logo

trugen jacn

UYGUR TÜRKLERİ SORUNU TÜRK SİYASETİNDE ETKİSİNİ GÖSTERMEYE BAŞLIYOR

Metin GÜRCAN

Türkiye’de yönetim (güvenlik görevlileri) esas olarak Çin’in  Doğu Türkistan’daki (Sincan Uygur Özerk Bölgesinde) yaşayan bir Müslüman Türk azınlık olan Uygurlara karşı Çin’in süregelen baskıcı politikalarının nasıl ele alınacağı konusunda bölünmüş durumda .

Ankara yönetiminin Çin’in Uygur bölgesinde yaşayan etnik Uygurlara karşı  baskılarına yönelik politik  taktikleri ile bu konudaki pasif tutumunu kendimce sorguladım  ve “Türkiye’de milliyetçi duyguların ivme kazandığı bir süreçte bu  sessizliğin nedenini gerçekten merak ediyordum.”

Rus yanlısı çevreler, Türkiye’nin Ankara-Pekin arasındaki iyi ilişkilere zarar verebilecek herhangi bir yaklaşıma girmemesi gerektiğine savunurken muhafazakar çevreler, mağdur bir Müslüman Türk toplumu desteklemenin “Ahlaki Bir Zorunluluk” fikir ve yaklaşımı savunuyor.

Türkiye’nin Çin’deki yatırımları artarken, Türkiye’nin Uygurlar’ın  sorunlarına yönelik çabalarının   yetersiz kaldığı,bölgede uygulanan  baskılar ve soykırım uygulamalarına karşı    tepkisi, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ve Dış İşleri Bakanı’nın titizlikle seçilmiş  birkaç cümlelik açıklamaları ile sınırlı kalmıştır. 


Şubat  2019 ayının ilk günlerinde,  2017’de tutuklanan ve seslendirdiği bir şarkısı yüzünden sekiz yıllık hapis cezasına çarptırılan  seçkin Uygur ozanı  Abdurehim Heyit’in   hapishanede  öldüğü  haberi medya’ya yansıdı.  Türk halkının Uygur Ozan Heyit’in  ölümü nedeniyle  Çin’e tepkisi o kadar güçlüydü ki, Çin yönetimi  11 Şubat’ta, onun yaşadığını kanıtlamak için Heyit’in kendi sesinden bir kısa video görüntü yayınlamak zorunda kaldı.

Çin’in Uygurlara yönelik muamelesi doğrudan Türkiye ekonomisine dayanmıyor. Ancak konuyla ilgili tartışma, şu anda Türkiye yönetimine hakim olan  iki çevre/gurup arasındaki    güç mücadelesini ortaya koyuyor.

Türkiye yönetimindeki   Batı  ve NATO yanlısı kanat Temmuz- 2016 yılında  gerçekleşen başarısız ve çarpık bir darbe girişimini  izleyen tasfiyelerin ciddi sonuç ve mağduriyetine maruz kaldı. Yönetimde etkili ve söz sahibi olan bu  egemen grup bu etki ve  nüfuzunu bu tasfiyeler sonucunda kaybetti.

Muhafazakar gurubun tasfiyesinden sonra Türkiye yönetimi Şiddetli bir şekilde ABD ve  NATO karşıtı duruşları ile tanınan sadık Avrasyacıları etkili bir şekilde kullanmak istedi ve bu durum yönetimin ve güvenlik bürokrasisinin baş vurduğu bir  yol ve yöntem oldu. Bu kampta  yer alan gurup Rusya’yi ve aynı zamanda  ve  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı  ısrarla destekledi. Özellikle yönetimde Rusya’dan S-400 balistik füze sistemleri anlaşmaları yapılması ve Çin’den  uzay teknolojisi, robotik sistemler, yapay zeka ve siber savaş konularında Çin ile stratejik bağlar kurulmasını savunan üyeler de vardı.

Yönetimde etkin bir gurup olan Avrasyacılar, Türkiye’nin savunma ve güvenlik konularında Batı’ya bağımlılığını azaltması gerektiğini savunuyor. Çin’in gelecek 20 yıl içerisinde Türkiye’nin en büyük küresel ortaklarından biri olabileceğini söylüyorlar. Bu kampta  yer alan gurubun iddialarına göre, Uygur meselesi, Türkiye ile Çin arasındaki gelişmekte olan ekonomik ve stratejik ilişkileri bozarak baltalamak  için ABD ve diğer Batılı güçlerin  kışkırtmaları ve baskısı  ile  medyada canlı tutulmaya çalışılıyor.

