amerikan Derneği Ilham Tohti’ye verilen cezayı kınıyor).” [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://uhrp.org/press-release/uyghur-american-association-condemns-harsh-sentencing-ilham-tohti.html. Ayrıca, Beyaz Saray, Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry ve Avrupa Birliği cezayı kınadı ve Birleşmiş Milletler Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu Prof. Dr. Tohti’nin cezasını keyfi ilan etti. Temyiz mahkemesi 21 Kasım 2014’te kapalı kapılar ardında yapıldı ve reddedildi.

[47] Martina, Michael. 9 Aralık 2014. “China jails seven students of Uighur scholar for separatism.” (Çin Uygur akademisyenin 7 öğrencisini bölücülük suçu için tutukladı). Reuters.

[Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

http://uk.reuters.com/article/2014/12/09/uk-china-rights-xinjiang-idUKKBN0JN0B020141209

[48] Daha fazla bilgi için tüm rapora bakabilirsiniz: Uygur İnsan Hakları Projesi. 3 Mart 2015. “Legitimizing Repression: China’s ‘War on Terror’ Under Xi Jinping and State Policy in East Turkestan (Baskıyı meşrulaştırmak: Xi Jinping rejimi altında Çin’in “terörle savaşı” ve Doğu Türkistan’da devlet politikaları).” [Erişim tarihi 20 Ocak 2016], Şuradan ulaşılabilir:

Kaynak : Yazar: Greg Fay, Proje Yöneticisi, Uygur İnsan Hakları Projesi, Uyghur American Association Tarih: Nis 02, 2016 Global Insights

Kaynak: Uyghuramerican.org ©

Etiketler:
Share
782 Kez Görüntülendi.