logo

trugen jacn
27 Eylül 2019

DR.JACK DEMATTEO: MÜSLÜMAN UYGURLARIN DÜNYANIN YARDIMINA ÇOK İHTİYACI VAR !

Jack DiMatteo

Dr. Jack DiMatteo

Urumçi’de yaşayan Murat- Dr.Gülşen Ailesinin kızı olan Ziba Murat evini ve kuzeybatı Çin’de bulunan ülkesinde yaşayan Annesini geride bırakarak Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti. Annesi Dr. Gülşen Abbas, hasta, yaralı ve savunmasız kişileri çok önemseyen ve onlara değer veren bir tıp doktoruydu. Aralarındaki mesafenin uzak olmasına rağmen, Ziba düzenli olarak Annesi Dr.Gülşen Abbas ile sürekli mesajlaşarak ve telefonla konuşarak haberleşiyorlardı.

Fakat 11 Eylül 2018’de Ziba’nin telefonuna Annesi Dr.Gülşen Abbas cevap vermedi. Bunun üzerine Ziba Annesinin başına kötü şeyler gelebileceğinden endişe ederek korkmaya başladı.

Ziba anlatıyor ; “O gün Annem mesajıma cevap vermediğinde, kalbim sanki durdu. Adeta sallanıyordum. En büyük korkum şu idi ; Ya bir daha Annemi göremezsem ? Ziba’nin korkusu yanlış çıkmadı,Korktuğu başına gelmişti. Annesi tutuklanmış ve toplama kampına konulmuştu. Müslüman bir Uygur olan annesi, Ülkesindeki diğer Uygurlar ile birlikte Sincan’da ya da Doğu Türkistan’da yaşıyordu. Ziba, bir kaç yıl önce daha da genç iken, Çin hükümeti’nden Uygurlara yönelik artan düşmanlık ve baskılarından kurtulmak için ABD’de bulunan Teyzesi Rusen Abbas’in yanına gitmek ve onunla birlikte yaşamak için Doğu Türkistan’dan ayrıldı. Çin yönetiminin Uygurlara yıllardan beri uygulayageldiği baskı,zulüm 2017’de aniden bir kaç kat artarak etnik düşmanlık düzeyine yükselmişti. Çin yönetimi Müslüman Uygurlardan etnik kimliklerini inkar ve İslam dinine olan inanç ve bağlılığını ortadan kaldırmak için onları eğitim yolu ile dönüştürmek için Eğitim merkezleri adı ile Toplama ve gözaltı kampları inşa etmeye ve bu kamplara Uygurları toplu halde hapsetmeye başladı. Bu durum basına yansıdığında Çin yönetimi önce inkar etti ve kampların varlığı kanıtlanınca bu tesislerin Eğitim kampları olduğunu ileri sürdü.

Görüntünün olası içeriği: 3 kişi, Rushan Abbas dahil

Doğu Türkistan’da yaşayan toplam 11 milyon Uygur’dan, günümüzde toplama kamplarında yaklaşık 3 milyon kadar kişinin gözaltında tutulduğu belirtiliyor. Bu mahkumlardan biri de Ziba’nin Annesi Dr. Gülşen Abbas olabilir.

Diasporada yaşayan Her Uygur’un hikayesi bir birinden değişik ve benzersiz olsa da, Gülsen’in tutuklanarak bu Çin Tipi Toplama kamplarına kapatılması Uygurların ortak şikayeti ve kaderi olmuştur. Onlar ,Müslüman Uygurlar olarak bütüncül ve özgün Uygur kültürünü tehdit eden ağır bir insan hakları ihlalinin masum birer kurbanıdırlar.

