logo

trugen jacn
08 Mart 2015

ÖZGÜR-DER TEMSİLCİSİ BENLİ : D. TÜRKİSTAN’DAKİ KATLİAMLARA SESSİZ KALMAYALIM ..!

         

Özgür Der Amasya Temsilcisi Serdal Benli, Çin’in 65 yıldır işgal altında tuttuğu Doğu Türkistan’ı adımı adım Çinli yerleşimciler yoluyla Çinlileştirip, Müslüman Uygurları Çin’in başka yerlerine dağıttığını; Doğu Türkistan’ın İslam Dünyasındaki ikinci bir Filistin, Çin’inde İsrail konumunda olduğunu söyleyerek; Doğu Türkistanın Çinlileştirilmesine sessiz kalmamak Müslümanlığımızın ve Ümmet Kardeşliğimizin olmazsa olmazıdır dedi.

 Benli sözlerine şöyle devam etti; Doğu Türkistan’ın, Çin hükümeti tarafından 65 senedir maruz kaldığı baskı ve zulüm politikalarına karşın feryadı, İslam aleminde ve Batı dünyasında bir karşılık bulmuyor. Doğu Türkistan dünya genelinde, insan hakları ihlallerinin en ağır yaşandığı yerlerden birisidir. Çin Hükümeti, Uygur Müslümanlarına yönelik baskı politikalarını sürekli olarak sertleştirmeye devam ediyor.

ÇİN DOĞU TÜRKİSTANI ADIM ADIM ÇİNLİLEŞTİRMEKTEDİR

1950’li yıllardan itibaren Çin işgaliyle birlikte komünist yönetimin, Doğu Türkistan halkını kimliksizleştirme ve asimilasyon politikaları bugün dayanılmaz ve kabul edilemez bir sürece evrilmiştir. Çin yıllardır Doğu Türkistan’ın, nüfusunu saklamaya devam ediyor. Doğu Türkistanlıların nüfusu yurtdışındaki araştırmacılara göre 35-40 milyon arası olduğu tahmin edilirken, Çin 2012 yılındaki resmi rakamlara göre Doğu Türkistan’ın nüfusunu 21 milyon olarak açıklayıp, yüzde 40 Çinli göçmen, yüzde 46 Uygur Türkleri, yüzde 14 Kazak, Kırgız, Özbek ve Moğol gibi azınlıklar olarak açıkladı.

Çin Komünist Partisi eski Genel Sekreteri ve Çin Eski Cumhurbaşkanı Jian Zemin; Çin’in 200 milyon Çinliyi Doğu Türkistan’a yerleştirmek istediğini açıklamıştı. Çin yönetimi; milyonlarca Çinliyi, Doğu Türkistan’a göç ettirerek, Müslüman çoğunluğun etnik ve kültürel kimliğini yok edip, bugün bölgede bulunan Müslüman Uygurları azınlık haline getirmeye çalışıyor.

Doğu Türkistan’ın yüz ölçümünün 1 milyon 828 bin 418 km kare olup, Türkiye’den 2.5 misli büyük olduğunu unutmayalım. Doğu Türkistan; Orta Asya’da çok önemli stratejik konuma ve doğal zenginliklere sahiptir.

DOĞU TÜRKİSTAN MÜSLÜMAN UYGURLAR İÇİN AÇIK HAVA HAPİSHANESİ

2002 Eylül ayından itibaren Doğu Türkistan’da ilk okuldan üniversiteye kadar bütün okullarda birçok derste Uygur dilinde eğitim yapılması yasaklandı ve Çinceye çevirdiler. Medya kuruluşları ve bazı devlet dairelerini, istenmeyen unsurlardan kurtarmak için temizlik amacıyla periyodik tutuklamalar yapılmaktadır.

Seyahat özgürlüğü önünde ciddi engeller bulunmaktadır. Bir köyden diğerine giderken dahi yerel güvenlik kurumlarından belge almak gerekiyor.

Reşit bir insanın yurt dışına çıkmak için pasaport alabilmesi neredeyse imkansızdır.

Daha önce pasaport verilen kişilerin pasaportlarına devlet tarafından el konuluyor. Çin’in içeri eyaletlerinde Çin vatandaşlarının Uygurlara yönelik tavrı da devlet bazında yürütülen ayrımcılık siyasetinin açık bir yansımasıdır.

Yerel halkın – Çinlilerin menfi tavrı, ırki bir ayrımcılık şeklinde tezahüre dönüşmüş bir şekildedir. Polisler, Uygurları keyfi olarak arayıp sorgulayabilmekteler ve genel olarak Çin halkı da, bir Uygur gördüğünde ona kin ve nefretle bakabilmektedir.

Hapishanelerde 1,5 metrekarelik hücrelerde tutulan kişiler bütün ihtiyaçlarını burada görmek zorunda kalmakta ve bu kişilerin dış dünya ile hiçbir irtibatları bulunmamaktadır.

ÇİN MÜSLÜMAN UYGURLARI KATLETMEDE ESED’TEN AŞAĞI KALMIYOR

2014 yılında sadece Kaşgar vilayetinde 148 büyük operasyon yapıldı. Fikir ve ifade özgürlüğü eyleminde 30 bin Uygur genci tutuklandı. Faili meçhul ve idam sayısı bilinmiyor.

Çin Hükümeti; Doğu Türkistan’daki güvenlik güçlerine, muhtar, mahalle komitelerine Doğu Türkistan genelinde sokakta istediği kişiyi durdurma, arama, tutuklama, baskın yapma ve öldürme yetkisi vermiştir.

