logo

trugen jacn

TÜRKİYE- ÇİN İLİŞKİLERİ VE ÇİN’İN DOĞU TÜRKİSTAN ZULMÜNE KAYITSIZLIĞIN SEEBEPLERİ

TAVAK

 

UYGUR HABER VE ARAŞTIRMA MERKEZİ (UYHAM)

Türkiye Cumhuriyeti oğlu Myanmar’da Müslümanlara yapılan eziyetten, Somali’deki belirli kitlelerin sorunlarına, Rusya’daki Türk azınlıkların sorunlarından, Balkanlardan Bosnalılara kadar sahip olan bir ülke olacak. Bölümün içimizdeki iç politikalarına karışmak gibi görünse de biz bunlara devam ettik.

Sahip Çıkılmayan 3 Grup

Türkiye’nin bugüne kadar yurt dışında yaşayıp sorunlarına sahip çıkılmayan 3 Türk grubu var.

 Birincisi Batı Trakya Türkleri;   Batı Trakya’da yaşayan 140 bin Türk oluşturuyor. Yunanlılar hala bunlara Müslüman yunanı ‘deyip her türlü haksızlığı yaparken pek sesimiz çıkmıyor.

İkincisini ise Irak Türkmenleri: Irak’ta kalan sayıları 6,5 milyon olan Türkmenlere yaptığımız ve onlara karşı ilgisizliğimiz oluşturuyor. Nedense hükümet her türlü olayın üstüne atlarken Şii Türkmenler konusunda sessiz kalıyoruz.

Üçüncüsü ise Uygur Türkleribüyük haksızlık ettiğimiz kitle de dünyada Uygur Türkleri oluyor. Çin yapı olarak ilginç bir ülke. Son nüfusu 1,4 milyara çıktı. % 90’ını Han ırkından gelenler oluştururken,% 10’luk bir kitleyi de 55 ayrı etnik grup oluşturuyor.

Uygur Türklerinin Konumu

Müslüman zaman olarak öngörülenlerin 20-25 milyon arasında, Bu da nüfusun takriben% 1’ini oluşturuyor. Resmi rakamlara göre devam eden Uygur sayısı 9,5 milyon. Buna karşılık karşılık karşılık karşılık karşılık Karşılık Münih’teki Uygur Türklerini eden kuruluşların sayılarına göre bu milyona çıkıyor.

Dünya çapında Uygur sorununa en fazla sahip olan eski Amerikan ‘Freedom’, Hürriyet radyosunda çalışan Uygurlu Türkler oluyor. Buna göre Uygur Türkleri yahut Çinlilerin tanımlamasına göre ‘Sincan- Uygur Türk bölgesi’ nedense bizim tarafımızdan Doğu Türkistan olarak görülüyor. Doğu Türkistan, 1933-34 yıllarında Doğu Türkistan İslam Cumhuriyet’i adıyla bir devlet kurmuş ve çok kısa zamanda yıkıldıktan sonra Sovyetler Birliği’nin desteğiyle, 1944-49 sıralarında Doğu Türkistan Cumhuriyet’i kurulmuştur. Çinliler böyle bir gelişmeye izin vermediler.

Uygur Bölgesi’nin Önemi

Uygur bölgesi Çin için çok önemli. Petrol ve doğalgaz bu bölgeden çıkan ve Sincan tarihinde ciddi bir geçiş noktası olarak görülüyor. İpek yolunu tekrar canlandırmak isteyen Çin, Çin’den başlayıp Anadolu ve Akdeniz’den geçerek Avrupa’ya ulaşan eski İpek yolunu ticaret yolu olarak görmek istiyorlar. Eğer Çinlilerin düşündüğü gibi gerçekleşecek 60 ülkeyi kapsayacak bir yol olacak.