Türkiye’nin güvenlik bürokrasisinin diğer baskın gurubu/kampı   muhafazakar-milliyetçiler olarak tanımlanabilir. Bu gurup Pan-Türkizm  ağırlıklı düşünce ve  tutumlarını destekleme eğilimindedirler ve esaret altında yayan  Türklerin tam bağımsız olmalarını  istiyorlar.Rusya ile Çin’i ABD’yi gördükleri gibi sömürgeci güçler olarak görüyorlar. Bu iki kamp arasındaki iktidar mücadelesi, muhafazakar-milliyetçiler tarafından kontrol edilen ve yeni kurulan Türkiye Ulusal Savunma Üniversitesi’nde 25 Mart 2019‘da somut olarak  ortaya çıkmış bulunuyor.  

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, ekran ve iç mekan
Zafer Karatay Resimleri ile ilgili görsel sonucu

Zafer Karatay’ın “Kırım’ın Geleceği ve Türk Varlığı” Konferansı

Kırım Türklerinin en üst temsil organı olan Kırım Tatar Milli Meclisi’nin Türkiye  temsilcisi  Zafer Karatay , Milli Savunma Üniversitesi öğrencilerine bir konferans vermesi için  davet edildi.  Zafer Karatay aynı zamanda Kırım Tatar Türkleri ile   Uygur Türklerine yönelik   çalışmaları ile tanınan önde gelen ve etkili bir gazeteci ve belgesel yapımcısıdır.

Zafer Karatay’ın Milli Savunma Üniversitesi’ne davet edilerek Konferans  verdirilmesi   ve  konferansın /dersin içeriği Avrasyacı kampının önemli bir medya organı olan  Aydınlık Gazetesinde sertçe eleştirildi  . Gazetenin  öne sürdüğüne  göre, Karatay – “Amerika Birleşik Devletleri tarafından destekleniyor – Türkiye’de yasa dışı yoldaki Kürt militanlara binlerce kamyon dolusu silah teslim eden ABD’ye karşı Rusya ve Türkiye arasında giderek artan ittifaka  zarar veriyor “ iddiaları ile sert bir şekilde saldırdı.

Gazetenin iddialarına göre Türkiye’nin  Rus S-400 füze sistemini satın alması ve buna karşılık bu anlaşmaya ABD’nin karşı çıkması  konusundaki tartışmalara denk geldiği tarihlerdeki bu konferans, konferansa katılan Türk yetkilileri rahatsız ettiğini”  öne sürdü. Anlaşılan yetkililer , Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı’nın  Çin’in Uygurlar’a yönelik baskıcı uygulamalarına karşı tepki gösterdiği ve Uygur Türklerini destekler mahiyette ifadeler sarf etmesinden sonra   böyle bir konferansın yapılmasına şaşırdılar.

Aydınlık’ta konu ile ilgili yayınlanan yazı’da   Rusya’nın  Kırım Yarımadasını işgal etmesi ve sonrasındaki  olup bitenleri eleştirmek, Ankara’nın Moskova ile dostluk ve müttefikliğini   açıkça bozmaya ve ilişkileri  kesmeye çalışmak iddiası öne sürülüyor. Ayrıca,   ABD yönetimine de bu ülkenin açıkça desteklediği Suriye’deki ayrılıkçı Kürt gruplara Türkiye’nin tehdit oluşturduğu  mesajini vermeye çalışıyor.

Görüntünün olası içeriği: 11 kişi, kalabalık

Zafer Karatay :  Aydınlık Gazetesi  konferansımı  Dinlemeden Beni Eleştiriyor.