Ziba’nin Annesi Dr.Gülşen Abbas, ABD’nın Virginya eyaletinde yaşayan kız kardeşi Ruşen Abbas’ın başkent Washington’da Uygurlara yönelik insan hakları ihlalleri üzerine bir konuşma yapmasından altı gün sonra gözaltına alınarak hapsedildi. Dr.Gülşen şimdi bu başına gelenlerin sebeplerini ve bu konudaki suistimalleri şahsen iyi biliyor. Dr.Gülşen Abbas şimdi Uygurların Müslüman kimliğini inkar etmesi ve islam dinini terk etmesi için yapılan baskılara maruz kalıyor.Çin, onları baskı,zulüm ve fiziksel ve Psikolojik işkenceler uygulayarak ” etnik ve dini değerlerinden vazgeçmeye ve Komünist Parti propagandası ile onları telkin yolu ile dönüştürmeye zorluyor. Bu uygulamalar Zihinsel işkence olarak nitelendirildiği gibi onların bu kamplarda kötü yaşam koşullarında acı çekmelerine sebep oluyor. Çinlilerin yaptığı bu işkencelerin başında Müslüman Uygurların dış dünya ile tüm ilişkilerini tamamen kesmesi geliyor.

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, Rushan Abbas dahil, ayakta duran insanlar, ağaç, açık hava ve doğa

Ziba Murat : Her Günüm Annemin Hasreti ve endişesi ile geçiyor

Ziba Annesi ile ilgili olarak duygularını şöyle anlatıyor ; “Her günüm annemden acaba bir haber alabilir miyim ? ümidi ile geçiyor. Onun hasreti beni zorluyor ve hayatından çok endişe ediyor ve çok korkuyorum. Onun gün geçtikçe bizden uzaklaştığını hissediyorum. Kız kardeşimin sekiz ay önce bir bebeği oldu. Ancak, Annem Dr.Gülşen Abbas’a yeni bir torun sahibi olduğunu hala haber veremedik.Çünkü Annem ile hiç bir şekilde ilişki kuramıyoruz.Bu bizi kahrediyor. Kalbim her gün ağrıyor ve her saniye onu düşünüyorum. Bazen gecenin ortasında ağlayarak uyanıyorum.” diyor.

Toplama kampında tutuklu Dr.Gülşen Abbas konusunda onun Kızı Ziba ve kız kardeşi Ruşen Abbas hala umutlu ve hiç bir zaman umutlarını yitirmediler

Ruşen Abbas Ülkesinde yaşayan Soydaşlarına ve Ablası Dr.Gülşen ve diğer Uygur Aydınlarına Çin’in bu baskı zulüm ve soykırım uygulamalarını (kötülüklerin faillerine) her gün bir az daha seslerini yükselterek eylemlerini sürdürüyor.

Görüntünün olası içeriği: Rushan Abbas, gülümsüyor, yazı

Ruşen Abbas bu konuda şunları ifade ediyor ; “Çin, uluslar arası toplumun tepkisi karşısında bir gün mutlaka bu acımasız vahşetine son vermek zorunda kalacaktır. Tüm dünya ülkelerinin Çin’in Uygurlara yönelik bu baskı zulüm ve ağır insan hakları ihlallerine karşı hep birlikte konuşacağını düşünürseniz bunun mutlaka karşılık bulacağı kesin olacaktır.Çin uluslara arası toplumun ve ülkelerin hep birlikte ve güçlü şekilde tepki göstermesi halinde bu vahşete son vermek zorunda kalacaktır. Ancak, günümüzde dünya Çin’in bu vahşetine sessiz ve ilgisiz kalmaktadır.

Ziba Murat ve Ruşen Abbas kendisi ile yaptığı bu söyleşinin Doğu Türkistan’da tutuklu Dr.Gülşen ve diğer yakınları için büyük bir risk olduğunu biliyorlar. Fakat onlar bu konuda kendilerinin konuşmaktan başka bir seçenekleri olmadığını düşünüyorlar.