Çinliler Uygur Türklerine kadar ciddi bir baskı uyguluyorlar. Ben Uygur İki kez gitme şansına sahip oldum. Buraya giden yabancılar özellikle diplomatlar ve sivil toplum kuruluşları içinde bir kontrolle karşı karşıyalar. Çinlilerin uyguladığı iki türlü ekonomik ve politik yaptırım var. Birincisi; 1991’de bu Arap alfabesine geçmesi ve din adamlarının büyük bir Suudi Arabistan’dan gelmesi. Bunlar katı bir din uygulamasılar ve Uygur Türklerini yapıyor bu uygulama ile dinden şekilci bir sekilde soğutmaya çalışıyorlar.

İkinci gelişme de Çinlilerin bu bölgedeki Uygurluların ağırlığını azaltmak için Çinlileri bu bölgeye yollamak ve küçük ve orta işletme kriterleri çerçevesinde buraya gelen Çinlilere sıfır uzun faiz ödemeli krediler vermesi. Böylece ticaret tamamıyla Çinlilerin eline dışını. Uygur Türklerine kalan da tarım oluyor. 700’ün üzerinde ürün yetiştiriyorlar. Tabii piyasa piyasa değeri düşüşü için kazanç sağlayamıyorlar. Uygurların adresi bu baskı yüzünden kaçarak şansını Doğu Çin veya başka bir arıyorlar. Bu da Uygurlar için ayrı bir sorun oluşturuyor. Hedef, Uygur Türkleri üzerine ciddi bir baskı uygulamak, Suudi Arabistan’dan gelen din adamlarının sertlikleri ile azaltmak olmuştur.

Türkiye neler yapılabilir?

Çin-Uygur Türklerine yönelik Türkiye’nin bir başkonsolosluk açması, Türk sivil toplum kuruluşlarının buralarda temsilcilik açmaları olumlu olabilir.

Çin bu konuda oldukça sert. Bu açıdan, Türkiye’nin uluslar arası platformda daha çok ses çıkarması lazım. Amerika’daki Uygur kadın Önder Rabia Kadirson ciddi bir şekilde kamuoyunda sesi yükselmişken, şimdi onunda sesinin büyük ölçüde kesildiğini görüyoruz.

Ben Urumçi ve Kaşgar’a gittiğim zaman hemen arkamıza Çinliler özel polislerini takmışlardı. Onlarda çok kaliteli olmadıkları için atlatmak fazla zor olmamıştı. Uygur Türkleri konusunda Türkiye’nin daha akılcı bir politika sürdürmesi Çin’i bu konuda fazla sertliğe geçirmeyen bir politika ile Uygur Türklerinin haklarını koruması lazım. Uygur Türklerinde hiçbir şekilde terörle saldırıyla burada bir devlet kuramayacaklarını anlamaları gerekir. Çinliler kendi Han grubu dışındakilere çocuk konusunda daha toleranslı davranıyorlar. Uygurlar daha çok çocuk yapabiliyorlar. Çin 1,4 milyar nüfusuyla eskiden, ekonomik, politik ve askeri olarak bir devdi.

Çin’in Uygur Türklerine karşı gittiği mezalim uluslararası alanda demokrat ülkesi çok sert bir şekilde kınadıkları bir gelişme. Almanya’dan, Kanada’ya, Kuzey Avrupa ülkelerinden, ABD’ye kadar onun demokrat ülkesi Çin’in Uygurlara yaptığı insan hakları ihlallerini kınıyor. Çin hükümetin uluslararası bir heyet yollanıp, etiket istekleri Çin tarafından içişlerimize karıştırmayız şeklinde reddediliyor. İçişleri demek Çin’in her türlü mezalimi uygulaması demek…

Türkiye’nin ne çalıştığını anlayamadık… Tavşana kaç, tazıya tut diyor fakat Uygur Türkleri için herhangi bir atılımda bulunmuyor.