Al-Monitör’e Aydınlık gazetesinin kendisine yönelik iddiaları ile ilgili açıklamalarda bulunan Karatay şöyle konuştu ; ” Aydınlık gazetesi benim konferansımda yoktu ve beni dinlemeden eleştiriyor.Gazete  beni hedef haline getiriyor. Çünkü ben Konferansımda Rusya’nın Ukranya’ya bağlı Kırım’ı işgal ve  ilhakının  5. yılında  yarımadadaki Türk varlığından ve günümüzde Çin’in egemenliğinde yaşayan Uygur Türklerinin karşı karşıya bulunduğu acı  gerçeklerden bahsetmiştim. Doğu Türkistan [Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi] konusunda uzman değilim. Ama  Uygur Türkü Kardeşlerimi seven ve bu mazlum Irkdaşlarıma sempati besleyen bir yurtsever ve  bir entelektüel olarak, oradaki kardeşlerimizin durumuna kayıtsız kalmam asla mümkün değildir. Bir yerde işgal ve baskı varsa, orada  her zaman sorun olduğu  açık ve nettir.   Rusya’nın Kırım’da ne yaptıkları ile   Çin’in Doğu Türkistan’daki baskıcı  uygulamaları konusunda , Rusya ve Çin elbette eleştirilir. Ayrıca,  Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’i bu baskıların bir  panzehirleri ve  dost uluslar olarak nitelendirme çabaları konusunda endişeliyim. ABD’nin Afganistan ve Irak’ta İsrail’in Filistin’deki baskı ve zulmüne nasıl karşı isem Rusya’nın  Kırım ve Çin’in Doğu Türkistan’daki  baskıcı ve soykırım uygulamalarına aynı şekilde karşıyım ve tepkiliyim.” Şeklinde konuştu.

Çin’in Uygur bölgesindeki baskıcı  politikaları, Türkiye’nin Milli Savunma Üniversitesi’ndeki  olağan  bir konferansın ardından başlayan   tartışmalarda da görüldüğü gibi, Uygur Türkleri sorununun Türkiye’nin politik ve güvenlik görevlileri arasında aşırı kutuplaşmaya neden olduğu ve bu konunun tartışıldığı açıkça gözlemlenmektedir.

Uygur Türkleri Sorunu ve Türkiye

Uygur Türkleri sorunu Türkiye’nin son aylarda  stratejik kültür dönüşümündeki değişiklikleri açıkça ortaya koyuyor. Bu sorun konusunda Avrasyacı Gurup/kamp mı yoksa muhafazakar milliyetçi cenah mi bu tartışma dönüşümde belirleyici olacak ?

Gelecekte dikkat çekecek  ve önemli olabilecek husus şudur ;   NATO yanlısı ve Batı yanlısı çevre  kriz içinde iken (yoğun bakımda iken) bu  tartışma ve çekişme yarışında  Türkiye her şeyden önce kendi sorunlarını en iyi şekilde çözerek  hayatta kalmak için çok çaba sarf etmesi olacaktır.

METİN GÜRCAN KİMDİR ? Al-Monitor Türkiye bölümü analist ve yazarı olan  Metin Gürcan  TSK.’den emekli bir subaydır.  2002 – 2008 yılları arasında Afganistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Irak’ta Türk askeri danışmanı olarak görev yapmıştır. Askerlikten istifa ettikten sonra İstanbul merkezli bağımsız bir güvenlik analisti olarak bir süre çalışmıştır. Gürcan, doktora derecesini, geçtiğimiz on yılda Türk ordusundaki değişikliklerle ilgili bir tezle aldı. Türk ve yabancı akademik dergilerde yoğun bir şekilde yazıları yayınladı.  Ağustos 2016’da yayınlanan “Afganistan’da Neler Yanlış Oldu? ” adında bir kitabı de buluyor.

Kaynak : al-monitor.com/pulse/originals/2019/04/turkey-russia-china-uighur-problem-causes divisions.html#ixzz5kDoEiw7n

Al-Monitor Türkiye bölümü analist ve yazarı olan  Metin Gürcan  TSK.mensubu bir subaydır.  2002 – 2008 yılları arasında Afganistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Irak’ta Türk askeri danışmanı olarak görev yapmıştır. Askerlikten istifa ettikten sonra İstanbul merkezli bağımsız bir güvenlik analisti olarak bir çalıştı. Gürcan, doktora derecesini, geçtiğimiz on yılda Türk ordusundaki değişikliklerle ilgili bir tezle aldı. Türk ve yabancı akademik dergilerde yoğun bir şekilde yazıları yayınladı.  Ağustos 2016’da “Afganistan’da Neler Yanlış Oldu?:  Gelişmemiş Kırsal ve  Müslüman  

Etiketler: » » » » » » » »
Share
1104 Kez Görüntülendi.