Çin’in ticaretteki başarısı çok konuşulan, çok haşır neşir olduğumuz yüzü lakin Çin’in unuttuğumuz karanlık yüzü yaşadığımız yüzyıl için adeta yüz karası bir durumdur.

İnsan hakları, özgürlükler açısından dünyanın birçok ülkesinde bir bardak suda kopartılan fırtınalara baktığımızda, Doğu Türkistan, İslam dünyasının unutulmuş birkaç beldesinden biri olarak kanayan bir yaradır.

ÇİN’İN ZULÜMLERİ TARAFSIZ KURULUŞLARCA TESPİT EDİLMİŞTİR

İçinde yaşadığımız dünyanın tekrar çift kutuplu bir siyasi kamplaşmaya doğru evrildiği bir süreçteyiz. Çin’in; BM Güvenlik Konseyi’ndeki pozisyonu, Şanghay İşbirliği Örgütü üyeliği, sahip olduğu siyasi ve ekonomik gücü maalesef ülkesindeki insan hakları ihlallerinin görmezden gelinmesine çok büyük katkı sağlamaktadır.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, 2013’teki raporunda; Çin’i bölgede yaygın bir etnik ayrımcılık, dini faaliyetlere yönelik baskı ve artan bir kültürel sindirme politikası uygulamakla suçlamıştı.

Raporda; bölgede uluslararası gözlemci kuruluş ve yabancı gazetecilerin de güvenlik gerekçeleri bahanesiyle çalışma yapmasına izin verilmediği ifade edilmiştir.

Çin’in uzun yıllardır Doğu Türkistan’da uyguladığı politikanın ana hedefi dini ve kültürel asimilasyon yaparak, Uygur Türklerini yok etmeye çalışmaktır.

Uluslararası AF Örgütü; son yıllarda Nepal, Pakistan, Kazakistan, Kırgızistan ve bazı komşu ülkelerden Çin’e zorla geri gönderilen Uygur mültecileri ile ilgili dikkate alınması gereken raporlar yayınladı.

Bu ülkelerin hemen hemen hepsi Çin’in taleplerine “Hayır” dememiş ve kendilerine sığınan Doğu Türkistanlıları teslim etmişlerdir. Teslim edilenlerin çoğu ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış veya idam edilmiştir.

ÇİN UYGURLARI İSLAMDAN UZAKLAŞTIRARAK ÇİNLİLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYOR

Çin yönetimi tarafından sürgündeki Uygurların, Doğu Türkistan’da bulunan yakın akrabalarına baskı yapılıyor. Mal varlıklarına el konuluyor, devlet kurumlarında çalışmaları engelleniyor, sürekli sorguya çekiliyorlar ve psikolojik baskılara da maruz kalıyorlar.

Son yıllarda İslam dünyasında özellikle Ortadoğu’da yaşanan karışıklıkları fırsat bilen Batı dünyasının oluşturduğu İslam-terör algısını Çin fırsat olarak kullanıyor.

Çin, Doğu Türkistan’da 2015 yılını İslam’ın yasaklanması yılı olarak algılamaya başladı. Asıl ciddi sorun burada… Her türlü dini ve kültürel sembol, ibadet, kılık-kıyafet, eylem, fikir, sözlü ve yazılı bütün değerler yasak kapsamına alındı.

Doğu Türkistan’da artan baskılar ve katı politikalar nedeniyle hayati tehlike hisseden, can güvenliklerinden endişe eden on bini aşkın Uygur Türkleri yurt dışına kaçmaya başlamıştır.

On binlerce Uygurlu; Kamboçya, Vietnam, Tayland ve Malezya’ya geçerek, Türkiye’ye ulaşmaya çalışıyor. Bu sırada yakalananlar ise tutuklanıp, Çin’e iade ediliyor ve çok ciddi hak ihlalleriyle karşı karşıya kalıyor. Çünkü Çin Güvenlik Bakanlığı bütün Uygurları, terör ve terörist kavramı çerçevesinde değerlendiriyor.

DOĞU TÜRKİSTAN SORUNU, TIPKI FİLİSTİN SORUNU GİBİ ÜMMETİN ORTAK SORUNUDUR

Şu an Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlalleri endişe verici bir tablo çizmektedir. 2009 Urumçi katliamı sonrasında Türkiye kamuoyu ve siyasi partilerin göstermiş olduğu hassasiyetin hukuki zeminde devamının gelmemesi üzücü bir durumdur. 28 Temmuz 2014 Ramazan Bayramı arefesinde Kaşgar vilayetine bağlı Yarkent, Elişku ve Hangdi ilçelerinde yaşanan olaylarda 3 binden fazla insan hayatını kaybetti. Uluslararası insan hakları gözlemcileri ve kamuoyu, bu katliamlar konusunda maalesef ciddi bir çalışma yapamamaktadır.

Doğu Türkistan’ın masum yalnızlaştırılmış halkı Türkiye’den insan hakları ihlalleri konusunda özellikle siyasi partiler ve STK’lardan seslerinin duyurulmasını talep ediyorlar. Bütün bu anlattıklarım çerçevesinde, Doğu Türkistan’da yaşanan insanlık suçlarını ve Çin’in karanlık yüzünü unutmayalım!

STK’lar ve İnsan Hakları Örgütleri’nin, Doğu Türkistan sorununu, Türkiye’nin gündemine getirmesi insani ve vicdani bir sorumluluktur.

KAYNAK : www.yesilirmakgazetesi.com/haber/14888/ozgur-der-dogu-turkistandaki-katliamlara-sessiz-kalmayalim.html

Etiketler: » » » »
Share
1171 Kez Görüntülendi.