MÜSLÜMAN DÜNYASI MÜSLÜMAN UYGUR TÜRKLERİNİ SATTI

İlginç bir gelişme 57 Müslüman ülkeden Çin’i ciddi bir şekilde kınayan hiçbir ülke yok. Filistin gibi yalaka ülkeler Çin’e destek veriyor. Suudi Arabistan Arabistan’da öldürülen Uygur Türklerinin organlarını Çin’den ülkelerine getirip hastanelerinde kullanıyor. Kadınlar iğfal ediliyor, erkekler öldürülüyor. Yurt dışı kaçmayı başaran Uygurların ailelerine de çok kötü davranılıyor.

TÜRKİYE ÇİN’E SESİNİ YÜKSELTEBİLECEK Mİ?

Çin’e iki kere gittim ve ikisinde de Urumçi, Kaşgar ve Tufan’da durumu gördüm. Tamamen asimilasyon politikası uygulayan Çin, camilerin yarısını kapatmış, Suudi Arabistan’dan kalan camilere de din adamları getirmişler. Bunlarda yürüttüğü soğutmak için her şeyi yapıyorlar. Uygur Türklerini sadece üzüm ve üzümün çeşitli ürünlerine ve hayvancılığa karşılık karşılık Çin’in sunduğu demografisini değiştirmek için yerleştirdikleri Çinlilere kobi destekleri ile krediler veriyor ve bize hakimi veriyor. Pekin’deki Türk Büyükelçi Urumçi, Kaşgar ve Tufan’a gidemiyor. Ben bu gölgeleri gezdikten sonra Türk Büyükelçi’sine ve Dışişleri Bakanlığı’na bir rapor vermiştim.

Türkiye bu konuda sessiz… Her konuda sesini çıkaran ülkemiz, nedense Uygur Türkleri konusunda sesini çıkarmıyor. Varlık fonu garanti gösterilerek Çin’den ithal krediler ülkemizi sessiz hale getiriliyor. Dışişleri Bakanlığı bu konuda ufak bir atılımda bulunmuyor. Çin’in Türkiye’de çok ciddi lobistleri var. Vatan Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık başlatılan mezalimi reddediyorlar ve bunun olmadığını söylüyor. Hatta Türkiye’nin bu konusu Çin’den özür dilemesi belirtiyorlar.

TÜRKİYE HALKI SOYDAŞLARINI YALNIZ BİRAKIYOR

Bu akılda değildir karşı dayanıklılık derecesi koruyor. Hükümeti bu konuda bir şeyler yapmak zorlamamız lazım. Nasıl halkımız İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkıyorsa, 40 milyonluk Doğu Türkistan’a, Uygur Türklerine de aynı hassasiyetle sahip çıkmalı. Türkiye belirli yaptırımlar konusunda Çin’e ses çıkarmalıyız. Çin aynı uygulamaları Özbek ve Kazaklara da yapıyor.

GELİŞEN TÜRK-ÇİN EKONOMİK İLİŞKİLERİ ANKARA’NIN BU SORUNU GÖRMEZDEN GELMESİNE NEDEN OLUYOR

Çin’in Doğu Türkistan’da işlediği insanlık suçu bir bu yüzyılın önemli trajedilerindendir. İnsan onurunun ayaklar altına alınırken, Türkiye’nin bu konuda duruşu Uygur Türklerini kırıklığına uğratmıştır. Oysa Türk dünyasını son derece ilgilendiren bu insanlık suçuna karşı güçlü ses Türkiye’den çıkmalıydı.
Ancak özellikle 15 Temmuz Darbe Girişimi’yle birlikte Batı’yla ilişkileri kopan Türkiye Avrasya bloğuna kaydı.