Görüntünün olası içeriği: 4 kişi, Tulga Tekman dahil, gülümseyen insanlar, ayakta duran insanlar, çocuk ve açık hava

Ziba : Annemin ve Yakınlarımı Daha Kötü Şartlardan Korumak İçin Sessiz Kaldım

Ziba Murat, Annesi ve diğer yakınları ile ilgili şunları de söyledi ; ” Ben bu konuda uzun süre sessiz kalarak konuşmamayı tercih ettim. Çünkü annemin yakın bir gelecekte serbest bırakılacağını ve ailesine geri döneceğini düşündüm. Çin yönetiminin diğer aile üyelerime karşı misilleme yapmasından korktuğum için sustum. Ama bu sessizliğin ve konuşmamanın artık bir faydası olmadığını gördüm. Böyle susarak yaşayamayacağımın bilincine vardım. Sevgili Annemi kurtarmak ve onu tekrar görebilmek için bir şeyler yapmam gerekiyordu.Şu anda kendimde bunu yapabilme gücünü hissediyor ve görüyorum. Annem bir gün hapisten dışarı çıktığında, gözünün içine bakarak ; ” Anneciğim, seni asla unutmadık ve senin için elimizden gelen her şeyi yapmaya çalıştık. Seni hayal kırıklığına ve başarısızlığa da uğratmadık ,”demek istiyorum.

İnsanlık “Bir Daha Asla” Dediğinden Beri çok fazla başarısız oldu

İnsanlık Çin’in günümüzde Doğu Türkistan’da Müslüman Uygurlara yönelik yaptığı baskı,zulüm ve acımasız soykırım uygulamalarının benzerlerine geçmiş yıllarda Kamboçya, Ruanda. Bosna-Heresek ve en son Darfur’da şahit oldu ve her seferinde “Bir Daha Asla” olmayacak diyerek geçiştirdi. Ama günümüzde bu insanlık dışı cinayetler Çin yönetimi tarafından Doğu Türkistan’da Müslüman Türklere karşı daha şiddetli, daha vahşi ve çok daha acımasız bir şekilde uygulanmaktadır. Demek ki Uluslara arası toplum “Bir daha Asla” söyleminden beri bu konuda pek başarılı değil. Aksine çok fazla başarısız durumdadır.

Çin toplama kampı resimleri ile ilgili görsel sonucu

Ama, Durum Doğu Türkistan’da Farklı Olmalı.

İnsanlık olarak hepimizin insan hakları ihlallerine tepki gösterek cevap verme konusunda ortak bir sorumluluğumuz var ve her birimizin de kişisel sorumluluklarımız olduğunu düşünüyorum. Virginyalı’lar ve tüm Amerikalılar olarak, ABD Meclisi ve Senatosu’nda Uygur İnsan Hakları Politikası Yasasını savunmak ve bir an önce kabulünü sağlamak için Kongre üyelerimizle temasa geçerek bu işe iyi bir başlangıç yapabiliriz .

Sonuçta, geçmişin derslerini hatırlamalı ve onlardan tecrübe ve ibret almalı ve öğrenmeliyiz. Hepimiz kendimize, insanlığa karşı toplu bir suç işlendiği süreçte hayatta olsaydık ne yapardık ? diye sormalıyız. Bu konuda merak etmemize gerek yok. Bunun yerine, bugün Uygur Müslümanlarıyla birlikte dayanışma içinde olmak ve onların mücadelesinin arkasında durup durmadığımızı birimize sorabiliriz. Çünkü,günümüzde Müslüman Uygurların dünyanın yardımına çok ihtiyacı vardır. Eğer Uygurlar konusunda da başaramazsak, tarih bizim acımasız ve adil yargıcımız olacak ve ileride bu duyarsızlık ve haksız tutumumuz yüzünden çok acılar çekmemiz ortak kaderimiz olacaktır.

Dr. Jack DiMatteo Kemdir ?

Dr. Jack Di Matteo Virginia Üniversitesi’nde Frank Batten Liderlik ve Kamu Politikası Okulu’ndan mezun oldu. Arlington’da yaşıyor. Bir süre önce kendisi Eyalet David A. Winston Sağlık Politikaları Komitesi Üyesi olarak seçilmiştir.

Kaynak : https://www.pilotonline.com/opinion/columns/article_e8e84f7c-888a-11e9-9a93-ffe1f968d92f.html

Etiketler: » » » » » » » » » »
Share
612 Kez Görüntülendi.