TÜRKİYE’NİN UYGUR TÜRKLERİNE KARŞI POLİTİKASINI İKİYE AYIRMAKTA YARAR VAR

Frankfurt İslam Araştırmaları Merkezi (FFGI) Direktörü Prof. Dr. Susanne Schröder’e göre Müslüman ülke bu tavrının gerisinde, ekonomik hesaplar ve çıkarlar yatıyor. Avrupa Birliği’nin Batı ile güçlü ilişkiler kuran Türkiye, bir kaç yıl öncesine kadar Uygurlardan yana tavır alıyordu. Hatta Erdoğan 2009 yılında bir soykırımdan söz etmişti. Erdoğan Uygurların bağımsızlık hareketini uzun süre desteklemiş, siyasi liderlerini Türkiye’ye kabul etmiş, iltica hakkı tanımış ve siyasi faaliyet göstermelerine izin vermişti. Bu Erdoğan için pantürkizmin ya da ümmetçiliğin ve Uygurların koruyucusu olmanın bir gereğiydi. Bu tamamıyla değişti. Türk dışişleri bakanı 2017’de sürgündeki Uygurlara karşı sertleşme mesajı verdi.Artık bugünlerde kimin gösteri ve siyasi faaliyet izni verilmiyor. Hatta kimisi tutuklandı. Hatta Erdoğan,

Bunun somut olarak iki nedeni var. Birincisi, Türkiye’nin Batı ile ilişkileri kötüleşti. Türkiye siyasi alternatif ve bu bağlamda da Çin ile ittifak arayışında. Ayrıca Türkiye ekonomisi zorda ve acilen iyi ticari ilişkilere ihtiyacı var. Çünkü insan hakları hukukunun Batı ile ekonomik ilişkilerini de etkilimeye başlıyor. Oysa Erdoğan’ın muhalefete baskı uygulayıp uygulamadığı Çin’in hiç umurunda değil.

Özetle dünyası ekonomik çıkarlar nedeniyle Çin’e sessiz kalırken. Türkiye ise Batı karşıtı dünya görüşünü benimseyen, Rusya ve Çin gibi Batılı olmayan güçlere yakınlık duyan yeni egemen ideoloji nedeniyle suskun.

TÜRKİYE VE ÇİN’İN EKONOMİK İLİŞKİLERİ

2020 yılı Çin’in Türkiye’ye Yatırımlarının daha da arttığı bir yıl oldu. Türkiye Varlık Fonu (TVF) ile Çin İhracat ve Kredi Sigortası Kurumu (Sinosure), iki ülke arasındaki ekonomik, ticari ve Yatırım iş birliğini artırmak için 5 milyar dolarlık mutabakat belgesi imzaladı.

Çin Yatırımları 2014-2019  arasında 2,6 milyar kâr aştı. Türkiye’nin Kuşak Yol projesinin ortağı olması ve lojistik Çinlilerin ilgisini çekiyor. Çinlilerin inşaat yapma yüksek yüzey ise altyapı, sanayi ve teknoloji olarak sıralanıyor.

Türkiye’nin ikili ticaret hacminin 20 milyar $ ‘ı geçtiği Çin’le cari dengede ciddi bir aleyhte durum var. 2019 yılında 18,3 milyar $ Çin’den ithalat yapılırken, sadece 2,5 milyar $ ihracat gerçekleştirilmişitir. Bu ihracat oranı Türkiye’nin İsrail’e gerçekleştirdiği ihracattan daha az.

2019 yılında Türkiye’ye gelen Çinli turist sayısı ise yarım milyonda kaldı. Bu oranla sonda 10 yılda% 537 Çinli Çinli turist sayısı yine İsrailli turist sayısı para geçemedi.

Lastik olarak Türkiye’nin uzun yıllardır avrasyacılık heveslerinin realitesi bulunmamaktadır. Türkiye’nin en Büyük Yatırımcısı ve Ticaret ortağı Batı dünyasıdır. İnsan hakları, hukuk ve demokrasi de gerilen Türkiye’nin yeniden Batı dünyasının ayrılmaz bir parçası olarak konumlandırması bir zaruriyettir.

Türkiye’nin Çin’le gelişen ticari ilişkileri Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine kayıtsızlığın esas nedeni

Share
241 Kez Görüntülendi.